+ Konu Cevaplama Paneli
22. Sayfa - Toplam 24 Sayfa var BirinciBirinci ... 12 20 21 22 23 24 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 211 ile 220 ve 238
Like Tree23Beğeni

Konu: Risale-i Nurlar'ın Âyet ve Hadîs Meâlleri

  1. #211
    Pürheves duaşart2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2018
    Mesajlar
    192

    Standart

    26.27. Âyetler

    ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠّٰﻪَ ﻟﺎَ ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِٓﻰ ﺍَﻥْ ﻳَﻀْﺮِﺏَ ﻣَﺜَﻠﺎً ﻣَﺎ ﺑَﻌُﻮﺿَﺔً ﻓَﻤَﺎ ﻓَﻮْﻗَﻬَﺎ ﻓَﺎَﻣَّﺎ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺍٰﻣَﻨُﻮﺍ ﻓَﻴَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ ﺍَﻧَّﻪُ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﻣِﻦْ ﺭَﺑِّﻬِﻢْ ﻭَ ﺍَﻣَّﺎ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻛَﻔَﺮُﻭﺍ ﻓَﻴَﻘُﻮﻟُﻮﻥَ ﻣَﺎﺫَٓﺍ ﺍَﺭَﺍﺩَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﺑِﻬٰﺬَﺍ ﻣَﺜَﻠﺎً ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ ﻭَ ﻳَﻬْﺪِﻯ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ ﻭَﻣَﺎ ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِٓ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟْﻔَﺎﺳِﻘِﻴﻦَ ٭ ﺍَﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻳَﻨْﻘُﻀُﻮﻥَ ﻋَﻬْﺪَ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﻣِﻦْ ﺑَﻌْﺪِ ﻣِﻴﺜَﺎﻗِﻪِ ﻭَ ﻳَﻘْﻄَﻌُﻮﻥَ ﻣَٓﺎ ﺍَﻣَﺮَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﺑِﻪِٓ ﺍَﻥْ ﻳُﻮﺻَﻞَ ﻭَ ﻳُﻔْﺴِﺪُﻭﻥَ ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ ﺍُﻭﻟٰٓﺌِﻚَ ﻫُﻢُ ﺍﻟْﺨَﺎﺳِﺮُﻭﻥَ

    Gayet kısacık bir meali: Yani "Cenab-ı Hak kullarını irşad ve ikaz etmek üzere, sivrisinek gibi hakir, kıymetsiz bir hayvanla veya bir mahlukla misal getirmeyi, kâfirlerin keyfi için terketmez. İmanı olanlar, onun Rablarından hak olduğunu bilirler. Amma kâfirler, Allah bu gibi hakir misallerden neyi irade etmiştir diyorlar. Allah onun ile çoklarını dalalete atar ve çoklarını da hidayete götürür. Fakat fâsıklardan maada dalalete attığı yoktur. Fâsıklar da ol adamlardır ki; Allah'ın taatinden hurucla, misak-ı ezelîden sonra ahidlerini bozarlar ve Allah'ın akrabalar arasında veya mü'minler beyninde emrettiği hatt-ı muvasalayı keserler; yeryüzünde işleri ifsaddır; dünya ve âhirette zarar ve hüsrana maruz kalan ancak onlardır." (Bakara Sûresi, 2:26-27)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 156)

    ﻛَﻤَﺜَﻞِ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺍﺳْﺘَﻮْﻗَﺪَ ﻧَﺎﺭًﺍ

    (Onların durumu), ateş yakan adamın meseli gibidir. (Bakara Sûresi, 2:19)

    ﺍَﻭْ ﻛَﺼَﻴِّﺐٍ ﻣِﻦَ ﺍﻟﺴَّﻤَٓﺎﺀِ

    Şiddetle yağan yağmur gibi... (Bakara Sûresi, 2:19)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 157)

    ﻭَ ﻓِﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻟَﻪُ ﺍٰﻳَﺔٌ ﺗَﺪُﻝُّ ﻋَﻠٰﻰ ﺍَﻧَّﻪُ ﻭَﺍﺣِﺪٌ

    Herşeyde Allah'ın birliğini gösteren delil vardır. "Kitab-ı kebiri kâinatta yaratılan herhangi birşey, Hâlıkın azametine delâlet eden bir kelime-i hâliyedir."

    ﺍَﻥْ ﺗَﻨْﻔَﺪَ ﻛَﻠِﻤَﺎﺕُ ﺭَﺑِّﻰ ﻭَ ﻟَﻮْ ﺟِﺌْﻨَﺎ ﺑِﻤِﺜْﻠِﻪِ ﻣَﺪَﺩًﺍ

    (De ki: Rabbimin sözlerini yazmak için bütün denizler mürekkep olsa,) hattâ bir o kadarını daha getirip ilâve etsek, Rabbimin sözleri tükenmeden. (Kehf Sûresi, 18:109)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 158)

    ﺍَﻟﺎَ ﻳَﻌْﻠَﻢُ ﻣَﻦْ ﺧَﻠَﻖَ ﻭَﻫُﻮَ ﺍﻟﻠَّﻄِﻴﻒُ ﺍﻟْﺨَﺒِﻴﺮُ

    Yaratan bilmez mi? O Latif ve Habir dir. (Mülk Sûresi, 61:14)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 160)

    ﻧَﺴْﺞُ ﺍﻟْﻌَﻨْﻜَﺒُﻮﺕِ

    Örümceğin ağı.

    ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠّٰﻪَ ﻟﺎَ ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِٓﻰ ﺍَﻥْ ﻳَﻀْﺮِﺏَ ﻣَﺜَﻠﺎً ﻣَﺎ ﺑَﻌُﻮﺿَﺔً ﻓَﻤَﺎ ﻓَﻮْﻗَﻬَ

    Cenab-ı Hak, (kullarını irşad ve ikaz etmek üzere,) sivrisinek gibi bir mahlûkla misal getirmeyi, (kâfirlerin keyfi için) terk etmez.

    ﺍَﺭَﺏٌ ﻳَﺒُﻮﻝُ ﺍﻟﺜَّﻌْﻠَﺒَﺎﻥُ ﺑِﺮَﺍْﺳِﻪِ

    Başına tilkilerin bevl ettiği bir şey nasıl rab olur.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 161)

    ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠّٰﻪَ ﻟﺎَ ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِٓﻰ ﺍَﻥْ ﻳَﻀْﺮِﺏَ ﻣَﺜَﻠﺎً ﻣَﺎ

    Şüphesiz ki Allah sivrisinekle veya ondan daha küçüğüyle misal vermekten çekinmez. (Bakara Sûresi, 2:26.)

    ﻓَﺎَﻣَّﺎ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺍٰﻣَﻨُﻮﺍ ﻓَﻴَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ ﺍَﻧَّﻪُ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﻣِﻦْ ﺭَﺑِّﻬِﻢْ

    İman edenler, onun, Rablerinden gelen hak olduğunu bilirler.

    ﺑَﻌُﻮﺿَﺔ

    Sivrisinek.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 162)

    ﻭَ ﺍَﻣَّﺎ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻛَﻔَﺮُﻭﺍ

    İnkâr edenler ise.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 163)

    ﻣَﺎﺫَٓﺍ ﺍَﺭَﺍﺩَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﺑِﻬٰﺬَﺍ ﻣَﺜَﻠﺎً

    Allah bu gibi hakîr misallerden neyi irade etmiştir?

    ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ

    Onlar bilirler.

    ﻟﺎَ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ

    Onlar bilmezler.

    ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ ﻭَ ﻳَﻬْﺪِﻯ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ

    Allah, onunla çoklarını dalâlete atar ve çoklarını da hidayete götürür.

    ﻣَﺎﺫَﺍ

    Ne?

    (İşarat-ül İ'caz sh: 165)

    ﻭَﻣَﺎ ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِٓ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟْﻔَﺎﺳِﻘِﻴﻦَ

    (Verdiği misallerle Allah) ancak fâsıkları saptırır.

    ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ

    Allah, onunla çoklarını dalâlete atar.

  2. #212
    Pürheves duaşart2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2018
    Mesajlar
    192

    Standart

    ﺍَﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻳَﻨْﻘُﻀُﻮﻥَ ﻋَﻬْﺪَ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﻣِﻦْ ﺑَﻌْﺪِ ﻣِﻴﺜَﺎﻗِﻪِ ﻭَ ﻳَﻘْﻄَﻌُﻮﻥَ ﻣَٓﺎ ﺍَﻣَﺮَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﺑِﻪِٓ ﺍَﻥْ ﻳُﻮﺻَﻞَ ﻭَ ﻳُﻔْﺴِﺪُﻭﻥَ ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ

    Fâsıklar öyle kimselerdir ki, Allah'a itaatten çıkıp, mîsak-ı ezelîde yaptıkları ahidlerini bozarlar ve Allah'ın akrabalar ve mü'minler arasında emrettiği bağlantıyı keserler; yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarırlar. (Bakara Sûresi, 2:27)

    ﻳَﻨْﻘُﻀُﻮﻥَ ﻋَﻬْﺪَ ﺍﻟﻠّٰﻪِ

    Fâsıklar, Allah'a verdikleri ahidlerini bozarlar.

    ﻭَ ﻳَﻘْﻄَﻌُﻮﻥَ ﻣَٓﺎ ﺍَﻣَﺮَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﺑِﻪِٓ ﺍَﻥْ ﻳُﻮﺻَﻞَ

    Allah'ın akrabalar veya mü'minler arasında emrettiği bağları koparırlar.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 166)

    ﻭَ ﻳُﻔْﺴِﺪُﻭﻥَ ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ

    Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar.

    ﺍُﻭﻟٰٓﺌِﻚَ ﻫُﻢُ ﺍﻟْﺨَﺎﺳِﺮُﻭﻥَ

    İşte onlar hüsrana uğrayanlardır.

    ﻋِﺒَﺎﺭَﺍﺗُﻨَﺎ ﺷَﺘّٰﻰ ﻭَ ﺣُﺴْﻨُﻚَ ﻭَﺍﺣِﺪٌ ﻭَ ﻛُﻞٌّ ﺍِﻟٰﻰ ﺫَﺍﻙَ ﺍﻟْﺠَﻤَﺎﻝِ ﻳُﺸِﻴﺮُ

    "Söylediğimiz sözler ayrı ayrı ise de, senin hüsnün birdir. Bütün sözlerimiz, o hüsn-ü cemale işaret ediyorlar."

    ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠّٰﻪَ ﻟﺎَ ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِٓﻰ ﺍَﻥْ ﻳَﻀْﺮِﺏَ ﻣَﺜَﻠﺎً ﻣَﺎ ﺑَﻌُﻮﺿَﺔً ﻓَﻤَﺎ ﻓَﻮْﻗَﻬَﺎ

    Cenâb-ı Hak, kullarını irşad ve ikaz etmek üzere, sivrisinek gibi küçük, kıymetsiz bir hayvanla veya bir mahlûkla misal getirmekten, kâfirlerin keyfi için haya etmez. (Bakara Sûresi, 2:26)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 167)

    ﺍِﻥَّ

    Muhakkak..

    ﻟﺎَ ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِﻰ

    Çekinmez, hayâ etmez.

    ﻟﺎَ ﻳَﺘْﺮُﻙُ

    Terk etmez.

    ﺑَﻌُﻮﺿَﺔً

    Sivrisinek.

    ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِﻰ

    Çekinir, hayâ eder.

    ﺍَﻣَﺎ ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِﻰ ﺭَﺏُّ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﺍَﻥْ ﻳُﻤَﺜِّﻞَ ﺑِﻬٰﺬِﻩِ ﺍﻟْﻤُﺤَﻘَّﺮَﺍﺕِ

    "Muhammed'in Rabbi bu hakir şeylerden temsil getirmeye hayâ etmez mi?"

    (İşarat-ül İ'caz sh: 168)

    ﻣُﺸَﺎﻛَﻠَﺔً ﻓِﻰ ﺍﻟﺼُّﺤْﺒَﺔِ

    Karşılıklı konuşmada muhatabın bildiği kelime ve mânâları kullanarak açıklama.

    ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِﻰ

    Çekinir.

    ﺍَﻥْ ﻳَﻀْﺮِﺏَ

    Bir mesele hakkında örnek verme.

    ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻤَﺜَﻞِ ﺍﻟْﺤَﻘِﻴﺮِ

    Değersiz ve sıradan bir örnekden.

    ﺿَﺮْﺏ

    Misal.

    ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠّٰﻪَ ﻟﺎَ ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِﻰ ﺿَﺮْﺏَ ﺍﻟْﺒَﻌُﻮﺿَﺔِ ﻣَﺜَﻠﺎً

    Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 169)

    ﺍِﺳْﺘِﺤْﻴَﺎ

    Çekinme, hayâ etme.

    ﺿَﺮْﺏ

    Misal.

    ﺑَﻌُﻮﺿَﺔً

    Sivrisinek.

    ﻣَﺜَﻠﺎً

    Misal.

    ﻣَﺎ

    O şey ki..

    ﻓَﻤَﺎ ﻓَﻮْﻗَﻬَﺎ

    Çok daha fevkinde, üstünde olan. (Bakara Sûresi, 2:26.)

    ﻣَﺎ ﻓَﻮْﻗَﻬَﺎ

    Onun üstünde, ötesinde.

  3. #213
    Pürheves duaşart2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2018
    Mesajlar
    192

    Standart

    ﻓَﺎَﻣَّﺎ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺍٰﻣَﻨُﻮﺍ ﻓَﻴَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ ﺍَﻧَّﻪُ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﻣِﻦْ ﺭَﺑِّﻬِﻢْ ﻭَ ﺍَﻣَّﺎ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻛَﻔَﺮُﻭﺍ ﻓَﻴَﻘُﻮﻟُﻮﻥَ ﻣَﺎﺫَٓﺍ ﺍَﺭَﺍﺩَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﺑِﻬٰﺬَﺍ ﻣَﺜَﻠﺎً

    İmanı olanlar, onun, Rablerinden hak olduğunu bilirler. Amma kâfirler, 'Allah bu gibi hakîr (küçük ve değersiz) misallerden neyi irade etmiştir?' derler. (Bakara Sûresi, 2:26)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 170)

    ﺍَﻣَّﺎ

    (o meseleye) gelince..., ise...

    ﻓَﻴَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ ﺍَﻧَّﻪُ ﺍﻟْﺤَﻖُّ

    Onlar bunun hak olduğunu bilirler.

    ﺍَﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺍٰﻣَﻨُﻮﺍ

    İman edenler.

    ﺍَﻟْﻤُﺆْﻣِﻨُﻮﻥَ

    Mü'minler.

    ﺍَﻧَّﻪُ ﺍﻟْﺒَﻠِﻴﻎُ

    Şüphesiz ki o çok belagatlidir.

    ﺍَﻧَّﻪُ ﺍﻟْﺤَﻖُّ

    Şüphesiz ki o haktır.

    ﺑَﻌُﻮﺿَﺔً

    Sivrisinek.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 171)

    ﻣِﻦْ ﺭَﺑِّﻬِﻢْ

    Rablerinden.

    ﻭَ ﺍَﻣَّﺎ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻛَﻔَﺮُﻭﺍ

    Kafirler ise.

    ﺍَﻣَّﺎ

    (o meseleye) gelince..., ise...

    ﺍَﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻛَﻔَﺮُﻭﺍ

    Küfredenler; Allah'ı inkar edenler.

    ﺍَﻟْﻜَﺎﻓِﺮُﻭﻥَ

    Kâfirler; inkarcılar.

    ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ

    Bilirler.

    ﻓَﻠﺎَ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ

    Bilmezler.

    ﻓَﻴَﻘُﻮﻟُﻮﻥَ

    Derler ki.

    ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ ﻭَ ﻳَﻬْﺪِﻯ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ

    Allah, onunla çoklarını dalâlete atar ve çoklarını da hidayete götürür.

    ﺍَﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺍٰﻣَﻨُﻮﺍ

    İman edenler.

    ﻳَﻬْﺪِﻯ ﺑِﻪِ

    Onunla hidayete götürür.

    ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِ

    Onunla dalalete götürür.

    ﻳَﻬْﺪِﻯ

    Doğru yola iletir.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 172)

    ﻣَﺎﺫَٓﺍ ﺍَﺭَﺍﺩَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ

    Allah bununla ne irade etti.

    ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ

    Birçoğunu.

    ﻭَﻣَﺎ ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِٓ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟْﻔَﺎﺳِﻘِﻴﻦَ

    Onunla ancak fâsıkları dalâlete atar.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 173)

  4. #214
    Pürheves duaşart2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2018
    Mesajlar
    192

    Standart

    ﺍَﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻳَﻨْﻘُﻀُﻮﻥَ ﻋَﻬْﺪَ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﻣِﻦْ ﺑَﻌْﺪِ ﻣِﻴﺜَﺎﻗِﻪِ ﻭَ ﻳَﻘْﻄَﻌُﻮﻥَ ﻣَٓﺎ ﺍَﻣَﺮَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﺑِﻪِٓ ﺍَﻥْ ﻳُﻮﺻَﻞَ ﻭَ ﻳُﻔْﺴِﺪُﻭﻥَ ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ

    Fâsıklar öyle kimselerdir ki, Allah'a itaatten çıkıp, mîsak-ı ezelîde yaptıkları ahidlerini bozarlar ve Allah'ın akrabalar ve mü'minler arasında emrettiği bağlantıyı keserler; yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarırlar. (Bakara Sûresi, 2:27)

    ﻳَﻨْﻘُﻀُﻮﻥَ

    Bozarlar.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 174)

    ﻭَ ﻳَﻘْﻄَﻌُﻮﻥَ ﻣَٓﺎ ﺍَﻣَﺮَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﺑِﻪِٓ ﺍَﻥْ ﻳُﻮﺻَﻞَ

    Allah'ın emrettiği bağlantıyı keserler.

    ﻭَ ﻳُﻔْﺴِﺪُﻭﻥَ ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ

    Yeryüzünde fesat çıkarıyorlar, bozgunculuk yapıyorlar.

    ﺍُﻭﻟٰٓﺌِﻚَ ﻫُﻢُ ﺍﻟْﺨَﺎﺳِﺮُﻭﻥَ

    İşte onlar, gerçekten zarara uğrayanlardır. (Bakara Sûresi, 2:27)

    ﺍُﻭﻟٰٓﺌِﻚَ

    İşte onlar

    (İşarat-ül İ'caz sh: 175)

    ﺍُﻭﻟٰٓﺌِﻚَ

    İşte onlar

    ﻫُﻢْ

    Onlar

    ﺍﻟْﺨَﺎﺳِﺮُﻭﻥَ

    Hüsrana uğrayanlar.

    ﺧَﺎﺳِﺮِﻳﻦ

    Hüsrandakiler.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 176)

  5. #215
    Pürheves duaşart2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2018
    Mesajlar
    192

    Standart

    28. Âyet

    ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻜْﻔُﺮُﻭﻥَ ﺑِﺎﻟﻠّٰﻪِ ﻭَﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ

    Ne suretle Allah'ı inkâr ediyorsunuz? Halbuki sizin hayatınız yoktu, O size hayatı verdi; sonra sizi öldürecektir, sonra yine hayat verecektir, sonra Ona rücu' edip gideceksiniz.

    ﻛَﻴْﻒَ

    Nasıl?

    (İşarat-ül İ'caz sh: 177)

    ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻜْﻔُﺮُﻭﻥَ

    Nasıl inkâr ediyorsunuz? (Bakara Sûresi, 2:28.)

    ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻜْﻔُﺮُﻭﻥَ ﺑِﺎﻟﻠّٰﻪِ ﻭَﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ

    Ne suretle Allah'ı inkâr ediyorsunuz. Hâlbuki sizin hayatınız yoktu; O size hayatı verdi. Sonra sizi öldürecek, sonra yine hayat verecektir. Sonra Ona rücu edip gideceksiniz. (Bakara Sûresi, 2:28.)

    ﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺕً

    Hayatınız yoktu, ölü idiniz. (Bakara Sûresi, 2:28.)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 178)

    ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢ

    O size hayatı verdi.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 179)

    ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢ

    O, sizi diriltti, size hayat verdi.

    ﻛَﻴْﻒَ

    Nasıl?

    ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ


    Sonra sizi tekrar (O) öldürecek.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 180)

    ﺛُﻢَّ ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ

    Sonra yine size hayat verecektir.

    ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ

    Sizi diriltecektir.

    ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ

    Sonra Ona rücu edip gideceksiniz. (Bakara Sûresi, 2:28.)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 181)

    ﻛَﻴْﻒَ

    Nasıl?

    ﻭَ ﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ

    Hâlbuki hayatınız yoktu, ölü idiniz.

    ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢْ

    (O) size hayat verdi.

    ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ

    Sonra sizi öldürecek.

    ﺛُﻢَّ ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ

    Sonra yine size hayat verecektir.

    ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ

    Sonra Ona rücu edip gideceksiniz. O'na döndürüleceksiniz. (Bakara Sûresi, 2:28.)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 182)

    ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻜْﻔُﺮُﻭﻥَ ﺑِﺎﻟﻠّٰﻪِ

    Nasıl Allah'ı inkâr ediyorsunuz? (Bakara Sûresi, 2:28.)

    ﺗَﻜْﻔُﺮُﻭﻥَ

    İnkâr ediyorsunuz

    ﻟﺎَ ﺗُﺆْﻣِﻨُﻮﻥَ

    İman etmiyorsunuz.

    ﻭَ ﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ

    Hâlbuki hayatınız yoktu, ölü idiniz.

    ﻭَ ﺗَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ ﺍِﻥْ ﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ

    Ölüler olduğunuzu bildiğiniz hâlde.

    ﺗَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ

    Biliyorsunuz, bildiğiniz hâlde.

    ﺍِﻥْ

    Eğer..

    (İşarat-ül İ'caz sh: 183)

    ﻛُﻨْﺘُﻢْ

    İdiniz.

    ﺍَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ

    Hayatı olmayanlar, cansızlar, ölüler.

    ﻟَﻢْ ﻳَﻜُﻦْ ﺷَﻴْﺌًﺎ ﻣَﺬْﻛُﻮﺭًﺍ

    Adı anılmaya bile değmez birşey. (İnsan Sûresi, 76:1)

    ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢْ

    O size hayatı verdi. (Bakara Sûresi, 2:28.)

    ﺍَﺣْﻴَﺎﻛُﻢْ

    Size hayat verdi.

    ﺻِﺮْﺗُﻢْ ﺍَﺣْﻴَٓﺎﺀً

    Diri oldunuz, hayat buldunuz.

    ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ

    Sonra sizi öldürecektir. (Bakara Sûresi, 2:28.)

    ﺗَﻤُﻮﺗُﻮﻥَ

    Ölürsünüz.

    ﺛُﻢَّ ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ

    Sonra size yine hayat verecektir.

    ﺛُﻢَّ

    Sonra yine

    (İşarat-ül İ'caz sh: 184)

    ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ

    Sonra Ona rücu edip gideceksiniz. (Bakara Sûresi, 2:28.)

    ﺛُﻢَّ

    Sonra.

    ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ


    (Esbab perdesinin keşfiyle, vesaitin tardıyla) Allah'a rücu' edeceksiniz."

    (İşarat-ül İ'caz sh: 185)

  6. #216
    Pürheves duaşart2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2018
    Mesajlar
    192

    Standart

    29. Âyet

    ﻫُﻮَ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺧَﻠَﻖَ ﻟَﻜُﻢْ ﻣَﺎ ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ ﺟَﻤِﻴﻌًﺎ ﺛُﻢَّ ﺍﺳْﺘَﻮٰٓﻯ ﺍِﻟَﻰ ﺍﻟﺴَّﻤَٓﺎﺀِ ﻓَﺴَﻮّٰﻳﻬُﻦَّ ﺳَﺒْﻊَ ﺳَﻤٰﻮَﺍﺕٍ ﻭَﻫُﻮَ ﺑِﻜُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ﻋَﻠِﻴﻢٌ

    O, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra semaya yöneldi ve gökleri yedi tabaka olarak tanzim etti. O herşeyi hakkıyla bilendir. (Bakara Sûresi, 2:29)

    ﻭَ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ

    Ve O'na döndürülürsünüz.

    ﺟَﻤِﻴﻌًﺎ

    Tamamı, hepsi.

    ﺛُﻢَّ

    Sonra

    ﺳَﺒْﻊَ

    Yedi.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 187)

    ﻭَ ﺗَﺰْﻋُﻢُ ﺍَﻧَّﻚَ ﺟِﺮْﻡٌ ﺻَﻐِﻴﺮٌ ٭ ﻭَ ﻓِﻴﻚَ ﺍﻧْﻄَﻮَﻯ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻢُ ﺍْﻟﺎَﻛْﺒَﺮُ

    Sen kendinin küçük bir varlık olduğunu zannedersin. Halbuki senin içinde büyük âlem dürülmüştür.

    ﺛُﻢَّ

    Sonra.

    ﻭَ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽَ ﺑَﻌْﺪَ ﺫٰﻟِﻚَ ﺩَﺣٰﻴﻬَﺎ

    Sonra da yeri yayıp (düzenleyip) döşedi. (Nâziât Sûresi, 19:30)

    ﻛَﺎﻧَﺘَﺎ ﺭَﺗْﻘًﺎ ﻓَﻔَﺘَﻘْﻨَﺎﻫُﻤَﺎ

    (Gök ile yer) bitişik iken, Biz onları birbirinden koparıp ayırdık. (Enbiyâ Sûresi, 21:30)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 188)

    ﻛَﺎﻧَﺘَﺎ ﺭَﺗْﻘًﺎ ﻓَﻔَﺘَﻘْﻨَﺎﻫُﻤَﺎ

    (Gök ile yer) bitişik iken, Biz onları birbirinden koparıp ayırdık. (Enbiyâ Sûresi, 21:30)

    ﻭَ ﻛَﺎﻥَ ﻋَﺮْﺷُﻪُ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﻤَٓﺎﺀِ

    Arşı su üzerindeyken... (Hûd Sûresi, 11:7)

    ﺛُﻢَّ

    Sonra.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 189)

    ﺛُﻢَّ

    Sonra

    ﺍِﺳْﺘَﻮٰﻯ

    Belli bir nizam ve intizamla düzenledi.

    ﺍِﻋْﻠَﻤُٓﻮﺍ ﻭَ ﺗَﻔَﻜَّﺮُﻭﺍ

    Bilin ve tefekkür edin.

    ﺛُﻢَّ ﺍِﻋْﻠَﻤُﻮﺍ ﻭَ ﺗَﻔَﻜَّﺮُﻭﺍ ﺍَﻧَّﻪُ ﺍﺳْﺘَﻮٰﻯ

    Sonra, bilin ve tefekkür edin ki, hiç şüphesiz O yönelmiştir (iradesini yöneltmiştir.)...

    ﺳَﺒْﻊَ

    Yedi.

    ﻣَﻮْﺝٌ ﻣَﻜْﻔُﻮﻑٌ

    (Sema), dalgaları karar kılmış bir deniz(dir.) (Tirmizî, Tefsîru Sûre 51:1; Müsned, 2:370)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 190)

    ﺳَﺒْﻊَ ﺳَﻤٰﻮَﺍﺕٍ

    Yedi gök.

    ﻫُﻮَ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺧَﻠَﻖَ ﻟَﻜُﻢْ ﻣَﺎ ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ ﺟَﻤِﻴﻊً

    O ki, yeryüzünde bulunan her şeyi sizin için yarattı.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 191)

    ﺛُﻢَّ ﺍﺳْﺘَﻮٰٓﻯ ﺍِﻟَﻰ ﺍﻟﺴَّﻤَٓﺎﺀِ

    Sonra semaya istiva etti.

    ﻓَﺴَﻮّٰﻳﻬُﻦَّ ﺳَﺒْﻊَ ﺳَﻤٰﻮَﺍﺕٍ

    Gökyüzünü yedi gök olarak tanzim etti.

    ﻛُﻦْ

    Ol.

    ﻓَﻴَﻜُﻮﻥُ

    Hemen oluverir.

    ﺍِﺳْﺘَﻮٰﻯ

    Belli bir nizam ve intizamla düzenledi.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 192)

    ﻭَﻫُﻮَ ﺑِﻜُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻋَﻠِﻴﻢٌ

    O, her şeyi hakkıyla bilendir.

    ﻫُﻮَ ﺍﻟَّﺬِﻯ

    O ki.

    ﻫُﻮَ

    O..

    ﺍَﻟَّﺬِﻯ

    Odur ki...

    ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ

    Sonra O'na tekrar döndürülürsünüz.

    ﺍِﻟَﻴْﻪِ

    Ona.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 193)

    ﻟَﻜُﻢْ

    Sizin için.

    ﻣَﺎ ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ

    Yeryüzünde bulunan her şey.

    ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ

    Yerde (içinde), yerin içinde.

    ﻓِﻰ

    ..de, ...da, içinde..

    ﻋَﻠَﻰ

    Üzerinde.

    ﺟَﻤِﻴﻌًﺎ

    Tamamı.

    ﺛُﻢَّ ﺍﺳْﺘَﻮٰﻯ


    Sonra belli bir nizam ve intizamla düzenledi.

    ﺛُﻢَّ

    Sonra.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 194)

    ﺍَﺭَﺍﺩَ ﺍَﻥْ ﻳُﺴَﻮِّﻯ

    Tesviyeyi (dengeli bir şekilde düzenlemeyi) irade etti.

    ﺍِﺳْﺘَﻮَﻯ

    Tesviye etti, düzenledi.

    ﺍِﻟَﻰ ﺍﻟﺴَّﻤَٓﺎﺀِ

    Gökyüzüne.

    ﻓَﺴَﻮّٰﻳﻬُﻦَّ

    Onları düzenledi.

    ﻓَﻴَﻜُﻮﻥُ

    Oluverir. (Yâsin Sûresi: 29.)

    ﻛُﻦْ

    Ol! (Yâsin Sûresi: 29.)

    ﻧَﻮَّﻋَﻬَﺎ ﻭَ ﻧَﻈَّﻤَﻬَﺎ ﻭَ ﺩَﺑَّﺮَ ﺍْﻟﺎَﻣْﺮَ ﺑَﻴْﻨَﻬَﺎ ﻓَﺴَﻮّٰﻳﻬُﻦَّ

    Nevi'lere ayırdı, tanzim etti, aralarında lâzım gelen emirleri, tedbirleri yaptı; sonra (yedi tabakaya) tesviye etti.

    ﻭَﻫُﻮَ ﺑِﻜُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻋَﻠِﻴﻢٌ

    O ki, her şeyi hakkıyla bilendir.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 195)

    ﻭَﻫُﻮَ ﻋَﻠٰﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻗَﺪِﻳﺮٌ

    Onun her şeye gücü yeter.

    ﻭَﻫُﻮَ ﺑِﻜُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻋَﻠِﻴﻢٌ

    O ki, her şeyi hakkıyla bilendir.

    ﺑِﻜُﻞِّ

    Her şeye.

    ﻣَﺎ ﻣِﻦْ ﻋَﺎﻡٍ ﺍِﻟﺎَّ ﻭَﻗَﺪْ ﺧُﺺَّ ﻣِﻨﻪُ ﺍﻟْﺒَﻌْﺾُ

    Umumî hiçbir şey yoktur ki bazı hususî durumları olmasın.

    ﺷَﻲْﺀٍ

    Şey. "Bu kelime; vâcib, mümkin, mümteni'a şamildir."

    ﻋَﻠِﻴﻢٌ

    Hakkıyla bilir.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 196)

  7. #217
    Pürheves duaşart2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2018
    Mesajlar
    192

    Standart

    30. Âyet

    ﻭَ ﺍِﺫْ ﻗَﺎﻝَ ﺭَﺑُّﻚَ ﻟِﻠْﻤَﻠٰٓﺌِﻜَﺔِ ﺍِﻧِّﻰ ﺟَﺎﻋِﻞٌ ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ ﺧَﻠِﻴﻔَﺔً ﻗَﺎﻟُٓﻮﺍ ﺍَﺗَﺠْﻌَﻞُ ﻓِﻴﻬَﺎ ﻣَﻦْ ﻳُﻔْﺴِﺪُ ﻓِﻴﻬَﺎ ﻭَ ﻳَﺴْﻔِﻚُ ﺍﻟﺪِّﻣَٓﺎﺀَ ﻭَ ﻧَﺤْﻦُ ﻧُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻙَ ﻭَ ﻧُﻘَﺪِّﺱُ ﻟَﻚَ ﻗَﺎﻝَ ﺍِﻧِّٓﻰ ﺍَﻋْﻠَﻢُ ﻣَﺎﻟﺎَ ﺗَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ

    "Yani: Düşün o zamanı ki, Rabb'in melaikeye hitaben: "Ben yerde bir halifeyi yaratacağım!" dedi. Melaike de: "Yerde fesad yapacak, kan dökecek kimseleri mi yaratacaksın! Halbuki biz, hamdinle seni tesbih ve takdis ediyoruz." dediler. Rabb'in de: "Sizin bilmediğinizi ben biliyorum!" diye onlara cevab verdi." (Bakara Sûresi, 2:30)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 199)

    ﻭَ ﺍِﺫْ

    Hani.

    ﻭَﻫُﻮَ ﺑِﻜُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻋَﻠِﻴﻢٌ

    O her şeyi hakkıyla bilendir. (Bakara Sûresi, 2:29.)

    ﺍِﺫْ ﺧَﻠَﻖَ ﻣَﺎ ﺧَﻠَﻖَ ﻣُﻨْﺘَﻈَﻤًﺎ ﻭَ ﺍِﺫْ ﻗَﺎﻝَ ﺭَﺑُّﻚَ

    Hani yarattığını muntazam yaratmıştı ve Rabbin şöyle demişti: ...

    ﺍِﻧِّﻰ ﺟَﺎﻋِﻞٌ ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ ﺧَﻠِﻴﻔَﺔً

    Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım. (Bakara Sûresi, 2:30.)

    ﻗَﺎﻟُٓﻮﺍ ﺍَﺗَﺠْﻌَﻞُ ﻓِﻴﻬَﺎ ﻣَﻦْ ﻳُﻔْﺴِﺪُ ﻓِﻴﻬَﺎ ﻭَ ﻳَﺴْﻔِﻚُ ﺍﻟﺪِّﻣَٓﺎﺀَ

    Melâike de, "Yerde fesat yapacak, kan dökecek kimseleri mi yaratacaksın?" dediler. (Bakara Sûresi, 2:30.)

    ﻗَﺎﻝَ ﺍِﻧِّٓﻰ ﺍَﻋْﻠَﻢُ ﻣَﺎﻟﺎَ ﺗَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ

    Rabbin de, "Sizin bilmediğinizi Ben biliyorum" dedi. (Bakara Sûresi, 2:30.)

    ﻭَ ﺍِﺫْ ﻗَﺎﻝَ ﺭَﺑُّﻚَ

    Rabbin şöyle demişti: ...

    ﺍِﺫْ ﺧَﻠَﻖَ ﻣَﺎ ﺧَﻠَﻖَ ﻣُﻨْﺘَﻈَﻤً


    Hani yarattığını muntazam olarak yaratmıştı...

    (İşarat-ül İ'caz sh: 200)

    ﺍِﺫْ

    Hani.

    ﺭَﺑُّﻚَ

    Rabbin.

    ﻟِﻠْﻤَﻠٰﺌِﻜَﺔِ

    Meleklere.

    ﺍِﻧِّﻰ

    Muhakkak ki, ben..

    ﺍَﺗَﺠْﻌَﻞُ

    Yaratacak mısın? Yapacak mısın?

    ﻭَ ﺍِﺫْ ﻗُﻠْﻨَ

    Hani biz demiştik.

    ﺍِﻧَّٓﺎ ﺍَﻧْﺰَﻟْﻨَٓﺎ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ﺍﻟْﻜِﺘَﺎﺏَ ﺑِﺎﻟْﺤَﻖِّ ﻟِﺘَﺤْﻜُﻢَ ﺑَﻴْﻦَ ﺍﻟﻨَّﺎﺱِ ﺑِﻤَٓﺎ ﺍَﺭٰﻳﻚَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ

    Muhakkak ki Biz, Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye Kur'ân'ı Sana hak olarak indirdik.

    (Nisâ Sûresi, 4:105.)

    ﻧَﺎ

    Biz.

    ﺑِﻤَٓﺎ ﺍَﺭٰﻳﻚَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ

    Allah'ın gösterdiği şekilde. (Nisâ Sûresi, 4:105.)

    ﺟَﺎﻋِﻞٌ

    Yapan.

    ﺧَﺎﻟِﻖٌ

    Yaratan.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 201)

    ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ

    Dünyada, arzda.

    ﻓِﻰ

    ...da, ...de, içinde.

    ﻋَﻠَﻰ

    Üzerinde.

    ﺧَﻠِﻴﻔَﺔ

    Bir halife.

    ﻗَﺎﻟُٓﻮﺍ ﺍَﺗَﺠْﻌَﻞُ ﻓِﻴﻬَﺎ ﻣَﻦْ ﻳُﻔْﺴِﺪُ ﻓِﻴﻬَﺎ ﻭَ ﻳَﺴْﻔِﻚُ ﺍﻟﺪِّﻣَٓﺎﺀَ

    (Melâike de, "Yerde) fesat yapacak, kan dökecek kimseleri mi yaratacaksn?" dediler. (Bakara Sûresi, 2:30)

    ﻗَﺎﻟُٓﻮﺍ ﺍَﺗَﺠْﻌَﻞُ

    Yaratacak mısın? Yapacak mısın? Dediler.

    ﺍِﺫْ ﻗَﺎﻝَ

    Hani, demişti...

    (İşarat-ül İ'caz sh: 202)

    ﻗَﺎﻝَ - ﻗَﺎﻟُٓﻮﺍ

    Dedi-dediler.

    ﺍَﺗَﺠْﻌَﻞُ

    Yaratacak mısın? (Bakara Sûresi, 2:30.)

    ﻓِﻴﻬَﺎ

    Onda, orada.

    ﻣَﻦْ

    Kimse, o kimse.

    ﻳُﻔْﺴِﺪُ

    Fesad çıkarıyor, bozgunculuk yapıyor.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 203)

    ﻓِﻴﻬَ

    Onda, orada.

    ﻳَﺴْﻔِﻜُﻮﻥَ

    Kan dökerler, kan döküyorlar.

    ﻳَﻘْﺘُﻠُﻮﻥَ

    Öldürürler, öldürüyorlar.

    ﺍﻟﺪِّﻣَٓﺎﺀَ

    Kanlar.

    ﻭَ ﻧَﺤْﻦُ ﻧُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻙَ ﻭَ ﻧُﻘَﺪِّﺱُ ﻟَﻚَ

    Halbuki biz, hamdinle Seni tesbih ve takdîs ediyoruz. (Bakara Sûresi, 2:30.)

    ﻭَ ﻧَﺤْﻦُ ﻧُﺴَﺒِّﺢُ

    Biz tesbih ediyoruz.

    ﻧَﺤْﻦُ

    Biz.

    ﻧُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻙَ

    Hamdinle Seni tesbih ediyoruz. (Bakara Sûresi, 2:30.)

    ﻭَ ﻧُﻘَﺪِّﺱُ ﻟَﻚَ

    Ve Seni takdîs ediyoruz.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 204)

    ﻧُﻘَﺪِّﺳُﻚَ

    Seni takdîs ediyoruz. (Bakara Sûresi, 2:30.)

    ﻧُﻘَﺪِّﺱُ ﻟﺎَﺟْﻠِﻚَ

    Biz nefislerimizi, fiillerimizi günahlardan temizlemekle beraber, kalplerimizi masivadan Senin için çeviriyoruz.

    ﻳَﺴْﻔِﻚُ

    Kan döker, kan döküyor.

    ﻗَﺎﻝَ ﺍِﻧِّٓﻰ ﺍَﻋْﻠَﻢُ ﻣَﺎﻟﺎَ ﺗَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ

    Rabbin de, "Sizin bilmediğinizi Ben biliyorum" dedi. (Bakara Sûresi, 2:30.)

    ﺍِﻧِّٓﻰ ﺍَﻋْﻠَﻢُ

    Muhakkak ben biliyorum.

    ﺍِﻥَّ

    Muhakkak ki.

    ﻟﺎَ ﺗَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ

    Bilmiyorsunuz. (Bakara Sûresi, 2:30.)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 205)

    ﺍَﻋْﻠَﻢُ

    Biliyorum. (Bakara Sûresi, 2:30.)

    ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠّٰﻪَ ﻋَﻠِﻴﻢٌ ﺣَﻜِﻴﻢٌ

    Muhakkak ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yapar. (Tevbe Sûresi, 9:28.)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 206)

  8. #218
    Pürheves duaşart2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2018
    Mesajlar
    192

    Standart

    31.32.33.Âyetler

    ﻭَﻋَﻠَّﻢَ ﺍٰﺩَﻡَ ﺍْﻟﺎَﺳْﻤَٓﺎﺀَ ﻛُﻠَّﻬَﺎ ﺛُﻢَّ ﻋَﺮَﺿَﻬُﻢْ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﻤَﻠٰٓﺌِﻜَﺔِ ﻓَﻘَﺎﻝَ ﺍَﻧْﺒِﺌُﻮﻧِﻰ ﺑِﺎَﺳْﻤَٓﺎﺀِ ﻫٰٓﺆُﻟﺎَٓﺀِ ﺍِﻥْ ﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺻَﺎﺩِﻗِﻴﻦَ ٭ ﻗَﺎﻟُﻮﺍ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻟﺎَ ﻋِﻠْﻢَ ﻟَﻨَٓﺎ ﺍِﻟﺎَّ ﻣَﺎ ﻋَﻠَّﻤْﺘَﻨَﺎ ﺍِﻧَّﻚَ ﺍَﻧْﺖَ ﺍﻟْﻌَﻠِﻴﻢُ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢ ٭ ﻗَﺎﻝَ ﻳَٓﺎ ﺍٰﺩَﻡُ ﺍَﻧْﺒِﺌْﻬُﻢْ ﺑِﺎَﺳْﻤَٓﺎﺋِﻬِﻢْ ﻓَﻠَﻤَّٓﺎ ﺍَﻧْﺒَﺎَﻫُﻢْ ﺑِﺎَﺳْﻤَٓﺎﺋِﻬِﻢْ ﻗَﺎﻝَ ﺍَﻟَﻢْ ﺍَﻗُﻞْ ﻟَﻜُﻢْ ﺍِﻧِّٓﻰ ﺍَﻋْﻠَﻢُ ﻏَﻴْﺐَ ﺍﻟﺴَّﻤٰﻮَﺍﺕِ ﻭَﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ ﻭَﺍَﻋْﻠَﻢُ ﻣَﺎ ﺗُﺒْﺪُﻭﻥَ ﻭَﻣَﺎ ﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺗَﻜْﺘُﻤُﻮﻥَ

    Cenab-ı Hak, bütün eşyanın isimlerini Âdem'e (A.S.) öğretti. Sonra o eşyayı melaikeye göstererek dedi ki: "Eğer iddianızda sadık iseniz, bunların isimlerini bana söyleyiniz." Melaike dediler ki: "Seni her nekaisten tenzih ve bütün sıfât-ı kemaliye ile muttasıf olduğunu ikrar ederiz. Senin bize öğrettiğin ilimden başka bir ilmimiz yoktur, herşeyi bilici ve her kimseye liyakatına göre ilm ü irfan ihsan edici sensin." Cenab-ı Hak dedi ki: "Yâ Âdem! Bunların isimlerini onlara söyle." Vakta ki Âdem, isimlerini onlara söyledi. Cenab-ı Hak dedi ki: "Size demedim mi semavat ve Arz'ın gaybını bilirim ve sizin Âdem hakkında lisanla izhar ettiğinizi ve kalben gizlediğinizi bilirim." (Bakara Sûresi, 2:31,32,33)

    ﻭَﻟﺎَ ﺭَﻃْﺐٍ ﻭَﻟﺎَ ﻳَﺎﺑِﺲٍ ﺍِﻟﺎَّ ﻓِﻰ ﻛِﺘَﺎﺏٍ ﻣُﺒِﻴﻦٍ

    Yaş ve kuru ne varsa ap açık bir kitapta yazılmıştır. (En'âm Sûresi, 6:59)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 207)

    ﻭَ ﻋَﻠَّﻢَ ﺍٰﺩَﻡَ ﺍْﻟﺎَﺳْﻤَٓﺎﺀَ ﻛُﻠَّﻬَﺎ

    Allah, Âdem'e bütün isimleri öğretti. (Bakara Sûresi, 2:31)

    ﻭَ ﺍَﻟَﻨَّﺎ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺤَﺪِﻳﺪَ

    Demiri de Onun için yumuşattık. (Sebe Sûresi, 34:10)

    ﻏُﺪُﻭُّﻫَﺎ ﺷَﻬْﺮٌ ﻭَ ﺭَﻭَﺍﺣُﻬَﺎ ﺷَﻬْﺮٌ

    Sabah gidişi bir aylık, akşam gidişi de bir aylık mesafe (giderdi.) (Sebe Sûresi, 34:12)

    ﻛَﺎَﻥَّ ﻛِﺮَﺍﻡَ ﺍﻟْﻜَﺎﺗِﺒِﻴﻦَ ﺗَﻨَﺰَّﻟُﻮﺍ ﻋَﻠٰﻰ ﻗَﻠْﺒِﻪِ ﻭَﺣْﻴًﺎ ﺑِﻤَﺎ ﻓِﻰ ﺻَﺤِﻴﻔَﺔٍ

    Sanki Kirâmel Kâtibîn melekleri yazılı bir sayfadaki herşeyi onun kalbine ilhâm ediyordu.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 208)

    ﺍَﻥِ ﺍﺿْﺮِﺏْ ﺑِﻌَﺼَﺎﻙَ ﺍﻟْﺤَﺠَﺮَ

    "Âsânı taşa vur" (dedik.) (Bakara Sûresi, 2:60)

    ﻳَﺎ ﻧَﺎﺭُ ﻛُﻮﻧِﻰ ﺑَﺮْﺩًﺍ ﻭَ ﺳَﻠﺎَﻣًﺎ

    Ey ateş, serin ve selâmetli ol. (Enbiyâ Sûresi, 21:69)

    ﻟَﻮْﻟﺎَٓ ﺍَﻥْ ﺭَﺍٰ ﺑُﺮْﻫَﺎﻥَ ﺭَﺑِّﻪِ

    Eğer Rabbinin delilini görmeseydi. (Yûsuf Sûresi, 12:24)

    ﺍِﻧِّﻰ َﻟﺎَﺟِﺪُ ﺭِﻳﺢَ ﻳُﻮﺳُﻒَ

    Yani "Ben Yusuf'un kokusunu alıyorum"

    ﺍَﻧَﺎ ﺍٰﺗِﻴﻚَ ﺑِﻪِ ﻗَﺒْﻞَ ﺍَﻥْ ﻳَﺮْﺗَﺪَّ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ﻃَﺮْﻓُﻚَ

    Sen daha gözünü açıp kapamadan ben onu Sana getiririm. (Neml Sûresi, 21:40)

    ﻋُﻠِّﻤْﻨَﺎ ﻣَﻨْﻄِﻖَ ﺍﻟﻄَّﻴْﺮِ

    Bize kuşların dili öğretildi. (Neml Sûresi, 21:16)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 209)

    ﻭَﻋَﻠَّﻢَ ﺍٰﺩَﻡَ ﺍْﻟﺎَﺳْﻤَٓﺎﺀَ

    Allah, Âdem'e bütün isimleri öğretti. (Bakara Sûresi, 2:31)

    ﺍِﻧِّٓﻰ ﺍَﻋْﻠَﻢُ ﻣَﺎ ﻟﺎَ ﺗَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ

    Şüphesiz ki ben sizin bilmediklerinizi bilirim. (Bakara Sûresi, 2:29)

    ﺛُﻢَّ ﻋَﺮَﺿَﻬُﻢْ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﻤَﻠٰٓﺌِﻜَﺔِ ﻓَﻘَﺎﻝَ ﺍَﻧْﺒِﺌُﻮﻧِﻰ ﺑِﺎَﺳْﻤَٓﺎﺀِ ﻫٰٓﺆُﻟﺎَٓﺀِ ﺍِﻥْ ﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺻَﺎﺩِﻗِﻴﻦَ

    Sonra Allah bütün varlıkları melâikeye göstererek dedi ki: 'Eğer iddianızda sadık iseniz, bunların isimlerini Bana söyleyiniz.' (Bakara Sûresi, 2:31)

    (İşarat-ül İ'caz sh: 210)

    ﻗَﺎﻟُﻮﺍ

    Dediler.

    ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻟﺎَ ﻋِﻠْﻢَ ﻟَﻨَٓﺎ ﺍِﻟﺎَّ ﻣَﺎ ﻋَﻠَّﻤْﺘَﻨَٓﺎ ﺍِﻧَّﻚَ ﺍَﻧْﺖَ ﺍﻟْﻌَﻠِﻴﻢُ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢُ

    Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Sûresi, 2:32)

    ﻗَﺎﻝَ ﻳَٓﺎ ﺍٰﺩَﻡُ ﺍَﻧْﺒِﺌْﻬُﻢْ ﺑِﺎَﺳْﻤَٓﺎﺋِﻬِﻢْ

    Cenab-ı Hak dedi ki: 'Ya Âdem! Bunların isimlerini onlara söyle.' (Bakara Sûresi, 2:33)

    ﻗَﺎﻝَ ﺍَﻟَﻢْ ﺍَﻗُﻞْ ﻟَﻜُﻢْ ﺍِﻧِّٓﻰ ﺍَﻋْﻠَﻢُ ﻏَﻴْﺐَ ﺍﻟﺴَّﻤٰﻮَﺍﺕِ ﻭَﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ ﻭَﺍَﻋْﻠَﻢُ ﻣَﺎ ﺗُﺒْﺪُﻭﻥَ ﻭَﻣَﺎ ﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺗَﻜْﺘُﻤُﻮﻥَ

    Cenab-ı Hak dedi ki: 'Size demedim mi semavat ve arzın gaybını bilirim ve sizin izhar ettiğinizi ve gizlediğinizi bilirim.' (Bakara Sûresi, 2:33)

    ﻭَ ﻋَﻠَّﻢَ ﺍٰﺩَﻡَ ﺍْﻟﺎَﺳْﻤَٓﺎﺀَ ﻛُﻠَّﻬَ

    Allah, Âdem'e bütün isimleri öğretti. (Bakara Sûresi, 2:31)

    ﻋَﻠَّﻢَ

    Öğretti.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 211)

    ﺍٰﺩَﻡَ

    Âdem

    ﺍْﻟﺎَﺳْﻤَٓﺎﺀَ

    İsimler.

    ﻋَﺮَﺿَﻬُﻢْ

    Onlara arzetti, sundu.

    ﻛُﻠَّﻬَﺎ

    Hepsini, tamamını.

    ﺛُﻢَّ ﻋَﺮَﺿَﻬُﻢْ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﻤَﻠٰٓﺌِﻜَﺔِ ﻓَﻘَﺎﻝَ ﺍَﻧْﺒِﺌُﻮﻧِﻰ ﺑِﺎَﺳْﻤَٓﺎﺀِ ﻫٰٓﺆُﻟﺎَٓﺀِ ﺍِﻥْ ﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺻَﺎﺩِﻗِﻴﻦَ

    Sonra Allah bütün varlıkları melâikeye göstererek dedi ki: 'Eğer iddianızda sadık iseniz, bunların isimlerini Bana söyleyiniz.' (Bakara Sûresi, 2:31)

    ﺛُﻢَّ

    Sonra

    ﻫُﻮَ ﺍَﻛْﺮَﻡُ ﻣِﻨْﻜُﻢْ ﻭَ ﺍَﺣَﻖُّ ﺑِﺎﻟْﺨِﻠﺎَﻓَﺔِ

    "Yani: Âdem, sizden daha kerim ve hilafete daha müstehak ve lâyıktır."

    ﻫُﻢْ

    Onlar, onlara.

    (İşarat-ül İ'caz sh: 212)

    ﻫُﻢْ

    Onlara

    ﻋَﺮَﺽَ

    Arzetti, sundu.

    ﻋَﻠٰﻰ

    Üzerine, üzerinde..

    ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻟﺎَ ﻋِﻠْﻢَ ﻟَﻨَٓﺎ ﺍِﻟﺎَّ ﻣَﺎ ﻋَﻠَّﻤْﺘَﻨَٓﺎ ﺍِﻧَّﻚَ ﺍَﻧْﺖَ ﺍﻟْﻌَﻠِﻴﻢُ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢُ

    Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Sûresi, 2:32)

    ﻭَ ﺍٰﺧِﺮُ ﺩَﻋْﻮٰﻳﻬُﻢْ ﺍَﻥِ ﺍﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠّٰﻪِ ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ

    Onların duaları ise şu sözlerle sona erer: 'Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.' (Yûnus Sûresi, 10:10)

  9. #219
    Pürheves duaşart2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2018
    Mesajlar
    192

    Standart

    Mesnevi-i Nuriye

    (Türkçe Tercümesi)
    Mütercim Abdülmecid Nursî


    Bu Mesnevî-i Nuriye 1921- 1922 yıllarında İstanbul'da Arapça olarak te'lif edilmiş olup Arapça olarak yayınlanmıştır. Bilahere 1950 den sonra Abdülmecid Ağabey tarafından tercüme edilmiştir.

    (Mesnevî-i Nuriye sh: 5)

    ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ

    Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

    (Mesnevî-i Nuriye sh: 7)

    ﻭَ ﻓِﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻟَﻪُ ﺍٰﻳَﺔٌ ﺗَﺪُﻝُّ ﻋَﻠٰﻰ ﺍَﻧَّﻪُ ﻭَﺍﺣِﺪٌ

    Her bir şeyde, Onun bir olduğuna delâlet eden bir âyet vardır. (İbnü'-Mu'tez'in bir şiirinden alınmıştır. İbn-i Kesîr, Tefsîrü'l-Kur'ani'l-Azîm, 1:24)

    (Mesnevî-i Nuriye sh: 10)

    Lem'alar

    (Türkçe Risale-i Nur'un Yirmiikinci Sözü ile aynı mealdedir)

    ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ

    Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

    ﺍَﻟﻠّٰﻪُ ﺧَﺎﻟِﻖُ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻭَﻫُﻮَ ﻋَﻠٰﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻭَﻛِﻴﻞٌ

    Allah herşeyin yaratıcısıdır. Ve O her şey üzerinde hakkıyla görüp gözeticidir. (Zümer Sûresi, 39:62)

    ﻟَﻪُ ﻣَﻘَﺎﻟِﻴﺪُ ﺍﻟﺴَّﻤٰﻮَﺍﺕِ ﻭَ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ

    Göklerin ve yerin tedbir ve tasarrufu Ona âittir. (Zümer Sûresi, 39:63)

    ﻓَﺴُﺒْﺤَﺎﻥَ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺑِﻴَﺪِﻩِ ﻣَﻠَﻜُﻮﺕُ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ

    Şânı ne yücedir Onun ki, herşeyin hüküm ve tasarrufu elindedir. (Yâsin Sûresi, 36:83)

    ﻭَﺍِﻥْ ﻣِﻦْ ﺷَﻲْﺀٍ ﺍِﻟﺎَّ ﻋِﻨْﺪَﻧَﺎ ﺧَﺰَٓﺍﺋِﻨُﻪُ

    Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim yanımızda olmasın. (Hicr Sûresi, 15:21)

    ﻣَﺎ ﻣِﻦْ ﺩَٓﺍﺑَّﺔٍ ﺍِﻟﺎَّ ﻫُﻮَ ﺍٰﺧِﺬٌ ﺑِﻨَﺎﺻِﻴَﺘِﻬَﺎ

    Hiçbir canlı yoktur ki, Allah onu alnından tutup kudretine boyun eğdirmiş olmasın. (Hûd Sûresi, 11:56)

    (Mesnevî-i Nuriye sh: 15)

    ﻓَﺎﻧْﻈُﺮْ ﺍِﻟٰٓﻰ ﺍٰﺛَﺎﺭِ ﺭَﺣْﻤَﺖِ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﻛَﻴْﻒَ ﻳُﺤْﻴِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽَ ﺑَﻌْﺪَ ﻣَﻮْﺗِﻬَﺎ ﺍِﻥَّ ﺫٰﻟِﻚَ ﻟَﻤُﺤْﻴِﻰ ﺍﻟْﻤَﻮْﺗٰﻰ ﻭَﻫُﻮَ ﻋَﻠٰﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻗَﺪِﻳﺮٌ

    Şimdi bak Allah'ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor? Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O herşeye hakkıyla kàdirdir. (Rum Sûresi, 30:50)

    (Mesnevî-i Nuriye sh: 21)

  10. #220
    Pürheves duaşart2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2018
    Mesajlar
    192

    Standart

    Reşhalar

    ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ

    Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

    (Mesnevî-i Nuriye sh: 22)

    ﻟﺎَٓ ﺍِﻟٰﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠّٰﻪُ

    Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur.

    (Mesnevî-i Nuriye sh: 23)

    ﻟَﻴْﺲَ ﺍﻟْﺨَﺒَﺮُ ﻛَﺎﻟْﻌَﻴَﺎﻥِ

    Haber, gözle görmeye benzemez, ikisi aynı şey değildir.

    (Mesnevî-i Nuriye sh: 25)

    ﻟَﻮْﻟﺎَﻙَ ﻟَﻮْﻟﺎَﻙَ ﻟَﻤَﺎ ﺧَﻠَﻘْﺖُ ﺍْﻟﺎَﻓْﻠﺎَﻙَ

    Sen olmasaydın [yâ Muhammed], Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım. (Keşfü'l-Hafâ, 2:164, hadis no: 2123.)

    (Mesnevî-i Nuriye sh: 27)

    ﺍِﻥْ ﻫُﻮَ ﺍِﻟﺎَّ ﻭَﺣْﻰٌ ﻳُﻮﺣٰﻰ

    O ancak kendisine vahyolunanı söyler. (Necm Sûresi, 53:4)

    ﺍِﺫَﺍ ﺍﻟﺸَّﻤْﺲُ ﻛُﻮِّﺭَﺕْ

    Güneş dürülüp toplandığında. (Tekvîr Sûresi, 81:1)

    ﺍِﺫَﺍ ﺍﻟﺴَّﻤَٓﺎﺀُ ﺍﻧْﻔَﻄَﺮَﺕْ

    Gök yarıldığı zaman. (İnfitar Sûresi, 82:1)

    ﺍِﺫَﺍ ﺯُﻟْﺰِﻟَﺖِ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽُ ﺯِﻟْﺰَﺍﻟَﻬَ

    Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. (Zilzal Sûresi, 99:1)

    (Mesnevî-i Nuriye sh: 30)

    ﺍَﻟﻠّٰﻬُﻢَّ ﺻَﻞِّ ﻭَ ﺳَﻠِّﻢْ ﻋَﻠٰﻰ ﻫٰﺬَﺍ ﺍﻟﺬَّﺍﺕِ ﺍﻟﻨُّﻮﺭَﺍﻧِﻰِّ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺍُﻧْﺰِﻝَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍٰﻥُ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢُ ﻣِﻦَ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻌَﺮْﺵِ ﺍﻟْﻌَﻈِﻴﻢِ ﺍَﻋْﻨِﻰ ﺳَﻴِّﺪِﻧَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﺍَﻟْﻒُ ﺍَﻟْﻒِ ﺻَﻠﺎَﺓٍ ﻭَ ﺍَﻟْﻒُ ﺍَﻟْﻒِ ﺳَﻠﺎَﻡٍ ﺑِﻌَﺪَﺩِ ﺣَﺴَﻨَﺎﺕِ ﺍُﻣَّﺘِﻪِ ﻋَﻠٰﻰ ﻣَﻦْ ﺑَﺸَّﺮَ ﺑِﺮِﺳَﺎﻟَﺘِﻪِ ﺍﻟﺘَّﻮْﺭٰﻳﺔُ ﻭَ ﺍْﻟﺎِﻧْﺠِﻴﻞُ ﻭَ ﺍﻟﺰَّﺑُﻮﺭُ ﻭَ ﺑَﺸَّﺮَ ﺑِﻨُﺒُﻮَّﺗِﻪِ ﺍْﻟﺎِﺭْﻫَﺎﺻَﺎﺕُ ﻭَ ﻫَﻮَﺍﺗِﻒُ ﺍﻟْﺠِﻦِّ ﻭَ ﺍَﻭْﻟِﻴَٓﺎﺀُ ﺍْﻟﺎِﻧْﺲِ ﻭَ ﻛَﻮَﺍﻫِﻦُ ﺍﻟْﺒَﺸَﺮِ ﻭَﺍﻧْﺸَﻖَّ ﺑِﺎِﺷَﺎﺭَﺗِﻪِ ﺍﻟْﻘَﻤَﺮُ ﺳَﻴِّﺪِﻧَﺎ ﻭَ ﻣَﻮْﻟﺎَﻧَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﺍَﻟْﻒُ ﺍَﻟْﻒِ ﺻَﻠﺎَﺓٍ ﻭَ ﺍَﻟْﻒُ ﺍﻟْﻒِ ﺳَﻠﺎَﻡٍ ﺑِﻌَﺪَﺩِ ﺍَﻧْﻔَﺎﺱِ ﺍُﻣَّﺘِﻪِ ﻋَﻠٰﻰ ﻣَﻦْ ﺟَٓﺎﺋَﺖْ ﻟِﺪَﻋْﻮَﺗِﻪِ ﺍﻟﺸَّﺠَﺮُ ﻭَ ﻧَﺰَﻝَ ﺳُﺮْﻋَﺔً ﺑِﺪُﻋَٓﺎﺋِﻪِ ﺍﻟْﻤَﻄَﺮُ ﻭَ ﺍَﻇَﻠَّﺘْﻪُ ﺍﻟْﻐَﻤَﺎﻣَﺔُ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﺤَﺮِّ ﻭَ ﺷَﺒِﻊَ ﻣِﻦْ ﺻَﺎﻉٍ ﻣِﻦْ ﻃَﻌَﺎﻣِﻪِ ﻣِﺌَﺎﺕٌ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﺒَﺸَﺮِ ﻭَ ﻧَﺒَﻊَ ﺍﻟْﻤَٓﺎﺀُ ﻣِﻦْ ﺑَﻴْﻦِ ﺍَﺻَﺎﺑِﻌِﻪِ ﺛَﻠﺎَﺙَ ﻣَﺮَّﺍﺕٍ ﻛَﺎﻟْﻜَﻮْﺛَﺮِ ﻭَ ﺳَﺒَّﺢَ ﻓِﻰ ﻛَﻔَّﻴْﻪِ ﺍﻟْﺤَﺼَﺎﺓُ ﻭَ ﺍﻟْﻤَﺪَﺭُ ﻭَ ﺍَﻧْﻄَﻖَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﻟَﻪُ ﺍﻟﻀَّﺐَّ ﻭَ ﺍﻟﻈَّﺒْﻰَ ﻭَ ﺍﻟﺬِّﺋْﺐَ ﻭَ ﺍﻟْﺠِﺬْﻉَ ﻭَ ﺍﻟﺬِّﺭَﺍﻉَ ﻭَ ﺍﻟْﺠَﻤَﻞَ ﻭَ ﺍﻟْﺠَﺒَﻞَ ﻭَ ﺍﻟْﺤَﺠَﺮَ ﻭَ ﺍﻟﺸَّﺠَﺮَ ﺻَﺎﺣِﺐُ ﺍﻟْﻤِﻌْﺮَﺍﺝِ ﻭَ ﻣَﺎ ﺯَﺍﻍَ ﺍﻟْﺒَﺼَﺮُ ﺳَﻴِّﺪِﻧَﺎ ﻭَ ﻣَﻮْﻟﺎَﻧَﺎ ﻭَ ﺷَﻔِﻴﻌِﻨَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﺍَﻟْﻒُ ﺍَﻟْﻒِ ﺻَﻠﺎَﺓٍ ﻭَ ﺍَﻟْﻒُ ﺍَﻟْﻒِ ﺳَﻠﺎَﻡٍ ﺑِﻌَﺪَﺩِ ﻛُﻞِّ ﺍﻟْﺤُﺮُﻭﻑِ ﺍﻟْﻤُﺘَﺸَﻜِّﻠَﺔِ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻜَﻠِﻤَﺎﺕِ ﺍﻟْﻤُﺘَﻤَﺜِّﻠَﺔِ ﺑِﺎِﺫْﻥِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ ﻓِﻰ ﻣَﺮَﺍﻳَﺎ ﺗَﻤَﻮُّﺟَﺎﺕِ ﺍﻟْﻬَﻮَٓﺍﺀِ ﻋِﻨْﺪَ ﻗِﺮَﺍﺋَﺔِ ﻛُﻞِّ ﻛَﻠِﻤَﺔٍ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍٰﻥِ ﻣِﻦْ ﻛُﻞِّ ﻗَﺎﺭِﺀٍ ﻣِﻦْ ﺍَﻭَّﻝِ ﺍﻟﻨُّﺰُﻭﻝِ ﺍِﻟٰﻰ ﺍٰٓﺧِﺮِ ﺍﻟﺰَّﻣَﺎﻥِ ﻭَ ﺍﻏْﻔِﺮْﻟَﻨَﺎ ﻭَﺍﺭْﺣَﻤْﻨَﺎ ﻳَﺎ ﺍِﻟٰﻬَﻨَﺎ ﺑِﻜُﻞِّ ﺻَﻠﺎَﺓٍ ﻣِﻨْﻬَﺎ ﺍٰﻣِﻴﻦَ ﺍٰﻣِﻴﻦَ ﺍٰﻣِﻴﻦَ

    Salât ve selâm o nurânî zâta olsun ki, O Zât, Rahmân ve Rahîm'den ve Arş-ı Âzamdan gelen Furkân-ı Hakîmin kendisine indiği Efendimiz Muhammed'dir. Ümmetinin iyilikleri sayısınca milyonlar salât ve milyonlar selâm üzerine olsun.

    Risaleti Tevrat, İncil ve Zebur'da müjdelenen; nübüvveti irhâsatla, cinlerin hâtifleriyle, insanlık âleminin evliyalarıyla, beşer kâhinleriyle müjdelenen; bir işaretiyle ay'ı ikiye bölen Efendimiz Muhammed'e, ümmetinin nefesleri sayısınca milyonlar salât ve selâm olsun. Davetine ağaçların koşup geldiği, duâsıyla yağmurun hemen iniverdiği, sıcaktan korumak için bulutların ona gölge yaptığı, bir ölçek yemeğiyle yüzlerce insanın doyduğu, parmaklarının arasından üç defa kevser gibi suların çağladığı, onun hürmetine Allah'ın, kertenkeleyi, ceylânı, kurdu, ağaç kütüğünü, zehirli keçinin kolunu, deveyi, dağı, taşı ve ağacı konuşturduğu, Miracın sahibi olan ve gözü asla şaşmayan o büyük miraç mu'cizesinde rüyetullaha mazhar olan...

    Efendimiz ve Şefaatçimiz Muhammed'e, Kur'ân'ın ilk inmeye başladığı andan zamanın sonuna kadar Onu okuyan her bir okuyucunun okuduğu her bir kelimenin hava dalgalarının âyinelerinde Rahmân'ın izniyle yansıyan bütün kelimelerinin bütün harfleri sayısınca, milyonlar salât ve selâm olsun. Bütün bu salâvatlardan her biri hürmetine bizi bağışla, ey İlâhımız, bize merhamet et. Âmin.

    (Mesnevî-i Nuriye sh: 33)

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Her Gün Bir Ayet-Bir Hadis Ezberleyelim Varmisiniz
    By Ashab-i kehf in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 122
    Son Mesaj: 12.01.15, 00:59
  2. Bir Âyet Bir Hadis
    By Bîçare S.V. in forum Dualar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.01.12, 08:05
  3. Ihlas ile İlgili Ayet Hadis Araştirmam Lazim !
    By BED_RA_KA in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 12.12.08, 15:40
  4. Memba (95 Konu Ayet, Hadis, Tefsir, Nükteler) Tek Link
    By OsmanYukselSerdengecti in forum Program İndirme
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 31.03.08, 18:23
  5. Bir Ayet ve Bir Hadis
    By yusufnurs in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 19.07.06, 14:51

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0