Konu: Ölüm ve Ahiret

Ey insanlar!
Fani, k?sa, faydas?z ömrünüzü
baki, uzun, faydal? meyvedar yapmak ister misiniz?
Madem istemek insaniyetin iktizas?d?r;
Baki-i Hakiki’nin yoluna sarf ediniz.
Çünkü, Baki’ye müteveccih olan şey,
bekan?n cilvesine mazhar olur.”

Kendisine hayat nimeti verilen her insan, sonunda ölümü tatmaya mahkumdur. Hatta, günlük yaşant?m?zdaki hastal?klar,
• Ölümün keşif kollar? ve pençesidir.
?slâmî bir perspektiften bak?ld?ğ?nda, ölüm korkulacak bir olay değildir. Zira ehl-i iman için ölüm;
• Vazife-i hayat külfetinden bir terhis
• Dünya meydan?ndaki imtihanda, talim ve talimat olan ubudiyetten bir paydos
• Öteki âleme gitmiş yüzde doksan dokuz ahbap ve akrabas?na kavuşmak için bir vesile
• Hakiki vatan?na ve ebedi saadet makam?na girmeye bir vas?ta
• Dünya zindan?ndan cennet bostan?na bir dâvet
• Şefkatli Yarat?c?n?n fazl?ndan, kendi hizmetine mukabil ücret almaya bir nöbet
• Yüzde doksan dokuz ahbab?n topland?ğ? yer olan âlem-i berzaha bir kavuşma kap?s?
• Ebedi hayata ünvan ve başlang?ç.
• Yer değiştirmek
• Ruhun serbest kal?ş?
• Ebedi hayata bir dâvet
• Sonsuz hayat?n başlang?c?d?r.
Ölüme mahkûm olan insan, kendi hakk?nda ölümü bir terhis tezkeresine çevirmeye çal?şmal?; bunun için rab?ta-? mevt yapmal?d?r. Yani, ölümünü düşünüp, dünyan?n fani olduğunu mülahaza edip, nefsin desiselerinden kurtulmal?d?r.
Rab?ta-i mevt;
• ?hlas? kazanman?n ve muhafaza etmenin en etkili bir sebebi.
• Ehl-i tarikat?n ve bilhassa Nakşîlerin dört esas?ndan biri ve en müessiridir.
Rab?ta-i mevt, “ölmeden evvel ölünüz” mânâs?n? yakalamakt?r. Bu şekilde ölüme haz?r olanlar, ölümden ürkmezler, kabirden korkmazlar. Zira inan?rlar ki kabir;
• Dünya-âhiret aras?nda bir köprü
• Ahiretin birinci menzili
• Dünya zindan?ndan beka bostan?na
- ?mtihan meydan?ndan cennet bahçelerine
- Hayat?n zahmetinden Rahman?n rahmetine aç?lan bir kap?d?r.
Bu kap?,
• Alem-i nur kap?s?.
• Rahmet kap?s?
• Hak kap?s?
• Nuraniyetli âlemlerin kap?s?d?r.

Küçük bir âlem olan insan ölümden kurtulamad?ğ? gibi, büyük bir insan olan âlem de ölümden kurtulamayacakt?r. Alemin ölümüne “k?yamet” diyoruz.
K?yamet,
• Dünyan?n eceli ve sekerat?d?r.
K?yametten sonra, ebedi ve baki âhiret âlemi gelecektir. “Ahirete iman”, iman?n esaslar?ndand?r.
Ahiret inanc?,
• Toplum hayat?n?n ve insan?n şahsiyetinin en temel esas?d?r.
• ?nsan?n saadet ve kemalat?n?n temelidir.
• Mutlak ihtiyaç içinde olan insana, kuvvetli ve yeterli bir hazine
• Bir saadet ve lezzet vesilesi
• Bir medar-? istimdat, bir merci
• Dünyan?n hadsiz gamlar?na karş? bir medar-? tesellidir.
Ahiret,
• Ulûhiyetin daimi bir medar?.
• Ebedi ve sermedi, baki ve daimi saltanat?n, baki bir makarr? ve daimi bir medar? ve sermedi bir mazhar?
• Bir meşher-i acaib yani, hayret verici şeylerin bir araya topland?ğ? bir yerdir.
Ebedi hayat,
• Hayat ağac?n?n gayesi ve neticesi
• O ağac?n azametine lây?k meyvesidir.
Ebedi saadet,
• Bütün nimetlerin baş?
• Nimetleri hakiki nimet yapan, bütün şuur sahiplerini yokluğun hadsiz musibetlerinden kurtaran en büyük bir nimettir. Çünkü, insan yokluğa raz? değildir.

Zira adem (yokluk),
• Şerr-i mahz (tamamen şer)
• Bütün musibet ve masiyetlerin mercii.
• Bütün fenal?klar, günahlar ve şerlerin mayas? ve esas?d?r.

Vücud ise,
• Hayr-? mahz (tamamen hay?r)
• Bütün güzelliklerin kaynağ?d?r.
?şte, ebedi hayat ve ebedi saadet, ehl-i iman? yokluğun şerrinden, çirkinliğinden, kötülüğünden kurtaracak; onlar? vücut mertebelerinde, “gözün görmediği, kulağ?n işitmediği, kalb-i beşere hutur etmeyen” güzelliklerle, hay?rlarla karş? karş?ya getirecektir.
Ahiretin iki menzili vard?r: Cennet ve Cehennem.
Cennet ve Cehennem,
• Yarat?l?ş ağac?ndan ebed taraf?na uzan?p eğilerek giden bir dal?n iki meyvesi
• Şu kâinat silsilesinin iki neticesi
• Ak?p giden olaylar?n ve arz?n mânevî mahsüllerinin iki mahzeni
• Ebede karş? cereyan eden ve dalgalanan ak?p giden varl?klar?n iki havuzu
• Lütuf ve kahr?n, rahmet ve azametin iki tecelligâh?d?r.

Bunlardan Cennet,
• Lezzet ve mutluluk diyar?
• Ebedi bir ziyafet yeri
• ?yilikler silsilesinin bir meyvesi
• Adem babam?z?n as?l vatan?d?r.

Cehennem ise,
• Azap ehline bir mesken ve hapishane.
• Y?ld?zlar?n hararet mahzeni.
• Cenab-? Hakk?n, hâkimane ve âdilane bir hapishane vazifesini gören dehşetli ve celâlli bir mevcud ülkesi,
• Zebani gibi pek çok canl?lar?n celaldârane meskenleridir.
Nev-i beşerin en büyük meselesi, Cehennemden kurtulmakt?r.

Ahiretle ilgili bu bahsi, baz? ifadeleri açarak noktalamak istiyoruz. Şöyle ki:
Bediüzzaman’?n âhireti anlat?rken kulland?ğ? ifadeler, gerçekten dikkat çekici ve insan?n tefekkür ufkunu aç?c?d?r. Meselâ,
Mahkeme-i kübra (En büyük mahkeme. Demek bu dünyadakiler haşrin mahkemesine nispetle çok küçük kal?yor. Öyle bir mahkeme ki, şu dünyada hükmedenler de, orada mahkum olacak).
Ma’dele-i ulya (Adaletin en yüce tecelli yeri)
Adalet,
• Hak sahibine hakk?n? vermek
• Haks?zlar? terbiye etmektir. (?şte, adaletin en yüce tecelligâh?nda, her hak sahibine hakk? verilecek, suç sahiplerine de cezalar? çektirilecektir).
Mecma? ekber (En büyük toplanma yeri. Hz. Adem’den en son insana var?ncaya kadar trilyonlarca insan?n bir arada topland?ğ? yer).
Meşher-i âzam (En büyük sergi. Gerçi şu dünya da ?lâhî bir sergidir. Fakat âhiret, en büyük sergi durumundad?r).
Seyrangâh? daimi (Daimi seyir yeri. Şu âlem bir seyrangâh olmakla beraber, daimi değildir. Ahirette ise seyir devaml? olacak, hiç bitmeyecektir).
Mekreme-i uzma (En büyük ikram yeri. ?nsanlar bu dünyada da Allah’?n ikram?na mazhar olmakla beraber, bütün canl?lara verilen bu ziyafet, “küçük bir kahvalt?” durumundad?r. Cenab-? Hakk?n en büyük ikramlar?, saadet diyar? olan cennette olacakt?r).
Saadet-i uzma (En büyük mutluluk. Bu dünyada da bizi mutlu eden şeyler vard?r. Fakat bunlar azd?r ve k?sad?r. Hem elemlerle kar?ş?kt?r. Hem zevale mahkumdur. Cennette ise, elemsiz lezzetler olacakt?r. Ölüm öldürüldüğünden ve bütün kötü, çirkin şeyler cehenneme sürüldüğünden, ehl-i cennet zevalsiz lezzetlere kavuşacaklard?r).

www.sorularlarisaleinur.com

allah razı olsun