Saat Kulesi’nde üşürken zaman
Çifte Minare’de yanar bir Yakut
Akasya dalında bir minik serçe
Doksanüç Harbi’nden kalmış gibidir
Pusuda dolanır beyaz bir duman
Saat Kulesi’nde üşürken zaman


Segâh enginlerde, kaybolur izler
Palandökenlerde mavi bir vedâ
Gölgeler uçuşur, şehrin üstünde
Gümüş tennûreler dalgın yanarken
Bir anda köpürür erir dehlizler
Segâh enginlerde, kaybolur izler


Niyâz burçlarında yaralı kuşlar
Aydınlık taşırlar karanlıklara
Aynalı kemerdir gökte yıldızlar
Bir meltemdir sükût, serince eser
Firûze çağrıyla senfoni başlar
Niyaz burçlarında yaralı kuşlar

Süvari dervişler bekler ufukta

Gözleri sükûtun mezar taşıdır
Belli, çok uzaktan, gelmişler yine
Türbe Kapısı’ndan yayılır duâ
Bakınca Kale’den her renk ak olur
Süvari dervişler, bekler ufukta


Erzurum kristal bir sur gibidir
Beyazı meltemdir, karası ayaz
Sırlı çinileri, sim kubbeleri
Sanki sonsuzluğun sırrını söyler
Beyazın böylesi bir nûr gibidir
Erzurum kristal bir sûr gibidir.


Yaşar Bayar