26.27. Âyetler
ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠّٰﻪَ ﻟﺎَ ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِٓﻰ ﺍَﻥْ ﻳَﻀْﺮِﺏَ ﻣَﺜَﻠﺎً ﻣَﺎ ﺑَﻌُﻮﺿَﺔً ﻓَﻤَﺎ ﻓَﻮْﻗَﻬَﺎ ﻓَﺎَﻣَّﺎ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺍٰﻣَﻨُﻮﺍ ﻓَﻴَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ ﺍَﻧَّﻪُ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﻣِﻦْ ﺭَﺑِّﻬِﻢْ ﻭَ ﺍَﻣَّﺎ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻛَﻔَﺮُﻭﺍ ﻓَﻴَﻘُﻮﻟُﻮﻥَ ﻣَﺎﺫَٓﺍ ﺍَﺭَﺍﺩَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﺑِﻬٰﺬَﺍ ﻣَﺜَﻠﺎً ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ ﻭَ ﻳَﻬْﺪِﻯ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ ﻭَﻣَﺎ ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِٓ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟْﻔَﺎﺳِﻘِﻴﻦَ ٭ ﺍَﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻳَﻨْﻘُﻀُﻮﻥَ ﻋَﻬْﺪَ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﻣِﻦْ ﺑَﻌْﺪِ ﻣِﻴﺜَﺎﻗِﻪِ ﻭَ ﻳَﻘْﻄَﻌُﻮﻥَ ﻣَٓﺎ ﺍَﻣَﺮَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﺑِﻪِٓ ﺍَﻥْ ﻳُﻮﺻَﻞَ ﻭَ ﻳُﻔْﺴِﺪُﻭﻥَ ﻓِﻰ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ ﺍُﻭﻟٰٓﺌِﻚَ ﻫُﻢُ ﺍﻟْﺨَﺎﺳِﺮُﻭﻥَ
Gayet kısacık bir meali: Yani "Cenab-ı Hak kullarını irşad ve ikaz etmek üzere, sivrisinek gibi hakir, kıymetsiz bir hayvanla veya bir mahlukla misal getirmeyi, kâfirlerin keyfi için terketmez. İmanı olanlar, onun Rablarından hak olduğunu bilirler. Amma kâfirler, Allah bu gibi hakir misallerden neyi irade etmiştir diyorlar. Allah onun ile çoklarını dalalete atar ve çoklarını da hidayete götürür. Fakat fâsıklardan maada dalalete attığı yoktur. Fâsıklar da ol adamlardır ki; Allah'ın taatinden hurucla, misak-ı ezelîden sonra ahidlerini bozarlar ve Allah'ın akrabalar arasında veya mü'minler beyninde emrettiği hatt-ı muvasalayı keserler; yeryüzünde işleri ifsaddır; dünya ve âhirette zarar ve hüsrana maruz kalan ancak onlardır." (Bakara Sûresi, 2:26-27)
(İşarat-ül İ'caz sh: 156)
ﻛَﻤَﺜَﻞِ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺍﺳْﺘَﻮْﻗَﺪَ ﻧَﺎﺭًﺍ
(Onların durumu), ateş yakan adamın meseli gibidir. (Bakara Sûresi, 2:19)
ﺍَﻭْ ﻛَﺼَﻴِّﺐٍ ﻣِﻦَ ﺍﻟﺴَّﻤَٓﺎﺀِ
Şiddetle yağan yağmur gibi... (Bakara Sûresi, 2:19)
(İşarat-ül İ'caz sh: 157)
ﻭَ ﻓِﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻟَﻪُ ﺍٰﻳَﺔٌ ﺗَﺪُﻝُّ ﻋَﻠٰﻰ ﺍَﻧَّﻪُ ﻭَﺍﺣِﺪٌ
Herşeyde Allah'ın birliğini gösteren delil vardır. "Kitab-ı kebiri kâinatta yaratılan herhangi birşey, Hâlıkın azametine delâlet eden bir kelime-i hâliyedir."
ﺍَﻥْ ﺗَﻨْﻔَﺪَ ﻛَﻠِﻤَﺎﺕُ ﺭَﺑِّﻰ ﻭَ ﻟَﻮْ ﺟِﺌْﻨَﺎ ﺑِﻤِﺜْﻠِﻪِ ﻣَﺪَﺩًﺍ
(De ki: Rabbimin sözlerini yazmak için bütün denizler mürekkep olsa,) hattâ bir o kadarını daha getirip ilâve etsek, Rabbimin sözleri tükenmeden. (Kehf Sûresi, 18:109)
(İşarat-ül İ'caz sh: 158)
ﺍَﻟﺎَ ﻳَﻌْﻠَﻢُ ﻣَﻦْ ﺧَﻠَﻖَ ﻭَﻫُﻮَ ﺍﻟﻠَّﻄِﻴﻒُ ﺍﻟْﺨَﺒِﻴﺮُ
Yaratan bilmez mi? O Latif ve Habir dir. (Mülk Sûresi, 61:14)
(İşarat-ül İ'caz sh: 160)
ﻧَﺴْﺞُ ﺍﻟْﻌَﻨْﻜَﺒُﻮﺕِ
Örümceğin ağı.
ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠّٰﻪَ ﻟﺎَ ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِٓﻰ ﺍَﻥْ ﻳَﻀْﺮِﺏَ ﻣَﺜَﻠﺎً ﻣَﺎ ﺑَﻌُﻮﺿَﺔً ﻓَﻤَﺎ ﻓَﻮْﻗَﻬَﺎ
Cenab-ı Hak, (kullarını irşad ve ikaz etmek üzere,) sivrisinek gibi bir mahlûkla misal getirmeyi, (kâfirlerin keyfi için) terk etmez.
ﺍَﺭَﺏٌ ﻳَﺒُﻮﻝُ ﺍﻟﺜَّﻌْﻠَﺒَﺎﻥُ ﺑِﺮَﺍْﺳِﻪِ
Başına tilkilerin bevl ettiği bir şey nasıl rab olur.
(İşarat-ül İ'caz sh: 161)
ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠّٰﻪَ ﻟﺎَ ﻳَﺴْﺘَﺤْﻴِٓﻰ ﺍَﻥْ ﻳَﻀْﺮِﺏَ ﻣَﺜَﻠﺎً ﻣَﺎ
Şüphesiz ki Allah sivrisinekle veya ondan daha küçüğüyle misal vermekten çekinmez. (Bakara Sûresi, 2:26.)
ﻓَﺎَﻣَّﺎ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺍٰﻣَﻨُﻮﺍ ﻓَﻴَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ ﺍَﻧَّﻪُ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﻣِﻦْ ﺭَﺑِّﻬِﻢْ
İman edenler, onun, Rablerinden gelen hak olduğunu bilirler.
ﺑَﻌُﻮﺿَﺔ
Sivrisinek.
(İşarat-ül İ'caz sh: 162)
ﻭَ ﺍَﻣَّﺎ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻛَﻔَﺮُﻭﺍ
İnkâr edenler ise.
(İşarat-ül İ'caz sh: 163)
ﻣَﺎﺫَٓﺍ ﺍَﺭَﺍﺩَ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﺑِﻬٰﺬَﺍ ﻣَﺜَﻠﺎً
Allah bu gibi hakîr misallerden neyi irade etmiştir?
ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ
Onlar bilirler.
ﻟﺎَ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ
Onlar bilmezler.
ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ ﻭَ ﻳَﻬْﺪِﻯ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ
Allah, onunla çoklarını dalâlete atar ve çoklarını da hidayete götürür.
ﻣَﺎﺫَﺍ
Ne?
(İşarat-ül İ'caz sh: 165)
ﻭَﻣَﺎ ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِٓ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟْﻔَﺎﺳِﻘِﻴﻦَ
(Verdiği misallerle Allah) ancak fâsıkları saptırır.
ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِ ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ
Allah, onunla çoklarını dalâlete atar.