Şualar

Denildi ki:
"Fatiha ve Yâsin ve hatm-i Kur'anî gibi okunan virdler, kudsî şeyler, bazan hadsiz ölmüş ve sağ insanlara bağışlanıyor. Halbuki böyle cüz'î bir tek hediye ân-ı vâhidde hadsiz zâtlara yetişmek ve her birisine aynı hediye düşmek, tavr-ı aklın haricindedir."

Hatm-i Kur'anî: Kur'anın başından sonuna kadar okunması.
Vird: Devamlı okunan dua.
Kudsî: Mukaddes, kutsal, kusursuz.
Hadsiz: Sınırsız, sayısız.
Cüz'î: Küçük, sınırlı.
Ân-ı vâhid: Aniden, birdenbire.
Tavr-ı akl: Aklın sınırları, aklın ölçüleri.

Elcevab:
Fâtır-ı Hakîm nasılki unsur-u havayı kelimelerin berk gibi intişarlarına ve tekessürlerine bir mezraa ve bir vasıta yapmış ve radyo vasıtasıyla bir minarede okunan ezan-ı Muhammedî (A.S.M.) umum yerlerde ve umum insanlara aynı anda yetiştirmek gibi, öyle de; okunan bir Fatiha dahi, (meselâ) umum ehl-i iman emvatına aynı anda yetiştirmek için hadsiz kudret ve nihayetsiz hikmetiyle manevî âlemde, manevî havada çok manevî elektrikleri, manevî radyoları sermiş, serpmiş; fıtrî telsiz telefonlarda istihdam ediyor, çalıştırıyor. Hem nasılki bir lâmba yansa, mukabilindeki binler âyineye (herbirine) tam bir lâmba girer. Aynen öyle de, bir Yâsin-i Şerif okunsa, milyonlar ruhlara hediye edilse, herbirine tam bir Yâsin-i Şerif düşer.

Elcevab: Cevabı şu.
Fâtır-ı Hakîm: Herşeyi faydalı ve gayeli yapan yaratıcı.
Unsur-u hava: Hava maddesi, hava unsuru.
Berk: Şimşek, yıldırım.
İntişar: Yayılma, dağılma.
Tekessür: Çoğalma, artma.
Mezraa: Tarla.
Ezan-ı Muhammedî: Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği dinin ezanı.
Ehl-i iman: İman edenler, inananlar.
Emvat: Ölüler.
Kudret: Güç.
Nihayetsiz: Sonsuz.
Hikmet: Gözetilen fayda ve gaye.
İstihdam: Hizmet ettirme, çalıştırma.
Yâsin-i Şerif: Yüce ve değerli Yasin suresi.


Said Nursi