Alt?nc?s?: Haşiye Cüz-i ihtiyârînin üssü'l-esâs? olan meyelân, Mâtüridîce bir emr-i itibârîdir, abde verilebilir. Fakat, Eş'ârî, ona mevcud nazar?yla bakt?ğ? için, abde vermemiş; fakat o meyelândaki tasarruf, Eş'âriyece bir emr-i itibârîdir. Öyle ise, o meyelân, o tasarruf bir emr-i nisbîdir; muhakkak bir vücud-u haricîsi yoktur. Emr-i itibârî ise, illet-i tâmme istemez ki, illet-i tâmme vücudu için lüzum ve zarûret ve vücûb ortaya girip, ihtiyâr? ref' etsin. Belki, o emr-i itibârînin illeti bir rüçhâniyet derecesinde bir vaziyet alsa, o emr-i itibârî sübut bulabilir. Öyle ise, o anda onu terk edebilir. Kur'ân ona o anda diyebilir ki, "Şu şerdir, yapma." Evet, eğer abd, hâl?k-? ef'âli bulunsayd? ve icada iktidar? olsayd?, o vakit ihtiyâr? ref' olurdu. Çünkü ilm-i usûl ve hikmette,
kaidesince mukarrerdir ki, "bir şey vâcib olmazsa, vücuda gelmez." Yani, illet-i tâmme bulunacak; sonra vücuda gelebilir. ?llet-i tâmme ise, mâlûlü, bizzarûre ve bilvücûb iktizâ ediyor. O vakit ihtiyâr kalmaz.
bu bölümü nas?l anlayabiliriz ben işin içinden ç?kamad?m da ?
geçenlerde bu bu bölüm bizim radyoda bir başka iklim program?nda ele
al?nm?şt? kay?t edemedim biraz kar?ş?k oldugu için akl?mdada kalmad?