+ Konu Cevaplama Paneli
2. Sayfa - Toplam 12 Sayfa var BirinciBirinci 1 2 3 4 ... SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 11 ile 20 ve 114

Konu: Ergenekoncular Sırayla Hastalanıyor !

  1. #11
    Ehil Üye Bîçare S.V. - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul/Üsküdar
    Mesajlar
    2.407

    Standart

    Türk ordusunu nereye götürmeye çalışıyorsunuz paşam?


    Dün Taraf Gazetesi’nde Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı’nda yapıldığı söylenen çok ilginç bir konuşma yayınlandı...
    Konuşmanın, daha önce de görüşmelerini banda alan Ergenekon tutuklusu Tuğgeneral Levent Ersöz tarafından gizlice kayda alındığı söyleniyor... Ersöz şu anda tutuklu olarak içerde... Keza görüşmedeki albay da Ergenekon’dan tutuklu...
    Konuşmalara konu olan, işine iadesi istenen gazeteci de tutuklu...
    Tutuklu olan, hapiste bulunan, cevap hakkı doğru düzgün bulunmayan insanlara soru sormam...
    Onları hangi nedenle içerde olurlarsa olsunlar “bu günlerinde daha fazla sıkıştırma hakkını” kendimde görmem... Linç kültürü, insanların “hayvani” kalmış, barbarlaşmış duygularına hitap eder... Linç olabilecek hiçbir şeyin kıyısından geçmem...
    ***
    Ama müsade ederse, şu anda tutuklu olmayan eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur Paşa’ya bazı sorularım olacak?.. Zaten esas konuşmaların niteliğinden esas sorulara muhatap olacak kişi de odur...
    Bu konuşma “eğer gerçekse, eğer gerçekten eski Jandarma Genel Komutanı’nın duygu, düşünce davranış ve eylemlerini yansıtıyorsa, durum felakettir...”
    Jandarma Genel Komutanı adına konuştuğunu söyleyen Ersöz, Komutan’ın, Gazeteci Tuncay Özkan’ın Show, Akşam grubuna geri dönmesi için, ısrarcı olduğunu söylüyor Çukurova grubunun patronuna serzenişte bulunuyor, “size yardım etmiş kişiye, vefasızlık göstermekten” söz ediyor, “çok üzüldüğünü belirterek mutlaka kendisiyle yeniden görüşerek işi tatlıya bağlamasını” arzuluyor...
    ***
    Taraf Gazetesi’ni zaman zaman eleştirebilirsiniz “Asker düşmanlığı” yapıyor gerekçesiyle...
    İktidar yanlısı gazeteleri eleştirebiliriz, “İktidarın üzerine hiç gitmeyip, yolsuzlukları es geçip, sadece bir Ergenekon tutturmuşlar gidiyorlar” diye... Ama bu konuşma eğer yapılmışsa, paşa herhalde benim şu sorularımı cevaplayacaktır...
    Ne de olsa ben ne laiklik karşıtı faaliyetlerden sabıkalıyım, ne de yandaş yandaş yolsuzluk örtbas etmekteyim...
    O zaman şöyle sorayım dönemin Jandarma Genel Komutanı Eruygur Paşa’ya;
    ***
    ERUYGUR PAŞA’YA 10 SORU...
    1) Paşam, size ne ve sizi niye ilgilendirmekte, Show TV’nin ve Akşam’ın başına kimin geleceği, ya da oradan kimin gideceği ve yeniden telkinle getirileceği konusu...
    2) Siz o tarihlerde Jandarma Genel Komutanı’ydınız...
    Hani diyorum Genelkurmay Başkanı da değilsiniz ki ordu adına konuşasınız... Hani öyle bir tavır yine hukuki olmayabilir de şimdiki daha bir abes...
    Jandarma’nın görev alanıyla, bir medya kurulunun görev alanları arasında nasıl bir irtibat vardır Paşam?..
    ***
    3) O tarihlerde zat-ı alinizin “Ay Işığı, Sarı Kız, Kadife Eldiven, Demir Yumruk, Altın Vuruş Kabili darbe çalışmalarında” bulunduğu günlüklerdeki ifadelerden, konuşmalardan, belgelerden, yazılan çizilen haberlerden iddia edilmekte...
    4) Bir şeyi merak etmekteyim...
    Sizin bu eylemlerinizden o günlerde ordunun en tepesindeki Komutan’ın haberi var mıydı?..
    5) Bütün belgeler, eylemler, haberler, bu hareketlerin Genelkurmay Başkanı’nın onayı olmadan yapıldığını söylüyor...
    Hatta o günlerin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün bunlardan haberdar olunca, sizinle bir görüşme yaptığı iddia ediliyor...
    Durum böyleyse, meselenin diğer vahim boyutlarını geçtik, sadece ordunun emir komuta zinciri açısından bakılsa bile, durumun bir “Komuta’ya itaatsizlik” anlamına geldiği doğru değil midir?..
    ***
    6) Show TV’nin ve Akşam Gazetesi’nin Atatürk’çü çizgisinde hiçbir zaman bir sapma olmadı...
    Ayrıca sapma olsaydı da ne olacaktı ne olurdu onu merak ederim...
    O ayrı bir bir konu...
    Ama 7 yıl görev yaptığım Show Tv dönemi milletten garantili ve tasdiklidir ki tartışmasız Atatürk’çüdür, kesinkez ve bu satırların sahibi kadar tescillenmiş biçimde laiktir, Cumhuriyet’in kendisi kadar Cumhuriyetçi’dir...
    Olsa olsa tek farkla ki belki sizin anlayışınızdan epeyce fazla demokratiktir... Geçmişinde böyle bir sorunu olmayan bir grubu, şimdi niye “çok özel bulduğunuz bir kişiye emanet etmek” istemektesiniz acaba?..
    Bunun değişik isimlerde sarı kızlar, kadife falan eldivenler altın vuruşlarla bir ilgisi bunmakta mıdır?..
    Öyle ya Show TV’de ve Akşam Gazetesi’nde illa ki birilerinin olmasını istemek için, başka bir niyet gerekmez mi?..
    ***
    7) Ersöz sizin adınıza medya patronuna diyor ki;
    “Gazeteci size programda ücretsiz çalışırım demiş... Komutanımız söyledi telafisi olabilir diye... Kendisinin söylemesine rağmen hiçe saydınız... Konu tamamıyle özel burada kalacağına inandığımız için...”
    Niye bu konuyla ısrar derecesinde ilgilisiniz?..
    Bunun Türk Silahlı Kuvvetler’in hangi pozisyonuyla ilintisi olabilir?..
    8) Burada sorumlu gazeteciden öteye, bu konuşma sizin adınıza yapılmışsa siz olmuyor musunuz?..
    Jandarma Genel Komutanlığı’nın benim bilmediğim bir görevi mi var?..
    Siz Genelkurmay Başkanı’na bağlı değil misiniz?..
    Komutanınız Genelkurmay Başkanı değil mi?..
    ***
    9) Paşam eğer bu konuşma gerçek değilse hemen yalanlayınız... “Mahkeme devam ediyor konuşamam” demeyiniz...
    Bu yalansa hemen yalanlayınız...
    Size zararı çok büyük olacak bu açıklamayı yalanlamayı düşünüyor musunuz?..
    10) Paşam eğer bunlar doğruysa siz Türk Ordusu’nu nereye götürmek istiyordunuz?.. Reha Muhtar, Vatan, 11.2.2009
    "İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."

    'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz' (Fâtiha Sûresi)


    "İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a da şükretmez.!" (H.Ş.)

    'Bırak bîçare feryâdı, belâdan; gel tevekkül kıl' (17.Söz.)

    "Şimdi 'OKU' kabirde okuyamazsın" (Z.Gündüzalp)

    'ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR' (YENİASYA)

    Selâm ve duâyla. Bîçare S.V.

  2. #12
    Vefakar Üye Manâ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    297

    Standart Yargıya gerek yok, Ergenekoncuları GATA'nın doktorları yargılasın

    Yürekleri de, çapları da bu kadar işte. Üç gün hapis yatmamak için yapmadıkları kepazelik, denemedikleri yol kalmadı. Her türlü basitliğe tenezzül ettiler.

    Bundan sonra mahkemelere gerek yok. Bırakalım Ergenekoncuları GATA’nın doktorları yargılasın. Delilleri onlar değerlendirsin, tanıkları onlar dinlesin, kimin ne kadar yatacağına onlar karar versin.

    Böyle rezalet olur mu?
    On tane tam teşekküllü hastanenin sağlam raporu verdiği bir zanlı, kapağı GATA’ya atar atmaz birden bire ağır hasta oluyor. Mesleki veya ideolojik dayanışma devreye girerek zanlılar koruma altına alınıyor.

    Yargı niçin var, sivilleri yargılayıp, Askerleri hastaneye göndermek için mi?
    Bu tablodan sonra insanlar yargıya nasıl güvenecek; bu yasaların, bu kanunların herkese şamil olduğuna nasıl inanacaklar?

    Emekli Askerleri Yargıdan kaçıracaksak bunun daha şerefli, daha onurlu yolları var. Hastaysanız gider tedavinizi olur, kader arkadaşlığı yaptığınız insanların yanına dönersiniz. Değilseniz bu kadar küçülmezsiniz.

    Hapishane, Cumhuriyet balolarının yapıldığı salonlara benzemez. Orada ancak inancını bir tarafa, hayatını bir tarafa koyabilen babayiğitler yatar. Bir davaya inanmışsanız, zoru görünce takla atmayacaksınız. Sonuna kadar direneceksiniz.

    ETÖ davasındaki son gelişmeler davanın akibeti ile ilgili şüpheleri artırmıştır. Mukaddes Eruygur’un Tolon’u tahliye eden “12 Ağır ceza mahkemesi bizden” itirafı bir skandaldır. Ne demek 12.Ağır ceza mahkemesi bizden? Yargılamalar bizden-ondan kıstasına göre mi, yoksa yasalara göre mi yapılıyor. Yargıya güvenelim diyoruz, Bizden-ondan kriterine göre yargılama yapan bir mahkemeye nasıl güveneceğiz, insanlar nasıl güvenecekler?

    Emekli askerleri kurtarma uğruna yargının itibarı beş para ediliyor. Askeri hastaneler suçluların sığındığı, korunup-kollandığı sığınaklar haline getiriliyor. Ve biz hala adaletin tecellisini bekliyoruz.

    Kimsenin yaptığı yanına kar kalmamalıdır. Karşımızda APO ile işbirliği yapacak kadar, ruhsuz, milliyetsiz, omurgasız bir örgüt var. Bu ülkeye zerre kadar bağlılık hissi içinde olan bu kaos örgütüne sahip çıkamaz.

    ETÖ’nün gizli kulağı emekli General levent Ersöz’ün GATA’ya sevk biçimi düşündürücüdür. Onlarca hastanenin önemli bir bulguya rastlamadığı Ersöz’de GATA doktorlarının hangi rahatsızlığı tespit ettiğini sormak hepimizin hakkıdır. Ciddi iddiaların kol gezdiği bir ortamda, GATA tereddütleri izale etmekle mükelleftir. Ersöz’ün yatışına sebep olan hastalık ve konulan tanı toplumla paylaşılmalıdır.

    Demokrasi bir eşitler nizamıdır. Askerlerin imtiyazlı muamele gördüğü bir sisteme kimse demokrasi diyemez. Ya bu orta oyunu bitmeli, ya da herkes adam gibi yargılanıp, adam gibi sonuçlarına katlanmalıdır.

    AHMET KEKEÇ

  3. #13
    Vefakar Üye Alâ Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    421

    Standart

    Derin devletin röntgeni gatada çekilmiş.

  4. #14
    Vefakar Üye güneşsu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    433

    Standart Ergenekoncular paçayı kurtarıyor mu?

    Hükümetin yaptığı şey, operasyonlara engel olmamakla sınırlıdır…

    Ergenekon davası devam ediyor. Çok büyük ihtimalle bu ay sonuna kadar Ergenekon davasının ek iddianamesi açıklanacak. İrili ufaklı operasyonlar da devam ediyor. Önümüzdeki aylarda yeni büyük dalgalar da gelebilir.

    Cezaevinde bulunan Ergenekon şüphelilerinin paçayı kurtarma çabaları ve klasik numaraları da son bulmuyor. Zaten bu numaraları bırakmalarını da beklememek gerekir. Bu oyunlar devam eder. Fakat dava ve operasyonlar sürecinde yaşanan bazı gel-gitler, insanların kafasında çeşitli soru işaretlerine yol açıyor.

    Acaba Ergenekoncular paçayı kurtarıyor mu?
    Acaba bu dava sulandırılıyor mu?
    Acaba “Susurluk”ta olduğu gibi bu davada da suçlar birkaç tetikçinin üzerine yıkılıp kapatılacak mı?
    Kuşkulara yol açan sorular devam edip gidiyor.

    Öncelikle şu soruların cevabını doğru vermek gerekir.

    Ergenekon, basit bir çete mi?
    Ergenekon devleti korumaya azmetmiş vatanseverlerden oluşan bir milli örgüt mü?
    Ergenekon aslında Türkiye’nin derin devleti mi?
    Ergenekon NATO-ABD çıkarlarına göre oluşturulmuş paralel ve gizli bir derin oluşum mu?

    Ergenekon’un çete olduğunu düşünmek çok basit ve sığ bir yaklaşım olur. Sözü edilen Ergenekon Örgütü, NATO üzerinden tamamıyla ABD stratejilerine göre temellendirilmiş ve sadece ABD çıkarlarına hizmet eden, devletin önemli kurumlarıyla paralel olarak çalışan gizli-yüksek bir komitenin gizli kararları istikametinde faaliyet gösteren, karanlık bir operasyonel yapı. Bu yapının kontrolünde hareket eden çeşitli ideolojilere mensup terör örgütleri var. Hatta bu örgütler birbirleri ile de savaş halindeler.

    Bu yapının emrinde hareket eden çok geniş yelpazede sivil kuruluşlar var. Bu derin yapının kontrolünde yayın yapan önemli yayın kuruluşları var. Bu derin yapının kontrolünde finans kuruluşları var. Bu yapının güdümünde eğitim kuruluşları ve akademisyenler var. Liste uzayıp gidiyor..

    Ergenekon operasyonlarını koordine edenler bu yapının arka planını henüz tam olarak açıklamadıkları için bazı yönleri iyi algılanamayabiliyor. Algılama noksanlığı ise zaman zaman kuşkuların artmasına yol açıyor. Kuşkuların artması ise sadece Ergenekon mensuplarının ve Ergenekon taraftarlarının işine yarıyor.

    Operasyonların başarısına dair toplumda oluşan umutsuzluk, Ergenekon camiasına umut olarak yansıyor.

    Ergenekon sanıklarından Şener Eruygur’un eşinin ses kaydı ve 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla sanık Hurşit Tolon’un tahliyesine yönelik gelişmeler Ergenekon camiasına umut vermiş görünüyor.

    Telefon dinlemeleri konusunda Yargıtay’ın verdiği karar ise bu umutları daha da kuvvetlendiriyor.

    Ergenekon davası, Cumhuriyet döneminin en büyük ve en önemli davasıdır. Bu dava kesinlikle bir siyasi dava değildir. Bu operasyonlar ve yürüyen dava, hükümetin yönlendirmesiyle gerçekleşmiyor.

    Ayrıca böyle bir operasyonu Ak Parti hükümeti de dahil, herhangi bir hükümetin yapabilmesi mümkün değildir. Bunun en yakın ve en bariz örneği Şemdinli davası sürecinde Van Savcısı Ferhat Sarıkaya ile Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un başına gelenlerdir. Ferhat Sarıkaya da, Sabri Uzun da haklı oldukları halde ilgili bakanlar bu iki cesur adamın arkasında duramamışlardır.

    Bu durumdaki bir hükümetin böyle büyük bir operasyonu ve davayı yürütebilmesi beklenemez. Hükümetin yaptığı şey, operasyonlara engel olmamakla sınırlıdır. Hatta bazı hükümet mensuplarının Ergenekon operasyonlarından rahatsızlık duydukları bile söylenebilir.

    Ergenekon operasyonlarının, devletin en önemli ve en stratejik kurumları tarafından planlandığı ve yönetildiği ortada. Ama aynı kurumların içinde olup da bu operasyonları engellemeye çalışanların olduğu da bir gerçek. Toplumun kafasının karışması da zaten buradan kaynaklanıyor.

    Bu büyük dava, gerçek manada millet egemenliğini sağlamaya dönük bir davadır. Bu dava, mandacıların, gizli Amerikancıların saltanatını ortadan kaldırmaya yönelik bir davadır. Bu dava, karanlık olayların, faili meçhullerin aydınlatılmasına, müstemleke yönetiminin tasfiyesine yönelik bir davadır.

    Demokrasinin, saydamlığın, bağımsızlığın, özgürlüğün ve sivilleşmenin ikamesine yönelik bir davadır.

    Bu operasyonlar, devlet kurumlarının uzlaşması veya muvafakatı ile gerçekleşiyor. Böyle bir davayı kötü niyetli hiçbir hakim, hiçbir siyasetçi, hiçbir general ve hiçbir hastane, hiçbir adli tıp kurumu kapatamaz.

    Ortada öyle belgeler, öyle bilgiler, öyle itiraflar öyle gerçekler var ki, bunu kapatmaya hiçbir örtü yetmez. Böyle yanlışlara tevessül eden veya edecek olan kişiler de yaptıklarının altından kalkamazlar.

    Dün birileri, Susurluk çukurunu kapattığını zannediyordu. Geçmişte buna alet olanlar şimdi deşifre oluyorlar. Bu gün Ergenekon’u aklamaya çalışanlar, yarın olacakları hesap etmeliler.

    Bu dava büyük bir dava. Aynı zamanda 5-10 sene devam edebilecek bir süreç. Umutsuz olmak için önemli bir şey yok. Aksine ülkemizin geleceği açısından son derece umut verici gelişmeler var.

    Bu davanın sonunda parlak bir gelecek Türkiye’yi bekliyor.
    Herkes müsterih olsun. Suçlular paçayı kurtaramazlar. Ergenekon’u örtmeye de kimsenin gücü ve yüreği yetmez.

    Alper TAN


  5. #15
    Ehil Üye Bîçare S.V. - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul/Üsküdar
    Mesajlar
    2.407

    Standart

    Alıntı güneşsu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hükümetin yaptığı şey, operasyonlara engel olmamakla sınırlıdır…

    Ergenekon davası devam ediyor. Çok büyük ihtimalle bu ay sonuna kadar Ergenekon davasının ek iddianamesi açıklanacak. İrili ufaklı operasyonlar da devam ediyor. Önümüzdeki aylarda yeni büyük dalgalar da gelebilir.

    Cezaevinde bulunan Ergenekon şüphelilerinin paçayı kurtarma çabaları ve klasik numaraları da son bulmuyor. Zaten bu numaraları bırakmalarını da beklememek gerekir. Bu oyunlar devam eder. Fakat dava ve operasyonlar sürecinde yaşanan bazı gel-gitler, insanların kafasında çeşitli soru işaretlerine yol açıyor.

    Acaba Ergenekoncular paçayı kurtarıyor mu?
    Acaba bu dava sulandırılıyor mu?
    Acaba “Susurluk”ta olduğu gibi bu davada da suçlar birkaç tetikçinin üzerine yıkılıp kapatılacak mı?
    Kuşkulara yol açan sorular devam edip gidiyor.

    Öncelikle şu soruların cevabını doğru vermek gerekir.

    Ergenekon, basit bir çete mi?
    Ergenekon devleti korumaya azmetmiş vatanseverlerden oluşan bir milli örgüt mü?
    Ergenekon aslında Türkiye’nin derin devleti mi?
    Ergenekon NATO-ABD çıkarlarına göre oluşturulmuş paralel ve gizli bir derin oluşum mu?

    Ergenekon’un çete olduğunu düşünmek çok basit ve sığ bir yaklaşım olur. Sözü edilen Ergenekon Örgütü, NATO üzerinden tamamıyla ABD stratejilerine göre temellendirilmiş ve sadece ABD çıkarlarına hizmet eden, devletin önemli kurumlarıyla paralel olarak çalışan gizli-yüksek bir komitenin gizli kararları istikametinde faaliyet gösteren, karanlık bir operasyonel yapı. Bu yapının kontrolünde hareket eden çeşitli ideolojilere mensup terör örgütleri var. Hatta bu örgütler birbirleri ile de savaş halindeler.

    Bu yapının emrinde hareket eden çok geniş yelpazede sivil kuruluşlar var. Bu derin yapının kontrolünde yayın yapan önemli yayın kuruluşları var. Bu derin yapının kontrolünde finans kuruluşları var. Bu yapının güdümünde eğitim kuruluşları ve akademisyenler var. Liste uzayıp gidiyor..

    Ergenekon operasyonlarını koordine edenler bu yapının arka planını henüz tam olarak açıklamadıkları için bazı yönleri iyi algılanamayabiliyor. Algılama noksanlığı ise zaman zaman kuşkuların artmasına yol açıyor. Kuşkuların artması ise sadece Ergenekon mensuplarının ve Ergenekon taraftarlarının işine yarıyor.

    Operasyonların başarısına dair toplumda oluşan umutsuzluk, Ergenekon camiasına umut olarak yansıyor.

    Ergenekon sanıklarından Şener Eruygur’un eşinin ses kaydı ve 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla sanık Hurşit Tolon’un tahliyesine yönelik gelişmeler Ergenekon camiasına umut vermiş görünüyor.

    Telefon dinlemeleri konusunda Yargıtay’ın verdiği karar ise bu umutları daha da kuvvetlendiriyor.

    Ergenekon davası, Cumhuriyet döneminin en büyük ve en önemli davasıdır. Bu dava kesinlikle bir siyasi dava değildir. Bu operasyonlar ve yürüyen dava, hükümetin yönlendirmesiyle gerçekleşmiyor.

    Ayrıca böyle bir operasyonu Ak Parti hükümeti de dahil, herhangi bir hükümetin yapabilmesi mümkün değildir. Bunun en yakın ve en bariz örneği Şemdinli davası sürecinde Van Savcısı Ferhat Sarıkaya ile Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un başına gelenlerdir. Ferhat Sarıkaya da, Sabri Uzun da haklı oldukları halde ilgili bakanlar bu iki cesur adamın arkasında duramamışlardır.

    Bu durumdaki bir hükümetin böyle büyük bir operasyonu ve davayı yürütebilmesi beklenemez. Hükümetin yaptığı şey, operasyonlara engel olmamakla sınırlıdır. Hatta bazı hükümet mensuplarının Ergenekon operasyonlarından rahatsızlık duydukları bile söylenebilir.

    Ergenekon operasyonlarının, devletin en önemli ve en stratejik kurumları tarafından planlandığı ve yönetildiği ortada. Ama aynı kurumların içinde olup da bu operasyonları engellemeye çalışanların olduğu da bir gerçek. Toplumun kafasının karışması da zaten buradan kaynaklanıyor.

    Bu büyük dava, gerçek manada millet egemenliğini sağlamaya dönük bir davadır. Bu dava, mandacıların, gizli Amerikancıların saltanatını ortadan kaldırmaya yönelik bir davadır. Bu dava, karanlık olayların, faili meçhullerin aydınlatılmasına, müstemleke yönetiminin tasfiyesine yönelik bir davadır.

    Demokrasinin, saydamlığın, bağımsızlığın, özgürlüğün ve sivilleşmenin ikamesine yönelik bir davadır.

    Bu operasyonlar, devlet kurumlarının uzlaşması veya muvafakatı ile gerçekleşiyor. Böyle bir davayı kötü niyetli hiçbir hakim, hiçbir siyasetçi, hiçbir general ve hiçbir hastane, hiçbir adli tıp kurumu kapatamaz.

    Ortada öyle belgeler, öyle bilgiler, öyle itiraflar öyle gerçekler var ki, bunu kapatmaya hiçbir örtü yetmez. Böyle yanlışlara tevessül eden veya edecek olan kişiler de yaptıklarının altından kalkamazlar.

    Dün birileri, Susurluk çukurunu kapattığını zannediyordu. Geçmişte buna alet olanlar şimdi deşifre oluyorlar. Bu gün Ergenekon’u aklamaya çalışanlar, yarın olacakları hesap etmeliler.

    Bu dava büyük bir dava. Aynı zamanda 5-10 sene devam edebilecek bir süreç. Umutsuz olmak için önemli bir şey yok. Aksine ülkemizin geleceği açısından son derece umut verici gelişmeler var.

    Bu davanın sonunda parlak bir gelecek Türkiye’yi bekliyor.
    Herkes müsterih olsun. Suçlular paçayı kurtaramazlar. Ergenekon’u örtmeye de kimsenin gücü ve yüreği yetmez.

    Alper TAN

    Süper !
    "İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."

    'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz' (Fâtiha Sûresi)


    "İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a da şükretmez.!" (H.Ş.)

    'Bırak bîçare feryâdı, belâdan; gel tevekkül kıl' (17.Söz.)

    "Şimdi 'OKU' kabirde okuyamazsın" (Z.Gündüzalp)

    'ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR' (YENİASYA)

    Selâm ve duâyla. Bîçare S.V.

  6. #16
    Müdakkik Üye KeKe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    the earth
    Yaş
    37
    Mesajlar
    930

    Standart

    taktik süper vallahi, hasta numarası yap çık ordan.cezaevine girmeyecek kadar pısırık bu adamlar ama yapmadıkları pislikte yoktur hani..

    “Hüda meru şaş dike, kaş neke. Kaş dike, fahş neke. Fahş dike, purş neke. Purş dike, perişan neke. Perişan dike, müşevveş sergerdan neke.”

    Meali: "Allah, adamı şaşırtırsa, süründürmesin. Süründürürse, fahşetmesin. Fahşederse, dilenci vaziyetine getirmesin. Dilenci vaziyetine getirirse perişan etmesin. Perişan ederse, başıboş sergerdan etmesin.”

    Bediüzzaman Said Nursi





  7. #17
    Yasaklı Üye NEOCON - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Feb 2009
    Bulunduğu yer
    İSTANBUL
    Mesajlar
    9

    Standart

    ben devlet içerisinde çeteler yoktur demiyorum, kim bir suç işlemişse cezasını çekmelidir. ancak bu dava amacından sapmıştır.
    bu davanın sonucunda nihat genç'in de dediği gibi savcı öz yeni rakıyı bulacaktır. bir kere bu dava bir çok kimseye hizmet etmektedir. isminin ergenekon konulması ile şerefli türk tarihine karşı duyulan kin ve nefret ortaya çıkmıştır. bu millet çok badireler atlatmıştır, bunu da atlatacaktır. başbakanın, bakanların, belediye başkanlarının kendileri oğulları damatları tosuncukları vurgun vururken, gemicikler sığ sularda yüzerken, mısırıydı yumurtasıydı altınıydı ithalatı ihracatı ile birileri zengin olurken, millet işsizlikten kıvranır hale düşmüş, hergün cinnet getirerek ailelerini katledenlerin sayısı çığ gibi artmıştır ve hırsızlıklar yolsuzluklar ortaya çıkacakken: HOOOOP son dakika ergenekonda bilmem kaçıncı dalga şunlar şunlar göz altına alındı, HOOOOP son dakika davos fatihi sayın başbakan 85 yaşındaki ihtiyara kükredi 5 dakika sonrada sözüm moderatöre diye geri adım attı haber ve spekulasyonları ile gerçeklerin üzeri kapatılmıştır.
    bu davanın asıl adı ümraniye soruşturması olmalıdır. soruşturmanın başlangıcı ümraniye de bir gecekonduda el bombalarının bulunmasıdır. ancak nasıl olduysa en önemli delil niteliğindeki bu bombalar imha edilmiştir. bu dava; hükümetin muhaliflerini sindirmek için yaptığı bir operasyona dönüşmüş, mevcut iktidarın korku imparatorluğunun temelleri atılmıştır.
    evet türkiyede derin devlet vardır. nato girdiği her ülkede bir gladio ve kontrgerilla kurmuştur. 6 kere gidip 7 kere gelen, ''kendim için birşey istiyorsam namerdim'' diyen baba lakaplı süleyman demirel e göre derin devlet askerdir. dünyanın her devletinde derin devlet vardır. türkiyede de vardır ve olmalıdır da çünkü derin devlet devletin kendisini koruma refleksidir. ancak bu refleksi oluşturan mekanizmanın unsurları amacından saparsa çok tehlikeli olur ve vahim sonuçlar doğurur. amacından sapan gladio unsurlarının tasfiyesi gerekidir, şarttır. türkiyede yaşananlar da bununla ilgilidir. ancak dediğim gibi davanın amacından sapması ülkemizin hayrına olmamıştır.
    türkiye aleyhine çalışan örgütler vardır. bu örgütlerden biri de taraf ismi adı altında yayın yapan gazetedir. zinhar okunmaya, alınmaya, evlere sokulmaya.
    şimdi öncelikle ceza hukukunda soruşturma gizlidir. ancak daha mahkeme heyetinin eline geçmeyen gizli bilgi ve belgeler kayıtlar bir kısım medyaya servis edilmekte ve sızdırılmaktadır. bu sebepten dolayı savcı öz derhel görevinden alınmalıdır. dava amacından sapmış türkiyede mesleklerinin zirvesine çıkmış iyi veya kötü devlet adamları bir sabah ansızın evlerinden apar topar alınmakta ertesi günde serbest bırakılarak CIA'nın psikolojik yıldırma harekatı uygulanmaktadır. bu nasıl bir örgüttürki mensupları çok gizli olması gereken krokileri günlükleri evlerinde saklamakta kahraman türk poliside bunları eliyle koymuş gibi bulmaktadır. nasıl oluyorda iç güvenlik seviyesinde eğitim alan polis hiç bir tedbir almadan ve cesurca kazma kürekle kepçeyle bomba aramaktadır, bu bombaların bir tanesinin pimi kepçeye takılsa ( ki lav silahı tank zırhını delmek için kullanılır ) orada katliam olur. ister istemez insanın aklına sakın bu bombabaları buralara mevcut iktidar emrindeki polis gömmüş olmasın sorusu takılmaktadır. muvazzaf (yani görevinin başında iken) bir kuvvet komutanı darbe yapacak gücü varken darbe yapmayıp daha sonra emekli olunca yaparım demesi ne kadar mantıklıdır. sevgili günlük bugünde darbe yapamadık demesi akıl ve mantığa ne kadar uygundur. BU DAVANIN ASIL AMACI ORTA DOĞUDA GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İSTEMEYEN ABD'NİN TSK YI YIPRATMA OPERASYONUDUR. TSK BU ÜLKENİN ORTA DİREĞİDİR. BU DİREK ZEDELENİRSE ÇATI HEPİMİZİN BAŞINA ÇÖKER. TÜRK KÜRT ARAP SÜNNİ Şİİ VS. BU ÜLKEDE YAŞAYAN HERKES BU ÇATININ ALTINDA KALIR.
    SÖZ KONUSU VATAN İSE GERİSİ TEFERRUATTIR.

  8. #18
    Vefakar Üye ahsen-i takvim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Mesajlar
    498

    Standart

    siyasi konuların bu forumda olması abesle iştigal olarak görüyorum ben .....risale- nurdan ben bunu öğrenmedim çünkü üsdat hizmet noktasını daha çok nazara veriyor........
    EN GÜR SADA İSLAM'IN OLACAKTIR

    ŞU ZAMANDA MÜHİM VAZİFE,İMANA HİZMETTİR. İMAN, SAADET-İ EBEDİYENİN ANAHTARIDIR.

  9. #19
    Müdakkik Üye KeKe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    the earth
    Yaş
    37
    Mesajlar
    930

    Standart

    Alıntı ahsen-i takvim Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    siyasi konuların bu forumda olması abesle iştigal olarak görüyorum ben .....risale- nurdan ben bunu öğrenmedim çünkü üsdat hizmet noktasını daha çok nazara veriyor........
    Bediüzzaman Hazretlerinin İkazı:
    GİZLİ KOMİTELER (ÖRGÜTLER) DAĞITILMALI !


    Bediüzzaman Hazretleri, ahirzamanın dehşetli fitnesinin mahiyeti ve bu tahribatın tamir edilmesi hakkında ikazlar yapmıştır. Ahirzamandaki bu dehşetli fitnelerin en tehlikelisi olarak deccaliyet ve teşkil ettiği gizli örgütlerdir.

    Ahirzaman fitnesinin en dehşetlilerinden olan Deccal, yani deccaliyet fitnesinin kaldırılmasında, birinci derecede Mehdi ve cemaatı vazifelidir.


    Şöyle ki:

    “Hazret-i Mehdi’nin cem’iyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid’akâranesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyeyi ihya edecek; yani âlem-i İslâmiyette Risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr niyetiyle Şeriat-ı Ahmediyeyi (A.S.M.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdi cem’iyetinin mu’cizekâr manevî kılıncıyla öldürülecek ve dağıtılacak.” (Mektubat sh: 441)

    Hazreti Mehdinin, yani mehdiyetin üç vazifesinin de ifade edildiği bu izahta, İslam Deccalı olan Süfyanın teşkil ettiği komitenin mutlaka dağıtılması gerektiğini ifade etmektedir. Yani bu komiteler toplu olarak devam ettiği müddetce maddi manevi hizmetlerin sağlıklı yapılamayacağı bildirilir.

    Fakat bu vazifeyi yapmak için şu geniş değerlendirmeyi nazara almak lazımdır. Yani Hazret-i Mehdi birinci vazifeyi kendisi, has talebeleriyle yaparken hatta kendi vefatından sonra da tâ dünyanın son devresine kadar birinci vazifenin has nurcularla devam edeceğini belirtir. İkinci ve üçüncü vazifelerin ise kendinden sonra eserlerinin rehber alınarak daha geniş dairede yapılacağını beyan eder.

    “Üçüncü Vazifesi: İnkılabat-ı zamaniye ile çok ahkâm-ı Kur'aniyenin zedelenmesiyle ve Şeriat-ı Muhammediyenin (A.S.M.) kanunları bir derece ta'tile uğramasıyla o zât, bütün ehl-i imanın manevî yardımlarıyla ve ittihad-ı İslâmın muavenetiyle ve bütün Ulema ve Evliyanın ve bilhassa Âl-i Beyt'in neslinden her asırda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakâr Seyyidlerin iltihaklarıyla o vazife-i uzmayı yapmaya çalışır.” (Emirdağ Lahikası sh: 266)

    Yukarıda bahsi geçen Seyyidlerden müteşekkil has orduya, yine aynı yerde nazara verilen bütün ehl-i iman ve ittihad-ı İslam ve bütün ulema ve evliyanın destek vereceği ve böylece büyük bir İslam milliyeti kuvveti ile, hiçbir hak ve hukuk tanımayan zendeka cereyanına karşı durabilecektir.

    Geniş dairedeki hizmetlerin sadece Nur talebeleriyle değil, daha geniş bir destekle yapılacağı beyan edilmiştir. Yani bütün ehl-i imanın, İslam âleminin, bütün alimler ve mürşid evliyaların, her tarafa dağılmış ve ekser hizmetlerin başında bulunan Seyyidlerin yani; Efendimizin neslinden gelen ve hayatını din hizmetine adamış zatların da dahil olmalarıyla bu hizmetlerin yapılacağını beyan eder.

    İSEVİ CEMAATİ DE DESTEKLİYECEK


    Hatta “Hazret-i İsa'nın (A.S.) kuvvetli sadâsını işitmek, İsevîlerden kuvvetli bir imdad Hizb-ül Kur'an'a iltihak etmeye işaret olabilir.(K:133) “Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik ve İslâmiyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak ifadesiyle bu komitelerin dağıtılması için, daha geniş yardımların gerekliliği ifade edilir.

    “Hüda meru şaş dike, kaş neke. Kaş dike, fahş neke. Fahş dike, purş neke. Purş dike, perişan neke. Perişan dike, müşevveş sergerdan neke.”

    Meali: "Allah, adamı şaşırtırsa, süründürmesin. Süründürürse, fahşetmesin. Fahşederse, dilenci vaziyetine getirmesin. Dilenci vaziyetine getirirse perişan etmesin. Perişan ederse, başıboş sergerdan etmesin.”

    Bediüzzaman Said Nursi





  10. #20
    Müdakkik Üye ErekNUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Bulunduğu yer
    Van-Horhor
    Yaş
    44
    Mesajlar
    854

    Standart

    ne temiz eller operasyonu ama


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 03.02.09, 08:38
  2. İslami Gruplardaki Ergenekoncular
    By ErekNUR in forum Gündem
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.01.09, 17:26
  3. Ergenekoncular Nurcuları DGM'ye Şikayet Etmiş
    By SeRDeNGeCTi in forum Gündem
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 28.11.08, 11:24
  4. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.10.08, 07:01
  5. Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 10.10.08, 15:59

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0