11/4/2007
Hacı Osman Akfırat Efendi Yad Edildi
http://img.blogcu.com/uploads/seyyahin_h_o_e.jpg
Beykoz’un manevi önderlerinden Medineli Hacı Osman Efendi
düzenlenen bir programla yad edildi.
Beykoz Tarih-Çevre-Kültür Mirasını Koruma Derneğince Beykoz
Belediyesi Nikah salonunda tertiplenen programa
Beykozluların yoğun ilgisi dikkatlerden kaçmadı.
Hacı Osman Efendinin aynı zamanda yeğeni olan Prof.Dr.Ali Murad Daryal
ile Ali Yalçın Hoca efendi ve Cemil Yıldız rahmetli Hacı
Osman Efendi ile olan anılarından kesitler sunarken
5 yaşındaki Beyzanur Aksu’nun okuduğu esma-ül hüsna
heyecanla takip edildi. Erol Aydoğan Grubunun ilahilerle
renk kattığı programda katılımcılar huzur içerisinde bir
program takip etmenin heyecanı ile evlerine döndü.Beykoz
Belediyesi Nikah salonundaki program saygı duruşu ve
ardından okunan istiklal marşı ile başladı. Daha sonra
Tarih-Çevre-Kültür Mirasını Koruma Derneği Başkanı
Abdurrahman Kürşat Katlan bir konuşma yaptı.
Ardından Hacı Osman Efendinin kendi sesinden bir bant kaydı
salondakilere dinletildi. “ Komşuluk ilişkileriniz iyi
ise cennetlik kötü ise cehennemlik olursunuz. Kesinlikle
kavga edilmemeli. En evvel akrabalara ve komşulara
sonrasında yabancılara iyilik edilmeli. Akraba ve komşuluk
hakkı ne kadar da büyüktür...40 kapıya kadar herkesi Allah
komşu saymakta. Yabancı bir yere gittiğiniz zaman sizleri
görseler hemen halinizi hatırınızı sorarlar. Belki de sizi
tanıyıp Beykoz’da yolda rastladığınızda selam vermeyen
insanların başka bir şehirde karşılaştığınızda selam
verdiğine şahit olursunuz” diye konuşmada bulunan Rahmetli
Hacı Osman Efendi dinleyenleri duygulandırdı.
Medineli Hacı Osman Akfırat Hocaefendinin aynı zamanda
akrabası da olan Prof. Dr. Ali Murad Daryal rahmetlinin
kendisi ile üzüntü ve kederlerini paylaşan bir insan
olduğunu ifade ederek, “ Ben kendisinin çok özel
taraflarını bilirdim. Bu dertleşme ve söylemleri benim bu
mesleğe gönül vermeme neden oldu. İlahiyatçı olmak aklımda
olan bir konu değildi. Öyle bir nur ışık saçardı ki halen
daha o ışıkla ayakta durmaktayım. –Hayatını Allah’a ver
kaybetmezsin, ben böyle yaptım-dedi. Yine birgün –Allah
senden razı olsun ister misin ? o halde öleceğin zaman
kendin gibi arkanda en az 10 tane Müslüman bırak- dedi..
- Bu dünyada rahat yok, bunun için gelmedik huzur Ahıretde..
Allah’ımıza, vatana, millete, hizmet etmek için , geride
Müslüman insanlar bırakmak için geldik- derdi. İnandığı
gibi yaşardı, bütün ömründe hiçbir zaman zengin olmayı
düşünmedi, çünkü inancını ve imanını ne sattı, ne de
değiştirdi, ne de taviz verdi. Hiç zik zağı olmadı.
Hacı Osman Efendinin bir başka özelliği olarak yetimlere
sahip çıkın çağrısını hatırlatan Prof.Dr. Daryal bu konuda
peygamberimizden –Yetimlere sahip çıkan, büyüten,
yetiştiren ahirette bana komşu olur-hadisini nakledip
bunu unutmayın derdi. Ben de bu sebeple 2 yetim
yetiştirmeye çalışıyorum. Bir başka anıma gelince....
hatırlayanlar, ya da işitenler olacaktır uzun yıllar önce
Yalıköy açıklarında bir petrol tankeri ateş topu gibi
yanmakta ve hatta Yalıköy sahiline 40-50 metre kadar da
sürüklenmekte idi. Yangından gelen alevlerin sıcaklığı
yola vurmakta ve hatta kavurucu bir hal almış iken
Hacı Osman Efendinin ailesini bizim eve aldık, kendisi
–Ben gelmem, Beykozlu Müslümanları bu halde bırakamam,
yanarsam da onlarla beraber yanarım , Ölümümde kalmamda
Beykozlularla birlikte olacak-cümlesini sarfetti.
O zaman deniz kenarında toplanan cemaat bu durum karşısında
dua etmeye başlar, hiç rüzgar yokken aniden esmeye başladı
ve gemi kıyıdan uzaklaşmaya başladı. İşte Liderlik ve de
Önderlik bu olsa gerek. Hacı Osman Efendi herkesi
yüceltirdi, alay etmezdi. Etrafındakileri büyülterek
büyürdü. 13-14 yaşındaki çocuklarla 70 yaşındakilerle
ediyormuşçasına muhabbet ederdi.Önce Överdi...
Hacı Osman Efendi bir kusurunu gördüğü insanı, o kişiyi
methederdi. Mesela namaz kılarken sünnette yüksek sesle
dua mı okudunuz, ona bunu hatırlatmak için- Ne kadar da
huşu içinde güzel namaz kılıyorsunuz...bir de sureleri
yavaş okursanız- diyerek anlatmak istediğini bu şekilde
izaha çalışırdı. Bu şekilde ifade edince karşısındakinin
de gönlü kırılmamış olurdu. Önce methedeceksiniz, methetmek
İslam’ın esası, temelidir.Peygamberimiz yüzlerine karşı
Hz.Ebu Bekri, Hz. Ömer’i, Hz. Ali’yi methetmedi mi ? derdi.
Hz.Ömer’e-Benden sonra peygamber gelse idi bu sen olurdun,
Hz.Ali için beni seven Hz.Ali’yi sevsin demiştir. İşte
Hacı Osman Efendi de bu yolda giderdi. 12-13 yaşlarında
çocuğa namazdaki hatasını ifade etmek için işte methetme
yolunu takip etmeyi salık vererek çocukları sevindirmeyi,
mutlu etmeyi başarırdı.. Ben namaza başladığım zaman benim
için –Bu çocuk nur yüzlü oldu- deyince saatlerce aynanın
karşısından ayrılmamış, o nuru yakalamaya çalışmıştım.
Benim adımı –Küçük Evliya- diye seslenirdi, çocuk gönlüm
ne kadar da hoşnut olurdu, ve de daha çok çalışırdım.
“ Evlat dünyada herkesin methedilecek tarafı vardır “
derdi. Adam çok fazla içki içer ancak çoluk çocuğuna gider
çok iyi davranır. İşte sen de insanların iyi taraflarını
görmeye gayret et, öyle yaklaş dedi. Kesinlikle dedikodu
yapmazdı. Bir Müslüman’ın günahına katlanmak bile
ibadettir derdi. Kızdığına hiç rast gelmedim.Selam verip
ikramda bulunurdu....Hacı Osman Efendinin bir diğer
özelliği olarak çocuklara karşı şefkatli tutumunu
hatırlatan, Prof. Dr. Daryal, küçüklere selam verir
ardından şeker ikramında bulunurdu. Ben onlara bu şekilde
davranmakla elam alıp vermeyi öğretiyorum derdi.
Her yerde niyetlerini söylerdi. Bir selam , bir Selamun
Aleyküm cümlesi onları İslam ve İmana hazırlar dedi.
Kendisi Medineliydi ancak Ankara’nın Kızılcahamam
ilçesindendi. Ailece Medine’ye Hicret edip 19-20 sene
orada kalmıştı. İyi derecede Arapça bilirdi, bir senede
okunacak bir kitabı iki günde okurdu.
Medine’ye dönecekken gördüğü rüya...
Ülkede dinsizlik furyası eserken, bana bu
konudaki rahatsızlığını ifade edip,” Çok rahatsız oldum,
artık Medine’ye döneceğim” dedi.Cenabı Peygamberi o
sıralar rüyasında görür, Medine’ye döneceğini
söyleyince-orada ne yapacaksın, sana ihtiyaç yok, burada
Müslümanların sana çok ihtiyacı olacak- cevabını alınca
İstanbul’da kalmaya karar verir.
Kendisine verilen sorumlulukların bilincindeydi.Bu sebeple hiçbir zaman
vaazını kaçırmadı. Vapur ile karşıya gidip vaaz mı
verecek, hava şartlarından gidemezse mutlaka bir motor
bulur ve vaazına giderdi, sorunca da- cemaat bekler,
beni göremeyince meyus olur, kırılırlar- der gönüllerini
hoş tutardı. Çok yaşamak istiyorsanız evlendiğiniz zaman
eşinizle, çocuğunuzla kavga etmeyin. Bunu yaparsanız
ömrünüz kısalır. Ben hiç etmedim ancak adım kılıbığa çıktı.
Eğer kavga ederseniz Allah ömrünüzden bereketi alır.
Müslüman olmak demek mükemmel olmak demektir-cümlesini
sarfederdi.
Programda daha sonra 5 yaşındaki Beyzanur
Aksu Esma-Ül Hüsnayı ezbere okuyarak gönülleri fethetti.
Okyanusta kayaya çarpmış gibi oldum...
Yüşa Camii Emekli İmam-Hatibi Ali Yalçın Hoca’da Hacı Osman Efendi ile
yaşadıkları anılardan nakilde bulundu.
1957 yılında Ortaçeşme Camiinde göreve başladığını hatırlatan Yalçın
Hoca, bir gün Hacı Osman Efendi Camiine davet edildim.
Okumam bittikten sonra bana döndü- Nereden geldin-deyip
iltifatta bulundu. Beni Müftü Bekir Efendiye gönderdi ve
“ Hafızların cennetteki makamları, melekler tarafından
süslenmekte “ dedi. Arife günü bir hocaya dua okuma
teklifinde bulunurmuş. O arife günü de beni işaret etti,
-Duayı sen oku- dedi. Bana o gün bir gurur geldi.
Beni ilk okuttuğunda da iltifat etmişti, bana daha çok
takdir etsinler diye kafamdan o an geçti. Kendisi duayı
bitirdiğimde- Böyle dua olmaz- deyince sarsıldım,
sırılsıklam terle doldum, okyanusta büyük bir kayaya
çarpmış gibi oldum, günah işledim O anda hafızamdan her
şey uçup gitti. Bu zatın himmeti ile bana ne söylemek
istersen söylet diye Allah’a yalvardım. O an dua aklıma
yeniden geldi, okuyup özetledim,
- İşte dua böyle olur.
Radyolardaki o gevezelerin duaları gibi yapmak istedin,
dua kısa ve öz olmalı-dedi.
Bir gün –Çocuklar Beykoz semalarında bir musibet dolaşıyor, sadaka verip bol bol
istiğfar çekin. Bu belaları def eder, ömrünüzün uzamasına
rızkınızın bollaşmasına neden olur.-dedi.
3 gün sonra daha önce de konusu geçtiği gibi Yalıköy önlerinde o tanker
faciası meydana geldi..
Kendisine –Hocam musibet bu mu idi?- dedim. O da kendi kendine yanıp buradan uzaklaşacak.
Yangında tekbir ve Ayet El Kürsü okunursa bu yangın biter
dedi.
Birçok sırları vardı, hatta bunlardan bazılarını
Televizyon ekranlarında izlediğimiz –Sır Kapısı-
programında yayınlatma düşüncesindeyim.Çok kerametlerine
şahit oldum...
Bir diğer konuşmacı olan Cemil Yıldız kendisini 9 yaşında tanıdığını ve onu tanımakla çok büyük
bir nimete kavuştuğunu söyleyerek babası ile birçok kez
vaazlarına gittiğini anlattı. Elini öptüğünde her çocuk
gibi 25 kuruş verir, ardından da şeker ikram ederdi.
Her zaman 15-20 çocuk elini öpmek için hazır beklerdik.
Sonraları her sohbetine gitmeye başladım. İstanbul’a
vaazına beni götürürken elimi tutar öyle giderdik. Bu
esnada çok kerametlerini görüp şahit oldum. Hastalara şifa
dertlilere deva borçlulara edalar dilerdi. Bu arada rüya
tabirlerini de çok iyi yapardı. Hasta olanların şifalı
ilacı olurdu. Bahçedeki sinir otlarını toplatarak yıkar,
çay gibi yapıp içerdi. Hacı Osman Efendi bir yerden
geçeceği zaman mesela bir kahvehane önünden geçecekken,
herkes oyunu bırakır saygı ile ayağa kalkardı.
Yine bir gün Yüşa Camiinin çatısını onarma amacı ile
Hacı Osman Efendi ile oradaydık. Bir grup geldi,
arabalarını çekip eğlenmeye başladılar. O anda arabaları
takla atıp devrildi, aşağıda bulunan kuyuların orada
kalakaldılar. Hacı Osman Efendi- Orada öyle şeyler
yaparsanız, Allah buna müsaade etmez.
Bir gün yatakta uyurken gördüm, bana sen benim çok yaşamamı mı istiyorsun
dedi. Merhumun cenazesi de görülmemiş bir kalabalıklan
Eyüp Sultan’a uğurlandı.