+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 7 Sayfa var 1 2 3 ... SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 61

Konu: Kader Hakkında Tüm Sorulara Cevaplar

  1. #1
    Gayyur internettinhoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    134

    Standart

    Hiçbir şey yoktur ki, hazîneleri Bizim yan?m?zda olmas?n. Her şeyi Biz belirli bir miktar ile indiririz. (Hicr Sûresi: 21.)
    Biz her şeyi Levh-i Mahfuzda tek tek yazd?k. (Yâsin Sûresi: 12.)

    KADER HAKKINDAK? TÜM SORULAR VE CEVAPLARI

    Soru -1:Kaderin Lügat ve Ist?lah Ma’nâlar? Nas?ld?r ve Kader ile ?lgili Ayet-i Kerimeler Nelerdir?
    Soru -2:Kader Ve Cüz’i ?htiyari, Akli ve ?lmi Meseleler mi Yoksa Vicdani midir? ?zah eder- misiniz?

    Soru -3:Kader ve Cüz'i ihtiyari, ?man ve ?slamiyetin nihayet hududunu, nas?l gösterir?

    Soru -4:Manen terakki etmeyen avam ile manen terakki eden havass?n Kadere bak?ş? nas?ld?r?

    Soru -5:"?yilikleri Allah'tan Kötülükleri Nefisten Bilmek" Hükmünün izah?n? yapar m?s?n?z?

    Soru -6:"Şerri yaratmak şer değil, şerri işlemek şerdir" denilmektedir, bunun izah?n? nas?l yapars?n?z?

    Soru- 7: “kader ve kaza” ne demektir?

    Soru -8: Haks?z olarak aleyhimizde verilen kararlarda Kaderin adaletini nas?l görebiliriz?

    Soru -9: "Madem cüz'-i ihtiyarînin icada kabiliyeti yok. Bir emr-i itibarî hükmünde olan kesbden başka insan?n elinde birşey bulunmuyor. Nas?l oluyor ki, Kur'an-? Mu'ciz-ül Beyan'da, Hâl?k-? Semavat ve Arz'a karş?, insana âsi ve düşman vaziyeti verilmiş. Hâl?k-? Arz ve Semavat, ondan azîm şikayetler ediyor. O âsi insana karş? abd-i mü'mine yard?m için kendini ve melaikesini tahşid ediyor. Ona azîm bir ehemmiyet veriyor."

    Soru -10: Herkes kaderden bahs edebilirmi? Herkesin bahsetme hakk? yoksa kimler bahs edebilir?

    Soru -11:"Kader ile cüz'-i ihtiyarî, nas?l tevfik edilebilir?"

    Soru -12: Madem Allah benim ne yapacağ?m? biliyor. Öyleyse benim ne suçum var?

    Soru -13: Madem Allah kimin cennete kimin cehenneme gideceğini biliyor. Öyleyse bizi niye bu dünyaya gönderdi?

    Soru -14:"Madem filan adam?n ölmesi, filan vakitte mukadderdir. Cüz'-i ihtiyar?yla tüfek atan adam?n ne kabahati var, atmasayd? yine ölecekti?" sözüne karş? ne dersiniz?

    Soru -15:Bizdeki cüz'i ihtiyari veya meyelan mahluk mudur, değil midir. mahluk olup olmamas? bizim mesuliyetimizi nas?l etkiler?

    Soru - 16- "Tercih bila müreccih muhaldir" sözü, hangi durumda geçerlidir ve bu hükmün izah?n? yapar m?s?n?z?

    Soru - 17:"Madem katli halkeden Hak't?r. Niçin bana katil denilir?

    Soru -18:?nsan?n Cüz'i iradesi, zaif ve kuvvetsiz olduğu halde nas?l insan? mes'ul ediyor?

    Soru -19:?yiliklerde zay?f, fakat kötülüklerde kuvvetli olan irademize ne yapmal?y?z?

    Soru -20:"Herşey, Cenab-? Hakk?n takdiri iledir" sözünü aç?klar m?s?n?z?

    Soru -21: "Kader bizi böyle bağlam?ş. Hürriyetimizi selbetmiştir. ?nbisat ve cevelana müştak olan kalb ve ruh için kadere iman bir ağ?rl?k, bir s?k?nt? vermiyor mu?"

    Soru -22: Bu dünyada meydana gelen deprem v.s. gibi musibetler "Kaderin herşeyi güzeldir" sözünü cerh ediyor. Bunu nas?l izah edersiniz?

    Soru -23:Kâinatta Hâkim Olan Cebrî Kader ?le ?nsana Tecelli Eden Cebri ve ?htiyari Kaderi anlat?r m?s?n?z?

    Soru -24:Hadis'te " Kader Allah'?n s?rr?d?r, Allah'?n s?rr?n? faş etmeyiniz." ve " Kader hakk?nda fazla mevz-u bahs etmeyiniz, çünkü sizden evvelkilerin çoğu O'ndan kaybetmiştir." buyurulmaktad?r. Fakat baz? alimlerimizde kaderden bahsetmiş ve anlatm?şlar. Bu konuya nas?l aç?kl?k getirilebilir.

    Soru- 25: “Ecel birdir değişmez” sözü bir hakikat iken, “ Sadaka belalar? defeder ve ömrü uzat?r” Hadis-i Şerifiyle nas?l muvaf?k düşer?

    Soru -26:Kaderin ince s?rlar?n? anlayabilir miyiz?

    Soru -27:Kadere iman nas?l huzur kaynağ? olur?

    Soru -28:Haset etmek kadere itiraz etmek anlam?na gelir mi?

    Soru -29:Özürlülerin ne suçu vard? ki böyle yarat?ld?lar?

    Soru – 30: Her insan?n Cüz’i iradesiyle istediği her şey kabul edilir mi?

    Soru -31:Kişi sağl?ğ?na ayk?r? bir şey yap?yor, sonra da “kaderim buymuş” diyor. Bu durumun kaderle bir ilgisi var m??

    Soru -32:Görülen sad?k rüyalar?n kaderle münasebeti var m?d?r?

    Soru -33:Ehl- i dalalet olan Cebr Ve ?tizalde, hiç mi hakikat görülmüyor?

    Soru -34:?nsan?n kaderi, elindeki veya yüzündeki çizgilerden okunabilir mi?

    Soru -35:Ata, Kaza ve Kader münasebetini açklar m?s?n?z.

    Soru -36:Ruhlar?n yarat?l?ş? esnas?nda veya daha anne karn?nda cenin safhas?ndayken insan için saîd veya şakî, ya da cennetlik veya cehennemlik yaz?lmas? nas?l olur?

    Soru -37:“Hidayet Allah’tand?r” ve “Peygamberler ancak vesiledir” ifadeleri Kader ve cüz’i irade aç?s?ndan nas?l değerlendirilebilir?

    Soru 38:?râde-i Külliyenin yaln?z ve yaln?z Allah’a ait olduğu Kur’an-? Kerim’de beyan olunmuştur. Bunun yan? s?ra, cüz’î bir irâdenin insana verildiği de malûmdur. Hâl böyle olunca, günah işleyen bir kişi kendi irâdesine uyarak m? günah işler, yoksa Cenab-? Hakk’?n irâde-i külliyesi mi günah işletir?

    Soru -39: Kur’ân-? Kerim’de, “Ben, kime dalâlet murad edersem, dalâletten ayr?lmaz; kime hidayet murad edersem hidayetten ayr?lmaz” deniliyor. Hem de “?nsanoğluna ak?l, fikir verdim, iradesini kendi eline b?rakt?m, ayr?ca doğru yolu da eğri yolu da gösterdim. Hangisinden giderse gitsin” deniliyor. Bunlar, nas?l te’lif edilebilir?

    Soru -40: Allah niçin kullar?n? bir yaratmad?? Kimini kör, kimisini topal olarak yaratt??

    Soru -41: Suçlar?m?z? ve günahlar?m?z? kadere yükleyebilir miyiz?

    Soru -42: Yapt?klar?m?z? Allah yaratt?ğ?na göre bizim suçumuz ne?

    Soru -43: Kader zulüm eder mi?

    Soru -44: Rüzgar?n önünde bir yaprak m?y?z?

    Soru - 45: Deprem kader midir, değil midir. Bu konu üzerinde çok konuşulmaktad?r. Bunun hakikati nedir?

    Soru -46: Allah’?n ne yapacağ?m?z? bilmesi bizi sorumluluktan kurtar?r m? ?

    Soru -47: Kaderimizde varsa suçsuz muyuz?

    Soru -48: Dünya sahnesinde oyuncu muyuz?

    Soru -49: “Kader adalet eder” sözünü aç?klay?p günlük hayattan örnek verebilir misiniz?

    Soru -50 Hakl? ve hakikatli baz? zatlar?n ( Hz. Hüseyin (r.a.) gibi ) muvaffakiyetli olamamas? ve feci akibete uğramas?na kader nas?l müsaade ediyor?

    Soru -51 Ayette baz? insanlar?n Kalblerinin Mühürlenmesinden bahsedilmektedir. Bir insan?n kalbi mühürlenmiş ise, bu kişinin iman? seçmemesinde ne suçu var?

    Soru -52 Kader ve adalet konusunda çoklar? taraf?ndan şöyle sorulmaktad?r: Dünyan?n ?ss?z bir köşesinde yaşayan bir insan ile ?slâm ül­kesindeki bir insan?n ?slâmî hakikatleri bilme ve öğrenme imkânlar? elbette bir değildir. Bunlar aras?nda mes'uliyet aç?s?n­dan bir fark var m?d?r? Bu hâl, adâlet-i ?lâhiyye cihetiyle nas?l izah edilir?

    Soru -53 Peygamberin ismini ve va­zifesini işiten, ancak bundan menfi şekilde haberdar edilen kim­selerin durumu ne olacakt?r?
    Kaynak:www.sorularlaislamiyet.com
    Konu HakanBa tarafından (02.06.07 Saat 14:48 ) değiştirilmiştir.
    i'lem eyyuhe'l-aziz!ALLAH'a tevekul edene ALLAH kafidir.

  2. #2
    Gayyur internettinhoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    134

    Standart

    Soru - 1. Kaderin Lügat ve Ist?lah Ma’nâlar? Nas?ld?r ve Kader ile ?lgili Ayet-i Kerimeler Nelerdir?

    Kader, kelime olarak, ölçme, takdir etme, biçime koyma ve şekillendirme gibi ma’nâlara gelir. Arapça’da (Ka-de-ra), takdir etti, hisselere ay?rd? ve herkese pay?n? bölüştürdü ma’nâs?na gelirken bir de ayn? kelimenin, “güç yetirdi, muktedir oldu” gibi manalar? vard?r. Kelime “Tef’il” bab?na nakledilince (Kad-de-ra) olur ki o zaman manas? “hükmetti, hükmünü geçirdi ve kazada bulundu” şeklinde olur. ?şte kelimenin bu lügat manas?ndan ç?k?ş yaparak “Kader”e ?st?lah olarak şöyle bir tarif getirilebilir.

    “Kader, Allah (c.c)’?n plan ve program olarak takdir ve hükmettiği şeydir.”

    Aşağ?da kaydettiğimiz âyet-i kerimeler de bu tarifi te’yid eder mahiyettedir:

    “Gayb?n anahtarlar? O’nun kat?ndad?r, onlar? ancak O bilir. Karada ve denizde olan her şeyi bilir. Düşen yaprağ?, yerin karanl?klar?nda olan taneyi O bilir. Yaş kuru ne varsa hepsi “Kitab-? Mübin”dedir” (En'am suresi, 59).

    “De ki: “Allah’?n dilemesi d?ş?nda ben kendime bir zarar ve fayda verecek durumda değilim. Her ümmet için bir süre vard?r; süreleri sona erince bir saat bile geciktirilmezler ve öne de al?nmazlar” (Yûnus suresi, 49).

    “Gökte ve yerde, görülmeyen her şey şüphesiz Kitab-? Mübin’dedir” (Neml suresi, 75).

    “Şüphesiz ölüleri dirilten, işlediklerini ve eserlerini yazan Biz’iz. Her şeyi apaç?k bir kitapta saym?ş?zd?r” (Yasin suresi, 12).

    “(Ey şân? yüce Nebi!) Doğrusu sana vahy edilen bu Kitap Levh-i Mahfuzda bulunan şanl? bir Kur’ân’d?r”(Bürûc suresi, 21-22).

    “Doğru sözlü iseniz bildirin, bu azap sözü ne zamand?r?” derler. De ki: “Onu bilmek ancak Allah’a mahsustur. Ben sadece apaç?k bir uyar?c?y?m.” (Mülk suresi, 25-26).

    Kaynak:www.sorularlaislamiyet.com
    Konu HakanBa tarafından (02.06.07 Saat 14:49 ) değiştirilmiştir.
    i'lem eyyuhe'l-aziz!ALLAH'a tevekul edene ALLAH kafidir.

  3. #3
    Gayyur internettinhoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    134

    Standart

    Soru - 2- Kader Ve Cüz’i ?htiyari, Akli ve ?lmi Meseleler mi Yoksa Vicdani midir? ?zah eder misiniz?
    Cevap: B?R?NC? MEBHAS: Kader ve cüz'-i ihtiyarî, ?slâmiyetin ve iman?n nihayet hududunu gösteren, hâlî ve vicdanî bir iman?n cüz'lerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir. Yani mü'min herşeyi, hattâ fiilini, nefsini Cenab-? Hakk'a vere vere, tâ nihayette teklif ve mes'uliyetten kurtulmamak için "Cüz'-i ihtiyarî" önüne ç?k?yor. Ona "Mes'ul ve mükellefsin" der. Sonra, ondan sudûr eden iyilikler ve kemalât ile mağrur olmamak için, "Kader" karş?s?na geliyor. Der: "Haddini bil, yapan sen değilsin."



    Yani, kader ve cüz’i ihtiyari meseleleri bilimsel ve ilmi olarak başka birilerine anlat?lacak bir mesele değildir. Laboratuvar ortam?nda herkesin gözlerine hitap eden meseleler ve ilimler nevinden değildir. Belki, bu konular tamam?yle hali meseleler olup, vicdanen tasdik edilen konular s?n?f?na girer.

    Kaynak:www.sorularlaislamiyet.com
    Konu HakanBa tarafından (02.06.07 Saat 14:49 ) değiştirilmiştir.
    i'lem eyyuhe'l-aziz!ALLAH'a tevekul edene ALLAH kafidir.

  4. #4
    Gayyur internettinhoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    134

    Standart

    Soru - 3- Kader ve Cüz'i ihtiyari iman ve islamiyetin nihayet hududunu, nas?l gösterir?
    Cevap: Evet kader, cüz'-i ihtiyarî; iman ve ?slâmiyetin nihayet meratibinde... Kader, nefsi gururdan ve cüz'-i ihtiyarî, adem-i mes'uliyetten kurtarmak içindir ki, mesail-i imaniyeye girmişler. Yoksa mütemerrid nüfus-u emmarenin işledikleri seyyiat?n?n mes'uliyetinden kendilerini kurtarmak için kadere yap?şmak ve onlara in'am olunan mehasinle iftihar etmek, gururlanmak, cüz'-i ihtiyariye istinad etmek; bütün bütün s?rr-? kadere ve hikmet-i cüz'-i ihtiyariyeye z?d bir harekete sebebiyet veren ilmî mes'eleler değildir.



    Demek kader mes'elesi, teklif ve mes'uliyetten kurtarmak için değil, belki fahr ve gururdan kurtarmak içindir ki, imana girmiş. Cüz'-i ihtiyarî, seyyiata merci' olmak içindir ki, akideye dâhil olmuş. Yoksa mehasine masdar olarak tefer'un etmek için değildir.



    Yani, ?man ve ?slamiyet bir demiryolu dengesinde ve hassasiyetindedir. ?nsan bir fiil işlediğinde, şayet bu fiil hay?rl? ve güzel bir fiil ise kendine hisse ç?karmayacak, belki Cenab-? Hakk’tan bilip şükrünü art?rmaya vesile yapacakt?r. Böylece demiryolunun bir taraf?n? sağlamlaşt?racakt?r. Şayet yap?lan bu fiil seyyievi ve yanl?ş bir fiil ise, o zaman insan bu fiili Cüz’i ?radesine vererek istiğfar etmeye yönelecektir. Böyle bir şuuru muhafaza eden bir Mü’min, demiryolunun ikinci taraf?n? da sağlamlaşt?racakt?r. Böylece bu insan ?man ve ?slam trenini selametle yürütecek, ehl-i bid’a çukurlar?na düşmeyecektir. Böyle yaşad?ğ? müddetçe de hep dengeli kalabilir.



    ?nsan kendisinden sad?r olan güzellikleri sahiplenemez. Çünkü bütün o güzellikler Cenâb-? Hakk’?n plân?d?r. Aksi halde, gizli bir şirk içine girilmiş olunur. Çünkü güzellikleri veren doğrudan doğruya Allah’t?r. ?nsan?n nefsi hiçbir zaman güzeli ve güzel şeyleri istemez. Elbette ki burada “güzel”den kast?m?z, bizâtihi güzel olan şeylerdir. Yoksa biz, nefsin hoşuna gidecek şeyleri güzel olarak kabul etmiyoruz. Evet, nefis hakiki güzelin ve güzelliğin daima düşman? olagelmiştir, her zaman da düşman? olacakt?r. Çünkü nefsin yap?s? budur.

    Kaynak:www.sorularlaislamiyet.com
    Konu HakanBa tarafından (02.06.07 Saat 14:50 ) değiştirilmiştir.
    i'lem eyyuhe'l-aziz!ALLAH'a tevekul edene ALLAH kafidir.

  5. #5
    Gayyur internettinhoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    134

    Standart

    Soru - 4-Manen terakki etmeyen avam ile manen terakki eden havass?n Kadere bak?ş? nas?ld?r?

    Cevap: Evet, manen terakki etmeyen avam içinde kaderin cây-? istimali var. Fakat o da maziyat ve mesaibdedir ki, ye'sin ve hüznün ilâc?d?r. Yoksa maasi ve istikbaliyatta değildir ki, sefahete ve atalete sebeb olsun.

    (Fakat havas dediğimiz manen terakki eden büyük ruhlu insanlar ise, her şeyde Cenab-? Hakk?n adaletini ve hikmetini görür. Meydana gelen musibetlerde de kendine bir hisse ç?karmaya çal?ş?r.) Mesela:



    · Hakikatl? bir rü'ya-y? hayaliyede, Birinci Harb-i Umumî'nin beşinci senesinde, bir acib rü'yada benden soruldu: "Müslümanlara gelen bu açl?k, bu zayiat-? mâliye ve meşakkat-? bedeniye nedendir?" Rü'yada demiştim:



    "Cenab-? Hak, bir k?s?m maldan onda bir veya bir k?s?m maldan k?rkta bir, kendi verdiği mal?ndan birisini bizden istedi; tâ bize fukaralar?n dualar?n? kazand?rs?n ve kin ve hasedlerini men'etsin. Biz h?rs?m?z için tama'kârl?k edip vermedik. Cenab-? Hak müterakim zekat?n?, k?rkta otuz, onda sekizini ald?. Hem her senede yaln?z bir ayda yetmiş hikmetli bir açl?k bizden istedi. Biz nefsimize ac?d?k, muvakkat ve lezzetli bir açl?ğ? çekmedik. Cenab-? Hak ceza olarak yetmiş cihetle belal? bir nevi orucu beş sene cebren bize tutturdu. Hem yirmidört saatte bir tek saati, hoş ve ulvî, nuranî ve faideli bir nevi talimat-? Rabbaniyeyi bizden istedi. Biz tenbellik edip, o namaz? ve niyaz? yerine getirmedik. O tek saati diğer saatlere katarak zayi' ettik. Cenab-? Hak onun keffareti olarak, beş sene talim ve talimat ve koşturmakla bize bir nevi namaz k?ld?rd?." demiştim. ( Mektubat, 273)



    · B?R?NC?S?: Bu bîçare Said'dir. Her ne vakit hizmete fütur verir, "neme lâz?m" deyip hususî nefsime ait işlerle meşgul olduğum zaman tokat yemişim. Hem de kanaat?m geliyor ki; ihmalimden tokat yedim. Çünki hangi maksad?m beni iğfale sevketmiş ise, onun aksi ile tokat yerdim. Sair hâlis arkadaşlar?m?n da yedikleri şefkat tokatlar?, dikkat ede ede, benim gibi hangi maksad için ihmal etmişse, onun aksiyle şefkat tokatlar?n? yediklerinden kanaat?m?z gelmiş ki: O hâdiseler, hizmet-i Kur'aniyenin kerametindendir.



    Meselâ: Bu bîçare Said, Van'da ders-i hakaik-i Kur'aniye ile meşgul olduğum miktarca Şeyh Said hâdisat? zaman?nda vesveseli hükûmet, hiçbir cihette bana ilişmedi ve ilişemedi. Vakta ki "neme lâz?m" dedim, kendi nefsimi düşündüm. Âhiretimi kurtarmak için Erek Dağ?'nda harabe mağara gibi bir yere çekildim. O vakit sebebsiz beni ald?lar nefyettiler. Burdur'a getirildim. Orada yine hizmet-i Kur'aniyede bulunduğum miktarca, -o vakit menfîlere çok dikkat ediliyordu, her akşam isbat-? vücud etmekle mükellef olduklar? halde- ben ve hâlis talebelerim müstesna kald?k. Ben hiçbir vakit isbat-? vücuda gitmedim, hükûmeti tan?mad?m. Oran?n valisi, oraya gelen Fevzi Paşa'ya şikayet etmiş. Fevzi Paşa demiş: "Ona ilişmeyiniz, hürmet ediniz!" Bu sözü ona söylettiren, hizmet-i Kur'aniyenin kudsiyetidir. Ne vakit nefsimi kurtarmak, yaln?z âhiretimi düşünmek fikri bana galebe etti. Hizmet-i Kur'aniyede muvakkat fütur geldi; aks-i maksad?mla tokat yedim.



    Yani, bir menfadan diğerine (Isparta'ya) gönderildim. Isparta'da yine hizmet baş?na geçtim. Yirmi gün geçtikten sonra baz? korkak insanlar?n ihtarlar?yla: "Belki bu vaziyeti hükûmet hoş görmeyecek, bir parça teenni etsen, daha iyi olur." dediler. Bende tekrar yaln?z kendimi düşünmek hat?ras? kuvvet buldu. "Aman halklar gelmesin" dedim. Yine o menfadan dahi üçüncü nefy olarak Barla'ya verildim. Barla'da ne vakit bana fütur gelmiş ise, yaln?z kendimi düşünmek hat?ras? kuvvet bulmuş ise, bu ehl-i dünyan?n y?lanlar?ndan, münaf?klar?ndan birisi bana musallat olmuş. Bu sekiz senede seksen hâdiseyi, kendi baş?mdan geçtiği için hikâye edebilirim. Usand?rmamak için k?sa kesiyorum. ( Lem’alar, 41)

    Kaynak:www.sorularlaislamiyet.com
    Konu HakanBa tarafından (02.06.07 Saat 14:50 ) değiştirilmiştir.
    i'lem eyyuhe'l-aziz!ALLAH'a tevekul edene ALLAH kafidir.

  6. #6
    Gayyur internettinhoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    134

    Standart

    Soru - 5- "?yilikleri Allah'tan Kötülükleri Nefisten Bilmek" Hükmünün izah?n? yapar m?s?n?z?

    Evet Kur'an?n dediği gibi, insan seyyiat?ndan tamamen mes'uldür. Çünki seyyiat? isteyen odur. Seyyiat tahribat nev'inden olduğu için, insan bir seyyie ile çok tahribat yapabilir. Müdhiş bir cezaya kesb-i istihkak eder. Bir kibrit ile bir evi yakmak gibi. Fakat hasenatta iftihara hakk? yoktur. Onda onun hakk? pek azd?r. Çünki hasenat? isteyen, iktiza eden rahmet-i ?lahiye ve icad eden kudret-i Rabbaniyedir. Sual ve cevab, dâî ve sebeb, ikisi de Hak'tand?r. ?nsan yaln?z dua ile, iman ile, şuur ile, r?za ile onlara sahib olur. Fakat seyyiat? isteyen, nefs-i insaniyedir (ya istidad ile, ya ihtiyar ile). Nas?lki beyaz, güzel güneşin ziyas?ndan baz? maddeler siyahl?k ve taaffün al?r. O siyahl?k, onun istidad?na aittir. Fakat o seyyiat?, çok mesalihi tazammun eden bir kanun-u ?lahî ile icad eden yine Hak't?r. ( Sözler, 464)



    Kötülüğü isteyen nefistir. Öyleyse kötülüğe ait mes’ûliyet tamamen nefse aittir. ?şte âyet, bu iki ana esas? birleştirir ve şöyle buyurur: “Sana gelen her iyilik Allah’tand?r, her kötülük de nefsindendir” (Nisa suresi, 79)



    Bu mevzûdaki hassasiyet, anlat?lan meselenin mant?kî oluşuna gölge düşürmez. Fakat baz? meseleleri konuşurken ulu orta konuşmak doğru değildir. Bilhassa kader mes’elesi, mahir bir kuyumcu veya bir kimyager titizliği istemektedir.

    Kaynak:www.sorularlaislamiyet.com
    Konu HakanBa tarafından (02.06.07 Saat 14:50 ) değiştirilmiştir.
    i'lem eyyuhe'l-aziz!ALLAH'a tevekul edene ALLAH kafidir.

  7. #7
    Gayyur internettinhoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    134

    Standart

    Soru -6-"Şerri yaratmak şer değil, şerri işlemek şerdir" denilmektedir, bunun izah?n? nas?l yapars?n?z?

    Demek ( seyyiatta ) sebebiyet ve sual nefistendir ki, mes'uliyeti o çeker. Hakk'a ait olan halk ve icad ise, daha başka güzel netice ve meyveleri olduğu için güzeldir, hay?rd?r. ?şte şu s?rdand?r ki: Kesb-i şer, şerdir; halk-? şer, şer değildir. Nas?lki pekçok mesalihi tazammun eden bir yağmurdan zarar gören tenbel bir adam diyemez: "Yağmur rahmet değil." Evet halk ve icadda bir şerr-i cüz'î ile beraber hayr-? kesîr vard?r. Bir şerr-i cüz'î için hayr-? kesîri terketmek şerr-i kesîr olur. Onun için o şerr-i cüz'î, hay?r hükmüne geçer. ?cad-? ?lahîde şer ve çirkinlik yoktur. Belki, abdin kesbine ve istidad?na aittir. ( Sözler, 464)



    Meselâ: Cihada asker sevketmekte elbette baz? cüz'î ve maddî ve bedenî zarar ve şer olur. Fakat o cihadda hayr-? kesîr var ki, ?slâm küffar?n istilas?ndan kurtulur. Eğer o şerr-i kalil için cihad terkedilse, o vakit hayr-? kesîr gittikten sonra şerr-i kesîr gelir. O ayn-? zulümdür. Hem meselâ: Gangren olmuş ve kesilmesi lâz?m gelen bir parmağ?n kesilmesi hay?rd?r, iyidir; halbuki zahiren bir şerdir. Parmak kesilmezse, el kesilir; şerr-i kesîr olur.



    ?şte kâinattaki şerlerin, zararlar?n, beliyyelerin ve şeytanlar?n ve muz?rlar?n halk ve icadlar?, şer ve çirkin değildir; çünki çok netaic-i mühimme için halkolunmuşlard?r. Meselâ: Melaikelere şeytanlar musallat olmad?klar? için, terakkiyatlar? yoktur; makamlar? sabittir, tebeddül etmez. Keza hayvanat?n dahi, şeytanlar musallat olmad?klar? için, mertebeleri sabittir, nâk?st?r. Âlem-i insaniyette ise meratib-i terakkiyat ve tedenniyat nihayetsizdir. Nemrudlardan, firavunlardan tut, tâ s?dd?kîn-i evliya ve enbiyaya kadar gayet uzun bir mesafe-i terakki var.



    ?şte kömür gibi olan ervah-? safileyi, elmas gibi olan ervah-? âliyeden temyiz ve tefrik için, şeytanlar?n hilkat?yla ve s?rr-? teklif ve ba's-i enbiya ile, bir meydan-? imtihan ve tecrübe ve cihad ve müsabaka aç?lm?ş. Eğer mücahede ve müsabaka olmasayd?, maden-i insaniyetteki elmas ve kömür hükmünde olan istidadlar, beraber kalacakt?. A'lâ-y? illiyyîndeki Ebu Bekr-i S?dd?k'?n ruhu, esfel-i safilîndeki Ebu Cehl'in ruhuyla bir seviyede kalacakt?. Demek şeyatîn ve şerlerin yarat?lmas?, büyük ve küllî neticeye bakt?ğ? için icadlar? şer değil, çirkin değil; belki sû'-i istimalattan ve kesb denilen mübaşeret-i hususiyeden gelen şerler, çirkinlikler, kesb-i insana aittir; icad-? ?lahîye ait değildir. (Mektubat:44)

    ------------------------------------------------------------------------------------------------



    Soru- 7: “kader ve kaza” ne demektir?
    Cevap:

    Kader, bir iman rüknüdür ve şöyle tarif edilir: “kader, hak teâlâ’ n?n, ezelden ebede kadar olmuş ve olacak her şeyin, her şeyini ve her hâlini, zaman?n? ve mekân?n?, s?fatlar?n? ve özelliklerini ezelî ilmiyle bilip, ona göre, takdir etmesidir.”

    Kaza ise, kaderde planlanan bir şeyin yarat?lmas?, varl?k sahas?na ç?kar?lmas?d?r.

    Kâinat?n alt? devrede yarat?l?ş?ndan, insan?n ana rahminde dokuz ayda teşekkülüne kadar her hâdise kaderi gösteriyor!..
    Konu HakanBa tarafından (02.06.07 Saat 14:51 ) değiştirilmiştir.
    i'lem eyyuhe'l-aziz!ALLAH'a tevekul edene ALLAH kafidir.

  8. #8
    Gayyur internettinhoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    134

    Standart

    Soru - 8- Haks?z olarak aleyhimizde verilen kararlarda Kaderin adaletini nas?l görebiliriz?
    Cevap:

    Hem nas?l kader-i ?lahî, netice ve meyveler itibariyle şerden ve çirkinlikten münezzehtir. Öyle de: ?llet ve sebeb itibariyle dahi, zulümden ve kubuhtan mukaddestir. Çünki kader, hakikî illetlere bakar, adalet eder. ?nsanlar zahirî gördükleri illetlere, hükümlerini bina eder; kaderin ayn? adaletinde zulme düşerler.



    Meselâ: Hâkim seni sirkatle mahkûm edip hapsetti. Halbuki sen sâr?k değilsin. Fakat kimse bilmez gizli bir katlin var. ?şte kader-i ?lahî dahi seni o hapisle mahkûm etmiş. Fakat kader, o gizli katlin için mahkûm edip adalet etmiş. Hâkim ise, sen ondan masum olduğun sirkate binaen mahkûm ettiği için zulmetmiştir. ?şte şey-i vâhidde iki cihetle kader ve icad-? ?lahînin adaleti ve insan kesbinin zulmü göründüğü gibi, başka şeyleri buna k?yas et. Demek kader ve icad-? ?lahî; mebde' ve münteha, as?l ve fer', illet ve neticeler itibariyle şerden ve kubuhtan ve zulümden münezzehtir. (Sözler, 464)
    Konu HakanBa tarafından (02.06.07 Saat 14:51 ) değiştirilmiştir.
    i'lem eyyuhe'l-aziz!ALLAH'a tevekul edene ALLAH kafidir.

  9. #9
    Gayyur internettinhoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    134

    Standart

    Soru - 9- "Madem cüz'-i ihtiyarînin icada kabiliyeti yok. Bir emr-i itibarî hükmünde olan kesbden başka insan?n elinde birşey bulunmuyor. Nas?l oluyor ki, Kur'an-? Mu'ciz-ül Beyan'da, Hâl?k-? Semavat ve Arz'a karş?, insana âsi ve düşman vaziyeti verilmiş. Hâl?k-? Arz ve Semavat, ondan azîm şikayetler ediyor. O âsi insana karş? abd-i mü'mine yard?m için kendini ve melaikesini tahşid ediyor. Ona azîm bir ehemmiyet veriyor."
    Elcevab:

    Çünki küfür ve isyan ve seyyie, tahribdir, ademdir. Halbuki azîm tahribat ve hadsiz ademler, birtek emr-i itibarîye ve ademîye terettüb edebilir. Nas?lki bir azîm sefinenin dümencisi, vazifesinin adem-i îfas?yla, sefine gark olup bütün hademelerin netice-i sa'yleri ibtal olur. Bütün o tahribat, bir ademe terettüb ediyor. Öyle de: Küfür ve masiyet, adem ve tahrib nev'inden olduğu için, cüz'-i ihtiyarî bir emr-i itibarî ile onlar? tahrik edip müdhiş netaice sebebiyet verebilir. Zira küfür, çendan bir seyyiedir. Fakat, bütün kâinat? k?ymetsizlikle ve abesiyetle tahkir ve delail-i vahdaniyeti gösteren bütün mevcudat? tekzib ve bütün tecelliyat-? esmay? tezyif olduğundan, bütün kâinat ve mevcudat ve esma-i ?lahiye nam?na Cenab-? Hak kâfirden şedid şikayet ve dehşetli tehdidat etmek; ayn-? hikmettir ve ebedî azab vermek, ayn-? adalettir.



    Madem insan, küfür ve isyanla tahribat taraf?na gidiyor. Az bir hizmetle pek çok işleri yapar. Onun için ehl-i iman, onlara karş? Cenab-? Hakk'?n inayet-i azîmine muhtaçt?r. Çünki on kuvvetli adam, bir evin muhafazas?n? ve tamirat?n? deruhde etse, haylaz bir çocuğun o haneye ateş vermeğe çal?şmas?na karş?, o çocuğun velisine, belki padişah?na müracaata, yalvarmağa mecbur olmas? gibi; mü'minlerin de, böyle edebsiz ehl-i isyana karş? dayanmak için Cenab-? Hakk'?n çok inayat?na muhtaçt?rlar. ( Sözler, 465)
    Konu HakanBa tarafından (02.06.07 Saat 14:52 ) değiştirilmiştir.
    i'lem eyyuhe'l-aziz!ALLAH'a tevekul edene ALLAH kafidir.

  10. #10
    Ehil Üye Abdulbaki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Yaş
    60
    Mesajlar
    3.610

    Standart

    KADER, KAZA VE ATA

    ?slam’?n aç?klanmam?ş hiçbir meselesi yoktur. Her konusu gayet aç?k bir şekilde anlat?lm?şt?r. Anlaş?lmas? hiç zor da değildir. Ancak halk?n aras?nda baz? ?slami konular yanl?ş anlaş?lm?ş ve anlaş?lmaya sebep olabilmiştir. Bunlar?n baş?nda da “kader” konusu gelmektedir. Bu konu imanî bir mesele olduğu için bazen itikatlar yan?lmakta ve hatal? bir inanç içine girilmekte olduğu görülmektedir. Doğru ?slamiyeti öğrenmek ve ?slamiyete ait doğruluğu yaşamak gerekmektedir. Doğru ?slamiyeti öğrenmek ve yaşamak için doğru kaynaklara-Kur’an, sünnet ve tefsirlere-başvurmam?z gerekir.

    Kader meselesi Kur’ân-? Kerim’de şu ayetlere dayanmaktad?r.

    “Göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan, evlât edinmemiş olan, hükümranl?kta ortağ? bulunmayan, her şeyi bir ölçüye göre yarat?p kaderini tayin eden”( Furkan Sûresi : 2) olarak vas?fland?r?yor. Bir âyet-i celîle de şöyle buyurur: “Ne yeryüzünde vaki olan, ne de sizin baş?n?za gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazm?ş olmayal?m. Bu, Allah için pek kolayd?r.”( Hadîd Sûresi: 22) “Allah dilemedikçe, siz hiçbir şey dileyemezsiniz!”( ?nsân Sûresi: 30) Bir diğer âyet: “O’nun kat?nda her şey bir takdir (kader) iledir.”( Ra’d Sûresi: 8); diğer bir âyet de; “De ki; Allah’?n bizim için yazd?ğ?ndan başkas? bize erişmez!”( Tevbe Sûresi: 51)

    Kader, Cenab-? Hakk?n kâinatta olmuş ve olacak her şeyin evsaf?n?-vas?flar?n?-ve havass?n?(hususlar?n?) ve sair geleceğini ve geçmişini ezelden bilip, Levh-i mahfuzunda(Her şeyin hayat?n?n ind-i ilahide yaz?lmas?nda) takdiri ve yazmas?d?r. Takdir-i ilahidir.

    Kadere iman, yani her şeyin Allah’?n takdiriyle olduğuna inanma, iman?n rükûnlar?ndand?r. Bir mümin, her şeyi, hatta fiilini, nefsini Allah’a vere vere sonunda teklif(imtihan) ve mesuliyetten kurtulmamas? için karş?s?na cüz-i ihtiyar (seçme, dileme, meyletme iradesi) ç?kmakta, ona mesul ve mükellefsin demekte; yine kendisinden ç?kan iyilikler ile gururlanmamas? için ”kader” karş?s?na ç?k?p haddini bil, yapan sen değilsin demektedir.(26.Söz)

    Kader bir ilimdir. Her şeye manevi ve hususi kal?p hükmünde bir miktar tayin eder. Her şeyin kay?tl? olduğu bir haddi vard?r. Kaderin çizdiği bu miktar ve s?n?r, o şeyin vücuduna bir plan, bir model hükmüne geçer. Bitkilerin çekirdeklerinde bulunan kuvveler (kuvvet, güç, kabiliyetler) kader kalemiyle yaz?lm?şt?r ve kuvveden fiile (harekete) geçmeleri o kadere göre olmaktad?r.

    Kader ve kaza meselesi bütün ?slam âlimlerinin ve de felsefecilerini meşgul etmiş bir meseledir. Kader ve kaza Allah’?n irade ve kudret s?fatlar?n?n zaruri bir gereğidir. Çünkü şu kâinattaki ve içinde cereyan eden hadiselerin tamam? bir ilme-bilgiye-dayand?ğ? gibi, meydana gelmeleri de bir kudretle gerçekleşmektedir. Onlar? bilen ve yaratmaya kudreti yeten Zat, onlar?n yokluktan varl?ğa ç?kmalar?n? irade etmiştir. Allah’?n ilmi, kudreti, iradesi ve diğer s?fatlar?yla yaratt?ğ? bu kâinat ve şu hadiseler, elbette ki bir tayin ve takdire, bir plan ve esasata dayanmaktad?r. ?şte kader bu plan?n taktir edilmesi, kaza ise icra edilmesi, yani yerine getirilmesi demektir.

    Kader, varl?klar?n ve hadiselerin bütün halleri ve vas?flar?yla, sebepleri ve şartlar?yla, haiz olacaklar? kuvvet ve kabiliyetleriyle, varl?k âlemine gelecekleri zaman ve mekânlar?yla Allah(cc) taraf?ndan ezelde tayin buyurulmas? ve bir tertip ile kaydedilmesi demektir.

    Kaza ise ezelde takdir olunan her şeyin Allah’?n halk ve icad?yla vücut sahas?na ç?kmas? demektir.

    Bu izahlara göre, kader ilim s?fat?na, kaza ise kudret s?fat?na dayanmaktad?r. Kader ise kazadan önce ve daha şümullüdür. Her kaza olunan şey kaderde vard?r, fakat kaderde olan her şey kaza olmuş denilemez. Yarat?lmayan şeyler kaderdedir, ancak kaza edilmemiş diyebiliriz.

    Kaderin kazadan daha geniş ve etrafl? olmas?n? şöyle de aç?klayabiliriz.

    Bir kişi Allah’?n(cc) yasaklad?ğ? fiilleri işlerse isyankâr olmuş olur. Ayn? insan Allah’?n(cc) emirlerini yerine getirirse iyi bir insan ve makbul bir kul olur. ?şte birbirine z?t olan bu iki netice de kaderdir. ?şte, Allah asi ve salih olman?n yollar?n? ezelde böylece tayin ve takdir buyurmuştur. ?nsanlar bu iki sebepten hangisine teşebbüs eder ve ya bu iki yoldan hangisine giderse onun neticesine var?r. Burada kader zorlay?c? değildir. Seçen biziz ve sonucuna katlanmakta bize ait olmal?. Bizler ister, meyleder ve seçeriz, Allah’ta seçtiğimiz filleri kudreti ile yarat?r. ?şte bu neticenin yarat?lmas? kazad?r ve ayn? zamanda ?lahi takdirin gereği olduğu için de kaderdir.

    “Ayr?ca Allah(cc)’?n üç külli kanunu vard?r. Bunlar kader, kaza ve atâ’d?r. Bir şey hakk?nda verilen karar kader, o karar?n infaz?(yerine gelmesi) kaza, karar?n iptaliyle hükmü kazadan affetmek atâ demektir. Atâ; bağ?şlama ve lütûftur. Atâ, kaza kanununu, kaza da kaderi bozar. Evet, yumuşak bir otun damarlar? kat? taş? deldiği gibi, atâ da kaza kanununun katiyetini deler. Kazâ da ok gibi kader kararlar?n? deler. Demek atan?n kazaya nispeti, kazan?n kadere nispeti gibidir. Atâ, kaza kanununun şümûlünden ihraçt?r; kaza da kader kanununun külliyetinden ihraçt?r. “(M.N.:s-175)

    Mesela, bir musibetin ve belan?n taktir edilip yaz?lmas?(Levh-i mahfuzda) kader, belan?n gelmeye başlamas?-infaz?-kaza, sadakan?n belay? durdurmas? ise atâ’d?r.

    Öyle ise şöyle diyebiliriz:

    Atâ,(Allah’?n aff? cezay? kald?rmas?, şarta bağl? olarak) kaza kanununu, kaza da kaderi değiştirebilir.”Bu hakikate vak?f olan arif,”Ya ?lahi! Hasenat?m(iyiliklerim),Senin atândand?r, seyyiat?m(günahlar?m) da, Senin kazandand?r. Eğer atân olmasa idi, helak olurdum” der. “(M.N.:s-175)

    Baki Ç?M?Ç
    Konu HakanBa tarafından (02.06.07 Saat 14:52 ) değiştirilmiştir.

    Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Kader Hakkında
    By ademyakup in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 74
    Son Mesaj: 05.10.09, 14:57
  2. Kader Hakkında !
    By delailinnur in forum Hadis-i Şerifler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.01.09, 17:55
  3. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.09.08, 11:35
  4. Kader Hakkında Soru
    By kibrit84 in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 08.08.08, 14:24
  5. Teravih Namazı Hakkındaki Sorulara Cevaplar
    By insirah in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.09.07, 23:04

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0