(Ondokuzuncu Mektub / 13. İşaret)'den
Mu'cizat-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm'ın hem mütevatir, hem misalleri pek çok bir nev'i dahi; hastalar ve yaralılar nefes-i mübarekiyle şifa bulmalarıdır. Şu nevi mu'cize-i Ahmediye (Aleyhissalâtü Vesselâm), nev'i itibariyle manevî mütevatirdir. Cüz'iyatları, bir kısmı dahi manevî mütevatir hükmündedir. Diğer kısmı âhâdî ise de, ilm-i hadîsin müdakkik imamları tashih ve tahric ettikleri için, kanaat-ı ilmiye verir. Biz de pek çok misallerinden birkaç misalini zikredeceğiz:
---------------------------------------------------
Mu'cizat-ı Ahmediye: Hz.Muhammedin(asm) mucizeleri.
Mütevatir: Kesin, şüphesiz ve sağlam haber.
Misaller: Örnekler.
Nev': Tür, çeşit.
Nefes-i mübarek: Mübarek nefes.
Aleyhissalâtü Vesselâm: Salât ve selâm O'nun üzerine olsun.
Cüz'iyat: Küçük şeyler.
Âhâdî: Tek kanaldan gelen rivayet.
İlm-i hadîs: Peygamberimizin(asm) sözleri, hareketleri ve davranışlarını inceleyen ilim.
Müdakkik: İnceleyen, dikkatle araştıran.
Tashih: Düzeltme.
Tahric: Çıkartma, meydana koyma.
Birinci Misal:
Allâme-i Mağrib Kadı-yı Iyaz, Şifa-i Şerif'inde, ulvî bir an'ane ile ve müteaddid tarîklerle, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın hâdimi ve bir kumandanı ve Hazret-i Ömer'in zamanında ordu-yu İslâmın baş kumandanı ve İran'ın fâtihi ve Aşere-i Mübeşşere'den olan Hazret-i Sa'd İbn-i Ebî Vakkas diyor:
-----------------
Misal: Örnek.
Allâme-i Mağrib: Kuzey Afrika'nın (K. Batı Afrika ve Endülüs) en büyük âlimi.
Şifa-i Şerif: Büyük islam alimlerinden Kadı iyaz'ın hazırladığı hadis kitabı.
Ulvî: Yüksek, yüce.
An'ane: Âdet, örf, gelenek, nesilden nesile aktarılagelen şeyler. *Ağızdan nakledilen söz, haber. *Hadis naklinin rivayet zincirlemesi. *Bir söylentiyi inceden inceye araştırıp anlama.
Müteaddid: Çok sayıda, birçok, çeşitli.
Tarîk: Yol. Seçilen tarz, usul, benimsenen fikir.
Resul-i Ekrem: Çok cömert, kerim olan Peygamber, Hz. Muhammed (asm).
Hâdim: Hizmetçi, hizmet eden.
Ordu-yu İslâm: İslam ordosu, müslüman ordu.
Aşere-i Mübeşşere: Cennetle müjdelenen on sahabi.
Hazret-i Sa'd İbn-i Ebî Vakkas: (ö.i.) (ö. h. 65/m. 675) İlk Müslümanların yedincisi olup genç yaşta Hz. Ebû Bekir vasıtasıyla İslâmı kabul etmiştir. Hayatta iken Cennetle müjdelenen on Sahabeden biridir. Hz. Ömer zamanında, İran'ın fethinde bulunan ordunun komutanıdır. Hz. Sa'd, Hz. Ömer'in halife seçimi için oluşturduğu altı kişilik şurada da yer almıştır. Hz. Sa'd, hayatının sonlarına doğru Medine'ye yakın Akik denilen yerde hastalandı ve orada vefat etti. (h. 65/m. 675) Hz. Sa'd, Medine'ye getirelerek orada defnedilmiştir.
Gazve-i Uhud'da ben Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın yanında idim. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, o gün kavsi kırılıncaya kadar küffara oklar attı. Sonra bana okları veriyordu. "At!" diyordu. Nasl'sız, yani okun uçmasına yardım eden kanatları olmayan okları verirdi. Ve bana emrederdi: "At!" Ben de atardım. Kanatlı oklar gibi uçardı, küffarın cesedine yerleşirdi. O halde iken, Katade İbn-i Nu'man'ın gözüne bir ok isabet etmiş, gözünü çıkarıp, gözünün hadekası yüzünün üstüne indi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm mübarek, şifalı eliyle onun gözünü alıp, eski yuvasına yerleştirip, iki gözünden en güzeli olarak, hiçbir şey olmamış gibi şifa buldu. Şu vakıa çok iştihar etmiş. Hattâ Katade'nin bir hafidi, Ömer İbn-i Abd-il Aziz'in yanına geldiği vakit, kendini şöyle tarif etmiş: "Ben öyle bir zâtın hafidiyim ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onun çıkmış gözünü yerine koyup, birden şifa buldu. En güzel göz o olmuş." diye, nazm suretinde
{(Haşiye):ﺍَﻧَﺎ ﺍﺑْﻦُ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺳَﺎﻟَﺖْ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﺨَﺪِّ ﻋَﻴْﻨُﻪُ ٭ ﻓَﺮُﺩَّﺕْ ﺑِﻜَﻒِّ ﺍﻟْﻤُﺼْﻄَﻔَﻰ ﺍَﺣْﺴَﻦَ ﺍﻟﺮَّﺩِّ ﻓَﻌَﺎﺩَﺕْ ﻛَﻤَﺎ ﻛَﺎﻧَﺖْ ِﻻ َﻭَّﻝِ ﺍَﻣْﺮِﻫَﺎ ٭ ﻓَﻴَﺎ ﺣُﺴْﻦَ ﻣَﺎ ﻋَﻴْﻦٍ ﻭَﻳَﺎ ﺣُﺴْﻦَ ﻣَﺎ ﺭَﺩّ}(Manası metinde verilmiş.)
Hazret-i Ömer'e söylemiş; onun ile kendini tanıttırmış.
--------------------------------------------------
Gazve-i Uhud: Uhud Savaşı.
Kavs: Yay.
Küffar: İnkarcılar, kafirler. Hak dini, İslâmiyet'i inkâr edenler.
Katade İbn-i Nu'man: 579 yılında Medine'de doğdu. Evs Kabilesine mensup olup, Ebu
Said el-Hudrî'nin anne bir kardeşidir. Katâde İbni Numan(ra) , İkinci Akabe Biatı sırasında Müslüman oldu. Bedir, Uhud, Hendek savaşları başta olmak üzere Hz. Peygamberin(asm) katıldığı bütün savaşlara katıldı.
Hadeka: Göz bebeği.
Vakıa: Olay. *Olmuş olay.
İştihar: Meşur olma, tanınma, ün kazanma.
Hafid: Erkek torun.
Ömer İbn-i Abd-il Aziz: (ö.i.) Emevî halifelerinin sekizincisidir. Hicrî 60 yılında Medine' de doğdu. Medine'de Enes b. Mâlik, Abdullah b. Cafer ve Said b. Müseyyib gibi âlim sahabelerden ders aldı. Hicrî 99 yılında halife oldu. Emevî hanedanı içinde adaletiyle tanınan ve kendisine İkinci Ömer de denilen Ömer b. Abdülaziz, Hicrî 101 yılında kölesi tarafından zehirlenerek şehid edildi.
Hem nakl-i sahih ile haber verilmiş ki: Meşhur Ebî Katade'nin, Yevm-i Zîkarad denilen gazvede, bir ok mübarek yüzüne isabet etmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, mübarek eliyle meshetmiş. Ebî Katade der ki: "Kat'iyyen ve aslâ ne acısını ve ne de cerahatini görmedim."
--------------------------
Nakl-i sahih: şüphe duyulmayan, doğru, gerçek haber bildirilmesi.
Ebî Katade: (ö.i.) Hz. Peygamber'in süvarisi olarak tanınan cengâver sahabidir. Adı Ebû Katâde el-Hâris bin Rîb'î b. Beldeme el-Ensârî'dir. Medineli olup Beni Selime kabilesindendir. Bedir gazvesi şüpheli olmakla, diğer bütün gazvelerde bulunmuştur. Gâbe gazvasindeki gayret ve başarısından dolayı Resulullah onun hakkında "Süvarilerimizin en hayırlısı Ebû Katâde'dir" demiştir. Hz. Resulullah'tan 170 hadis rivayet eden ve Ashabın ileri gelenlerinden olan Ebû Katâde hicrî 54 / 674 yılında Medine'de vefat etmiştir.
Yevm-i Zîkarad: Medine ile Hayber arasında Zîkard denen yerde Hicretin altıncı yılında (Mİ.628'de) meydana gelen din yolunda düzenlenen sefer.
Meshetmiş: Elini sürmüş, elini dokundurmuş.
Kat'iyyen: Kesinlikle.
Cerahat: İltihaplanma sonunda meydana gelen yara akıntısı.
Mektubat