Tam karşıdan karşıladım rüzgarı..İçime içime işlemiş…Soğuk gecelerin kaplama zamanıydı..Sarmalındaydım karanlığın…Gök bilindiği gibi belki çokça bilinmediği kadar berrak..yıldızlar sanki ülfeti recm ediyor…Parlıyorlar…Belki yananları var..Belki bir Nurdan nur alırlar..Gördüğüm bir saltanatın ihtişamı..Alemime düşen şahab-ı Mümtaz “Sultan”dır…
Mülke aşinayım..Sokak aynı sokak…Varacağım yer bir kayda binaen aynı menzil…Ben aynı ben değilim.Dünya aynı dünya değil belki…Zamanla tecdit etse de içindekileri..Felek tecride taşıyor sakinlerini…
Söküp alıyorum kendimi..Hızlı hızlı yürümek lazım..Nedense…Yavaş yürümeye sakil bendeyim…Bir yaşanmışlıkla belki bir dimağa sendeyim…her şey akıyor..her şeyi ile beraber…
Bir kalender muhabbet olsa..Ahbablar mabeyninde bir meşke dem tutsak..Ortak bir heyecanla bir varılacak yere iştiyaktan sevimli bir ateş yaksak..Isınsa sadrımız…Anlaşmak anlatmak..bir birini ebeden ister dostlardan bir meclisi münevver…
Yakazadan ayıldığımda mahmur bir edayla..Pişmansız bir nefeslenmekle, kıymetli anlarla serfiraz hislerimin, iyi ki sinde bulsam kendimi…Keşkisi söz o olsa “uzasaydı ya biraz”yetseydi ya saatin gösterdiği…Yalnızlığın telaşı ünsiyetle başını yaslasaydı “hasbuna”ya…
Bazı değerliler kendini firardan azl etseler..Buradayız deseler…gelseler veya biz gitsek…Kavuşsak…Ve hiç ayrılmasak..Gömülsek yine ayrılmasak …Dirilsek yine ayrılmasak…Bütün eleklensek yine ayrılmasak…Bir köşesinde bizde olsak sekiz sonsuzluk diyarının..her birinin tavanı arş bir yerde, ebediyen soluklansak…
İşte Yaren...Ne ben yiteyim ne sen yit..Ne ben sensiz kalayım ne sen kimsesiz…Ne görünenler bir daha göze gelmesinler…Ne de sen bir hayıfa malzeme ol…Ne de ben bilinmezlikte elemleneyim…
Her fırtına bir yarını kaldırır haşrin duvarına yaslar..Dün; mizanda ağır gubar…An da bir an var..samimi ve ezik dağdağası vardır..Biri kardeş olur yarana…Alır kalbinin içine ilticaya mülteci eder seni…Belki sen özür verirsin beni…
Bu ihrakın barid ızdırabından kaçmaktır belki…
Hepsi bu...
Ziyan olmayalım…
m………………………