+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 6 ve 6

Konu: Batıni ve Zahiri İlimler

  1. #1
    Pürheves sinang - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2006
    Bulunduğu yer
    Mersin
    Mesajlar
    277

    Standart

    Risale-i nurlar yararl? eserler,lakin ebced hesab?n? bedüüzzaman niçin kullanm?ş tam bilemedim.Burada Kurani harflere say?sal değerler veriliyor ve ayetin mana-i işareti önemli bir tarihsel olay ortaya ç?k?yor.Bilindiği üzere tarihte hurufilik olarak bilenen bir ak?m var,acaba ebced ve başka hesablamalar? bu ak?m m? buldu,yahudilerde benzer metotlarla tevrat? tetkik ediyorlar.bu huriler baz? ayetleri bu matematiksel hesablar?na uymad?ğ? için safd?ş? etmişler ve bat?l konuma düşmüşler.
    San?r?m ?slam alimleri genelde ebced veya cifir gibi hesablamalardan çok istifade etmediler lakin k?smende olsa kullan?ld?.Acaba bu Kuran?n mucizevi bir yan?m?d?r.bunula ilgili bir ayet veya hadis ben şahs?m ad?na pek duymad?m.nasstan geldiğini pek sanm?yorum.
    yaln?z pek bağ kurmasan?zda ilim iki k?s?m deniyor;1-zahiri ilimler,2-bat?ni ilimler.
    zahiri ilimler malum islam ilimleri.
    bat?ni ilimler ise daha çok bu tür ilimler ak?lla pek izah? olmuyor,bunlar?n.
    bu ilimlere delil gösterilen ayet malum hz.h?z?r ile musa as. yolculuğunu konu edinen k?ssa.burada hz. musa zahiri ilimlere,hz.h?z?r batini ilimlere göre hareket ediyor,deniyor.bu k?ssadanda anlaş?ld?ğ? üzre bat?ni ilimlerin hikmeti zahirden hemen anlaş?labilecek gibi değildir.bir s?r ile görünüşü kuşat?lm?ş sanki.
    yine bu ilimlerden rüya tabirciliği veyahut amel noktas?nda rüyalar.bu husustada Kuranda yusuf as. k?ssas? vard?r.biz yusuf as. böyle batini bir ilimin verilmediğini nas?l inkar edeceğiz,aç?kça Allah teala verdiğini söylüyor.lakin s?rl? bir durum bu ak?lla sadece nas?l izah edilebilinir ki,bu.
    rüya ile amel konusundada hz. ibrahimin as. oğlu ismail as. kurban etme k?ssas? vard?r,belki şöyle izah edebilirsiniz bu bir vahiydi,lakin bunun aç?lm?n? evliya zatlardada görüyoruz mesala mevlana tebrizden konyaya bu işarat ile geliyor.
    ayr?ca batni ilimlere hz. süleyman?n hayvanlarla konuşabilme hünerininde eklenmesi yerinde olacat?r.
    şimdi biz bu k?s?m ilmi inkar edemiyoruz,çünkü iman ettiğimiz Kuranda yaz?lm?ş vard?r.
    lakin şerii hukuk,f?k?h gibi zahiri ilimler aç?s?ndan bunlarda delil değildir.bat?ni ilimler ayr?ca tüm inanlar? bağlamaz lakin şerii kurallar tüm bir cemaati ve ferdi bağl?yor.
    burdan sonuç olarak anlaş?lacak husus şu bedüüzzaman zahiri ve bat?ni dediğimiz iki ilimdende haberdar ve kullanm?ş.
    ehli keşf denen hal ehlinin tüm şu seyrü sulük meselelerinden haberdar,özellikle bu k?s?m?n sahas?na giren şu bat?ni ilimlerdede bilgili,ayr?ca zahiri ilimleride kullanm?ş,en az f?k?h mevcut onunla ilgili bile bir kaç mevzu akl?ma geliyor.mesela takma diş mevzunu talebeleri sormuşlar lahikalar?n birinde ve ehli sünnet f?hk?na görede aç?klamas? yerinde.
    özet risaleler hem bat?ni hem zahiri ilimden faydal?narak yaz?lm?ş...yani hem vehbi(verilmiş) hem normal olarak kazan?lm?ş ilim özellği var.


    ?ST?KBAL ?SLAMINDIR.
    Konu MuhammedSaid tarafından (07.06.07 Saat 21:56 ) değiştirilmiştir.
    GELİN İSLAM OLALIM..!

  2. #2
    Yönetici SeRDeNGeCTi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    38
    Mesajlar
    5.901

    Standart

    Kardeşim ebced cifir hesab?n? her insan kullanamamaktad?r. Bu bir ilimdir. Bunu da Allah c.c herkese nasib etmemiştir. Bediüzzaman ise bu ilimden nasibini alan az say?da şah?stan biridir. Hatta Bediüzzaman'dan sonra da bu ilmi tam manas?yla kullabilecek kimsenin kalmad?ğ?n? düşünmüştüm.. Yani bu ilmin az kullan?l?r olmas?, israiliyatla uzaktan yak?ndan alakal? değildir. Bu Allah'?n ihsan?na ve ikram?na bağl?d?r. Zaten müslümanlarda huy oldu bu durum; her bilinmeyen olay? israiliyata bağlamak.. Neyse konu bu değil. Size fikih.info sitesinden bu konuyla ilgili bir kaç soru ve cevab? ekliyorum alta. Sayg?lar?mla...
    Konu MuhammedSaid tarafından (07.06.07 Saat 21:56 ) değiştirilmiştir.
    Anlamını Bilmediğiniz Kelimelerin Üzerine Çift Tıklayınız...

    Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
    Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...
    (Bediüzzaman Said Nursi)


    Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
    Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTİ)




  3. #3
    Yönetici SeRDeNGeCTi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    38
    Mesajlar
    5.901

    Standart

    Hollanda’dan Fatih Cenker Eren: “Kur’ân’da on dokuz rakam?yla ilgili tevafuklar olduğunu söyleyenlerin veya ebced hesab?yla Kur’ân’dan tarih ç?karmak isteyenlerin düşüncelerine kat?lm?yorum. Fakat duydum ki, Saîd Nursî Hazretleri de böyle tevafuklarla veya ebced hesab?yla ilgilenmiş. Bunun s?rr? nedir? Bu konuda bir hakikat pay? var m?d?r?” Denizli’den Abdullah Sar?y?ld?r?m: “Ebced hesab?n?n ?slâm tarihinde ve ?slâmî ilimler içinde yeri nedir? Bağlay?c?l?ğ? ve güvenirliliği var m?d?r? Üstad Saîd Nursî Hazretleri ebced hesab?n? neden kullanm?şt?r?”

    Kur’ân’da elbette aş?r?l?k yoktur; denge ve tutarl?l?k vard?r. Kur’ân şov yapma arac? değildir. Kur’ân bir ticâret metâ? değildir ve olamaz. Kur’ân ne yaln?z tevafuktan ibârettir, ne de yaln?z ebced hesab?ndan! Kur’ân bir hakîkatler manzûmesidir, bir gerçekler mecmûas?d?r. Kur’ân’? sadece tevâfuktan veya sadece ebced hesab?ndan ibâretmiş gibi görmek ve göstermek elbette talihsizliktir, elbette yanl?şt?r, elbette doğru davran?ş değildir.
    Fakat bu demek değildir ki, Kur’ân’da tevafuk yoktur veya Kur’ân’dan ebced hesab?na göre yeni yorumlara ulaş?lmaz. Pireye k?z?p yorgan? yakmam?za gerek yok. Tevafuka tevafuk kadar değer verelim. Ebcede ebced kadar k?ymet verelim. Kur’ân’?n, meselâ, dörtte birini teşkil eden âhiret veya yeniden diriliş çağr?s?na ya da mahşer haberlerine de kendi ağ?rl?klar?nca ehemmiyet verelim.
    Kur’ân’dan ebced s?rr?yla baz? dünyevî tarihler ç?karmak ve bu tarihleri yaygara yaparak kendimize ikbal aramak yolunda kendimizi helâk edip; Kur’ân’?n aç?k haberlerinden olan âhiret menzillerini unutursak, hesab? unutursak, Mahkeme-i Kübrâ’y? unutursak, Kur’ân’?n ?srarla üzerinde titrediği Allah’?n r?zâs?n? tahsil etmeyi unutursak, güzel ahlâk ve yüksek ibâdetleri unutursak, işte bu gerçekten helâk olduğumuzun resmidir. Yani dengeli olmak zorunday?z. Dengeli olursak ne tevafuku, ne ebcedi inkâr etmemize gerek kalmaz.
    Kur’ân’da tevafuk da olabilir, ebced usûlüne göre çözümlenebilen gizli işâretler de olabilir. Bunlar?n inan?lmayacak veya abart?lacak taraf? yoktur. Ehliyetli âlimler bunlara işâret edebilirler, bu tevafuklardan yeni yorumlara ulaşabilirler, yeni çözümlemeler yapabilirler. Bütün mesele, bu alanla ilgilenen kişinin ehliyetli olmas? ve Kur’ân’?n as?l dâvâs? ve daveti yan?nda bu meseleyi abartmamas?d?r.
    Ebced hesab? ve Cifir ilmi bu gün ortaya ç?km?ş bir mesele değildir. Kur’ân-? Kerim inmeye başlad?ğ?nda Araplar aras?nda ebced hesab? ve Cifir ilmi biliniyordu ve alfabenin s?rlar?na hâkim şâirler ve edipler taraf?ndan da kullan?l?yordu. Arap lisan?n?n belâğat, fesâhat ve edebiyat aç?s?ndan en gelişmiş döneminde nâzil olmaya başlayan ve mu’cize ifâdeleriyle şâirleri ve edipleri hemen etkisi alt?na alan ve mest eden Kur’ân-? Kerim’in; Arap dilini vahiy dili olarak kabul edip, Arap dilinin bir yan bir ürünü diyebileceğimiz Cifir ilmini reddetmesi düşünülemezdi. Esâsen Cifir ilmini reddetmesi için geçerli bir sebep de yoktu. Zîra Kur’ân-? Kerim prensip olarak, insanl?ğ?n zarar?na kullan?lmayan her “birikime” kap?lar?n? açan bir ?lâhî kitapt?. Cifir ilmi ise, Arap dilinin binlerce y?ll?k birikimini yans?tan bir ürünü idi.
    Nitekim, edebiyatça, belağatça, güzel ve şâirâne söz söylemek sanat? bak?m?ndan ve bilhassa düpedüz hakîkati ifâde etmesi aç?s?ndan şâirlerin ve edebiyatç?lar?n gerisinde asla kalmayan ve sözüyle-hakîkatiyle her bir şâiri, edebiyatç?y? ve ak?l ehlini hayran b?rakan Kur’ân-? Kerîm’in, âyetlerini Cifir ilmine göre muhtelif târihler veren birer anahtar hüviyetinde donatmas?, mu’cize oluşunun da bir gereği idi. Bundan dolay?d?r ki, gerek Peygamber Efendimiz (asm) taraf?ndan, gerekse ehil âlimler taraf?ndan, Kur’ân-? Kerim’in âyet ve kelimelerinden bazan Cifir ilmine göre tarihler ç?kar?lm?ş ve baz? hakikatlerin s?rlar?na bu yol ile ulaş?labilmiştir.
    Meselâ: Osmanl? ulemâs?ndan Molla Câmî, Sebe’ Sûresinin 15. âyetinde geçen “beldetün tayyibetün” ibâresinden ebced hesab?na göre hicrî 857, milâdî 1453 tarihini ç?karm?ş ve ?stanbul’un fethinin bu âyetle de müjdelendiğini haber vermiştir.1
    Cifir ilminin; Hazret-i Ali (ra), Hazret-i Cafer-i Sad?k (ra), Hazret-i Abdülkadir-i Geylânî (ks), Muhyiddin-i Arabî (ra) gibi bir çok ?slâm ulemâs? taraf?ndan kullan?ld?ğ? gibi, asr?m?zda Üstad Bedîüzzaman (ra) taraf?ndan da kullan?ld?ğ? ve muhtelif tarihlere, haberlere ve müjdelere işâret edildiği bilinmektedir.
    Cifir ilmine tarih boyunca âşinâ olunduğu, kullan?ld?ğ? ve Kur’ân’dan da bu ilme dayanarak işin ehli olan âlimlerce baz? tarih, haber ve müjdelerin ç?kar?ld?ğ? bir vak?ad?r. Ancak bu ilim, gayb? yaln?z ve yaln?z Allah’?n bildiği; Allah bildirmediği takdirde hiçbir kulun gayb? bilemeyeceği hakikatine gölge düşürecek şekilde kullan?lamaz, kullan?lmam?şt?r ve kullan?lmas? câiz de değildir.
    Şu halde bu ilmi hepten reddetmek yerine, kimin kulland?ğ?na bakarak bu ilme güvenirlilik vermemiz mümkündür. Yani, ‘Bedîüzzaman gibi bir âlim, tüm risâlelerinde değil, ana tebliğ olarak da değil, ara s?ra ve bir farkl? yorum zenginliği olarak bu ilmi—abartmaks?z?n—kullanm?şsa, elbette ehliyetinden ve ilminden dolay? kullanm?şt?r’ diye düşünmemiz bizi hiçbir yanl?ş sonuca götürmez.
    Dipnot:
    1-Yaz?r M.H. Elmal?l? Tefsiri, S.3956;
    Konu MuhammedSaid tarafından (07.06.07 Saat 21:56 ) değiştirilmiştir.
    Anlamını Bilmediğiniz Kelimelerin Üzerine Çift Tıklayınız...

    Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
    Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...
    (Bediüzzaman Said Nursi)


    Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
    Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTİ)




  4. #4
    Yönetici SeRDeNGeCTi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    38
    Mesajlar
    5.901

    Standart

    Mersin’den Muhterem Gökçe: “Son zamanlarda televizyonlarda birisi ç?k?yor ve Kur’ân’?n şifresini çözdüm diyor ve bazan matematik hesaplarla, bazen ebced hesab?yla anlat?yor, anlat?yor. Bu ne demek oluyor? Bunu aç?klar m?s?n?z?” Bilecik’ten isim belirtmeyen okuyucumuz: “Kur’ân-? Kerîm’de geçmiş ve gelecekten haberler var m?? Gündemde olan bir kitap var. Kur’ân-? Kerîm’deki şifreden ve mu’cizelerden bahsediyor. Doğru mudur?”

    Kur’ân, her zaman beşeriyetin ilgi odağ? olmaya lây?k bir kitapt?r. Mîlâdî 610 y?l?nda H?ra mağaras?nda Hazret-i Muhammed’e (asm) inmeye başlayan ve yirmi üç sene zarf?nda gökten yeryüzüne hiç durmadan, hiç durmadan, hiç durmadan bir rahmet yağmuru gibi inen bu kitap, elbette hakikatler kaynağ?d?r, gerçekler hazînesidir, gizli veya aç?k ilimler menbâ?d?r, şifreli şifresiz dünyevî uhrevî bilgiler defînesidir.
    Fakat bizler—insanoğlu olarak—herşeyi sansasyon malzemesi yapmaya o kadar yatk?n?z, o kadar yatk?n?z, o kadar yatk?n?z ki! Ne vahimdir; s?rf sansasyonel haberlere güveniyor; sansasyona konu olmayan kuvvetli hakîkatleri ise önemsemiyor ve geçiyor gibiyiz. Allah’?m, bu verdiğin ak?l, hiç mi işimize yaram?yor? Bu ak?l ne biçim düşünüyor? Merak?n? neden güçlü gerçeklerde kullanm?yor?

    Öyle ki, öyle ki... Bu; bir tek şifresi ile şaş?rd?ğ?m?z, bir tek işâreti ile tedirginleştiğimiz, bir tek rakamsal değeriyle endîşelere sürüklendiğimiz kitap, bin dört yüz y?ldan beri çok aç?k biçimde, herkesin çok yak?n geleceğinden, gâyet ciddiyetle haberler veriyor. 2005 y?l? ve sonras?nda vâki olacağ? bir Kur’ân şifresi ile hesapland?ğ? iddiâ edilen güneş patlamas?, meteor yağmuru, gök taş? f?rt?nas? ve sâir semâvî âfetlerden çok daha, ama çok daha, ama çok daha ilgincini, çok daha enteresan?n?, çok daha bizimle bire bir ilgili olan?n?, çok daha gerçek olan?n?, çok daha yak?n geleceği,—meselâ, öldükten sonraki cismânî dirilişi, mahşeri, sorguyu, s?rat?, Cenneti ve Cehennemi—çok daha yak?n plânda, çok daha aç?k bir üslup ile, çok daha net bir tarzda yine Kur’ân-? Kerîm, sadece haber vermekle kalm?yor; yüksek sesle kâinâta îlân ediyor. Beşer olarak neden dikkatimizi çekmiyor? Neden ilgimizi mucip olmuyor? Neden merak etmiyoruz?
    Büsbütün, ama büsbütün hayretteyim!

    2005 y?l? ve sonras?nda gök taş? patlamas? yaşanacağ?na dâir Kur’ân’dan birisi bir işâret bulmuş! Üstümüze iyilik, sağl?k! Bir tahmin yürütülmüştür deyip geçelim; ubûdiyetimize bakal?m. Ben ve şu an şu dâr-? fânîde yaşayan hangi fânînin, 2005 y?l? ve sonras?na kadar hayatta kalma garantisi var? Allah’?m, bize ak?l, fikir ve iz’an ver!
    Biz insanoğlu, gözümüzü kapad?ğ?m?z anda ölüm adas?nday?z! Gözümüzü bir daha açt?ğ?m?zda ise dirilmiş ve Rabb’imize doğru koşuyor olacağ?z! Bu koşuda ayaklar?m?z birbirine dolaşacak!
    Endîşeler, tedirginlikler, korkular, dehşetler, heyecanlar, kan ter içinde kalmalar, sana, Allah’?m, sana s?ğ?nmalar o gün birbirini takip edecek! Pek yak?nda! Sen, bizi huzuruna çağ?rd?ğ?n anda, bu fânî yerleri b?rakmam?zla kendimizi Senin huzurunda bulmam?z bir olacak! Biz sana dönüyoruz! Biz sana geliyoruz! 2005 y?l?nda gök taş? f?rt?nas? yerleri ve yeşil bitkileri kavursa da, kavurmasa da... Sen, bizi içinde sonsuz kalacağ?m?z Cennetine dâvet ediyorsun! Sen, bizi Cehenneminden sak?nd?r?yorsun! Sen, bizi muhakkak bir hesaba, çetin bir mîzâna, k?l? k?rk yaran bir adâlete tâbi tutacağ?n? haber veriyorsun!
    Sen, Allah’?m, Sen; bütün bu “yak?n ve kesin” gelecek haberlerini Kur’ân-? Kerîm’inde şifre ile değil, îmâ ile değil, işâret ile değil, f?s?lt? ile değil, ebced hesab? ile değil, cifir ilmi ile değil, matematiksel hesaplarla değil; apaç?k, apaç?k, apaç?k cümlelerle kâinâta îlân ediyorsun, sağ?r kulaklar? ç?nlat?yorsun! Biz, bunu anlayam?yoruz! Biz, bunu kavrayam?yoruz! Senin huzuruna döneceğimiz gün için haz?rlanm?yoruz! Bütün varl?ğ?m?zla, bütün heyecan?m?zla, bütün duygular?m?zla bu geleceği şüphe götürmeyen günü merak etmemiz gerekirken... Ne boş meraklar peşindeyiz yâ Rabbî!
    Ey, Allah’?n Kelâm-? Kadîm’i! Bizde bir tuhafl?k yok mu? Senin en büyük dâvân pek ilgimizi çekmiyor; senin şifrelerle, sembollerle, harflerle, rakamlarla verdiğin işâretlere pek hayrân?z! “Rabbimiz! Bize hidâyet verdikten sonra kalplerimizi eğriltme! Bize taraf?ndan rahmet hîbe et. Sen Vehâb’s?n! Rabbimiz! Gelmesinde şüphe olmayan bir günde, Sen, insanlar? mutlaka toplayacaks?n! Allah, asla sözünden dönmez.”1
    Kur’ân k?yâmete kadar tüm zamanlar?n kitab?d?r, tüm olaylar? kuşatm?şt?r. Kur’ân’da her asra bakan şifreli işâretlerin ve haberlerin bulunmas? Kur’ân’?n maslahat?na ayk?r? değildir. Âhiretten aç?k bir dil ile haber veren Kur’ân-? Kerîm; şifrelerle, işâretlerle, îmâlarla ve remizlerle her as?rda vâkî olacak dünyevî olaylardan da bahsedebilir. Bu, Kur’ân’?n hakk?d?r. Yeter ki bu işâretleri, remizleri, şifreleri, îmâlar? çözen ve yorumlayan kişi isâbet etmiş olsun, imtihan s?rr?na uymayan iddiâlarla ortaya ç?kmam?ş olsun. Otomobilden, tayyâreden, modern iletişim araçlar?ndan ve sâir teknolojik gelişmelerden Kur’ân’?n remizlerle bahsettiği de doğrudur. Üstad Bedîüzzaman Hazretleri bunun bir dökümünü yapar ve doğru yorumlama usûllerini gösterir.2
    Kur’ân üzerinde yap?lan çal?şmalar?,—iyi niyetli olduğu sürece—kayda değer buluruz. Fakat Kur’ân’?n işâretlerini ve şifrelerini yorumlarken, imtihan s?rr?n? bozmayacak bir üslup kullan?lmas?n?, Allah’?n emrini, irâdesini ve takdirini yönlendiriyormuş gibi haddi aşan söylemlerden kaç?n?lmas?n?, her zaman ve her zeminde Allah’?n ilminin esas olduğunun bilinmesini ve vurgulanmas?n?, Allah’tan başka hiç kimsenin gayb? bilmediğini dikkate alan sayg?l? ifâdelerden vazgeçilmemesini şiddetle öneriyoruz.
    Allah’?n, Kur’ân üzerinde iyi niyetle yoğunlaşan ve Kur’ân’? anlamak isteyen herkese yard?mc? olmas?n? niyaz ediyoruz.
    Dipnot:
    1- Âl-i ?mrân Sûresi, 3/8,9;
    2- Bak?n?z: Sözler, 20. Söz..
    Konu MuhammedSaid tarafından (07.06.07 Saat 21:57 ) değiştirilmiştir.
    Anlamını Bilmediğiniz Kelimelerin Üzerine Çift Tıklayınız...

    Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
    Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...
    (Bediüzzaman Said Nursi)


    Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
    Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTİ)




  5. #5
    Yönetici SeRDeNGeCTi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    38
    Mesajlar
    5.901

    Standart

    Evet eklentilerim bu kadar. ?nşallah faydal? olur.. Ayr?ca şunu eklemek istiyorum ki; Bediüzzaman'?n ebced ve cifir hesab? yaparak verdiği tarihlerde dedikleri hep ç?km?şt?r. Risale-i Nur'un sair yerlerinde bunu göreceksiniz. Bunun gayb? bilmekle ilgisi yoktur. Bu tamamen Kur'an'daki tevafuklar?n Allah'?n ikram ve ihsan?yla dile getirilmesidir... Sayg?lar?mla...
    Konu MuhammedSaid tarafından (07.06.07 Saat 21:57 ) değiştirilmiştir.
    Anlamını Bilmediğiniz Kelimelerin Üzerine Çift Tıklayınız...

    Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
    Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...
    (Bediüzzaman Said Nursi)


    Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
    Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTİ)




  6. #6
    Pürheves sinang - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2006
    Bulunduğu yer
    Mersin
    Mesajlar
    277

    Standart

    bir nurcu kardeşte bu hususta şunu yazm?ş; Temeli ebced hesab?na dayanan, harflerden ve ibarelerden gaybî haberler ç?karmada kullan?lan hususî bir ilim.


    Üstad Bediüzzaman’?n dikkat çeken yönlerinden birisi, eserlerinde cifir ilmine de yer vermesidir. Eskide ve günümüzde cifir ilmi hayli tart?ş?lm?şt?r ve tart?ş?lmaktad?r.

    Bu konuda, şu hususlara dikkat çekmekte fayda görüyoruz:

    1-Her şey bizim malumat?m?za münhas?r değildir. Bir ilmi bizim bilmeyişimiz, olmad?ğ?na delâlet etmez. “Onlar, ilmen ihata etmedikleri ve te’vili daha kendilerine gelmemiş şeyi yalanlad?lar” ayetini unutmamak gerekiyor. (Yunus, 39) Kur’an kelimelerinin istikbaldeki bir k?s?m olaylara işaretini, çok az müfessirin yazm?ş olmas? reddini gerektirmez.

    2- Bu ilim, Kur’an’?n nüzulûnden önce de bilinmekteydi. Mesela, Yahudilerden bir topluluk, Hz. Peygamberden (Elif-Lâm-Mîm) şeklinde huruf-u mukattaay? duyunca, ebced hesab?yla (harflerin rakam değeriyle), O’nun ümmetinin ömrünün az olacağ?na istidlalde bulunur. Hz. Peygamber, diğer huruf-u mukattaalardan okur. Adamlar, her yeni huruf-u mukattaay? duyunca şaşk?na dönüp, “Biz senin durumundan birşey anlayamad?k.” deyip ayr?l?rlar.

    3-Say?lar? az da olsa bir k?s?m âlimler, cifir ilmiyle ayetlerden gaybî istihraçlarda bulunmuşlard?r. Molla Cami’nin Beldetün tayyibetün (temiz bir belde) (Sebe, 15) ifadesinin ebced değeriyle, ?stanbul’un hicri 857’de fethine tarih düşmesi meşhurdur.

    Meşhur müfessirlerden Alusî’nin tefsirinde kaydettiği şu olay da, konumuz aç?s?ndan güzel bir örnektir:

    “?bn-i Hallikan tarihinde zikrediyor ki, Selahaddin-i Eyyubî Haleb’i fethettiğinde, Kâd? Muhyiddin güzel bir şiirini okudu. Cümleleri aras?nda,
    “Şehba kal’ay? Safer ay?nda fethettin,
    Recebte de Kudüs’ü fetihle mübeşşersin” ifadesi vard?. Dediği gibi ç?k?nca kendisine “Bunu nerden bildin?” diye soruldu. “ ?bnu Berrecan’?n Rum Suresi’nin baş k?sm?n? tefsirinden ald?m” diye cevap verdi.

    Alusî, sözüne devamla ?bnu Kemâl’in Enbiya suresi 105. ayetten, Yavuz Sultan Selim’in M?s?r’? fethetmesini istinbat ettiğini anlat?r.

    Bediüzzaman, cifri kulland?ğ? yerlerde hiç bir zaman “Âyetin aç?k mânâs? budur” dememiştir. Söylediği şudur: “Ayetin sarîh manas?n?n alt?nda müteaddit tabakalar var. Bir tabakas? da, işarî ve remzî manad?r. ?şârî mana da bir küllîdir; her as?rda cüz’iyatlar? bulunur.”

    Bediüzzaman’?n ilm-i cifir hakk?ndaki şu ifadeleri de çok önemlidir:
    “?lm-i cifir, merakl? ve zevkli bir meşgale olduğundan, vazife-i hakîkiyeden al?koyup meşgul ediyor. Hatta kaç defad?r esrar-? Kur’an’iyeye karş? o anahtar ile baz? s?rlar aç?l?yordu. Kemâl-i iştiyak ve zevk ile müteveccih olduğum vakit kapan?yordu. Bunda iki hikmet buldum:

    Birisi: ‘Gayb? ancak Allah bilir' (Neml, 65) yasağ?na karş? h?laf-? edebde bulunmak ihtimali var.

    ?kincisi: Hakaik-? esasiye-i imaniye ve Kur’an’iyenin berahin-i kat’iye ile ümmete ders vermek hizmeti ise, ilm-i cifir gibi ulum-u hafiyenin yüz derece fevkinde bir meziyet ve k?ymeti vard?r. O vazife-i kudsiyede kat’î hüccetler ve muhkem deliller, su-i istimale meydan vermiyorlar. Fakat cifir gibi, muhkem kaidelere merbut olmayan ulum-u hafiyede su-i istimal girip, şarlatanlar?n istifade etmeleri ihtimalidir.”

    Görüldüğü gibi, cifir ilmi gizli ilimlerdendir. Az kişiye hitab etmektedir. ?man ve Kur’an hakikatleri ise, herkese seslenmektedir. Hem herkesin onlara ihtiyac? vard?r. Bu gibi noktalardan dolay? ve “ Gayb? ancak Allah bilir” yasağ?na karş? edebe ayk?r? harekette bulunmamak için Bediüzzaman, bu ilmin ayr?nt?lar?n? eserlerine yans?tmam?şt?r. Yans?tt?ğ? miktar, alt?bin küsûr sayfal?k tefsirinin içinde az bir bölüm teşkil etmektedir. Bunda as?l maksad?, o günün ağ?r şartlar? alt?nda hizmet eden talebelerine bir şevk kaynağ? olmas?d?r.

    ebced:Arabça Eski Sâmi alfabesindeki harf s?ras?n?n say? değerine göre tertiplenmesinden meydana gelen birinci kelime. Bu tertip ?brâni ve Süryâni Alfabesindeki harfleri içine al?r. ?bâredeki kelimelerin s?ras? ve harflerin rakam değerleri şu suretle gösterilmektedir. $(Ebced) $(Hevvez) $(Hutti) $(Kelemen) $(Sa'fes) $(Kareşet) $(Sehaz) $(Dazig)Bu sekiz kelime bütün huruf-u hecâ denen yirmi sekiz harfi içine alm?ş ve s?ra ile eliften gayn harfine kadar, birden bine kadar her harfte aşağ?daki s?ra ile gösterildiği gibi değerler verilmiştir. Elif: 1, Bâ: 2, Cim: 3, Dal: 4, He: 5, Vav: 6, Ze: 7, Ha: 8, T?: 9, Yâ: 10, Kef: 20, Lâm: 30, Mim: 40, Nun: 50, Sin: 60, Ayn: 70, Fe: 80, Sad: 90, Kaf: 100 R?: 200, Ş?n: 300, Te: 400, Se: 500 H?: 600, Zel: 700, Dad: 800, Z?: 900, Gayn: 1000 Şimdiki Arabcada alfabe bu s?ray? tutmuyorsa da harflerin rakam gibi kullan?ld?ğ? zaman, yine eski s?raya uymak için Ebced s?ras?n? da devam ettirmişlerdir. Hem birbirine benzeyen harfler bu s?rada dizilmiştir. Eskiden ?slâmlarda matematik ve fizikte bu harflerin rakam yerine kullan?ld?klar?n? biliyoruz.
    Konu MuhammedSaid tarafından (07.06.07 Saat 21:57 ) değiştirilmiştir.
    GELİN İSLAM OLALIM..!

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Zahirî Çirkinlikler Altında Parlak Güzellikler Vardır
    By bahtiyarsb in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12.09.09, 07:24
  2. Merak Hastalığı, Zahiri ve Batıni Olarak Merak, Çaremiz, İlacımız...
    By MuM in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 22.02.09, 14:50

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0