Ergenekonda' Flaş Gözaltılar
Kanadoğlu'nun Ankara'daki evinde arama yapmak üzere emniyet mensupları geldi.
Sabih Kanadoğlu'nun yaşından dolayı gözaltına alınmadığı belirtildi.
Ergenekon soruşturması kapsamında 4'ü albay olmak üzere 9 muvazzaf subay gözaltına alındı.
Tuncer Kılıç, Kemal Gürüz, İbrahim Şahin Yalçın Küçük Gözaltında , Bedrettin Dalan kayıp.
gazeteoku
Ergenekon 28 Şubata Uzanıyor
İstanbul ve Ankara'da Ergenekon operasyonu kapsamında birçok ev ve iş yerinde arama yapılıyor. Operasyonlarda yaklaşık 37 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi. Operasyonun bugünkü ayağında 28 Şubat döneminin önemli askeri simalarının da gözaltına alınması ve evlerinde arama yapılması "Ergenekon 28 Şubat'a uzanıyor" şeklinde yorumlandı. İşte tüm ayrıntıları:
İstanbul 9. Ağırceza Mahkemesi düğmeye bastı...
İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Yazar Yalçın Küçük'ün Balat'ta bulunan evine gelerek arama yapmaya başladı. Mahalle muhtarı, Küçük'ün evine çilingir yardımıyla girildiğini söyledi.
Edinilen bilgiye göre polis, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ile Organize Suçlarlar Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, erken saatlerde Yalçın Küçük'ün Balat'ta bulunan evine geldi. Polis, evde arama yapmaya başladı.
Mahalle Muhtarı Mehmet Kayacan, Yalçın Küçük'ün evinde arama yapıldığını, ancak Küçük'ün evde olmadığını söyledi. Muhtar Kayacan, kendisinin bilirkişi olarak buraya çağırıldığını ve Küçük'ün evinin çilingir yardımıyla açıldığını belirtti. Polislerin evdeki araması devam ediyor.
Öte yandan alınan bilgilere göre son dalga operasyon kapsamında yaklaşık 37 kişi gözaltına alındı..
Polisin İstanbul'da İstek Vakfı'nda da da arama yaptığı bildiriliyor...
Polisin, Bedrettin Dalan'ın İstanbul'da bulunan İstek Vakfı'nın yanısıra, 'Unvansız hukukçu' olarak nam salan Sabih Kanadoğlu'nun evinde de arama yaptığı bildiriliyor.
Alınan bilgilere göre Ankara'da ve İstanbul'da çok sayıda evde arama yapılıyor.
Gözaltına alınanlar arasında Susurluk davası sanıklarından İbrahim Şahin'in de bulunduğu bildirildi.
Yalçın Küçük'ün saat 09:45 itibariyle evinde bulunduğu da gelen bilgiler arasında...
Altı ilde eş zamanlı olarak yapılan Ergenekon operasyonlarında polis Bedrettin Dalan'ın İstek Vakfı ve Yeditepe Üniversitesi'nde arama yapıyor...
Polis, Kanadoğlu'nun evinde!
Polis, 'Unvansız Hukukçu' olarak bilinen 367'nin mucidi Sabih Kanadoğlu'nun evinde... Kanadoğlu'nun evinde arama yapılacak.. ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun Ankara'daki evinde arama yapmak üzere emniyet mensupları evine geldi.
Anakara Çayyolu'ndaki Mine apartmanında oturan Kanadoğlu'nun evine 3 sivil araç ve jandarmanın da geldiği öğrenildi.
Bu sabah 6 ilde başlatılan Ergenekon operasyonlarından sonra evinde aram yapıldığı ve gözaltına alındığına dair iddialar ortaya atılan Kanadoğlu, bu haberleri yalanlayarak, "Evimdeyim. Gözaltı ve arama yok. Gelişmeleri televiayondan takip ediyorum" diye açıklama yapmıştı...
habervaktim
'İrtica avcıları'na Ergenekon gözaltısı
'İrtica avcıları'na Ergenekon gözaltısı
Aralarında Kemal Gürüz'ün de bulunduğu 28 Şubat sürecinde dindarlara baskı oluşturan bir çok isim gözaltına alındı
http://www.risalehaber.com/resimler/haberler/55123.jpg
Ergenekon soruşturması kapsamında yürütülen son operasyon bu sabah saat 07.00'de başladı. Ve operasyonda bir çok önemli isim gözaltına alındı.
''Ergenekon'' soruşturması kapsamında aralarında Ankara ve İstanbul'un da bulunduğu 6 ilde yaklaşık 30 kişi gözaltına alındı.
''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi ''yakalama, arama ve inceleme'' kararı verdi.
Karar çerçevesinde, polis ekipleri 6 ilde eş zamanlı olarak adresleri belirlenen kişilerin ev ve iş yerlerinde arama yapıyor. Polisin yaklaşık 30 kişiyi gözaltına aldığı bildirildi.
Soruşturma kapsamında Ankara'da 6 kişinin evinde arama yapıldı.
Alınan bilgiye göre, polis ekipleri sabah erken saatlerde Prof. Dr. Yalçın Küçük, eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin, eski Genelkurmay Adli Müşaviri emekli Tümgeneral Erdal Şenel, Engin Aydın, emekli Oreneral Kemal Yavuz, eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ile eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ın evlerine giderek, arama yaptı ve gözaltına aldı.
İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Organize Suçlar Büro Amirliği ekiplerinin düzenlediği operasyon sonucu, İzmir Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görev yapan Emniyet Amiri E.E. ile ismi açıklanmayan denizci bir yüzbaşı gözaltına alındı.
Soruşturması kapsamında Sivas Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nce yapılan operasyonda 9 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.
Bu kişilerle birlikte 2 adet el bombası, 1 adet ''kalem silah'', çok sayıda ruhsatsız av tüfeği, kesici aletler, 36 adet mermi ve bol miktarda dijital materyal ele geçirildiği belirtildi.
http://www.risalehaber.com/55123_-Ir...gozaltisi.html
Son Ergenekon fırtınası neye delalet?
Son Ergenekon fırtınası
Orgeneral Tuncer Kılınç, Orgeneral Kemal Yavuz, Prof. Dr. Yalçın Küçük, Prof. Dr. Kemal Gürüz, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Bedrettin Dalan, Özel Harekât Dairesi eski başkan vekili İbrahim Şahin... Liste toplam 37 kişiye uzanıyor.
Listedeki isimlerden bazılarının evinde arama yapılıyor, bazısı gözaltına alınıyor. Henüz savcılığın mahkemeye sevk ettiği ve mahkemenin de tutukladığı kimse yok. Türkiye'de yıllar boyu egemen olan hukuksuzluğu, bu hukuksuzluğu icat edenlere bile uygulamamak lâzım. Kısaca "beraat-i zimmet asıl" olmalı. Ama, gözaltına alınanlar ve evlerinde savcılık kararı ile arama yapılanların kompozisyonuna bakıp, Ergenekon davasının seyri hakkında bazı öngörülerde bulunabiliriz.
Bu seferki bir dalga değil bir fırtına. Bu listede yer alan kişileri bırakın gözaltına almayı veya evlerini aramayı, telefonla hal hatır sormak için bile savcının on kere düşünmesi lâzım. Hukuk dediğimiz matematiksel formüllere dayanmıyor. Savcı harekete geçerken birçok ayrıntıyı dikkate almak zorunda. Bir savcı eğer, Türkiye'nin güvenliğini emanet ettiğimiz, en gizli bilgilerin konuşulduğu Millî Güvenlik Kurulu'nda genel sekreter olarak görev yapmış bir orgeneralin kapısını, "Ergenekon Terör Örgütü" kapsamında çalıyorsa, her şeyi inceden inceye hesap etmiş olmalı. Aynı ince hesaplar listede yer alan diğer isimler için de geçerli. Yükseköğrenim'in bir zamanlar en zirvedeki ismi, bir zamanların İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı ve belki de en önemlisi Türkiye'deki kritik davaların seyrini, söylediği birkaç cümle ile değiştiren bir başsavcı.
Bu fırtınanın iki yıldır devam eden Ergenekon dava süreci içindeki anlamı ne? Bu fırtına, arada sırada artan ve kamuoyunu tereddüde düşüren spekülasyonların aksine, Ergenekon davasının salimen yoluna devam ettiğini gösteriyor. İddianame açıklanmadan önce soruşturmayı yürütenler, masum insanları uzun süre sorgusuz içerde tutmak ve inandırıcı delillere sahip olmadıkları için iddianame hazırlayamamakla suçlanıyordu. İddianame açıklandıktan sonra, iddianamenin ciddiyeti geniş bir koro tarafından alay konusu yapıldı. Bu kadar hacimli bir iddianamenin fiilen sonuçlandırılamayacağı ileri sürüldü. Mahkeme başladıktan sonra, duruşma salonu eleştirildi. En son, "Danıştay saldırısı" Yargıtay'da Ergenekon davası içinde mütalaa edilince, tereddütler yavaş yavaş azalmaya başladı. Son fırtına, bu davanın sulandırılacağı ve suçluların eninde sonunda serbest bırakılacağı karamsarlığını veya kara propagandasını bütünüyle yalanlamış oldu. Yargı işini yapıyor. Hem de tereddütsüz.
Üçüncü öngörüyü, tutuklananların tek tek kişisel nitelikleri üzerinden yapmak lâzım. Ergenekon terör örgütü, iddianamenin ortaya koyduğu şekilde bir "kontgerilla" örgütü. Savcılık iddianamede açık bir şekilde II. Dünya Savaşı'ndan sonra NATO kapsamında Türkiye'de de kurulan bu örgütün, zamanla kontrolden çıktığını ve suç örgütüne dönüştüğünü ortaya koyuyordu. Kontgerilla veya Özel Harp Dairesi, askerî hiyerarşi tarafından sevk ve idare edilen, ama sivil uzantılarla iş gören bir gizli örgütlenme. Bu örgüt, psikolojik harp tekniklerini kullanarak halkın kanaatlerini etkilemeye veya cinayet ve sabotajlarla provokasyonlar aracılığıyla halkı yönlendirmeye çalışıyor. İtalya'da Gladio'nun sadece 12 bin sivil grup lideri olduğu ortaya çıkmıştı. Bu sefer soruşturmaya dâhil edilen askerlerin Kontrgerilla ile ilişkisi bu bağlantıya işaret ediyor. Sadece bir isim: Orgeneral Kemal Yavuz, Özel Harp Dairesi'nin en çok tartışıldığı evrede başında bulunan kişi.
Son fırtınanın öne çıkarttığı kompozisyon, asker-sivil örgütlenmenin doğasına uygun. Fazladan bu örgütlenmenin ne kadar yükseklerde gerçekleşmiş olabileceğine dair ipuçları veriyor.
Varacağımız hüküm şu: Ergenekon davası bir hukuk devletinde olması gereken şekilde ilerliyor. Savcılarımız bu dava ile irtibatı kurulanların unvanlarına değil, sadece somut delillere bakıyor. Elhasıl memleketimizde savcılar ve hâkimler var. Dün kamuoyuna yansıyan Ergenekon fırtınası, devlet içindeki suç örgütlerini tasfiye ederken bir geriye dönüş ihtimali kalmadığını gösteriyor.
Mümtaz'er Türköne
Kendilerini 'hukuk üstü' görenlere hukuk dokunmaya başlayınca...
Haber kanallarında sabahtan itibaren 'yeni Ergenekon dalgası'nı izliyorum.
Yalçın Küçük...
Başında kürklü kalpağı, boynunda uzun kırmızı atkısı... Polislerin, gazetecilerin ortasında itiş kakış polis otosuna bindirilip gözaltına alınırkenki hali...
İçim burkuluyor.
1960'ların sonunda tanımıştım Yalçın Küçük'ü. Devrim dergisinde çalışırken Doğan Avcıoğlu'nu ziyarete gelirdi.
Sonra Cumhuriyet'te bir ara birlikte olmuştuk. Gazetenin arka sayfasında haftada bir gün tam sayfa ekonomi yapardı. İstanbul'a geldiğinde bizim evde kalırdı bazen...
Sonra koptu ilişkilerimiz.
Zaman bir film şeridi gibi gözümün önünden geçip gidiyor.
Gözaltına alınırken bağırmış Yalçın Küçük:
"Bu bir diktatörlüktür!"
Gözaltı dalgası devam ediyor.
Emekli Orgeneral Kemal Yavuz'u İkinci Ordu Komutanlığı'ndan tanıyorum. Kendisiyle ilk kez 1980'lerin sonunda, Malatya'da Ordu Komutanlığı karargahında tanımıştım.
Körfez Savaşı eli kulağındaydı. Uğur Mumcu'yla birlikteydik. Bizimle ayaküstü sohbet ederken Başbakan Özal'ı sert bir dille eleştirmişti.
Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç.
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği döneminde tanışmıştım kendisiyle.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne, Amerika'ya sırtını dönüp Rusya'ya, Orta Asya'ya, Çin'e, hatta İran'a, kısacası Avrupa yerine Avrasya'ya açılmasını savunuyordu, eski Jandarma Komutanı Şener Eruygur Paşa'yla birlikte...
Prof Dr. Kemal Gürüz...
Eski YÖK Başkanı.
28 Şubat döneminde tanışmıştık, o tarihlerde ahbaplığımız vardı. Onu ne zaman görsem, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Kemal Alemdaroğlu'yla birlikte, "Ordu göreve!" pankartıyla yapılan o gösteri gözümün önüne gelir.
Emekli Tümgeneral Erdal Şenel.
28 Şubat döneminde, Genelkurmay Adli Müşaviri'ydi. Post-modern darbenin arka plandaki beyinlerinden biri olarak bilinir.
Aralarında bir albayla yarbayın da bulunduğu bazı emekli ve muvazzaf subaylarla birlikte Susurluk'un önemli aktörlerinden, eski Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin de gözaltında...
Sabih Kanadoğlu...
Eski Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay Onursal Başkanı... Onun da Ankara ve Ayvalık'taki evlerinde arama başlamış...
AKP'ye karşı verilen 'Çankaya Savaşları'nın en önde gelen beyinlerinden biriydi. Cumhurbaşkanı Gül'ün Çankaya yolunu kesmek için '367 formülü'nü bulan da Kanadoğlu'ydu.
1980'lerin başından itibaren tanıdığım, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında yakından izlediğim Bedrettin Dalan...
Belediye'deki makamının arka tarafındaki küçük odada yediğimiz öğle yemeklerinde, Turgut Özal'ın Türkiye'yi nasıl gizli bir gündemle 'Şeriat düzenine doğru' götürdüğüne inandırmaya çalışırdı beni...
Dalan'ın da vakfıyla üniversitesinde polis arama yapıyor sabahtan beri.
Haber kanallarını izliyorum. Hep aynı deyiş kulağıma çalınıyor:
"Ergenekon'da şok dalga!"
Şu söylenebilir mi:
Büyük bir hesaplaşma yaşanıyor!
Belki de...
Bir 'hesaplaşma'nın yaşandığı doğru.
Ama nasıl bir hesaplaşma bu?..
Yorumları dinliyorum.
Kimine göre yargı siyasallaştı, yargı siyasete alet ediliyor. Kimine göre, 'Korku imparatorluğu' kuruluyor Türkiye'de. "Yargı siyasallaşırsa, adil olmaz" diyor biri...
Kimileri genel doğruları belirtiyor. Yargının siyasallaşması, hukukun siyasete alet edilmesi elbette onaylanamaz.
Ama burada bir an durun.
Hukukun en temel ilkelerinin ayaklar altına alındığı 'Çankaya Savaşları' döneminde hukuku unutanlar, şimdi Ergenekon dalgaları kabarırken birdenbire 'hukuk'u anımsamaya başlayınca, ne kadar inandırıcı olabilirler ki?..
27 Nisan Muhtırası'na selam duranlar, askerin siyasete müdahalesini gönüllü gönülsüz destekleyenler, bugün Ergenekon'la birlikte 'demokrasi' akıllarına gelince, ne kadar inandırıcı olabilirler ki?..
Demokrasilerde siyasal iktidarların milletin oyuyla el değiştireceği temel gerçeğine gözlerini kapayan ve AKP hükümetini yıkmak için askeri kışkırtanlar, bugün Ergenekon'la birlikte 'diktatörlük'ten dem vurunca, söyler misiniz, ne kadar inandırıcı olabilirler ki?
Bu sorular gözardı edilmesin.
Ergenekon Davası'nda hukuk açısından eleştirilecek yanlar var.
Eleştirilmeli de...
Davanın arkası nasıl gelir bilemiyorum, ama ben bu davayı Türkiye'de demokrasi ve hukuk açısından önemsemeye devam ediyorum.
Bu ülkede bugüne kadar kendilerini 'hukuk üstü' görenlere 'hukuk'un dokunmaya başlaması kimilerini rahatsız edebilir.
Ben bundan rahatsız değilim.
Dileğim, Ergenekon Davası'nın hukuk rayında yoluna devam etmesidir; sonunda suçluyla suçsuzun aydınlığa çıkmasıdır.
Dileğim, devletin de çok daha fazla hukuk ve demokrasiyle tanışmasıdır.
Bekleyip görelim.
Hasan Cemal
Laikliği ve Cumhuriyet'i Ergenekonculara karşı savunmak
Yavuz hırsızlık, böyle bir şey olmalı. Devletin kuytularında saklanıp, devletin imkânlarını kullanıp bir terör örgütü kuracaksınız. Devlet adına cinayet işleyip devletin itibarını beş paralık edeceksiniz.
Ülkede tam bir terör havası estireceksiniz. Sonra savcılar gelip yakanıza yapıştığı zaman "devlet terörü" diye ortalığı ayağa kaldıracaksınız. Yok öyle yağma! Devam eden bir ceza davası soruşturması. İşlenmiş suçlar ve işini yapan savcılar var. Savcıların, yargıçların yaptığı işi Cumhuriyet'e ve laikliğe saldırı olarak nitelemek, suçüstü yakalananların "ben hakimim, masum bey" lafından öte anlam taşımıyor. Ne alâkası var? Laiklik, cinayetin maskesi mi? Cumhuriyet, darbe şartları oluşturmak için terör suçu işleyenleri korumak için mi var? Atatürk size, "darbe yapmak için devleti suç örgütüne dönüştürün" mü dedi?
Suçu, suçluyu, suç şebekelerini gizlemek için Atatürk'ün, Cumhuriyet'in ve laikliğin arkasına saklananlar artık mızrağı çuvala sığdıramıyor. Hiç olmazsa bu toplumun ortak değerlerini rahat bırakın.
Son gözaltılara "devlet terörü" diyor Oktay Ekşi. "Sabaha karşı kapısı sütçü tarafından değil, polis tarafından çalınacağı endişesi ile yaşayan insanların ülkesi"nden şikâyet ediyor. Hangisini tercih edersiniz? Geceyarısı kapınızı birinin elinde "güvenlik görevlisi" kimliği ile çalıp, kafanıza devletin verdiği silahı dayayıp, devletin verdiği kurşunları sıkmasını mı? Ergenekon davası, geçmişte çok sayıda örneği olan bu "devlet terörü"nü yargılamıyor mu? Aynı Oktay Ekşi, Ergenekon soruşturması Türkiye'yi sarsarken, üç maymunu oynayan kendi medya grubunu, "devam eden soruşturma üzerine yayın yapmayız" diye savunmuyor muydu? Savcı ile birlikte kapıyı çalan polisi "devlet terörü" ile suçlamak "davaya müdahale"nin ötesinde bir medya terörü değil mi? Hafızalarımız o kadar zayıf değil. 28 Şubat'ta andıçlanan gazetecileri "içimizdeki hainler" diye afişe eden biri, demek ki şimdi tutarlı bir şekilde andıçlayanları "devlet terörünün kurbanları" olarak savunuyor.
"Cumhuriyet'in savunulmaya her zamankinden çok ihtiyacı olduğunu" söyleyen ve sağa sola "Üzerinize düşeni yapıyor musunuz?" diye adrese postalı mektup yazan Baykal'a soralım. Bize, suçu ve suçluyu savunmak, yargı üzerinde baskı oluşturmak ile Cumhuriyet'e sahip çıkmak arasındaki ilişkiyi anlatsın. İstanbul Barosu, "laikliği koruyanlardan öç alıyorlar" diyor. Peki laikliği korumak suç işlemenin mazereti mi? Laiklik, suç işlenerek korunur mu?
Bu maskenin indirilmesi lâzım. Darbe yapmak için suç örgütü oluşturmanın, cinayet işlemenin adı laikliği korumak, Cumhuriyet'i savunmak olamaz. Cumhuriyet'e ve laikliğe yönelik en yakın ve ciddi tehdit, en büyük haksızlık bugün Ergenekon terör örgütünden geliyor.
Kapısını çalan savcıya "Dinci dikta yerleşemeyecek" tepkisi veren Yargıtay Onursal Başsavcısı'nın hukuk adına, laiklik adına bir endişesi olabilir mi? "Olur" diyenlere "Ne alâka" sorusu sorulmaz mı? Gerçekten ne alâka? Bir süre önce iki polisin arasında giderken kameralara dönüp "Tek suçum Atatürk'ü çok sevmek." diye bağıran "sivil" kişinin, hayatında Nutuk'un kapağını bile açmamış olması, aynı mantık değil mi?
Dönüp dönüp hatırlatmalıyız. "Ergenekon terör örgütü", devlet içine yerleşmiş, devletin verdiği yetkileri, imkân ve araçları suç işlemek maksadıyla kullananların örgütü. Bugün Silivri'deki mahkeme salonunda birbirine düşmüş olan bu örgütün üyeleri, kişisel çıkar sağlamak için bir araya gelmişler. Bu kişisel çıkarlar arasında, terör yöntemleri ile darbe yapıp iktidar koltuğuna oturmak da var.
Savcılar, yargıçlar işini yaparken hükümetin suçlanması ayrı bir çarpıtma. Çünkü, suçlanan hükümet, Parlamento'da bir araştırma komisyonu kurup yargının üzerindeki yükü hafifletmeye bile cesaret edemiyor.
Parlamento'yu, bu kadar kapsamlı bir suç örgütü karşısında harekete bile geçiremiyor. Bize düşen uyanık kalmak. Suç işleyenlerin kendilerini korumak için zırh gibi kullandıkları Atatürk'ü, Cumhuriyet'i ve laikliği suçluların yol açacağı yozlaşmadan kurtarıp korumak.
mümtazer türköne
gürüz,serter baglantısı....
evet arkdaşlar;
tarihler yeniden yazılıyor, sabrın sonu selamet dendigi zaman bir zamanlar hep birlikte İnşallah demiştik..
artık bu memlekti çukura gömenlerden kurtuluyoruz!
CENAB-I ALLAH hepsi rezil rusuva etti, kemal gürüz denen şahısı kafasından tuttukları gibi arabanın içine koydular.
hiç aklına gelirmiydi ki; kemal gürüz pkk nın baglantılarının içindeki bir terör örgütünün içinden çıkacagı..
bana soarasanız hepimiz biliyorduk aslında yıllardır bu gerçekler:
başörtülü bacılarımızı, birer potansiyel suçlu gibi gösterip onları karanlık odalara alıp ikna için, bir örgüt kuran , isminin hiç bir sözüne layık olmayan nur serterin ekranda görünce o an daha anladımki ALMA MAZLUM AHINI ÇIKAR AHESTE AHESTE. N ur serterin bu durumda bile sapık bir düşüncede oldugunu ve hocam hocam diye bagırmasını, o anki beyinsizligine veriyorum..
beyinsiz pkk terör örgütü ile baglantısı çıkan birine delice kör gözlerinle neden haykırıyorsun..
tahminlerime göre nur serterde bu işin içindedir, fakat bu millet onu seçmiş diye yargılanamıyor... görün artık gerçekleri ey millet kapamayın gözlerinizi!!!
Dalan Cephaneliğini Açıkladı
Ergenekon soruşturması kapsamında savcılık talimatıyla ev ve işyeri basılan kendisi hakkında da yakalama talimatı çıkarılan Bedrettin Dalan'ın 5 adet tabancası bulundu.
Yeditepe Üniversitesi kampüsünde bulunan İstek Vakfı ndaki arama yapan polis Dalan'ın odasındaki kasayı çilingire açtırdı.
Kasada 5 adet tabanca ve 2000 adet mermi bulundu.
Edinilen bilgilere göre tabancaların hepsinin ruhsatlı olduğu, ancak sadece ikisinin ruhsatının kasada bulunduğu belirtildi.
Dalan'ın kasasında bulunan burs verdiği öğrencilerinin listesinin de yer aldığı evraklara da el kondu.
DALAN: SİLAHLARI DEVLET VERDİ
Habertürk televizyonuna açıklamalarda bulunan Bedrettin Dalan, silahları ve kasasından çıkan yüzlerce mermiyi kendisine devletin verdiğini söyledi...:D
aktifhaber
Alevi önderlere suikast iddiası
Eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin'in Erenköy'deki bilgisayarında müthiş bir suikast planına ulaşıldığı iddia edildi.
Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulandıktan sonra öğle saatlerinde adliyeye sevkedilen Şahin'in evindeki bilgisayarda ele geçirilen 4 aşamalı plana göre hedefteki kişilerin, Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı emekli Tuğgeneral Ali Balkız ile Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Kazım Genç olduğu öne sürüldü.
4 AŞAMALI PLANLA SEÇİM ÖNCESİ ÇATIŞMA
Habertürk'te Salih Aydın'ın haberine göre; Yerel seçim öncesinde ülkede Alevi-Sunni çatışması çıkarmak, bu yolla seçimleri iptal ettirmek ve hükümetin Alevi açılımını baltalamak istediği öne sürülen Şahin ve emrindeki suikast timi, iddiaya göre eylemlerini 4 aşamada gerçekleştirecekti.
SUİKAST PLANLARINI TUTUKLANAN ÜSTTEĞMENLER YAPTI
Yine iddialara göre önceki gün tutuklanan iki üsteğmenin yöneteceği 4'er kişilik gruplardan oluşan 4 ya da 6 suikast timi, eylemi Ankara'da gerçekleştirecek; kaçış planları, saklanmaları ve silahları ortadan kaldırmaları adım adım uygulanacaktı. Hükümete muhalif tutumlarıyla bilinen ve Aleviler arasında çok sevilen Balkız ve Genç'in bir arada öldürülmemeleri halinde planının ikinci aşaması olan muhtemelen cenaze töreninde ikinci hedef de ortadan kaldırılacaktı.
TUTUKLANAN ÜSTTEĞMENLER İTİRAF ETTİ
İstanbul Adliyesi'nde örgüte üye olmak ve suikast planlamak suçundan tutuklanan iki üsteğmenin talimatı bizzat İbrahim Şahin'den aldıkları iddia edildi.
Polisin, Erenköy'deki bilgisayarda ele geçen planın bütün ayrıntılarını ortaya çıkardığı belirtildi.http://www.gazeteport.com.tr/stellen...isc/spacer.gif
Şahin Veli Küçüğün Yerinemi Geçecekti
Çantasından çıkan krokiyle Ergenekon'a ait önemli bir silah deposu keşfedilen eski Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin için operasyona start verdiren, telefonda söylediği bir cümle oldu.
İbrahim Şahin, polisin teknik takibine takılan telefon görüşmesinde "Ben ordu nezdinde aklandım. Yeni görev bana verildi" deyince, operasyon başladı. Şahin'in bu cümlesiyle Ergenekon yapısında Veli Küçük'ün yerine geçeceğini ima ettiği yorumu yapılıyor
FLAŞ! Levent Ersöz Yakalandı
Levent Ersöz'ün bu sabah Ankara'da özel bir hastanede olduğu haberleri üzerine harekete geçen güvenlik güçleri, Balgat'taki bir özel hastanede Ersöz'ü yakaladı..
Ersöz'ün hastenede Mehmet O. Gülcü ismiyle tedavi gördüğü ortaya çıktı.
Ayrıntılar geliyor...
AKTİFHABER
Ersöz'ü doktor kılığındaki polis yakaladı
Ankara'da hastanede gözaltına alınan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ü, doktor kılığına giren polislerin yakaladığı öğrenildi.
Üç gündür çok sıkı bir şekilde takip edilen Ersöz'ün Kırşehir Jandarması'nda görevli Astsubay S.G tarafından Zonguldak'tan yurda sokulduğu öne sürüldü. Yurda giriş yapan Ersöz'ün Ergenekon davasında tutuksuz yargılanabilmek için sağlık raporu almaya çalıştığı, ilk önce Ümitköy'de bir kliniğe gittiği, buradaki tedavisinin ardından sahte kimlikle Balgat'ta Özel Yüzüncüyıl Hastanesi'ne gelerek prostat için gün aldığı belirtildi.
AMELİYAT ÖNCESİ GÖZALTINA ALINDI
Üç gündür Ersöz'ü takip eden polis, doktor kılığına girerek tedavi sırasında parmak izini alıp kimlik tespitinde bulundu. Mehmet O. Gülcü sahte kimlikli kişinin Ersöz olduğunun kesinleşmesi üzerine polis uzun süredir aranan Ergenekon sanığını hastanede prostat ameliyatı öncesi gözaltına aldı.
Hastane Başhekimi Op. Dr. Talat Aydın, Levent Ersöz'ün gözaltına alınmasını şöyle anlattı:
"Ersöz, Ümitköy'deki A Kliniği'nden buraya geldi. Polisler sivil olarak hastaneye geldiler. Daha sonra gözaltı yaptılar. Ersöz'ün yanında iki kişi daha vardı. Üzerinden çok sayıda çeşitli kurumlarda kimlik çıktı. Mehmet Orhan Gülcü adıyla kayıt yaptırmış. Polis gözaltı yapıldıktan 40 dakika sonra hastaneden götürüldü."
cihan
Başbakan'a Suikast Planı Çıktı!
Ergenekon operasyonu kapsamında aranırken firar eden ve 3 gün sonra yakalanıp askeri suçtan dolayı Mamak Askeri Cezaevi'ne konulan Yarbay Mustafa Dönmez'in Sapanca'daki evinden, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Ankara'daki ikametgahının uydu fotoğraflarının bulunduğu öne sürüldü. Evde bulunan krokinin ise suikast planı çıktı.
Ankara'daki lav silahları suikast için mi gömülmüş?
Ajandada Başbakan'a suikast planı çıktı. Atabaylar çetesinden ele geçirilen suikast planı ile Dönmez'in ajandasından elde edilen plan aynı. 220 metreden lav silahı ile suikast yapılacaktı.
Bilgisayar çıktısı olarak bulunan uydu fotoğraflarında, Başbakan'ın evinin ve
bölgedeki bütün yolların geçiş güzergahlarının işaretlendiği belirtildi. Suikastin
220 metreden lav silahı ile gerçekleştirileceği, kaçış noktalarına varıncaya kadar tek tek işaretleme yapıldığı iddialar arasında. Ankara'daki kazıda ele geçirilen lav silahı ve mühimmatın bu suikast için toprağa gömülmüş olabileceği iddia edildi.
Ankara'da 2006 yılında Atabeyler çetesine yönelik düzenlenen operasyonda ele geçirilen suikast planı ile aynı olduğu ortaya çıktı.
aktifhaber
Ergenekon'da 15. Dalga 3 ayrı ilde
Herşeyi bilen adam ERHAN GÖKSEL, kıbrısın yarısını parselleyen adam MUSTAFA ÖZBEK, GAZETECİ unal inanç gözaltında.
-----------------
Polis Ergenekon soruşturması kapsamında Türk Metal Sendikası ve Avrasya Televizyonu'nda arama yapıyor.
Ergenekon'un son dalgasının 3 ayrı şehirde devam ettiği belirtilirken, 25 kişinin gözaltına alındığı gelen bilgiler arasında... Gözaltılar devam ediyor...
Operasyonun merkesi İstanbul... Operasyonun bir ayağı da Ankara...
Bu operasyonun amacı Ergenekon Terör Örgütü'ne sağlanan para transferinin ortaya çıkarılmasına yönelik... Buna paralel olarak, kesin olmamakla beraber, Türk Metal İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek'le beraber sendikanın üst yönetiminden bazı isimlerin de gözaltına alındığı ifade edildi...
Ayrıca araştırmacı Erhan Göksel ve Ünal İnanç gözaltında.
TÜRKMEN CEPHESİ
Alınan bilgilere göre Türkmen Cephesi'nde de bir kişinin göz altına alındığı öğrenildi.
Avrasya TV'de dikkat çeken bir olay vardı... Televizyon, Ergenekon Terör Örgütü yerine 'malum örgüt' diye bahsederken, Ergenekon'un çok önemli bir Türk destanı diye lanse ediyordu...
HABER7