Milli Görüş Hareketi'nin başlamasıyla birlikte siyonizme karşı mücadele konusunun öne çıkması, her şeyden önce türkiye ve dünyadaki yahudiler arasında büyük bir kaygı ve endişe meydana getirmişti.
1969 yılından itibaren Milli Görüş lideri Necmeddin Erbakan'ı dört koldan takip eden siyonistler, Erbakan Hoca'nın attığı her adımı, yaptığı her konuşmayı kaydediyor ve bunu siyonizmin merkez karargahlarına rapor ediyordu.
Türkiye'deki yahudi toplumunun baş yazarlarından olan Rifat N. Bali'nin "The image of the jew in the rhetoric of political islam in Turkey" (Türkiye'deki Siyasal İslam'ın Dilinde Yahudi Görünümü) başlıklı yazısında, Erbakan Hoca'nın nasıl adım adım takip edildiğini ve siyonizmi rahatsız eden konuşma ve çıkışlarının nasıl rapor edildiğini açıkça görebiliyoruz.
Milli Görüş hareketinin yahudiler tarafından nasıl yakın takibe alındığını ortaya koyan bu çalışmayı bölümler halinde yayınlıyoruz.
1- Siyasal İslam'ın Doğuşu
II. Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte Türkiye'deki tek parti döneminin de sonu gelmişti. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Demokrat Parti büyük bir çoğunlukla seçimleri kazanmıştı. Demokratik Parti hükümetiyle birlikte 1923'ten 1945'e kadar süren EzanınTürkçe okunuşu uygulaması sona erdirildi ve Ezan yeni baştan Arapça olarak okunmaya başladı. Tek Parti dönemine nisbetle İslam üzerindeki baskılar azaltıldı ve İslam yeniden Türkiye'nin gündemine gelmeye başladı. Bu yükselişin sonuçlarından biri olarak anti-semitik (yahudi karşıtı) Cevat Rıfat Atilhan adlı bir yazar 27 Ağustos 1951 yılında "İslami Demokrasi Partisi" kursa da, partinin ömrü kısa sürdü ve 7 Kasım 1952'de kapatıldı.
Bundan sonra ise 26 Ocak 1970 yılında sahneye Milli Nizam Partisi çıktı. Milli Nizam Partisi'nin Başkanı olan Necmettin Erbakan, 1969 genel seçimlerinde İslami eğilimin güçlü olduğu Konya'dan bağımsız aday olarak seçimlere girmiş ve bağımsız milletvekili olarak meclise girmişti.
Necmettin Erbakan seçimler öncesinde Milliyet gazetesinde kendisiyle yapılan bir röpörtajda şunu söylüyordu: "Dünya'da üç yön var, 1 Kominizm, 2 Siyonizm, 3 Nasyonalizm. Bir de milletlerin mukakdesatına saygılı olan yön. Biz bu dördüncü yönü seçme durumundayız."
Necmeddin Erbakan'ın bu sözleri, gelecekte politik hayatında sıkça kullanacağı anti-siyonist ve anti-semitik söylemlerinin işareti durumundaydı...
Necmeddin Erbakan bağımsız olarak meclise girdikten sonra, 26 Ocak 1970 yılında Milli Nizam Partisi'ni kurdu. Milli Nizam Partisi'nin kuruluş gününde Necmettin Ebakan bir basın toplantısı düzenleyerek, siyonistler ve masonlar hakkında ağır diller kullandı. Erbakan o günlerde iki temel nokta üzerinde durdu: Birincisi Türkiye'nin Batı'ya bağımlılığına, Batılılaşmaya ve Batılılaşmanın Türk toplumunu dönüştürmesine karşı çıkmak, ikincisi ise sürekli olarak yahudi-siyonist ve İsrail karşıtlığı yapmak. Yahudi ve siyonist karşıtlığı Erbakan'ın günlük çıkışları olmuştu.
Milli Nizam Partisi'nin politik hayatı kısa sürdü. 20 mayıs 1971 yılında Milli Nizam Partisi, "laiklik aleyhindeki faaliyetler" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. bundan 15 ay sonra ise 11 Ekim 1972 yılında Erbakan tekrar siyaset sahnesine dönerek "Milli Selamet Partisi"ni kurdu. Bu parti de 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile kapatıldı.
Refah Partisi Milli Selamet Partisi'nin halefi olarak 19 Temmuz 1983 yılında kuruldu. Bu parti de kuruluşundan 15 yıl sonra 16 Ocak 1998 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından aynı gerekçeyle, "laikliğe aykırı faaliyetler" suçlamasıyla kapatıldı. Erbakan ve 5 milletvekiline beş yıl boyunca siyaset yasağı kondu.
Refah Partisi'nin bütün milletvekilleri 1997 yılının sonlarında kurulan "Fazilet Partisi"ne geçti.
Bütün bu siyasal İslam partilerinde ortak olan en önemli konu, "Erbakan'ın başını çektiği şiddetli siyonizm ve yahudi karşıtlığı" oldu. Erbakan'ın partilerinin yarı resmi gazetesi olan ve 1973 yılında kurulan Milli Gazete, Milli Gençlik Vakfı da geniş ölçüde siyonizm ve yahudi düşmanlığı yaptı..."

"Nil'den Fırat'a Kadar Büyük İsrail" Vurgusu ya da İsrail'in Emperyalist Siyonist Hedefleri Teması
Siyonizme konusunda bu temel vurgulama, Eski Tevrat'ın "başlangıç" bölümünde 15 -18. sıralarında yer alan "Aynı günde Rab Abram ile bir anlaşma yaptı: Mısır nehrinden Fırat Nehrine kadar olan yeryüzünü sana verdim" ve 3-24 sıralarında yar alan "iki nehir arasında ayak bastığın her yer senin olacak" bölümlerine dayandırılmaktadır.
İslamcılar bu bölümleri, siyonizm yayılmacılığı konusunda güçlü deliller olarak aldı. Onların zihinlerine göre, 1967 ve 1973 savaşlarında İsrail'in ele geçirdiği topraklar da bu konuda delil olark öne sürüldü. Bu durum "Nilden Fırat'a Kadar Büyük İsrail" sloganıyla özetlendi. Onlar buna göre Türkiye'nin bir kısım topraklarının da siyonizmin tehdidi altında olduğunu ileri sürdüler. İşte bu vurgulama Necmettin Erbakan'ın üzerinde sıkça durduğu bir konu oldu.
Necmettin Erbakan 1996 yılında Başbakan olduğunda üst düzey politik ve askeri erkanın bulunduğu bir brifingte israil konusundaki bakış açısını şu şekilde dile getirdi:
"İsrail bayrağında İki mavi çizgi ve ortasında da siyonizm yıldızı bulunmakta. Bunlar birer semboldür. Üstteki çizgi Fırat nehrini, alttaki cizgi de Nil Nehrini ifade etmektedir. Yahudilerin inançlarına göre bu sınırlar İsrail devletinin sınırlarıdır"
"Ortak Pazar Siyonizmin Bir Oyunudur"
Türkiye'nin "Ortak Pazar"a katılımı 1970'lerin en sıcak konularından biriydi. Milli Nizam Partisi'nin bakış açısına göre, siyonizmin nihai amacı Türkiye üzerinde egemen olmaktı. Necmettin Erbakan'a göre, Türkiye'yi Ortak Pazara katılmaya zorlamak siyonist bir projeydi. Erbakan bu düşüncesini 15 Mayıs 1970'de Türkiye parlamentosunda yaptığı bir konuşmada şu şekide dile getirdi:
"12 yıl içinde 3 bin Ortak Pazar şirketi Amerika'da siyonist kapitalistler tarafından satın alındı ve 1969'da bu şirketlerden elde edilen 13 milyar dolar kâr Amerika'ya transfer edildi. Bugün İsrail parlamentosunda Theodor Herzl'in heykeli bulunmaktadır. 100 yıl Viyana'da önce yaşayan bu siyonist bir İsrail devleti kurma projesine başladı. Onun hazırladığı haritada, Türkiye'nin büyük bir kısmı da İsrail'in bir parçası olarak gösterilmektedir. Siyonistlerin böyle bir projesinin olduğu bir gerçektir. Onların Eski Tevrat'larındaki inançlarına göre, İsrail Kayseri'yi de içine alıyor. Bu plan, Ortak Pazar'ın bir diğer hedeflerinden biridir. Ortak Pazar planında ülke topraklarının yabancılar tarafından satın alınmasına izin veriliyor. Bu durumda siyonistler gelip ülkemizden çok ucuza toprak alabilecekler. Bu da Türkiye'yi İsrail'in bir parçası haline getirecek..!"

Hazırlayan: Nureddin Şirin