Arkadaş! Tahte'l-arz yapt?ğ?m hayalî bir seyahatte gördüğüm baz? hakikatleri zikredeceğim:
Birinci hakikat: Arkadaş! Mâlik-i Hakikîden gaflet, nefsin firavunluğuna sebep olur. Evet, taht-? tasarrufunda bulunan bütün eşyan?n Mâlik-i Hakikîsini unutan, kendisini kendisine mâlik zannederek hâkimiyet tevehhümünde bulunur. Ve başkalar? da, bilhassa esbab?, kendisine k?yasla hâkim ve mâlik defterine kaydeder. Ve bu vesileyle, Allah'?n mülkünü, mal?n? kendilerine taksim ederek ahkâm-? ?lâhiyeye karş? muaraza ve mübarezeye başlar.
Halbuki, Cenâb-? Hak taraf?ndan insanlara verilen benlik ve hürriyet, ulûhiyet s?fatlar?n? fehmetmek üzere bir vahid-i k?yasî vazifesini görüyor. Maalesef, sû-i ihtiyarla hâkimiyet ve istiklâliyete âlet ederek tam bir firavun olur.
Arkadaş! Bu ince hakikat, tam vuzuh ve zuhuruyla şöyle bana göründü ki:
Gaflet suyuyla tenebbüt eden benlik, Hâl?k?n s?fatlar?n? fehmetmek için bir vahid-i k?yast?r. Çünkü, insanlar görmedikleri şeyleri k?yas ve temsillerle bilirler.
Meselâ, bir adam Cenâb-? Hakk?n kudretini anlamak için bir taksimat yapar. "Buradan buraya benim kudretimdedir, bundan o yan? da Onun kudretindedir" diye vehmî bir çizgi çizmekle meseleyi anlar. Sonra mevhum hatt? bozar, hepsini de ona teslim eder. Çünkü, nefis, nefsine mâlik olmad?ğ? gibi, cismine de mâlik değildir. Cismi, ancak acip bir makine-i ?lâhiyedir. Kaza ve kader kalemiyle kudret-i ezeliye, bir cilveciği o makinede çal?ş?yor. Binaenaleyh, insan o firavunluk dâvâs?ndan vazgeçmekle, mülkü mâlikine teslim etsin, emanete h?yanet etmesin! Eğer h?yanetle bir zerreyi nefsine isnad ederse, Allah'?n mülkünü esbab-? câmideye taksim etmiş olacakt?r.
Mesnevi-i Nuriye | Katre | 58