+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var 1 2 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 16

Konu: İki Hadis Arasındaki Çelişkiden Çıkarın Beni

  1. #1
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart

    Alıntı ksagir Nickli Üyeden Alıntı
    birinci gurup hadisi şerifler;

    *Allah bir kulunu sevdiği vakitte onu zat-? Uluhiyetine hizmet etmek için seçer.onu kad?nla ve evlet ile meşgul ettirmez.
    *200- senesinden sonra en hay?rl?n?z zevce ve veledi olmamakla yükü hafif olan?n?zd?r.
    ikinci gurup hadisi şerifte;
    * evleniniz. çünkü ben ümmetlere karş? sizin çokluğunuzla iftihar ederim.
    *evlenmemek benim sünnetimdendir.kim benim sünnetimle amel etmezse,benim yolumda olmam?ş olur.
    Genelleme içeren hüküm cümlelerinin şu kriterlere vurulmas? laz?m ; Bir sözün kim taraf?ndan söylendiği, kime söylendiği, niçin ve hangi makamda söylendiği önemlidir. Zaten, sözler bu kriterlere göre değerlendirilir.

    Mesela bir hadis-i şerifinde ; Rasulullah'a ( a.sm) , bir genç en makbul ameli sorar ve Efendimiz :
    '' Allah yolunda cihad etmendir '' der.
    Başka bir zaman sahabelerden yaşl? bir annemiz ayn? soruyu sorar ve Efendimiz bu sefer ona cevaben :
    '' namaz?n sonunda tesbihat? yapmand?r.'' der
    Ayn? soruyu yani '' Allah kat?nda en makbul amel hangisidir'' sorusunu soran başka bir gence Efendimiz bu sefer :
    '' ana babaya itaat etmendir.'' der ...

    Evet Efendimiz muhatab?n?n haline en muvaf?k cevab? vermiştir, yoksa cevaplar?nda bir çelişki yoktur.Hepsi hak' t?r fakat mukteza-i hale mutab?k cevap vermiştir.

    Kardeş 24. sözün 3. dal? sizin hadis-i şerifler hakk?nda ki tüm s?k?nt?lar?n?z? giderir inşallah okuman?z? tavsiye ediyoruz ...?nşallah başka kardeşler külliyattan sorunuza cevap verir mahiyette ki bölümleri girerler.
    Konu MuhammedSaid tarafından (06.06.07 Saat 22:36 ) değiştirilmiştir.

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


  2. #2
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart

    Alıntı ksagir Nickli Üyeden Alıntı
    sizin ifadeniz ikinci as?la benziyor gibi değil mi,tam anlamak için soruyorum....
    Alıntı ksagir Nickli Üyeden Alıntı
    alt?ci as?l da bu soruya cevap olabilirmi
    ?kinci As?l: Mesâil-i ?slâmiyenin tabakât? vard?r; biri bürhan-? katî istese, diğeri bir zann-? gâlibî ile iktifâ eder, başkas? yaln?z bir kabul-ü teslimî ve reddetmemek ister. Öyle ise, esâsât-? imâniyeden olmayan mesâil-i fer'iye veya vukuât-? zamâniyenin herbirinde bir iz'ân-? yakîn ile bir bürhan-? katî istenilmez. Belki, yaln?z reddetmemek ve teslimiyetle ilişmemektir. 24.söz 3. dal


    Alt?nc? As?l: Beynennâs iştihar bulmuş bâz? hikâyeler bulunuyor ki, durûb-u emsâl hükmüne geçer. Hakiki mânâs?na bak?lmaz; ne maksad için sevk edilir, ona bak?l?r. ?şte bu nev'den beynennâs teârüf etmiş bâz? k?ssa ve hikâyât?, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, bir maksad-? irşâdî için temsil ve kinâye nev'inden zikredivermiş. Şu nevi meselelerin mânâ-i hakikisinde kusur varsa, örf ve âdât-? nâsa âittir ve teârüf ve tesâmû-u umumîye râcîdir.24 söz 3. dal


    Bizim cevab?m?zda Hadis-i şerifleri yaln?z olarak değerlendirmek yerine kime söylendiği , ne için söylenmiş olduğu , hangi makamda söylendiğini de hesaba katmak laz?m geldiği hakk?nda idi ...
    Değerli kardeşim sanki 2. ve 6. as?llar da ,hadis-i şeriflere , bizim cevab?m?zdan (yani 1- Mütekellim, 2- Muhatap, 3- Maksat, 4- Makam.düsturundan ) daha farkl? bir aç?dan bak?lm?ş , değerlendirilmiş gibi geldi yada şuan hangi noktalardan bağlad?n?z seçemiyoruz ...
    Konu MuhammedSaid tarafından (06.06.07 Saat 22:37 ) değiştirilmiştir.

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


  3. #3
    Ehil Üye Abdulbaki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Yaş
    60
    Mesajlar
    3.610

    Standart

    Alıntı ksagir Nickli Üyeden Alıntı
    sizin söylediğiniz düsturlar? nurlar?n hangi k?sm?nda bulabilirim acaba onu merak ettim,ilginiz ve çaban?z için Allah raz? olsun...
    Orjinalini yazan: ksagir

    birinci gurup hadisi şerifler;

    *Allah bir kulunu sevdiği vakitte onu zat-? Uluhiyetine hizmet etmek için seçer.onu kad?nla ve evlet ile meşgul ettirmez.
    *200- senesinden sonra en hay?rl?n?z zevce ve veledi olmamakla yükü hafif olan?n?zd?r.
    ikinci gurup hadisi şerifte;
    * evleniniz. çünkü ben ümmetlere karş? sizin çokluğunuzla iftihar ederim.
    *evlenmemek benim sünnetimdendir.kim benim sünnetimle amel etmezse,benim yolumda olmam?ş olur.

    Muhterem kardeşim,Allah raz? olsun sizlerden.Belki kendi müşkülünüz için bu hadisleri girdiniz ancak bu acizede çok yard?mc? oldunuz.Çünkü ben daha önce bu iki hadis ile ilgili bir yaz? okumuştum ve çok hoşuma gelmişti.Zaman zaman sohbetlerimde de kullan?yordum.Ancak hadisin birincisinin orijinal metnini bulam?yordum.Demek çok arzu ettim ki Rabbim sizin elinizle bize de rahmet etti diye düşünüyorum.
    Gelelim bu iki hadisteki birbirine muhalif durumun izah?na.?kinci ald?ğ?n?z hadis daha önce ve birinci ald?ğ?n?z hadis ise daha sonra Efendimiz(asm) taraf?nda söylenmiş olmal?d?r.Çünkü Efendimiz(asm) o gayb aşina nazar?yla Allah?n göstermesi ile bütün istikbali görmüş ve ona göre istikbal ile ilgili hadisleri söylemişti.
    Tabiki ?slam?n ilk y?llar?nda peygamberimizin ümmeti say?ca az ancak sahabe vasf?na sahip olduklar? için derecelerine ulaş?lmaz bir durumdad?rlar.Çünkü iksir-i nurani olan peygamberimizin sohbetine mazhar olmuşlard?r.Bu nedenle de o zamanda yetişen çocuklar tabiki islam?n saffetinden yeterli derecede tesir alarak Efendimizin(asm)'in övüneceği bir ümmet olmuşlard?r.Peygamberimiz(asm)de elbetteki çogal?n?z ben sizin çokluğunuzla övüneceğim demiştir.Çünkü saffet-i islamiye o zamanda zirvede tesirini gösteriyordu.
    Birinci ald?ğ?n?z hadiste ise şart vard?r.Yani 200 seneden sonra az çocuklu ve çocuğu olmayanlar?n daha efdaliyeti sözkonusudur.Çünkü bu 200 seneden sonra terbiye-i islamiye zedelenmeye başlam?ş ve saffet-i islamiye tesirini göstermez olmuş hatta fitneler dönemi başlam?şt?r.Bu hadis ta günümüze kadar işaret etmektedir.Çünkü zaman?m?zda da çocuklar? terbiye etmek yine bir hadisin ifadesiyle köpekleri terbiye etmekten daha zor bir durum alm?şt?r.
    Ben şimdi şöyle diyorum.Efendimizin(asm) yolunda olmayan ve terbiye-i islamiyenin zincirinden ç?km?ş bir çocuk yetiştirmekten ve bunlar?n çokluğundan Peygamberimiz(asm) övünebilir mi?
    O zaman 200 senesinden sonra az çocuk ve terbiye-i islamiye ile yetiştirilip peygamberimizin(asm) övüneceği bir ümmet olmak bu hadisin şümulüne girmesi gerekir diye düşünüyorum.Hakikatini Allah bilir.
    Konu MuhammedSaid tarafından (06.06.07 Saat 22:38 ) değiştirilmiştir.

    Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)


  4. #4
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart

    25. söz kardeş
    Konu MuhammedSaid tarafından (06.06.07 Saat 22:38 ) değiştirilmiştir.

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


  5. #5
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart

    Alıntı ksagir Nickli Üyeden Alıntı
    abdulbaki abi Allah raz? olsun anlad?m,gulsah kardeşim çok haz?rc? oldum biliyorum ama 25.söz çok geniş syfa veya başl?k belirtseniz çokmu s?km?ş olcam,ALLAH HEP?N?ZDE EBEDN RAZI OLSUN....
    Estağfirullah kardeş , geçen sene 1 y?l 25. sözü yapm?şt?k oradan akl?mda kalm?ş , şuan bende yerine bak?yorum inşallah Allah izin verir bulursak buraya da aktaracağ?z .
    Konu MuhammedSaid tarafından (06.06.07 Saat 22:38 ) değiştirilmiştir.

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


  6. #6
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart

    ''... Çünkü, kelâm?n tabakalar?, ulviyet ve kuvvet ve hüsn-ü cemâl cihetinden dört menba? var: Biri mütekellim, biri muhatap, biri maksad, biri makamd?r. Ediblerin, yanl?ş olarak, yaln?z makam gösterdikleri gibi değildir. Öyle ise, sözde "Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne için söylemiş? Ne makamda söylemiş?" ise bak. Yaln?z söze bak?p durma. Mâdem kelâm, kuvvetini, hüsnünü bu dört menbadan al?r...''
    Sözler | Yirmi Beşinci Söz | 395
    http://www.risaleara.com/oku.asp?id=385&a=mütekellim%20muhatap
    Konu MuhammedSaid tarafından (06.06.07 Saat 22:38 ) değiştirilmiştir.

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


  7. #7
    Yasaklı Üye Ene-Zerre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Bulunduğu yer
    Kainat Mescidi...
    Mesajlar
    2.452

    Standart

    Allah bir kulunu sevdiği vakitte onu zat-ı Uluhiyetine hizmet etmek için seçer.onu kadınla ve evlet ile meşgul ettirmez.
    Allah razı olsun gulsah abla,konuyu cevaplıyarak kardeşi aydınlatmışsınız fakat zikredilen rivayete "hadis" demek mümkün degildir.

    Büyük muhaddislerden hadis hafızı Darekutnî diyor ki:

    "Raviler arasında yer alan İshak b. Vehb, kezzabtır(aşırı bir yalancıdır), metruktur ve hep batıl, asılsız şeyler uydurup rivayet eder"

    İmam eş-Şevkanî de, İshak b. Vehb hakkında; "yalancıdır" demektedir.

    Bu bakımdan mezkur rivayet muhaddislerin dedigi üzere;"mevzu" yani uydurma kategorisindedir.

    Vesselam.

  8. #8
    Ehil Üye nurhanali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    3.463

    Standart

    Alıntı Ene-Zerre Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Allah razı olsun gulsah abla,konuyu cevaplıyarak kardeşi aydınlatmışsınız fakat zikredilen rivayete "hadis" demek mümkün degildir.

    Büyük muhaddislerden hadis hafızı Darekutnî diyor ki:

    "Raviler arasında yer alan İshak b. Vehb, kezzabtır(aşırı bir yalancıdır), metruktur ve hep batıl, asılsız şeyler uydurup rivayet eder"

    İmam eş-Şevkanî de, İshak b. Vehb hakkında; "yalancıdır" demektedir.

    Bu bakımdan mezkur rivayet muhaddislerin dedigi üzere;"mevzu" yani uydurma kategorisindedir.

    Vesselam.
    Darektuni kimdir mezhebi nedir kim onu hadis alimi yapmıştır.Belki o yalan söylüyor nerden bileceğiz nasıl bileceğiz darektuni yi kimler kabul etmiş v.s.
    Risale-i nur bir imtihan kitabıdır.
    Davasına sadık olmayan insanların başarı ihtimali yoktur.



  9. #9
    Yasaklı Üye Ene-Zerre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Bulunduğu yer
    Kainat Mescidi...
    Mesajlar
    2.452

    Standart

    Ebu'l-Hasen Ali İbnu Ömer İbni Ahmed 306-385 yılları arasında yaşamıştır. Ed-Dârakutnî nisbetiyle meşhurdur. Dâru'l-Kutn, Bağdad'da bir mahalle adıdır.

    İlim talebi için Basra, Kûfe, Mısır, Vâsıt, Şâm gibi ulemânın çokça bulunduğu merkezleri dolaşmıştır. Ebu'l-Kasım el-Bağavî, Ebu Bekr İbnu Ebî Dâvud es-Sicistânî vs. pek çok şahıslardan hadîs almıştır.

    Kendisinden de el-Hâkim, Ebu Hâmid el İsferâînî, Temmâm er-Râzî, Abdulgani el-Ezdî, Ebu Zer el-Herevî, Ebu Bekr el-Berkânî, Ebu Nuaym el-İsfehânî... vs. birçok zatlar hadîs dinledi.

    Telifatı çoktur, en meşhuru es-Sünen'dir. el-Muhtelif ve'l-Mü'telif, Kitâbul'-İlel, el-İstidrâk ala's-Sahîheyn, el-Efrâd burada zikre değen eserleridir. Dârakutnî, Zekâ, hıfz, fehm ve verâ'da devrinin nâdirlerinden biridir. Kıraat ve nahivde de imâmdır. Şiiri de iyi bilir.Hatîbu'l-Bağdadî onu asrının ferîd'i (eşi bulunmayanı) diye tavsîf eder ve "Hadîs ilminde ileli tanımada ve râvilerin ismini, sıdk ve kizb adâlet ve emânet yönleriyle ahvâlini bilmede en başta gelen kimse" olduğunu söyler. Hadîsten başka pek çok ilmi yüksek seviyede bilmektedir. Onun seviyesinde bir başkasının bulunmadığını Hâkim, Bağdâdî gibi birçokları ifade eder...[K.Sitte Muhtasarı ve Şerhi,Shf:264]

    ______________________________________________

    Dare Kutni [miladi] onuncu yüzyılda yetişmiş büyük hadis alimi. İsmi, Ali bin Ömer bin Ahmed bin Mehdi, künyesi Ebü’l-Hasan’dır. Dare Kutni diye Ünlü olmuştur. 918 (H. 306) senesinde Bağdat’ın Dare Kutn Mahallesinde doğdu. 995 (H. 385) senesinde Bağdat’ta vefat etti.

    Küçük yaştan itibaren ilim tahsiline başlayan Dare Kutni, Bağdat’ta zamanın alimlerinden ilim öğrendi. Ebu Said el-İstahri’den fıkıh ilmini, İbn-i Mücahid, Muhammed bin Hasan en-Nakkaş ile bazı alimlerden kıraat, yani Kur’an-ı kerimi okuma ilmini öğrendi. Basra, Kufe, Vasıt, Suriye ve Mısır’a giderek, Ebü’l-Kasım el-Begavi, Ali bin Abdullah bin Mübeşşir el-Vasıti, Ebu Said el-Adevi, Yusuf ibni Yakub Nişaburi, Ebu Hamid bin Harun el-Hadrami gibi pekçok büyük alimden ve zamanın en Ünlü muhaddislerinden hadis-i şerif öğrendi ve ilim aldı. Tekrar Bağdat’a döndü. İlimde zamanının üstadı oldu. Pekçok talebe yetiştirdi. Ebu Hamid İsferayini, Ebu Abdullah Hakim, Ebu Nuaym el-İsfehani, Ebu Kasım et-Tenuhi, Ebu Muhammed el-Cevheri gibi pekçok alim, ondan ilim öğrendi ve rivayetlerde bulundu. Fakat onların en Ünlüları, Hakim Nişaburi, Ebu Hamid İsfehani, Ebü’t-Tayyib Taberi ve Hilyet-ül-Evliya kitabının sahibi Ebu Nuaym el-İsfehani’dir. Hadis ilminde hafız derecesinde olan, yani yüz bin hadis-i şerifi senet ve metinleriyle ezbere bilen Dare Kutni 995 senesi Zilkade ayının sekizinci Çarşamba günü Bağdat’ta vefat etti. Bab-üd-Deyr Mezarlığında Maruf-ı Kerhi’nin yanına defnedildi.

    Dare Kutni, zamanının muhaddisi, yani yüksek hadis alimi olup, ilmiyle amel eden, İslamiyete uymakta çok gayretli, güzel ahlak sahibi bir zattı. Hadis ilmi dışındaki fıkıh, kıraat ve edebi ilimlerde de zamanının bir tanesiydi. Çok zekiydi...[Rehber Ansiklopedisi,"Dare Kutni" başlığı..]

  10. #10
    Ehil Üye nurhanali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    3.463

    Standart

    C. İlmî Kişiliği

    1. Hadis İlmindeki Yeri


    Hadis tahsiline çok küçük yaşlarda İbnü’l-Mübârek’in halkasıyla başlayan, ancak yaşı dolayısıyla zabt hususunda zorluklar yaşayan İbn Râhûye 184 senesinde, yirmi üç yaşındayken ilmî seyâhatlerine (rıhle) başlamış; Horasan, Irak, Hicâz, Yemen ve Şam’da etbâu’t-tâbiînden pek çok zâtla tanışma ve onlardan hadis alma imkânı bulmuştur. Fadl b. Mûsâ es-Sînânî, el-Fudayl b. Iyâz, Mu‘temir b. Süleymân, Abdülaziz b. Abdussamed el-Ammî, Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî, Ebû Hâlid el-Ahmer, Cerîr b. Abdülhamîd, Süfyân b. Uyeyne, Ebû Tümeyle Yahyâ b. Vâdıh, Ebû Muâviye ed-Darîr, Merhûm b. Abdülaziz, Abdullah b. Vehb, Mahled b. Yezîd, Hâtim b. İsmâîl, Ömer b. Hârûn el-Belhî, Muhammed b. Cafer Gunder, el-Velîd b. Müslim, Şuayb b. İshâk, Abdü’l-A‘lâ b. Abdü’l-A‘lâ es-Sâmî, en-Nadr b. Şümeyl, Muhammed b. Fudayl, Yezîd b. Hârûn, Esbât b. Muhammed, Abdülvehhâb es-Sekafî, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Ebû Bekir b. Ayyâş, Ubeyde b. Humeyd, Abdurrahmân b. Mehdî, İbn Uleyye, Bişr b. el-Mufaddal, Hafs b. Gıyâs, Süleymân b. Nâfi‘ el-Abdî, , İbn İdrîs, İbnü’l-Mübârek, Abdürrezzâk, Attâb b. Beşîr el-Cezerî, İsâ b. Yûnus, Ebû Muâviye, , Bakıyye b. el-Velîd, Yahyâ b. Âdem ve diğer bazı muhaddislerden hadis almıştır. İbnü’l-Mübârek’ten aldığı hadisleri ise, henüz küçük yaşta iken aldığından rivâyet etmemeyi tercih etmiştir.
    Ebu Dâvûd el-Haffâf, İbn Râhûye’nin elindeki kitaplarda yüz bin kadar hadis olduğunu, bunların yetmiş binini ezberinde tuttuğunu, ancak bunlardan sadece otuz bin kadarını rivâyet ettiğini kendi ağzından nakletmekte, kendilerine on bir bin hadisi ezbere imlâ ettirdikten sonra kitaptan kırâat ettiğini, hiçbir harf ziyâdesi yahut noksanı bulunmadığını haber vererek hâfızasının kuvvetine işaret etmekte, Ebû Zür‘a da, râvîler arasında hıfzı İbn Râhûye’den daha kuvvetli birisinin görülmediğini söylemektedir. Bu hususta ‘İşittiğim her hadisi muhakkak hıfzettim; hıfzettiğim hiçbir hadisi ise asla unutmadım’ dediği rivâyet olunan İbn Râhûye’nin, dört bin mevzû‘ hadis bildiği de ifâde edilmektedir.
    İbn Râhûye ve Ahmed b. Hanbel’in benzeri bir kimse bilmediğini söyleyen Ebû Hâtim, İbn Râhûye’nin bu kadar çok ezberine rağmen galattan mahfûz olmasını ve vukûfiyetini methetmekte; İbrâhîm b. Ebî Tâlib ise, İbn Râhûye’nin Müsned’inin tamâmını bir defâ ezberinden imlâ ettirdikten sonra bir defâda yine ezberinden kırâat ettiğini haber vermektedir. Muhammed b. Râfi‘in nakline göre, hocası Yahyâ b. Âdem’in kendisinden iki bin hadis aldığını bizzât İbn Râhûye ifâde etmektedir.
    Vehb b. Cerîr, Cenâb-ı Allah’tan onu hayırla mükâfatlandırmasını niyâz ederken, Nuaym b. Hammâd, onun hakkında ileri geri konuşanın dininden şüphe edilmesi gerektiğini, kendisinden rivâyette bulunan Ahmed b. Hanbel ise çeşitli rivâyetlerde ne Horasan, ne Irak’ta hatta dünyâda onun denginin bulunmadığını, müslümanların imamlarından birisi olduğunu ifâde etmektedir. Muhammed b. Eslem et-Tûsî’ye göre insanların en takvalısı ve en bilgilisi iken vefât eden ve ilimde kendisinden evvel vefât eden es-Sevrî’den daha ileri seviyede bulunan İbn Râhûye hakkında benzer bir ifâdeyi ise Muhammed b. Yahyâ es-Saffâr kullanmakta, hayatta olması durumunda Hasan el-Basrî’nin, pek çok meselede ona ihtiyaç duyacağını söylemektedir. Ahmed b. Saîd er-Ribâtî de aynı ifâdeyi es-Sevrî ve Hammâd için kullanmaktadır. en-Nesâî tarafından sika ve me’mûn imamlardan sayılan İbn Râhûye’ye olan hayranlığını İbn Huzeyme ise, ‘Vallâhi, Tâbiîn arasında bulunsaydı, hıfzını ilmini ve fıkhını ikrâr ederlerdi’ ifâdesiyle göstermektedir. İbn Hibbân da es-Sikât’ında benzer bir ifâde kullanarak, onun devrinde fıkıh, ilim ve ezberiyle temâyüz etmiş bir zât olduğunu ikrâr etmekte; kitaplar tasnif ettiğini, hadisleri bablara ayırdığını ve görüşlerini müdâfaadan geri durmadığını haber vermektedir. Ebû Muhammed ed-Dârimî, onu doğruluğuyla doğunun ve batının efendisi olarak tavsif etmekte, arkadaşlarından Yahyâ b. Yahyâ’nın ‘Vallâhi, İshâk’ın bir günü bana bütün ömrümden daha sevimlidir’ sözü ona duyulan muhabbet ve hürmeti ifâde etmekte, El-Hâkim ise, İbn Râhûye’den rivâyet ettiği hadisin hilâfına olan bir rivâyete işâret eden kişiyi, ‘Sus bakalım, Emîru’l-mü’minîn Ebu Yakub (İbn Râhûye) rivâyet edecek, sen de şüphe edeceksin öyle mi? O sana yeter!’ diye paylayarak hadisteki otoritesini tescil etmektedir. Kuteybe b. Saîd de Horasan hadis hafızlarını sayarken, ilk önce İbn Râhûye’nin sonra Abdullah ed-Dârimî ve Muhammed b. İsmâîl’in ismini vermektedir. Arkadaşı Muhammed b. Yahyâ ez-Zehlî ise, onun muhaddisler arasındaki durumuna işâret edercesine onunla ilk defa hicrî 199’da Bağdat’ta, Hadiste zirve olanların katıldığı bir mecliste karşılaştığını, Ahmed b. Hanbel ve Yahyâ b. Maîn gibi büyük zâtların hazır bulunduğu bu mecliste başkanlığı ve hatipliği İshâk b. Râhûye’nin yaptığını söylemektedir.
    İbn Râhûye’nin ilme olan tutkusunu ve bu uğurda dünyadan yüz çevirdiğini Ebû Yahyâ eş-Şa‘rânî şu veciz ifâdelerle haber vermektedir: “İshâk’la ilmî müzâkerede bulunduğumda eşsiz bir deryâ olduğunu gördüm, mevzuu dünyalık işlere getirince ise hiçbir fikrinin olmadığını.”
    Bütün bu müspet rivâyetlerin yanı sıra Ebû Ubeyd Muhammed b. Alî el-Âcurrî’nin Mesâilü Ebî Dâvûd kitabında naklettiğine göre; Ebu Dâvûd, İbn Râhûye’ hıfzının eski kuvvetini yitirdiğini gördüğünden, vefâtından önceki beş ay içerisinde dinlediği hadislerini nakletmediğini söylemektedir. Bu rivâyeti kitabına alan İbn Hacer herhangi bir müdâfaada bulunmazken, ez-Zehebî ise rivâyeti verdikten sonra münker olduğunu söylemekte, her insanın vefâtından evvel hafızasının zayıflayabileceğini, hastalık sebebiyle zihninin karışabileceğini, böyle bir hâlde ezberi giden kişinin, hele hele hadis ilmindeki hıfz ve itkânıyla dağ gibi olan İbn Râhûye’nin aslâ leyyin görülemeyeceğini vurgulamaktadır. Yine, ez-Zehebî, İbn Râhûye’nin, birisi idrâc diğeri ise iştibâh olmak üzere sadece iki hadiste hata ettiğinin söylendiğini nakletmekte, bu hadislerdeki hatanın da İbn Râhûye’den değil sonraki râvîlerden kaynaklanma ihtimâlinin olduğunu, ancak hata ona isnât edilse dahî yetmiş bin hadîsi hıfzında tutan kişinin değil iki, otuz hatası bulunsa da ilimdeki kıymetinin düşmeyeceğini söylemektedir. Hatasının bu kadar az olmasını devrinin en kuvvetli hâfızı olduğuna delil gösteren ez-Zehebî, terceme-i hâline başlarken de onu ‘Büyük İmâm, Doğunun Hocası, Hâfızların Efendisi’ diye tavsif etmektedir.
    Bazı istisnâî haberler bir kenara bırakılıp, hakkındaki umûmî kanaatlere bakıldığında devrinin hadis ilmi otoritelerinden kabûl edilebilecek olan ve ezber kuvvetiyle şöhret bulan İbn Râhûye’den hadis alanlar arasında Bakıyye b. el-Velîd ve Yahyâ b. Âdem gibi hocaları ve Ahmed b. Hanbel, Yahyâ b. Maîn ve Muhammed b. Râfi‘gibi akranlarının yanı sıra İbn Mâce hariç Kütüb-i Sitte musannifleri, İshâk b. Mansûr, Muhammed b. Yahyâ, İshâk el-Kûsec, Muhammed b. Îsâ es-Sülemî, Ahmed b. Seleme, İbrâhim b. Ebû Tâlib, Mûsâ b. Hârûn, Muhammed b. Nasr el-Mervezî, Dâvûd b. Ali ez-Zâhirî, Abdullâh b. Muhammed b. Şîrûye, Cafer el-Firyâbî, İshâk b. İbrâhim el-Büş(/s)etî, el-Hüseyin b. Muhammed el-Kabbânî, Muhemmed b. Nadr el-Cârûdî, Ebu’l-Abbâs el-Hasen b. Süfyân gibi akranları, ayrıca ez-Zühlî, Zekeriyâ es-Siczî, Muhammed b. Eflah, Ebu’l-Abbâs es-Serâc gibi yaşça küçük talebeleri ve oğlu Muhammed de bulunmaktadır.
    İbn Râhûye’nin hadis öğretimine dâir dikkat çeken iki görüşü vardır: İbn Râhûye, hadis rivayet etme karşılığında ücret alınması şiddetle karşı çıkmakta, bu yola başvuranlardan hadis alınmaması gerektiğini söylemektedir. Diğer görüşü ise, Ebû Abdullah el-Hâkim’in nakline dayanmakta, İbn Râhûye’nin de İbnü’l-Mübârek ve Muhammed b. Yahyâ gibi kitaplarını gömdüğü haberi, ez-Zehebî tarafından da bu fiili daha başka yapan imamların da bulunduğu söylenerek mümkün görülmekte, bu zâtların vicâde yoluyla hadis nakletmeyi doğru bulmadıkları, yanlış okumalar neticesi manânın tahrif edilmesi korkusundan dolayı ilmin bizzat hocanın ağzından alınması gerektiği görüşünü taşıdıkları şeklinde bir izah getirilmektedir.
    İbn Râhûye’nin hadis ilmindeki eseri pek çok talebesine rivâyet ettiği el-Müsned’idir. Bu eserde dokuz yüz seksen hadis bulunmaktadır.

    2. Diğer ilimlerdeki Yeri


    Fıkıhta ehl-i hadise dâhil edilebilecek olan İbn Râhûye’nin nassları tevilden uzak tuttuğu görülmekte, misâlen cemaatle namazı farz-ı ayn kabûl ettiği nakledilmektedir. Fıkıhtaki seviyesi genellikle hadisteki seviyesi ile beraber dile getirilen İbn Râhûye hakkında, Muhammed b. Abdülvehhâb el-Ferrâ fıkıhta çok ileri bir seviyeye ulaştığını; el-Hâkim, fetvâda devrinin imâmı olduğunu; Ali b. Hucr, vefât ettiğinde Horasan’da hadis ve fıkıhta benzerini bırakmadığı söylerken, ez-Zehebî ise onu müctehid imamlardan gördüğünü ifâde etmektedir. Kendisinden evvel vefât eden Hammâd, es-Sevrî ve Hasan el-Basrî’nin, onun devrine kadar yaşamaları durumunda pek çok meselede ona ihtiyaç duyacaklarını dillendiren zâtların, kastettikleri ihtiyaç sadece hadis sahasında olmayıp, fıkıh ve tefsir sahalarına da şâmil olsa gerektir. Nitekim İbn Huzeyme’nin yukarıda zikredilen sözü de fıkıhtaki konumunu göstermektedir. Sahâbe ve tâbiînden tefsir nakilleri hususunda da bir hayli şöhret kazanmış olan İbn Râhûye’ye bilhassa müteşâbihât ile ilgili hususlarda pek çok mesele getirildiği, ancak bunlara cevap vermekten kaçındığı, tahrife varan tevilden, Kur’an hakkında ilimsiz konuşmaktan Allah’a sığındığı görülmektedir. Bu hususta da onu metheden pek çok ifâde bulunmaktadır. Ebû Hâtim, İbn Râhûye’nin hadis rivâyetinin yanı sıra ezberinden tefsîr rivâyet ettiği haberini aldığında ona olan hayranlığı daha da artmış, hadis senetlerini ve lafızlarını ezberde tutmanın diğerinden daha kolay ve alışılagelmiş olduğunu, tefsirde nakilde bulunmanın daha takdire şâyân bulunduğunu ifâde etmiştir. Ez-Zehebî de onu hadis hâfızı olmanın yanı sıra tefsirde imam olmakla metheder. İbn Râhûye, devrinde ortaya çıkan kelâmî tartışmalarda taraf olmak yerine, selefin izinden gitmekte, Kur’ân-ı Kerîm’in Allâh’ın kelâmı olduğunu, asla mahlûk olmadığını, bu ikisi arasında kalanların ise Cehmî olduğunu söylemekte; istivâ, ityân ve nüzûl gibi sıfatları red ve tevil etmeden, münâzaada bulunmaksızın kabûl etmek gerektiği, keyfiyetinin ise insanlar tarafından bilinemeyeceği görüşünü dillendirmektedir.

    İshâh b. Râhûye maddesi şu iki kaynaktaki bilgilerden hareketle hazırlanmıştır: İbn Hacer, Şihâbüddin Ahmed b. Ali (582 h.), Tehzîbü’t-tehzîb, Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1984/1404, I, 190-192; ez-Zehebî, Şemsüddin Muhammed b. Ahmed b. Osman (738 h.), thk: Sâlih es-Semr (Şuayb Arnavut gözetiminde), Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1982, XI, 358-383.




    Çalışma: M. Salih ESER




    Maaşallah bu mübarek zatta zamanının hadis ilmine vakıf ve sizin dediğiniz zatlardan evvel yaşamış hadi bakalım kim doğru söylüyor.Çık işin içinden hemen öyle inkar etmekle hadisler inkar edilmez iki alimi delil göstermekle olmuyor

    Risale-i nur bir imtihan kitabıdır.
    Davasına sadık olmayan insanların başarı ihtimali yoktur.



+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. İşte Beni Sarsan Hadis-i Şerif
    By muhibbülkurra in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 06.05.09, 12:52
  2. O,Beni Arzu Etti, Beni Buldu
    By serab in forum Kıssadan Hisseler, İbretli Öyküler
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 25.03.09, 21:55
  3. Darbe Övgüsünü Kitaptan Çıkarın
    By Şahide in forum Eğitim
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 19.09.08, 05:51
  4. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.07.08, 09:59
  5. Beni Sensiz... Beni Bensiz Bırakma!
    By KERRÂ_ in forum Dualar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 27.06.08, 22:10

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0