Demek en ziyade insanı öldüren, ahbabdan müfarakattır. Evet hiçbir şey beni o vaziyet kadar yandırmamış, ağlatmamış.
Eğer Kur'andan, imandan meded gelmeseydi; o gam, o keder, o hüzün ruhumu uçuracak gibi tesirat yapacaktı.
Lemalar - 248
Demek en ziyade insanı öldüren, ahbabdan müfarakattır. Evet hiçbir şey beni o vaziyet kadar yandırmamış, ağlatmamış.
Eğer Kur'andan, imandan meded gelmeseydi; o gam, o keder, o hüzün ruhumu uçuracak gibi tesirat yapacaktı.
Lemalar - 248
Bir ağacın bir kısım meyvelerini kopardıkça yerine yine başka meyvelerin geldiği gibi, nev'-i beşerde bu zeval ve firak dahi bir teceddüddür, tazelenmektir.
İman noktasında, ahbabsızlıktan gelen elîmane bir hüzün değil,
belki başka güzel bir yerde görüşmek üzere ayrılmaktan gelen,
lezizane bir hüzün veren bir tazelenmektir.
Lemalar - 251
"Biz ölmemişiz
ve ölmeyeceğiz,
yine sizinle görüşeceğiz"
lisan-ı hal ile dediklerinden aldığın hadsiz sevinçler ve ferahları, iman bu dünyada dahi vermesiyle..
Şualar - 199
Akrabasının timsallerini ve fotoğraflarını hâvi büyük bir âyineyi yolunda bulan bir adam,
şark cihetine giden adamların memleketlerine gidip
onlara iltihak etmek için çalışmayıp da,
o âyinenin içindeki timsaller ile uğraşır,
muhabbet eder.
İşte bu adam gafletten ayıldığı zaman:
"Eyvah, ne ediyorum?
Bunlar şarab değil serabdır.
Bunlar ile uğraşmak, azb değil azabdır." der,
arkadaşlarına yetişmek üzere şark seferine tedarikatta bulunmaya başlar.
Mesnevi-i Nuriye - 135
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)