+ Konu Cevaplama Paneli
8. Sayfa - Toplam 10 Sayfa var BirinciBirinci ... 6 7 8 9 10 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 71 ile 80 ve 99

Konu: Herşey Kaderde Yazılı İse...

  1. #71
    Ehil Üye ademyakup - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2006
    Mesajlar
    8.211

    Standart

    öyle yüksek bir ilim görmedim...

    senin düşüncen o...

    onun hatal? izahlar? ispatlad?ğ?ma göre..

    sende görmek istemediğine göre..

    yolun aç?k ola..
    iman insanı insan eder, belki sultan eder..

  2. #72
    Vefakar Üye sultanhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    435

    Standart

    Alıntı yunusum Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Çünkü, hasenât? isteyen, iktizâ eden rahmet-i ?lâhiye ve icad eden kudret-i Rabbâniyedir. Suâl ve cevap, dâî ve sebep, ikisi de Hak'tand?r. ?nsan, yaln?z duâ ile, ?mân ile, şuur ile, r?zâ ile, onlara sahip olur.

    kim istiyormuş sultanhaniciğim
    bak kardeş daha yeni yazd?m yukar?daki üstad?n ifadelerinde de üç mesele rakamsal olarak ayan görünüyor.

    sağol yol verdiğin için
    Konu sultanhani tarafından (09.10.07 Saat 12:47 ) değiştirilmiştir.
    Ey derde derman isteyen, yetmez mi dert derman sana” diyen zat gibi bizde “Ey bu asrın manevi elemini nefsine çektiren ...kardeş; Yetmez mi Kur’an ve iman hizmeti sana?”diyoruz.
    Hulusi Ağabey


  3. #73
    Ehil Üye Abdulbaki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Yaş
    60
    Mesajlar
    3.610

    Standart

    Konuya derli toplu kader ile ilgili yaz?lar eklemek istiyorum.?nşallah istifadeye medar olur.

    Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)


  4. #74
    Ehil Üye Abdulbaki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Yaş
    60
    Mesajlar
    3.610

    Standart

    Alıntı Abdulbaki Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

    KADER, KAZA VE ATADAN ?NCEL?KLER



    ?slâm?n aç?klanmam?ş hiçbir meselesi yoktur. Her konusu gayet aç?k bir şekilde anlat?lm?şt?r. Ancak halk aras?nda baz? ?slâmî konular yanl?ş anlaş?labilmiştir. Bunlar?n baş?nda da “kader” konusu gelmektedir. Bu konu imanî bir mesele olduğu için, baz? îtikadî sapmalar içine girildiği de görülmüştür. Doğru ?slâmiyeti ve ?slâmiyete lây?k doğruluğu öğrenmek ve yaşamak gerekmektedir. Doğru ?slâmiyeti öğrenmek ve yaşamak için de doğru kaynaklara—Kur’ân, Sünnet ve özellikle Risâle-i Nur’lara—başvurmam?z gerekir.

    Kader meselesi Kur’ân-? Kerim’de şu âyetlere dayanmaktad?r:

    “Göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan, evlât edinmemiş olan, hükümranl?kta ortağ? bulunmayan, her şeyi bir ölçüye göre yarat?p kaderini tayin eden...” (Furkan Sûresi: 2) “Ne yeryüzünde vaki olan, ne de sizin baş?n?za gelen hiçbir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazm?ş olmayal?m. Bu, Allah için pek kolayd?r.” (Hadîd Sûresi: 22) “Allah dilemedikçe, siz hiçbir şey dileyemezsiniz!” (?nsân Sûresi: 30) “O’nun kat?nda her şey bir takdir (kader) iledir.” (Ra’d Sûresi: 8) “De ki; Allah’?n bizim için yazd?ğ?ndan başkas? bize erişmez!” (Tevbe Sûresi: 51)

    Kader, Cenab-? Hakk?n kâinatta olmuş ve olacak her şeyi bilip, Levh-i Mahfuz’unda (her şeyin yaz?l?, kay?tl? olduğu kader levhas?) takdiri ve yazmas?d?r. Takdir-i ?lâhîdir.

    Kadere iman, yani her şeyin Allah’?n takdiriyle olduğuna inanma, iman?n rükûnlar?ndand?r. Bir mü’min, her şeyi, hatta fiilini, nefsini Allah’a vere vere sonunda teklif (imtihan) ve mesuliyetten kurtulmamas? için karş?s?na cüz-i ihtiyar (seçme, dileme, irade) ç?kmakta, ona ‘Mesul ve mükellefsin!’ demekte; yine yapt?ğ? iyilikler ile gururlanmamas? için de “kader” karş?s?na ç?k?p ‘Haddini bil, yapan sen değilsin’ demektedir. (26. Söz)

    Kader bir ilimdir. Her şeye manevî ve hususî kal?p hükmünde bir miktar tayin eder. Her şeyin bir haddi vard?r. Kaderin çizdiği bu miktar ve s?n?r, o şeyin vücuduna bir plan, bir model hükmüne geçer. Bitkilerin çekirdeklerinde bulunan kuvveler (kuvvet, güç, kabiliyetler) kader kalemiyle yaz?lm?şt?r ve kuvveden fiile (harekete) geçmeleri o kader plan?na göre olmaktad?r.

    Kader ve kaza meselesi bütün ?slâm âlimlerini ve de felsefecilerini meşgul etmiş bir meseledir. Kader ve kaza, Allah’?n irade ve kudret s?fatlar?n?n zarurî bir gereğidir. Çünkü şu kâinatta cereyan eden hadiselerin tamam? bir ilme, bilgiye dayand?ğ? gibi, meydana gelmeleri de bir kudretle gerçekleşmektedir. Onlar? bilen ve yaratmaya kudreti yeten Zat, onlar?n yokluktan varl?ğa ç?kmalar?n? irade etmiştir. Allah’?n ilmi, kudreti, iradesi ve diğer s?fatlar?yla yaratt?ğ? bu kâinat ve şu hadiseler, elbette ki bir tayin ve takdire, bir plan ve esasa dayanmaktad?r. ?şte kader bu plan?n takdir edilmesi, kaza ise icra edilmesi, yani yerine getirilmesi demektir.

    Kader, varl?klar?n ve hadiselerin bütün halleri ve vas?flar?yla, sebepleri ve şartlar?yla, hâiz olacaklar? kuvvet ve kabiliyetleriyle, varl?k âlemine gelecekleri zaman ve mekânlar?yla Allah (cc) taraf?ndan ezelde tayin buyurulmas? ve bir tertip ile kaydedilmesi demektir.

    Kaza ise ezelde takdir olunan her şeyin Allah’?n halk ve icad?yla vücut sahas?na ç?kmas? demektir.

    Bu izahlara göre, kader ilim s?fat?na, kaza ise kudret s?fat?na dayanmaktad?r. Kader kazadan önce ve daha şümullüdür. Her kaza olunan şey kaderde vard?r, fakat kaderde olan her şey kaza olmuş denilemez. Yarat?lmayan şeyler kaderdedir, yani Allah’?n ilmindedir, onlar için ancak kaza edilmemiş diyebiliriz.

    Kaderin kazadan daha geniş ve etrafl? olmas?n? şöyle de aç?klayabiliriz:

    Bir kişi Allah’?n (cc) yasaklad?ğ? fiilleri işlerse isyankâr olmuş olur. Ayn? insan, Allah’?n (cc) emirlerini yerine getirirse iyi bir insan ve makbul bir kul olur. ?şte birbirine z?t olan bu iki netice de kaderdir. Allah, asi ve salih olman?n yollar?n? ezelde böylece tayin ve takdir buyurmuştur. ?nsanlar bu iki yoldan hangisine giderse, onun neticesine var?r. Burada kader zorlay?c? değildir. Seçen biziz ve sonucuna katlanmak da bize ait olmal?. Bizler ister, meyleder ve seçeriz, Allah da seçtiğimiz filleri kudreti ile yarat?r. ?şte bu neticenin yarat?lmas? kazad?r ve ayn? zamanda ?lâhî takdirin gereği olduğu için de kaderdir.

    Ayr?ca “Atâ, kaza ve kader” Allah’?n (cc) üç kanunudur. Bir şey hakk?nda verilen karar kader, o karar?n infaz? (yerine gelmesi) kaza, karar?n iptaliyle hükmü kazadan affetmek atâ demektir. Atâ; bağ?şlama ve lütûftur. “Atâ, kaza kanununu, kaza da kaderi bozar... Evet, yumuşak bir otun damarlar?, kat? taş? deldiği gibi, atâ da kaza kanununun katiyetini deler. Kaza da ok gibi kader kararlar?n? deler. Demek atân?n kazaya nispeti, kazan?n kadere nispeti gibidir. Atâ, kaza kanununun şümûlünden ihraçt?r; kaza da kader kanununun külliyetinden ihrac?d?r.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 175)

    Meselâ, bir musibetin ve belân?n takdir edilip yaz?lmas? kader, belân?n nüzûlü (inmeye başlamas?)—infaz?—kaza, sadakan?n belây? durdurmas? ise atâd?r.

    Tîn Sûresi’nde de atâ, kaza ve kadere örnek vard?r.

    “And olsun ki, Biz, insan? en güzel bir şekilde yaratt?k. Sonra da onu en aşağ? seviyeye indirdik—ancak iman eden ve güzel işler yapanlar müstesna.” (Tîn Sûresi: 4-6) Bu âyette insan?n en güzel sûrette yarat?lmas? kader, sonra da onun kendi iradesi ile en aşağ?ya inmesi kaza ve iman edip güzel işler yapanlar?n bundan müstesnâ kalmas? ise atâ kanununun şümulüne dahil olmal?d?r.

    Öyleyse şöyle diyebiliriz:

    Atâ (Allah’?n şarta bağl? olarak, aff? ile infaz? kald?rmas?) kaza kanununu, kaza da kaderi değiştirebilir. “Bu hakikate vâk?f olan ârif, ‘Yâ ?lâhî! Hasenât?m (iyiliklerim) Senin atândand?r, seyyiât?m (günahlar?m) da Senin kazandand?r. Eğer atân olmasa idi, helâk olurdum’ der.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 175)


    HER ŞEY KADERDE YAZILI ?SE...



    Cüz-i ihtiyarî veyahut irade-i cüz’iye, insana Allah’?n verdiği az bir arzu serbestliği, dilediği gibi hareket edebilme özelliğidir. Yani kullar?n hür ve serbest olarak hareket etme arzusudur. Kader ise; varl?klar?n ve hadiselerin bütün halleri ve vas?flar?yla, sebepleri ve şartlar?yla, hâiz olduklar? kuvvet ve kabiliyetleriyle, varl?k âlemine gelecekleri zaman ve mekânlar?yla Allah (c.c.) taraf?ndan ezelde tâyin buyurulmas? ve bir tertip ile kaydedilmesi demektir.

    Şimdi akla şöyle bir düşünce gelebilmektedir: “Madem her şey Allah taraf?ndan ezelde tayin buyurulmuş ve kaydedilmiş, öyleyse bizim bir sorumluluğunuz olmamas? gerekir.”

    Acaba öyle mi? ?nşallah bu çal?şmam?zla ‘kader, cüz-i ihtiyarî ve fiillerimizin yarat?lmas?’ konular?n?, Risâle-i Nur’daki hakikatlerin ?ş?ğ?nda aç?klamaya çal?şacağ?z. Gayret bizlerden, tevfik Allah’tan.

    Kaidedendir ki, bir şey vücudu vacib (gerekli) olmad?kça vücuda gelmez. Cüz-i irade (kullar?n iradesi, dilemesi) ile küllî irade (Allah’?n iradesi, dilemesi) bir şeyde birleştikleri zaman, o şeyin vücudu vacib (gerekli) olur ve derhal vücuda gelir. Yani Allah’?n küllî iradesi kulun itibarî bir emir olan cüz-i iradesine tâbîdir.

    Allah, cüz-i iradeyi küllî iradesinin taallukuna âdî bir şart k?lm?şt?r. Yani cüz-i irade herhangi bir şeyi tercih ettiğinde, küllî irade taalluk eder ve o fiil derhal vücuda gelir. Demek ki biz irademizle isteriz, dileriz ve seçeriz; Allah da küllî iradesi ve kudretiyle bizim o fiillerimizi yarat?r.

    Meselâ; Allah (c.c.) mânen “Ey kulum, ihtiyar?nla hangi yolu istersen, seni o yolda götürürüm. Öyle ise mesuliyet sana aittir” demektedir. Bediüzzaman bunu şöyle örnekler: “Teşbihte hatâ olmas?n, sen bir iktidars?z çocuğu omuzuna alsan, onu muhayyer b?rak?p, ‘Nereyi istersen seni oraya götüreceğim’ desen; o çocuk yüksek bir dağ? istedi, götürdün. Çocuk üşüdü yahut düştü. Elbette, ‘Sen istedin’ diyerek itâb edip, üstünde bir tokat vuracaks?n. ?şte, Cenâb-? Hak, Ahkemü’l-Hâkimîn, nihayet zaafta olan abdin irâdesini bir şart-? âdi yap?p, irâde-i külliyesi ona nazar eder.” (26. Söz)

    Aynen bu misâl gibi biz cüz-i irademizle hay?r ve şer tercihini yapt?ktan sonra Allah’?n küllî iradesi tecellî eder ve o fiil meydana gelir. Ancak biz şer ve günah olan? tercih edersek, mesul olur ve cezaya müstehak oluruz. Çünkü Allah bizi zorlamam?şt?r, daima hayr? tercih etmemizi istemiş, şerri seçmememizi emretmiştir. O zaman şerri isteyen bizim nefsimizdir ve sorumluluk da bize aittir. Allah bizim istediğimizi yaratm?şt?r. Çünkü bizler imtihan olmaktay?z. ‘Hangimiz daha güzel işler yapacağ?z?’ diye yarat?lm?ş?z. O zaman şöyle diyebiliriz: Bir mü’min, her şeyi, hatta fiilini, nefsini Allah’a vere vere sonunda teklif (imtihan) ve mesuliyetten kurtulmamas? için karş?s?na “cüz-i ihtiyar” (seçme, dileme, meyletme iradesi) ç?kmakta, ona “Mesul ve mükellefsin” demekte; yine kendisinden ç?kan iyilikler ile gururlanmamas? için de “kader” karş?s?na ç?k?p “Haddini bil, yapan sen değilsin” demektedir. (Sözler, s. 427)

    Bu meseleyi bir örnekle biraz daha açabiliriz:

    Bir asansöre binen kişi, beşinci kat?n düğmesine basmak yerine, zemin kat düğmesine basarsa elbette ki kimseye k?zmaya ve ‘Kaderim böyleymiş!’ demeye hakk? yoktur. Çünkü zemin kata kendi seçimi ile gitmiştir. Onu oraya gitmeye kimse zorlamam?şt?r. Şuna da dikkat etmek gerek: Asansörün haz?rlanmas?nda ve çal?şmas?nda, o insan?n hiçbir dahli yoktur.

    Kader ilim nevinden olduğu için, Cenâb-? Allah, ilm-i ezelîsiyle geçmiş, hâl ve gelecek zamanlar? bir bütün olarak kuşatmakta ve tüm zamanlar Onun ilminde hâl, yani yaşanan an hükmünde olmaktad?r. ?şte Cenâb-? Hak, tüm zamanlardaki her şeyi birden gören nazar?yla mukadderat? takdir etmiştir. Bu sebeple ‘ihtiyarî kader’ dediğimiz kaderimizi, biz kendi irademizle yazd?rm?ş?zd?r. Bizim tüm fiillerimizi ve seçimimizi, Allah ezelî ilmi ile bildiği için kadere yazm?şt?r. Fakat Allah’?n yazm?ş olmas?, bizim irademizi ortadan kald?rmaz. Bu hususu da şöyle anlayabiliriz: Malûmunuz, bilim adamlar?, Ay ve Güneş tutulmas?n? aylar ve y?llar öncesinden bilmekte, bunu bir yere kaydetmekte ve yazmaktad?r. Şimdi can al?c? soru gelmektedir: “Acaba Ay ve Güneş, bilim adamlar? yazd?ğ? için mi tutulmuştur? Yoksa Ay ve Güneşin tutulacağ?n?, ilim ve hesaplar?yla önceden bilmişler de, öyle mi yazm?şlard?r?” Elbette ki bilim adamlar? yazd?ğ? için tutulmam?şt?r. Onlar sadece cüz’î ilimleriyle ileride olacak tutulmalar? bilmişler ve bir ilim olarak bir yere yazm?şlard?r.

    Aynen öyle de Allah, ilm-i ezelîsiyle, bizim meyillerimizi ve yapacağ?m?z tercihleri bildiği için kadere yazm?şt?r. “Kaderimizi biz yazd?r?yoruz” cümlesinin izah? bu olmal?d?r. Demek ki kader, ilim nevinden olduğu için zorlay?c? değildir. Seçen biziz, küllî ve s?n?rs?z ilmiyle bunu bilen, yazan ve de yaratan Allah’t?r.

    ‘Izd?rârî kader’ ise tamamen Allah’?n iradesine bağl? olduğu için, bizler zaten orada mesul değiliz. Cinsiyetimiz, soyumuz, boyumuz, göz rengimiz… gibi bizim irademiz d?ş?nda kalan durumlar, ?zd?rârî kadere örnek verilebilir. Izd?rârî kader, sorgulanmaz ve itiraz da edilmez. Allah, burada istediği gibi küllî iradesi ile tasarruf eder; çünkü mülk Onundur.

    Cüz-i irademizle Allah’?n emirleri yerine getirmeyi ve nehiylerinden de sak?nmay? tercih etmek için, duâ edelim inşallah.


    B?Z ?STER?Z ALLAH YARATIR(?rade-i Cüz'iye)



    Kul, kendi fiilinin yarat?c?s? değildir. Kulun elinde ancak ve ancak emr-i itibarî dediğimiz kesb (kulun cüz-i iradesini, niyeti ve kasd? yönünde kullanmas?) vard?r. Zira, Allah’tan başka hakikî tesir, icad sahibi yoktur. Kul bir fiili işlemek talebinde bulunur, Allah da kudretiyle o fiili yarat?r. Allah hiçbir kulunu cebirle iş yapt?rmaya zorlamaz. Kulunun eline yaratma ve icad kabiliyeti olmayan küçük bir ihtiyar vermiştir. Kul o ihtiyar ile ister, Allah’?n küllî iradesi de kudretiyle tecellî eder ve fiiller böylece yarat?l?r.

    Bu noktada şöyle diyebiliriz. ?nsan?n elinde gayet zay?f, fakat seyyiât (kötülük) ve tahribatta gayet uzun; iyiliklerde k?sa cüz’î iradesi vard?r. ?nsan, iradesinin bir elini duâya, diğer elini istiğfara (tövbeye) verip, günah ve kötülüklerden kendini çekerek ebedî saadeti kazanabilir. Bediüzzaman’a göre, duâ ve tevekkül (sebeplere teşebbüs ettikten sonra neticeyi Allah’a b?rakma), hayra olan isteğe büyük bir kuvvet verdiği gibi; istiğfar ve tövbe de şerre olan meyilleri keser.

    Ancak, insan?n, yapt?ğ? kemâlât ve iyilikleri sahiplenmeye hakk? yoktur, çünkü kendi mülkü değildir, onlara güvenemez. Hem insan?n cesedi bile kendisinin değildir. Çünkü kendi san'at eseri değildir. O vücudu yolda bulmuş, yitik olarak mülk edinmiş de değildir. K?ymeti olmayan şeylerden olduğu için yere at?lm?ş, insan alm?ş değildir. Ancak, o vücut, içine ald?ğ? garip san'at, acayip nak?şlar?n şahitliğiyle, bir hikmet sahibi yarat?c?n?n kudret elinden ç?km?ş k?ymettar bir hane olup, insan o hanede emaneten oturur. O vücutta yap?lan binlerce tasarruftan, ancak bir tane insana aittir. (Mesnevî-i Nuriye, s. 57)

    “Ve kezâ esbab (sebepler) içerisinde en eşref (şerefli), en kuvvetli bir ihtiyar sahibi insan iken, ef’âl-i ihtiyariye (ihtiyarî fiiller) nam?yla kendisine mal zannettiği ef’âlin (fiillerin) ekl, şürb (yeme, içme) gibi en âdi bir fiilin husûlünde, yüz cüz’ünden ancak bir cüz’ü insana aittir.

    “Ve kezâ insan?n elindeki ihtiyar pek dard?r. Havass?n?n (duygular?n?n) en genişi hayal olduğu halde, o hayal ak?l ve akl?n semerelerini ihata edemez. Bunlar?, bu kadar büyük iken, nas?l daire-i ihtiyar?na idhal (dahil) edip, onlarla iftihar ediyorsun?

    “Ve kezâ şuurî (şuurlu) olmaks?z?n, senin lehine ve aleyhine çok fiiller cereyan etmektedir. O fiiller şuurî olduklar? halde, şuurun taalluk etmediğinden sabit olur ki, o fiillerin fâili bir Sâni’-i Zîşuur’dur (şuur sahibi bir Yarat?c?d?r). Ne sen fâilsin ve ne senin esbab?n (sebeplerin). Binaenaleyh malikiyet (sahip olma) dâvâs?ndan vazgeç. Kendini mehasin (iyilik, güzellik) ve kemâlâta (mükemmelliklere) masdar (kaynak) olduğunu zannetme. Ve kat’iyyen bil ki, senden sana yaln?z noksan ve kusur vard?r. Çünki sû’-i ihtiyar?nla (kötü tercih ve seçmenle), sana verilen kemalât? bile tağyir ediyorsun (bozuyorsun). Senin hanen hükmünde bulunan cesedin bile emanettir. Mehasinin (güzelliklerin) hep mevhubedir (ihsan edilmiş / bağ?şlanm?ş); seyyiât?n (günahlar?n) meksûbedir (kazan?lm?ş).” (Mesnevî-i Nuriye, s. 58)

    Öyle ise insan?n iyiliklere sahiplenme hakk? yoktur. Kötülüklerden ise sorumludur. ?yilikleri Allah’tan bilmek ve kötülükleri kendi nefsimizden bilmemiz gerekir. Cenâb-? Allah iyilik ve kötülüğün neticelerini Kitap ve sünnetle bize bildirmiştir. Biz kötü tercihimizin mesuliyetini çekmekle tam bir adalete mazhar oluruz. Allah-u Teâlâ Nisa Sûresinde şöyle buyurmuştur: “Sana güzellikten her ne ulaş?rsa, bil ki Allah’tand?r; kötülükten de baş?na her ne gelirse bil ki bu da sendendir.” (Nisa, s. 79)

    Çünkü bir nimetin vücudu, o nimetin umum şartlar?na bakar. Hâlbuki o nimetin yokluğu, bir tek şart?n yok olmas?yla oluyor. Meselâ; bir bahçeyi sulayan cetvelin deliğini açmayan adam, o bahçenin kurumas?na ve o nimetlerin yokluğuna sebep ve illet oluyor. Fakat o bahçenin nimetlerinin vücudu, o adam?n hizmetinden başka, yüzlerce şart?n vücuduna bağl? olmakla beraber, illet-i hakikî (hakiki tesir sahibi) olan kudret ve irade-i Rabbaniye (Allah’?n iradesi, dilemesi) ile vücuda gelir. (17. Lem’a)

    Demek ki bir fiilin yarat?lmas? için yüz şart gerekirse, bizim meylimiz ve istememiz sadece bir şartt?r. Doksan dokuz şart yerine gelse, bir şart eksik olsa o fiilin yarat?lmas? için şartlar tamamlanmam?ş olur, eksik kal?r.

    Ancak yüz şart yerine gelse bile, acaba o fiilin yarat?lmas? için yeterli midir? Hay?r değildir. Çünkü hakiki tesir sahibi olan Allah’?n iradesi ve kudreti tecellî etmeden o fiil yarat?lmaz. Onun için sebeplerin hiçbir tesiri ve icat kabiliyeti yoktur. Bizim irade-i cüz’iyyemiz de sebeplerden sadece birisidir. Allah bizim cüz-i irademizi kendi küllî iradesi ve kudretine bir şart yapm?şt?r.

    Abdulbaki

    Cüz-i ihtiyârî: Hür irade



    Kader, olmuş ve olacak her şeyin yaz?lmas?, planlanmas?, programlanmas?d?r. Cüz’î irade ise, sorumlu olduğumuz bütün konularda tamamen serbest olduğumuzu ifade eder. Şu halde kadere iman, hür iradeyi gerektirir.
    Eğer hür irademiz olmasayd?, imtihan?n s?rr? kalmazd?! O takdirde, “sevap ve mükâfat, suç ve ceza” da söz konusu olmazd?. Kader ve hür iradenin püf noktas?, fiillerimizin iki türlü olduğu noktas?nda ortaya ç?kar:

    1- ?rademizin hiçbir müdahalesinin olmad?ğ?, mecburî olarak yapt?ğ?m?z/kabullendiğimiz hususlar/fiiller/işler...
    2- Hür irademizle yapt?klar?m?z…

    Dünyaya erkek veya k?z, Türk veya Arap olarak gelmemiz, bizim irademiz dâhilinde değildir. Dolay?s?yla bunlar, “?zt?rarî, mecburi” hâllerdir, irademiz d?ş?nda cereyan ederler. Ki, bu ve benzeri durumlardan zaten sorumlu değiliz... Yani “Niye sen Kürt doğdun, niye Türk oldun, neden şurada dünyaya geldin?” diye hiç kimse herhangi bir suâle muhatap olmayacak, bundan bir sevap veya günah da almayacak. Allah, dilediğini, istediği millet ve ?rktan yarat?r.

    Diğer taraftan görmek, mecburî (buna ?zt?rari de denir) bir fiildir. Bakmak ise, ihtiyârî, yani irademiz içinde olan bir fiildir. Gören bir insan, görme fiilinden dolay? değil, bakma fiilinden sorumludur.

    Kezâ bir insan?n eğilip kalkma, elini kald?r?p indirme, istediği yere gidip gelebilme kabiliyetinde olmas?, ?zt?rarî fiillerdendir. Ve bundan dolay? herhangi bir soruyla karş?laşmayacakt?r. Ancak “Belini namazda da m? eğdi büktü, yoksa başka kötü işlerde mi; elini iyilik için mi uzatt?, kötülük için mi?” gibi fiillerden sigaya çekilecektir.

    Allah, “sevap ve günah”a sebep olacak ve tercih edecek, “cüz’î irade” dediğimiz bir “hür irade” bize vermiştir. Hür irade, isteme, arzulama, düşünme, istediği gibi hareket edebilme, hayat?m?z? yönetebilme/yönlendirebilme serbestisi demektir. Ne istersek, ne arzularsak, neye inan?rsak—derecesine göre—Allah onu yarat?r, onu yazar, onu verir...

    Hür iradeyi şu misâlle aç?klayabiliriz: On katl?, asansörlü bir apartman? düşünün... Beşinci kattan yukar?s?nda iyilikler, güzellikler, olumlu davran?şlar, sevaplar, meşrû yerler; aşağ?s?nda çirkinlikler, kötülükler, olumsuzluklar, günahlar, gayrimeşrû yerler bulunsun. Biz beşinci kat?nday?z. Asansörde, hangi katta neyin bulunduğunu gösteren tarifnâme, levhalar, işaretler, ayr?ca asansörü çal?şt?ran yetkili vard?r. Asansöre biniyoruz... Asansör, elektrik sistemi vs. kaderdir ve küllî iradedir. Bizim istediğimiz düğmeye basmam?z, “cüz’î irade” dediğimiz hür irademizdir. Biz hangi düğmeye basarsak ve asansör çal?şt?r?c?s?na nereye gitmek istediğimizi söylersek, asansör bizi oraya götürür. Düğmeye basarken herhangi bir zorlamaya tabi olmad?ğ?m?z? vicdanen de biliyoruz. Asansörcü bizi dinlemezse, zaten ondan biz mes’ul değiliz...

    Hür iradenin mahiyetini anlamamam?z, olmamas?na delil olmaz. Ve “cüz-i ihtiyarî” dediğimiz bu hareketlerde gayet serbest olduğumuzu ve hiçbir bask?ya maruz kalmad?ğ?m?z?, tam tarif edemesek de, serbest olduğumuzu, herhangi bir bask?ya maruz kalmad?ğ?m?z? aklen ve vicdanen biliriz.

    Herkes yapt?ğ? işlerde herhangi bir bask?ya maruz kalmad?ğ?n? bilir. Dolay?s?yla “hür iradesi”yle yapt?ğ? işlerden mes’uldür. Ki, onlar? yaparken, herhangi bir bask? alt?nda kalmad?ğ?n? gayet iyi bilmektedir... Meselâ insan yoldan giderken, önüne büyük bir çukur ç?ksa, “Ne yapay?m, kaderimde bu da varm?ş!” deyip içine atlamamakta, yolunu değiştirmektedir.

    Kötü işler yap?p, günah işleyip yoldan sapanlar, “Ben kaderin mahkûmuyum!” diyerek kendilerini mazur gösterirken iyi işleri kendilerine mal etmeleri, asl?nda hür iradelerinin varl?ğ?n? kabul ettiklerini gösteriyor; ancak günah psikolojisi onlara kendilerini müdafaa ettiriyor ve mazur gösteriyor!

    Oysa cinayet işleyen, h?rs?zl?k yapan ve bir başka suçla günah irtikâp edenler vicdanen bilirler ki, mahkûm değiller; zorlanmamakta, herhangi bir bask?ya maruz kalmamaktad?rlar… Zira kendilerini öldürmeye teşebbüs edip mallar?n? çalmaya çal?şanlar?n, “Biz kaderin mahkûmuyuz, ne yapal?m, aln?m?za yaz?lm?ş!” gibi saçma sapan mazeretlerini kabul etmezler.

    Konuyu şu örnekle açmaya çal?şal?m: Okul, kaderdir. Talebenin “okul” meselelerinde, yaln?z “okumak” ve “hocalarla olan münasebeti” dâhilinde mes’uliyeti vard?r. Dersine çal?şmayan, vazifesini yerine getirmeyen bir öğrenci, suçu öğretmene ve okula yükleyemez! Hayrettir ki, hiçbir Cebriyeci, surat?n?n ortas?na yediği yumruk sahibine, “N’apal?m, sen rüzgâr?n önüne kap?lm?ş bir kuru yaprak gibisin!” demediği hâlde, işlediği günahlar?/kötülükleri kadere yükleme cehaletini gösterebiliyor!
    Ali FERŞADOĞLU-04.04.2008
    Konu Abdulbaki tarafından (03.04.08 Saat 18:50 ) değiştirilmiştir.

    Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)


  5. #75
    Yasaklı Üye Lebid24 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Bulunduğu yer
    alem-i muhabbet
    Mesajlar
    2.298

    Standart

    Kadiri bir seyyid dedem şöyle bir misal veriyordu;

    Bizler araban?n direksiyonu isek araban?n motoru bir nevi Allah ?n Kudreti. Biz direksiyonu hangi yöne çevirir isek o istikamette ilerleriz... Yani cüziyetimizi ancak külliyete teslimiyet ile anlam buluyor... Eğer yoldan ç?kmak istemiyorsak yada ç?kmaz bir yola girmek istemiyorsak, Allah ?n göstermiş olduğu s?rat? müstakimde, direksiyonumuzu tutmak gerekiyor...

    Selamlar...

  6. #76
    Ehil Üye Abdulbaki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Yaş
    60
    Mesajlar
    3.610

    Standart

    Alıntı macacad Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Kadiri bir seyyid dedem şöyle bir misal veriyordu;

    Bizler araban?n direksiyonu isek araban?n motoru bir nevi Allah ?n Kudreti. Biz direksiyonu hangi yöne çevirir isek o istikamette ilerleriz... Yani cüziyetimizi ancak külliyete teslimiyet ile anlam buluyor... Eğer yoldan ç?kmak istemiyorsak yada ç?kmaz bir yola girmek istemiyorsak, Allah ?n göstermiş olduğu s?rat? müstakimde, direksiyonumuzu tutmak gerekiyor...

    Selamlar...
    Allah raz? olsun kardeşim.

    On Yedinci Sözden devam edelim:

    Halbuki o cüz-i ihtiyarî denilen silâh-? insanî hem âciz, hem k?sad?r. Hem ayar? noksand?r. ?cad edemez. Kisbden başka hiçbir şey elinden gelmez. HAŞ?YE 12

    HAŞ?YE 12 ?man, o cüz-i ihtiyarîyi, Allah nam?na istimal ettirip, her şeye karş? kâfi getirir. Bir askerin cüzî kuvvetini devlet hesab?na istimal ettiği vakit, binler kuvvetinden fazla işler görmesi gibi...

    Ne geçmiş zamana hulûl edebilir, ne de gelecek zamana nüfuz edebilir. Mazi ve müstakbele ait emellerime ve elemlerime faydas? yoktur. HAŞ?YE 13

    HAŞ?YE 13 ?man, dizginini cism-i hayvanînin elinden al?p kalbe, ruha teslim ettiği için, maziye nüfuz ve müstakbele hulûl edebilir. Çünkü kalb ve ruhun daire-i hayat? geniştir.


    O cüz-i ihtiyarînin meydan-? cevelân?, k?sac?k şu zaman-? haz?r ve bir ân-? seyyaldir.

    ?şte, şu cihan kadar ve milyarlar ile ancak tahsil edilen hâcet nerede? Ve bu beş paral?k cüz-ü ihtiyarî nerede? Bununla onlar?n mübayaas?na gidilmez, bununla onlar kazan?lmaz. Öyleyse başka bir çare aramak gerektir.

    O çare ise şudur ki: O cüz-i ihtiyarîden dahi vaz geçip, irade-i ?lâhiyeye işini b?rak?p, kendi havl ve kuvvetinden teberri edip, Cenâb-? Hakk?n havl ve kuvvetine iltica ederek hakikat-i tevekküle yap?şmakt?r. Yâ Rab! Madem çare-i necat budur; Senin yolunda o cüz-i ihtiyarîden vaz geçiyorum ve enaniyetimden teberri ediyorum.(On Yedinci Söz )

    Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)


  7. #77
    Ehil Üye osmanoğlu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Uşak
    Mesajlar
    1.856

    Standart

    Maşallah, bârekâllah! Muhterem hocam dosyalarından yalnız dar çevresini değil, umum Risale Forum ailesini de istifade ettiriyor. Allah razı olsun.
    "Ey Rabbimiz! Biz indirdiğin kitaba inandık ve peygambere uyduk. Sen de bizi, Senin birliğine ve peygamberinin doğruluğuna şahitlik edenlerle beraber yaz." Âl-i İmrân Sûresi: 3:53.

  8. #78
    Dost Tarihci - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Mesajlar
    12

    Standart

    Madem her şey yaz?lm?ş ben neden sorumlu tutuluyorum?

    VAKT?YLE SOHBET SERVER?M?ZDE YAZMIŞ OLDUĞUM B?R SOHBETT?R O NEDENLE BU ŞEK?LDE YAZILIDIR,ALT ALTA YAZILI OLDUĞUNDAN UZUN G?B? GÖRÜNMEKTED?R ANCAK GÖRÜNDÜĞÜ G?B? UZUN DEĞ?LD?R, Ş?MD?DEN ALLAH RAZI OLSUN

    [18:18] <Tarihci> mademki herşey
    [18:18] <Tarihci> kader kitab?nda
    [18:19] <Tarihci> yaz?l?d?r
    [18:19] <Tarihci> lehvi mahfuz da sakl?d?r
    [18:19] <Tarihci> neden biz sorumlu tutuluyoruz
    [18:19] <Tarihci> işin inceliği ve esprisi
    [18:19] <Tarihci> şurdad?r::::::::::::::::

    [18:19] <Tarihci> orda öle yaz?yor diye biz öle yaşam?yoruz
    [18:19] <Tarihci> biz böle yaşayacağ?m?z için
    [18:19] <Tarihci> orda öle yaz?lm?ş
    [18:19] <Tarihci> yani bi
    [18:20] <Tarihci> tiyatro piyesini canland?rm?yoruz
    [18:20] <Tarihci> bunu şöle açal?m
    [18:20] <Tarihci> bir muhendis
    [18:20] <Tarihci> yapt?ğ? bi araban?n
    [18:20] <Tarihci> s?n?rlar?n? bilir değilmi
    [18:20] <Tarihci> mesela
    [18:20] <Tarihci> ne kadar h?z yapabileceğini
    [18:21] <Tarihci> kaç derecelik aç?yla
    [18:21] <Tarihci> viraj? dönebileceğini
    [18:21] <Tarihci> ne kadar yolda
    [18:21] <Tarihci> ne kadar benzin tüketeceğini
    [18:21] <Tarihci> bunlar? o arabay? yapan muhendis
    [18:21] <Tarihci> bilir
    [18:21] <Tarihci> pekii
    [18:21] <Tarihci> bir insan bile yapt?ğ? makinenin neler yapabileceiğini bilirken
    [18:21] <Tarihci> bizleri yaratn Allah
    [18:22] <Tarihci> bizim neler yapacağ?m?z? bilmezmi
    [18:22] <Tarihci> elbette bilir
    [18:22] <Tarihci> bilmekle kalmam?şt?r
    [18:22] <Tarihci> birde
    [18:22] <Tarihci> bizi daha yaratmadan evvel
    [18:22] <Tarihci> bizim neler yapacağ?m?z?
    [18:22] <Tarihci> yazm?şt?r
    [18:22] <Tarihci> bunalr bizim kader defterlerimizde sakl?d?r
    [18:22] <Tarihci> kadere inanmak demek
    [18:23] <Tarihci> Allah ?n daha bizi yaratmadan evvel bizim hayatta neler yapacağ?m?z? nas? yaşayacağ?m?z? bilmesine ve yazm?ş olmas?na inanmakt?r
    [18:23] <Tarihci> bunuda
    [18:23] <Tarihci> şöle örnekleyelim
    [18:23] <Tarihci> takvimlerde
    [18:23] <Tarihci> mesela 3 y?l sonra
    [18:23] <Tarihci> güneşin şu şu günde şu saatte tutulacağ? yazar
    [18:24] <Tarihci> şimdi sorar?m size
    [18:24] <Tarihci> takvimde yazd?ğ? içinmi güneş tutuluyor
    [18:24] <Tarihci> yoksa
    [18:24] <Tarihci> güneş tutulacağ? içinmi takvime öle yazm?şlar
    [18:24] <Tarihci> elbette
    [18:24] <Tarihci> daha evvelden hesaplam?şlar
    [18:24] <Tarihci> güneşin tutulacağ?n? bilmişler
    [18:25] <Tarihci> ve daha o olay olmadan evvel yazm?şlar
    [18:25] <Tarihci> işte bizim
    [18:25] <Tarihci> kader kitablar?m?zda bu şekilde yaz?lm?şt?r
    [18:25] <Tarihci> Allah bizim neler yapacağ?m?z? daha bizi yaratmadan evvel bilmektedir ve yazm?şt?r
    [18:25] <Tarihci> bizde buna inan?r?z
    [18:25] <Tarihci> yani
    [18:26] <Tarihci> Allah ?n bizi yaratmadan evvel bizim amellerimizi bildiğine
    [18:26] <Tarihci> inan?r?z
    [18:26] <Tarihci> sorumluluk bahsine tekrar dönecek olursak
    [18:26] <Tarihci> kişi
    [18:26] <Tarihci> isterse günaha girer isterse girmez
    [18:26] <Tarihci> tamamen özgürdür
    [18:26] <Tarihci> mesela bir gün
    [18:27] <Tarihci> bir adam gelir elindeki ekmeği gösterir
    [18:27] <Tarihci> efendmize
    [18:27] <Tarihci> derki ya rasulallah
    [18:27] <Tarihci> bu benim r?zk?mm?d?r değilmidr
    [18:27] <Tarihci> peygamber efendimiz Hz.Muhammed (sav) derki
    [18:27] <Tarihci> yersen r?zk?nd?r yemessen değildir
    [18:27] <Tarihci> işte bu kadar basit
    [18:27] <Tarihci> camdan aşağ? atlamak yada atlamamak
    [18:28] <Tarihci> tamamen benim elimde
    [18:28] <Tarihci> ama Allah
    [18:28] <Tarihci> beni uyarm?ş
    [18:28] <Tarihci> ey kulum intihar etme demiş
    [18:28] <Tarihci> ben buna rağmen
    [18:28] <Tarihci> edersem suçlusu tabiki
    [18:28] <Tarihci> benimdir
    [18:28] <Tarihci> şimdi gidip zina edip bu benim kaderimde varm?ş diyemezsiniz
    [18:28] <Tarihci> çünki zina etmek iişi
    [18:28] <Tarihci> cüzi iradeyle ilgilidir o fiili yap?p yapmamak konusunda özgürüz
    [18:29] <Tarihci> ondan dolay?da sorumluluğu bize aittir
    [18:29] <Tarihci> yani kaderde var ama onu oraya yazd?ran
    [18:29] <Tarihci> biziz
    [18:29] <Tarihci> evet abiler
    [18:29] <Tarihci> k?sacas? bu kadar

  9. #79
    Dost Tarihci - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Mesajlar
    12

    Standart


    "Allah dilemeseydi siz dileyemezdiniz" O halde Allah benim gunah işlememi dilemiş olmuyor mu? Sorumlusu da Allah değil mi? (haşa)

    Kardeşlerim baz? isnanlar işledikleri gunahlardan s?yr?lmak bu şekilde vicdanlar?n? rahatl atmak için baz? ayet ve hadisl erin gercek manala r?n? ve manalardaki incelikleri bilmeden veya bilerek kas?tl? farkl? gösterip ehli iman?n kader konusunda ak?llar?n? buland?r?yorlar.. diyorl arki Allah dilemeseydi biz dileyemezdik , o halde gunahlar?m?z? Allah diliyor yani biz sorumlu değliz zaten Allah bunlar? affedecek..

    şimdi bu dilemek ne manada kullan?lm?ş onu aç?klamaya çal?şal?m

    küçük bir çocuk düşünelim 2-3 yaşlar?nda konuşuyor istiyor ama gücü bir iş yapmaya yetmiyor.. şimdi bu çocuğu güçlü kuvvet li bir adam?n omuzla r?na koyal?m ve adam o çocuğun emrine amade olsun her istediğini yaps?n..
    şimdi çocuk diyork i şu kayay? şurdan al buraya koy. adamda kayay? kald?r?p isteni len yere koyuyor..
    şimdi düşünelim,,, çocuk o kayan?n yer değiştirmesini diliyor.. adam ise çocuk diledi diye, o işi yapmay? diliyo r ve kayan?n yerini değiştiriyor.. şimdiiiiiiii o çocuğun gücü o işi yapmaya yetmiyor.. adam?n ise yetiyor... önce çocuk diliyo r sonra adam çocuk dilediği için o işi yapmay? diliyo r ve yap?yor..
    peki adam o işi yapmay? dileme seydi çocuğun dileme sinin bir ehemmi yeti olacak m?yd?? adam o işi yapmay? isteme seydi çocuk istese de isteme sede bişey değişmeyecekti.. yani adam dileme seydi çocuğun dileme sinin bir önemi olmayacakt?..

    teşbihte hata olmaz, işte biz o çocuğuz, her istediğimizi yapan zat ise Allah u Tealad?r.. biz isteri z Allah onu oldurur.. ama Allah onu oldurm ak istemesse o olmaz, Allah bizim dilediğimiz şeyi yapmay? dileme zse bizim dileğimizin bir manas? ve tesiri olmaz. . yani Allah bizim dilediğimizi yapmay? dileme se biz dileye meyiz yani istediğimiz şey oluvermez...


    velhas?l, ben zina etmeyi dilers em Allah bunu ben yapmak istediğim için benim yapmam a izin verir o fiili olduru r,, çünki bana özgür irade vermiş beni hür yaratm?ş ne isters em onu yapma kabili yeti vermiş, nas?lki Kendis ini tespih edenle r olduğu gibi Kendis ine adice küfr edenle rde var ve Allah o küfredenleri o saniye de yerle bir etmiyo r çünki istediğini yapmak ta özgür b?rakm?ş....ben isteri m Allah oldurur ben haram yada helal neyi isters em Allah onu oldurur..
    Konu Tarihci tarafından (05.04.08 Saat 00:31 ) değiştirilmiştir.

  10. #80
    Dost Tarihci - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Mesajlar
    12

    Standart

    Cüz i irade ve Külli irade nas?l işler bunu da meşhur asansör temsilinde anlamaya çal?şal?m.. mümkün olduğunca k?sa ve anlaş?l?r olmaya ayr?nt?lara boğulmamaya çal?ş?yorum, s?k?c? olmuşsa hakk?n?z? helal edin..


    Siz bir asansörun içindesiniz, asansörun içinde bildiğiniz gibi tüm katlara ait kat numaralar?n?n düğmeleri var.
    Asansör ve tertibat? sizin elinizde değil, motoru çelik halatlar? elektirik sistemi k?zaklar? vs.. ancak içinde bulunduğunuz bu asansörün aşağ?yam? yukar?yam? gideceği bir tuşa basmak suretiyle size b?rak?lm?ş, siz kendi isteğinizle 1. kat?n veya 10. kat?n düğmesine basabilir ve asansörün o kata gitmesini sağlayabilirsiniz.


    ?şte burada asansörün gideceği yönü biz belirliyoruz, tamamen kendi isteğimizle bunda tamamen serbestiz, bu bizim cüzi irademizdir.

    Bizim bir tuşa dokunup hareket etmesine izin verdiğimiz asansör, biz tuşa dokunduktan sonra bütün işlemi kendisi yap?yor. işlemciye sinyal gidince o kilitleri boşalt?p motoru çal?şt?r?yor ve belirli h?zla bizi gitmek istediğimiz kata götürdükten sonra motorun gücünü kesip k?zaklar? kilitliyor. bizim burda hiçbir müdahelemiz olam?yor, asansör bu işleri tamamen kendisi yap?yor. işte buda külli iradedir. biz sadece gitmek istediğimiz yeri belirttik gerisini ise bizim elimizde olmayan bir güç yapt?..

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Yazılı Sonucum :)
    By zisangul in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 16
    Son Mesaj: 31.10.08, 14:36
  2. Euzü Besmele Neden Kur'an'da Yazılı Değil?
    By mislimya in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 39
    Son Mesaj: 18.11.07, 11:50
  3. Her Şey Kaderde Yazılı ise...
    By zulmeteveda in forum Bediüzzaman ve Risale-i Nur Çalışmaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.02.07, 18:57
  4. Yazılı Sorularına Öğrencilerin Cevapları
    By Meyvenin Zeyli in forum Mizah
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 11.09.06, 22:14
  5. Dikkat Yazılı Var
    By gulvurgunu in forum Mizah
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 02.09.06, 07:47

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0