+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 5 ve 5

Konu: Mu'cizat-ı Ahmediye: Hz.Muhammedin(asm) mucizeleri.

  1. #1
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart Mu'cizat-ı Ahmediye: Hz.Muhammedin(asm) mucizeleri.

    (Ondokuzuncu Mektub / 13. İşaret)'den

    Mu'cizat-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm'ın hem mütevatir, hem misalleri pek çok bir nev'i dahi; hastalar ve yaralılar nefes-i mübarekiyle şifa bulmalarıdır. Şu nevi mu'cize-i Ahmediye (Aleyhissalâtü Vesselâm), nev'i itibariyle manevî mütevatirdir. Cüz'iyatları, bir kısmı dahi manevî mütevatir hükmündedir. Diğer kısmı âhâdî ise de, ilm-i hadîsin müdakkik imamları tashih ve tahric ettikleri için, kanaat-ı ilmiye verir. Biz de pek çok misallerinden birkaç misalini zikredeceğiz:
    ---------------------------------------------------

    Mu'cizat-ı Ahmediye: Hz.Muhammedin(asm) mucizeleri.
    Mütevatir: Kesin, şüphesiz ve sağlam haber.
    Misaller: Örnekler.
    Nev': Tür, çeşit.
    Nefes-i mübarek: Mübarek nefes.
    Aleyhissalâtü Vesselâm: Salât ve selâm O'nun üzerine olsun.
    Cüz'iyat: Küçük şeyler.
    Âhâdî: Tek kanaldan gelen rivayet.
    İlm-i hadîs: Peygamberimizin(asm) sözleri, hareketleri ve davranışlarını inceleyen ilim.
    Müdakkik: İnceleyen, dikkatle araştıran.
    Tashih: Düzeltme.
    Tahric: Çıkartma, meydana koyma.

    Birinci Misal:
    Allâme-i Mağrib Kadı-yı Iyaz, Şifa-i Şerif'inde, ulvî bir an'ane ile ve müteaddid tarîklerle, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın hâdimi ve bir kumandanı ve Hazret-i Ömer'in zamanında ordu-yu İslâmın baş kumandanı ve İran'ın fâtihi ve Aşere-i Mübeşşere'den olan Hazret-i Sa'd İbn-i Ebî Vakkas diyor:
    -----------------

    Misal: Örnek.
    Allâme-i Mağrib: Kuzey Afrika'nın (K. Batı Afrika ve Endülüs) en büyük âlimi.
    Şifa-i Şerif: Büyük islam alimlerinden Kadı iyaz'ın hazırladığı hadis kitabı.
    Ulvî: Yüksek, yüce.
    An'ane: Âdet, örf, gelenek, nesilden nesile aktarılagelen şeyler. *Ağızdan nakledilen söz, haber. *Hadis naklinin rivayet zincirlemesi. *Bir söylentiyi inceden inceye araştırıp anlama.
    Müteaddid: Çok sayıda, birçok, çeşitli.
    Tarîk: Yol. Seçilen tarz, usul, benimsenen fikir.
    Resul-i Ekrem: Çok cömert, kerim olan Peygamber, Hz. Muhammed (asm).
    Hâdim: Hizmetçi, hizmet eden.
    Ordu-yu İslâm: İslam ordosu, müslüman ordu.
    Aşere-i Mübeşşere: Cennetle müjdelenen on sahabi.
    Hazret-i Sa'd İbn-i Ebî Vakkas: (ö.i.) (ö. h. 65/m. 675) İlk Müslümanların yedincisi olup genç yaşta Hz. Ebû Bekir vasıtasıyla İslâmı kabul etmiştir. Hayatta iken Cennetle müjdelenen on Sahabeden biridir. Hz. Ömer zamanında, İran'ın fethinde bulunan ordunun komutanıdır. Hz. Sa'd, Hz. Ömer'in halife seçimi için oluşturduğu altı kişilik şurada da yer almıştır. Hz. Sa'd, hayatının sonlarına doğru Medine'ye yakın Akik denilen yerde hastalandı ve orada vefat etti. (h. 65/m. 675) Hz. Sa'd, Medine'ye getirelerek orada defnedilmiştir.

    Gazve-i Uhud'da ben Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın yanında idim. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, o gün kavsi kırılıncaya kadar küffara oklar attı. Sonra bana okları veriyordu. "At!" diyordu. Nasl'sız, yani okun uçmasına yardım eden kanatları olmayan okları verirdi. Ve bana emrederdi: "At!" Ben de atardım. Kanatlı oklar gibi uçardı, küffarın cesedine yerleşirdi. O halde iken, Katade İbn-i Nu'man'ın gözüne bir ok isabet etmiş, gözünü çıkarıp, gözünün hadekası yüzünün üstüne indi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm mübarek, şifalı eliyle onun gözünü alıp, eski yuvasına yerleştirip, iki gözünden en güzeli olarak, hiçbir şey olmamış gibi şifa buldu. Şu vakıa çok iştihar etmiş. Hattâ Katade'nin bir hafidi, Ömer İbn-i Abd-il Aziz'in yanına geldiği vakit, kendini şöyle tarif etmiş: "Ben öyle bir zâtın hafidiyim ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onun çıkmış gözünü yerine koyup, birden şifa buldu. En güzel göz o olmuş." diye, nazm suretinde
    {(Haşiye):ﺍَﻧَﺎ ﺍﺑْﻦُ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺳَﺎﻟَﺖْ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﺨَﺪِّ ﻋَﻴْﻨُﻪُ ٭ ﻓَﺮُﺩَّﺕْ ﺑِﻜَﻒِّ ﺍﻟْﻤُﺼْﻄَﻔَﻰ ﺍَﺣْﺴَﻦَ ﺍﻟﺮَّﺩِّ ﻓَﻌَﺎﺩَﺕْ ﻛَﻤَﺎ ﻛَﺎﻧَﺖْ ِﻻ َﻭَّﻝِ ﺍَﻣْﺮِﻫَﺎ ٭ ﻓَﻴَﺎ ﺣُﺴْﻦَ ﻣَﺎ ﻋَﻴْﻦٍ ﻭَﻳَﺎ ﺣُﺴْﻦَ ﻣَﺎ ﺭَﺩّ}(Manası metinde verilmiş.)
    Hazret-i Ömer'e söylemiş; onun ile kendini tanıttırmış.
    --------------------------------------------------
    Gazve-i Uhud: Uhud Savaşı.
    Kavs: Yay.
    Küffar: İnkarcılar, kafirler. Hak dini, İslâmiyet'i inkâr edenler.
    Katade İbn-i Nu'man: 579 yılında Medine'de doğdu. Evs Kabilesine mensup olup, Ebu
    Said el-Hudrî'nin anne bir kardeşidir. Katâde İbni Numan(ra) , İkinci Akabe Biatı sırasında Müslüman oldu. Bedir, Uhud, Hendek savaşları başta olmak üzere Hz. Peygamberin(asm) katıldığı bütün savaşlara katıldı.
    Hadeka: Göz bebeği.
    Vakıa: Olay. *Olmuş olay.
    İştihar: Meşur olma, tanınma, ün kazanma.
    Hafid: Erkek torun.
    Ömer İbn-i Abd-il Aziz: (ö.i.) Emevî halifelerinin sekizincisidir. Hicrî 60 yılında Medine' de doğdu. Medine'de Enes b. Mâlik, Abdullah b. Cafer ve Said b. Müseyyib gibi âlim sahabelerden ders aldı. Hicrî 99 yılında halife oldu. Emevî hanedanı içinde adaletiyle tanınan ve kendisine İkinci Ömer de denilen Ömer b. Abdülaziz, Hicrî 101 yılında kölesi tarafından zehirlenerek şehid edildi.

    Hem nakl-i sahih ile haber verilmiş ki: Meşhur Ebî Katade'nin, Yevm-i Zîkarad denilen gazvede, bir ok mübarek yüzüne isabet etmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, mübarek eliyle meshetmiş. Ebî Katade der ki: "Kat'iyyen ve aslâ ne acısını ve ne de cerahatini görmedim."
    --------------------------

    Nakl-i sahih: şüphe duyulmayan, doğru, gerçek haber bildirilmesi.
    Ebî Katade: (ö.i.) Hz. Peygamber'in süvarisi olarak tanınan cengâver sahabidir. Adı Ebû Katâde el-Hâris bin Rîb'î b. Beldeme el-Ensârî'dir. Medineli olup Beni Selime kabilesindendir. Bedir gazvesi şüpheli olmakla, diğer bütün gazvelerde bulunmuştur. Gâbe gazvasindeki gayret ve başarısından dolayı Resulullah onun hakkında "Süvarilerimizin en hayırlısı Ebû Katâde'dir" demiştir. Hz. Resulullah'tan 170 hadis rivayet eden ve Ashabın ileri gelenlerinden olan Ebû Katâde hicrî 54 / 674 yılında Medine'de vefat etmiştir.
    Yevm-i Zîkarad: Medine ile Hayber arasında Zîkard denen yerde Hicretin altıncı yılında (Mİ.628'de) meydana gelen din yolunda düzenlenen sefer.
    Meshetmiş: Elini sürmüş, elini dokundurmuş.
    Kat'iyyen: Kesinlikle.
    Cerahat: İltihaplanma sonunda meydana gelen yara akıntısı.

    Mektubat

  2. #2
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    İkinci Misal:
    Başta Buharî ve Müslim, kütüb-ü sahiha haber veriyorlar ki: Gazve-i Hayber'de, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Aliyy-i Haydarî'yi bayraktar tayin ettiği halde, Ali'nin gözleri hastalıktan çok ağrıyordu. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm tiryak gibi tükürüğünü gözüne sürdüğü dakikada, şifa bularak hiçbir şey kalmadı. Sabahleyin Hayber Kal'asının pek ağır demir kapısını çekip, elinde kalkan gibi tutup, Kal'a-i Hayber'i fethetti. Hem o vakıada, Seleme İbn-i Ekva'ın bacağına kılınç vurulmuş, yarılmış. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona nefes edip, birden ayağı şifa bulmuş.

    Mektubat

  3. #3
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    Üçüncü Misal:
    Başta Nesaî olarak erbab-ı Siyer, Osman İbn-i Huneyf'ten haber veriyorlar ki: Osman diyor ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın yanına bir a'ma geldi, dedi: "Benim gözlerimin açılması için dua et." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona ferman etti:
    ﻓَﺎﻧْﻄَﻠِﻖْ ﻭَﺗَﻮَﺿَّﺎْ ﺛُﻢَّ ﺻَﻞِّ ﺭَﻛْﻌَﺘَﻴْﻦِ ﻭَﻗُﻞِ ﺍﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺍِﻧِّﻰ ﺍَﺳْﺌَﻠُﻚَ ﻭَﺍَﺗَﻮَﺟَّﻪُ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ﺑِﻨَﺒِﻰِّ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﻧَﺒِﻰِّ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﺔِ ﻳَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪُ ﺍِﻧِّﻰ ﺍَﺗَﻮَﺟَّﻪُ ﺑِﻚَ ﺍِﻟَﻰ ﺭَﺑِّﻚَ ﺍَﻥْ ﻳَﻜْﺸِﻒَ ﻋَﻦْ ﺑَﺼَﺮِﻯ ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺷَﻔِّﻌْﻪُ ﻓِﻰّ ("Şimdi git, abdest al. Sonra iki rekât namaz kıl ve de ki: ’Allah’ım! Hâcetimi sana arz ediyor ve nebiyy-i rahmet olan Peygamberin Muhammed ile Sana teveccüh ediyorum. Yâ Muhammed! Gözümden perdeyi kaldırması için senin Rabbine seninle teveccüh ediyorum. Allahım, onu bana şefaatçi kıl.’") O gitti öyle yaptı, geldi. Gözü açılmış, güzel görüyormuş, gördük.

    Mektubat

  4. #4
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    (Ondokuzuncu Mektub / 14.İşaret / 6.Misal)'den
    Selman-ı Farisî, evvelce Yahudilerin abdi imiş. Onun seyyidleri, onu âzad etmek için çok şeyler istediler. "Üçyüz hurma fidanını dikip meyve verdikten sonra, kırk okıyye altun vermekle âzad edilirsin" dediler. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a geldi, beyan-ı hâl etti. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm kendi eliyle, Medine civarında üçyüz fidanı dikti. Yalnız bir tanesini başkası dikti. O sene zarfında, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın diktiği bütün fidanlar meyve verdi. Yalnız bir tek başkası dikmişti, o tek meyve vermedi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onu çıkardı, yeniden dikti. O da meyve verdi. Hem tavuk yumurtası kadar bir altunu, ağzının tükürüğünü ona sürdü, dua etti, Selman'a verdi. Dedi: "Git Yahudilere ver." Selman-ı Farisî gidip o altundan kırk okıyyeyi onlara verdi; o tavuk yumurtası kadar olan altun, eskisi gibi bâki kaldı. İşte şu vakıa, Hazret-i Selman-ı Pâk'in sergüzeşte-i hayatının en mühim bir hâdise-i mu'cizekâranesidir. Muteber ve mevsuk imamlar haber vermişler.

    Mektubat

  5. #5
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    Beş-altı tarîkle manevî bir tevatür hükmünü almış kurd hâdisesidir ki; bu kıssa-i acibe çok tarîklerle meşhur sahabelerden nakledilmiş. Ezcümle: Ebu Said-il Hudrî ve Seleme İbn-il Ekva' ve İbn-i Ebî Vehb ve Ebu Hüreyre ve bir vak'a sahibi çoban (Uhban) gibi müteaddid tarîklerle haber veriyorlar ki: Bir kurd, keçilerden birisini tutmuş; çoban, kurdun elinden kurtarmış. Zi'b demiş: "Allah'tan korkmadın, benim rızkımı elimden aldın." Çoban demiş: "Acaib, zi'b konuşur mu?" Zi'b ona demiş: "Acib senin halindedir ki, bu yerin arka tarafında bir zât var ki; sizi Cennet'e davet ediyor, peygamberdir, onu tanımıyorsunuz!" Bütün tarîkler kurdun konuşmasında müttefik olmakla beraber, kuvvetli bir tarîk olan Ebu Hüreyre ihbarında diyor ki: Çoban kurda demiş: "Ben gideceğim; fakat kim benim keçilerime bakacak?" Zi'b demiş: "Ben bakacağım." Çoban ise, çobanlığı kurda devredip gelmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı görmüş, iman etmiş, dönüp gitmiş. Zi'bi çoban bulmuş. Zayiat yok. Bir keçi ona kesmiş, çünki ona üstadlık etmiş.

    Mektubat / Yirmidokuzuncu Mektub

    -----------------------------------
    Tarîk: Yol. Seçilen tarz, usul, benimsenen fikir.
    Tevatür: Kuvvetli haber, yalan ihtimali olmayan kuvvetli haber.
    Kıssa-i acibe: Şaşırtıcı olay.
    Müteaddid: Çok sayıda, birçok, çeşitli.
    Zi'b: Kurt.
    Müttefik: Anlaşmış, ittifak etmiş.
    Zayiat: Kaybolanlar, zararlar ve ziyanlar.

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Mu'cizat-ı Ahmediye'den (asm.)
    By HakanBa in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 273
    Son Mesaj: 28.02.20, 09:00
  2. Mu’cizat-ı Ahmediye (a.s.m.)
    By rasulgülleri_nuryarenleri in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 03.11.14, 20:01
  3. Mu’cizat-ı Ahmediye (a.s.m.)
    By rasulgülleri_nuryarenleri in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01.11.14, 22:49
  4. Mu'cizat-ı Ahmediye (a.s.m.)
    By Beste-i Rana in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 179
    Son Mesaj: 02.04.09, 10:46
  5. Hz.Muhammedin(sav)Öğretim Metodları
    By ultrAslan in forum Hz. Muhammed (S.A.V)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 26.09.06, 20:05

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0