Bedîüzzamân Kostroma esâretinden dönmüş ve İstanbul'a gelmiştir.
Bu arada bir inkîlâb-ı rûhî geçirmektedir.
Bu hâlet-i rûhiyesi O’nun Eski Saîd'den Yeni Saîd'e geçiş döneminin mukaddemesidir.
Bedîüzzamân bu arada çok cazip ve dünyâda O'ndan başka belki de kimsenin red edemeyeceği bir teklif alır.
Bu teklifi kendisine hiç bir vârisi olmayan Saîd Halîm Paşa yapmıştır.
İstanbul’da olan ve etrafı ile İstanbul'un en müşâşalı güzellikleri ile meşhur olan yalısını teklif etmiştir.
Bu yalı, Saîd Halîm Paşa Yalısı’dır.
Paşa Bediîüzzamân’ı sevmiş ve O'na "Gel bu yalıyı sana vereyim burada ilmî çalışmalarını yap." demiştir..
“Bu arada Bediüzzaman’ın fikirlerini çok beğenen ve yaptığı hizmetleri yakından takip eden Sadrazam Saîd Halîm Paşa, Yeniköy’deki yalısını çok büyük arazisi ile beraber ona vermek istemişti.
Bediüzzaman bu köşkte hem ilmi çalışmalarına devam edebilir, hem de çok sıkıntılı ve yorucu geçen hayatının bundan sonraki kısmını rahatça geçirebilirdi. ”