Başörtüsü İngilize mi Kaldı?

İngiliz Guardian gazetesi, First Lady olması halinde Hayrünnisa Gül'e, modacı Atıl Kutoğlu tarafından "Sophia Loren tarzı" bir imajın yapılabileceğini önesürdü.


Guardian gazetesininde yayınlanan Helena Smith imzalı haberde, First Lady olma ihtimali bulunun Hayrünnisa Gül'ün, tartışmalı türbanını modernleştirmesi için Viyana'da bulunan Türk modacı Atıl Kutoğlu ile anlaştığı kaydedildi.

Modacı Kutoğlu'nun, "Hayrünnisa Gül'ün başörtüsü konusunda aklımda yeni fikirler var" dediği ifade edilen haberde, "bir söylentiye göre Kutoğlu'nun Hayrünnisa Gül'e, "Sophia Loren tarzı" bir imaj yapacağı" önesürüldü. Haberde, "ancak dindar bir First Lady olacak Hayrünnisa Gül'ün saçının ne kadarınını görünmesine izin verip vermeyeceğinin belli olmadığı" şeklinde yorumu yapıldı. Haberde, "Sofia Loren tarzı" konusunda herhangi bir bilgi veya tanımlama yer almadı.

-AKP'YE "NEO İSLAMCI" TANIMLAMASI-

AKP için "neo-İslamcı" tanımlaması yapılan haberde, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün üçüncü turda Cumhurbaşkanı seçilebileceği vurgulandı. Haberde, bir taraftan Cumhurbaşkanlığı seçim süreci başlarken diğer taraftan da Hüyrünnisa Gül'ün, başörtüsünü Türk kamu hayatında siyasi İslam'ın bir simgesi olarak gören milyonlar için kabul edilebilir olması için çalıştığı ifade edildi.

-"HAYRÜNNİSA GÜL TÜRBAN İÇİN AİHM'YE GİTMİŞTİ"-

Hayrünnisa Gül'ün başındaki örtünün, Abdullah Gül'ün ilk adaylığından bu yana siyasi bir tartışmaya neden olduğu vurgulanan haberde, Türkiye'deki yasalara göre türbanın hükümet binaları ve üniversitelerde yasak olduğu hatta Hayrünnisa Gül'ün bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gittiği hatırlatıldı.

Haberde, Türkiye'deki kadınların yüzde 63'ünün başörtüsü taktığı da ifade edildi.

Çok ilginç dindar bir First Lady saçının nekadarının görünmesine izin vereceği belli değilmiş.Tabiki görünmesine izin vermeyecektir herhalde.Bence tasarımlarını ona göre yapsalar iyi olur.:mad:

Amaaann ağzı olan konuşuyor işte.Acaba hayrunnisa hanıma sordular mı imaja ihtiyacınız var mı diye..!! Eminim böyle bir konudan haberi bile olmamıştır Hayrunnisa hanımın...

Kardeşlerim,
Baş örtüsü ile ilgili ayetler nas?l geçmekte,muhteviyat? neleri içermekte,şu andaki başörtülü ve mantolu olmak emri ilahiyi yerine getirmektemi yoksa izgilizlerin bundan y?llarca önce bize biçtikleri örtünme çeşidi mi?
Yani bugün tesettür diye savunduğumuz şeyleride ingilizler bize "işte Kuran?n emri budur." diyerek aldatm?ş olmas?nlşar...

Alıntı:

---

sultanhani Nickli Üyeden Alıntı

Kardeşlerim,
Baş örtüsü ile ilgili ayetler nas?l geçmekte,muhteviyat? neleri içermekte,şu andaki başörtülü ve mantolu olmak emri ilahiyi yerine getirmektemi yoksa izgilizlerin bundan y?llarca önce bize biçtikleri örtünme çeşidi mi?
Yani bugün tesettür diye savunduğumuz şeyleride ingilizler bize "işte Kuran?n emri budur." diyerek aldatm?ş olmas?nlşar...

---

24/31- Mü’min kad?nlara da söyle, gözlerini haramdan sak?ns?nlar, ?rzlar?n? korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen k?s?mlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalar?n?n üzerine kadar sals?nlar. Zinetlerini, kocalar?ndan, yahut babalar?ndan, yahut, kocalar?n?n babalar?ndan yahut oğullar?ndan, yahut üvey oğullar?ndan, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullar?ndan, yahut k?z kardeşlerinin oğullar?ndan, yahut müslüman kad?nlardan, yahut sahip olduklar? kölelerden, yahut erkekliği kalmam?ş hizmetçilerden, yahut da henüz kad?nlar?n mahrem yerlerine vak?f olmayan erkek çocuklardan başkalar?na göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklar?n? yere vurmas?nlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!

Hüsran kardeş,
24/31 ayetinden sonra gelen Ahzab/59'u da okuduktan sonra bir daha-başörtüsü ve mantonun- d?şarda giyilen bir tesettür şekli olup olmad?ğ? noktas?ndaki itikad?n?z? merak ettim. Ahzab 59 nur suresi 31. ayetten sonra gelmiş,başörtüsüne ilaveten bizden birşey istiyorgibi.
Görüşlerinizi merak ediyorum.

Hüsran kardeş
Açıklaman güzel ancak şu aklıma takıldı:

Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar.


Bundan çıkarılan anlam topuklu ve ses çıkaran ayakkabı mı
kast edilmiş yoksa başka bir şey mi ?

Aklıma takıldı şimdi.

Teşekkürler...

Alıntı:

---

sultanhani Nickli Üyeden Alıntı

Hüsran kardeş,
24/31 ayetinden sonra gelen Ahzab/59'u da okuduktan sonra bir daha-başörtüsü ve mantonun- dışarda giyilen bir tesettür şekli olup olmadığı noktasındaki itikadınızı merak ettim. Ahzab 59 nur suresi 31. ayetten sonra gelmiş,başörtüsüne ilaveten bizden birşey istiyorgibi.
Görüşlerinizi merak ediyorum.

---

sorunuzu tam olarak anlayamadım...

Alıntı:

---

59 - Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

---

daha açık bir şekilde sorarsanız sevinirim..

dua ile...

Alıntı:

---

MESS Nickli Üyeden Alıntı

Hüsran kardeş
Açıklaman güzel ancak şu aklıma takıldı:

Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar.


Bundan çıkarılan anlam topuklu ve ses çıkaran ayakkabı mı
kast edilmiş yoksa başka bir şey mi ?

Aklıma takıldı şimdi.

Teşekkürler...

---

topuklu yada topuksuz önemli değil. ayrıca ayetin indiği zamanda topuklu ayakkabı var mıydı bilemiyorum..

ama acizane ben şöyle düşünüyorum: ses çıkararak insanların kendisini farketmesi için uğraş vermek ayetin istemediği bir durum...

doğruyu ancak Allah bilir....

Hüsran kardeş;
Cilbab? d?ş elbise olduğunu nereden ç?kar?yoruz? Tabiki meali mutlaka bir mealden alm?ş olmal?s?n?z. Bu anlamda size bir sözüm yok. D?ş elbise Kuran nazar?nda zinettendir, setri gerektirir. Meallerde verdikleri manalarlada dinimizi ne hale getirdiler.

Alıntı:

---

sultanhani Nickli Üyeden Alıntı

Hüsran kardeş;
Cilbabı dış elbise olduğunu nereden çıkarıyoruz? Tabiki meali mutlaka bir mealden almış olmalısınız. Bu anlamda size bir sözüm yok. Dış elbise Kuran nazarında zinettendir, setri gerektirir. Meallerde verdikleri manalarlada dinimizi ne hale getirdiler.

---

meal ELMALILI HAMDİ YAZIR ın...

sizce nedir cilbab peki???

Elmal? Meali oldukça güzeldir. acaba meal günümüz türkçesiyle yeniden bask?s? yap?lan m? merak ettim. lütfen eski türkçe ile olan m? merak ettim. bende bir bakacağ?m şu an yan?mda yok.
?bn-i Abbas(ra) demiştir ki: “Mümünlerin kad?nlar?,hicap ayetinden sonra başlar?n? ve yüzlerini cilbablar?yla setretmekle emrolundular.Ancak tek bir gözlerini aç?k b?rakt?lar.” (Tefsir’ul Celaleyn)
(bk. Ebu’s-Suud,c.6,s.81; ?bni Kuddame, el-Muğni,Ebu Hayan,el Buhr’ul Muhit,Sabuni,rabvaiu’l Beyan, Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri. ,Tefsir’ul Celaleyn,

Said bin Cubeyr(ra) “Cilbablar?n? üzerlerini örtsünler” ayetini şöyle aç?kl?yor: “Yani Normal başörtüsünden başka çarşafla örtünürler.Müslüman bir kad?na,başörtüsünden başka cilbab(çarşaf)olmadan yabanc? birine bakmas? helal değildir.Normal başörtüsünden başka cilbabla örtünüp hem baş?n?,hem de göğsünü s?k?ca kapatt?ktan sonra ancak yapanc? erkeklere görünebilir.(Tefsiru ibn-i Ebi hatim,c.10,s3154)
?bn-iKayyim el-Cezvi:Ahzab 59 ayeti için: “Başlar?n? ve yüzlerini kapats?nlar” demiştir. ?bni Kuddame:Cilbabtan murat El erdiyat(Yani kaftan,çar demektir.” (Zaadü’l Mesir)
?bn-i Şirin diyor ki, Ubeyde es-semani’ye Cilbab?n nas?l örtüldüğünü sordum.Bir çarşaf alarak kuşand?.Baş?n?n tamam?n? kaşlar?na kadar örttü.Sol gözünü aç?k b?rakarak yüzünüde örttü “işte cilbab böyle kuşan?l?r.” Demiş oldu.
Bediüzzaman Said Nursi: “Kad?n?n kalas? ve siperi çarşaft?r.” (24.lema Tesettür risalesi)

Alıntı:

---

Bediüzzaman Said Nursi: “Kadının kalası ve siperi çarşaftır.” (24.lema Tesettür risalesi)

---

kesinlikle... hele şimdilerde çıkarılan yeni moda örtünme şekillerini gördükçe çarşafın ne kadar gerekli ve en güzeli olduğu yönündeki kannatim daha da kuvvetleniyor...

dua ile...

Sophia Loren tarzı


Başörtüsünün modernize edilmesi tartışılıyor.

Kimileri başörtüsünün tamamen modernize edilebileceği, kimileri ise katiyetle modernize edilemeyeceği görüşünü taşıyorlar.

Bu tartışmalarda zaman zaman işin muhtevası atlanıyor.

Gerçekten de modern başörtüsü veya hicap bir mühendislik ürünü müdür?

Öncelikli olarak başörtüsünün mücerret bir bezden ibaret olmadığını bir hayat tarzı olduğunu hatırlatalım.

Başörtüsü hicabın yani örtünmenin sadece bir cüzü ve parçasıdır.

Tamamı değildir.

Örtünmek, Garaudy’nin deyimiyle entegrist yani entegre bir durumdur.

Kısaca hayat tarzıdır.

Müslüman kadın başörtüsünü örtmekle birlikte, asıl olarak ‘mefatin ve mehasin’ denilen ve tabir edilen cazibedar yerlerini kapatmak zorundadır. Örtünün formu başörtüsü muhtevası ise cazibedar yerleri örtmektir. Aksi takdirde, bunlar olmadan giyilen başörtüsü dürbüne tersinden bakmak gibi olacak ve indirgemeci bir yaklaşımı hatıra getirecektir.


Örtünmeye bütüncül olarak bakmadan giyilen başörtüsü onu karikatürize etmekten farksız olacaktır.


Elbette iğreti gelin tarzı iğreti başörtüsü giyenlerin hepsinin kastı veya maksadının dejenerasyon veya yoldan çıkarma olduğu söylenemez. Bu, bühtan olur. Ama son sıralarda Hayrunnisa Gül’ün başörtüsü tartışması çerçevesinde gördüğümüz başörtüsü mühendislerinin kastı katiyetle budur.

Bu bağlamda, The Guardian gazetesi de Hayrunnisa Gül çevresinde gelişen tartışmalarını sütunlarına aksettirmiş. Guardian, Hayrünnisa Gül’ün, tartışmalı türbanını ‘modernleştirmesi’ için Viyana’da yaşayan Türk modacı Atıl Kutoğlu’nu görevlendirdiğini hatırlatıyor. Gazete, Kutoğlu’nun, Sophia Loren tarzı bir stile yönelebileceği yönünde yaygın söylenti olduğunu da belirtiyor. “Bununla birlikte” diyor ve ekliyor “Türkiye’nin gelecekteki dindar cumhurbaşkanı eşinin, saçının ne kadarının görünmesine izin vereceği belirsiz.”

***


Bizdeki gibi İslâm dünyasında da başörtüsünün modernize edilmesi meselesi hummalı ve hararetli bir şekilde tartışılıyor.

Sözgelimi, Islamonline. net bu konu etrafında ‘yoldan ve baştan çıkaran kapalılar/başörtülüler’ diye bir dosya hazırlamış.

Çok da ses getirmiş.

Zira mesele, İslâm dünyasının yumuşak karınlarından birisini teşkil ediyor.


Bu dosyadan sonra Almanya’da ikamet eden yazar Nebil Şebib de ‘baştan çıkaran başörtülülere’ yönelik binr çağrı kalame almış.

Kırıp dökmeden onları cadde-i sevaba yani doğru yola çağırıyor. Yine Islamonline.net’te Hüsam Tammam da aynı doğrultuda bir makale kaleme almış ve başlık olarak da: “Haşmet daima hicaptan önce gelir’ ifadesini seçmiş.
Burada kullanılan “haşmet” kelimesi ihtişamdan geliyor.

Yani başörtüsü giyen kadınlar hafifmeşrep görüntülerden azade olacaklar ve cemiyetin içinde vakarlarıyla yerlerini alacaklar.

Halbuki, İslam “light”laştıkça, başörtüsünü de hafifleştiriyor.


Bundan dolayı, kadını hafiflettiği için halhal nevinden takılara izin verilmemiştir.


Kadın elbette ki süslenecek ve bu fıtratında var.


Ama bu süslenme hiçbir zaman başkalarını ayartma ve iğva ve baştan çıkarma aşamasına varmayacak.

İşin püf noktası ve kırmızı çizgisi orasıdır.


Dolayısıyla hâyâ başürtüsünden önce gelir.

Hâyâ başörtüsünü kuşanır.

İslâm’da hidakt yani yas durumunda olan kadının süslenmesi de bu nedenden dolayı yasaklanmıştır.

Ancak evlenmeye aday kadın süslenerek evlenme rağbetini meşru dairede ortaya koyabilir. Bu itibarla, hicap kıyafetini tanımlayan ulema şu kaide-i şeriyyeyi vazetmişlerdir: “La yeşiffu veya yasifi’ yani tanınmasına imkân vermeyecek ve saydam ve transparan olmayacak. Daha açıkçası, hatları belli etmeyecek, ortaya sermeyecek.

Dolayısıyla hicap sözde değil özde olacak.

İsmi müsemmasını kuşanacak ve niteliğiyle birlikte olacaktır.

Öyleyse, yoldan çıkaran başörtüsü, başörtüsü olmaktan çıkar.


***

Başörtüsü hayatınızı karartır mı?

Dünyevî lezzetlerle aranıza girer mi?

Sonuçta bu büyük bir kayıp mıdır?

Zarar kâr dengesini ahirete göre ayarlayanlar için zarar elbetteki sözkonusu olmaz.

Ama hayatı dünyadan ibaret görenler için durum değişir.

Hürriyet gazetesi yazar Nihal Bengisu Karaca ile bir röportaj yapmış.


Nedense başörtüsü mühendisleri Hayrunnisa Hanım’ın başına üşüştükleri gibi Hürriyet de kapalı yazarların peşini bırakmıyor ve onları kabından çıkarmaya veya ayartmaya çalışıyor. Veya en azından açık kapalılığa doğru özendiriyor.


Röportajdan sonra Ahmet Hakan da Mevlânâ’nın Süleyman Pervane’ye tarizi gibi Nihal Bengisu’ya ‘ben sana demedim mi, kapalılıkla birlikte hayatın lezzetleri anlaşılmaz, onlara ulaşılmaz? Vazgeç bu yoldan’ der gibi döşenmiş.


Nebil Şebib ile Ahmet Hakan’ın çağrıları tam birbirine zıt. Ahmet Hakan bu çağrısını gayet rahat da yapıyor. Artık gemilerini yakmış ve İberya Yarımadasını zahtetmiş! Tercihini yaparak rahatlamış. ‘Oh be!’ çekmiş. Gri alanlarda, berzah ve arafta dolaşmıyor; dolayısıyla ikircikli pozisyonu üzerinden atmış. Artık tercihli olmanın avantajı ve cesurluğu var. Yüreği serçe gibi değil, atmaca gibi atıyor. Cephesine yeni devşirme isimler kazanmakla meşgul. Yandaşları arttıkça vicdanını da rahatlatıyor olmalı. Bu ona göre, haklılığın da tezahürü sayılmalı. Ama Ahmet Hakan veya Hürriyet hepten de haksız değil. Zira a’raftakiler veya berzahtakiler ikircikli tavırlarla o tarafa doğru pas atıyorlar. Onların bigane kalması düşünülebilir mi? Ahmet Hakan bu pasları gole çevirmekte ustalaşmış durumda. Artık sahasının avcısı olmuş durumda. Hürriyet’in alt başlıklarından birisine bakar mısınız: “Kimse yok diye girdim dipten erkek çıktı...” Bu durumda helâl dairesi kapanmış ve haram dairesinden başka çare kalmamış oluyor. Bu durumda kendisini rahatlıkla sosyal küflenmenin ve taaffünün içine bırakabilirsiniz. Ve hedonizm çadırında köşe kapmaca oynayabilirsiniz. Hepsi mümkün. Ama geriye baktığınızda, paslaştığınızda ayaklarınız sizi onların işaret ettiği noktaya çekecek. Şüpheniz olmasın, Ahmet Hakan gibiler hep sizi oraya bekleyecekler ve sizleri kendilerine çağırmaya devam edecekler.


O halde tercihinizi yapın ve rahatlayın.

Son söz: Helâl dairesi keyfe kâfidir. Onun ötesinde arayış içinde olanlar yasaklara ve hudutlara tecavüz edenlerdir.


Mustafa Özcan 21.08.2007 Yeni Asya

Hüsran Kardeş:59 - Ey peygamber! Han?mlar?na, k?zlar?na ve müminlerin kad?nlar?na hep söyle de cilbablar?ndan (d?ş elbiselerinden) üzerlerini s?ms?k? örtsünler. Bu onlar?n tan?nmalar?na, tan?n?p da eziyet edilmemelerine en elverişli oland?r. Bununla beraber Allah çok bağ?şlay?c?d?r, çok merhamet edicidir.
bu meali elmal? mealinden ald?ğ?n?z? söylemiştiniz ve bu doğrudur.
Ben Hak dini Kuran Dili tefsirine bakt?m parantez içindeki (d?ş elbiselerden) cümle kesinlikle yok. (6.Cilt 3928. sayfa Eser Neşriyat 1979 bask?s?) Sonra meal yapanlar tahrif yapm?şlar.

Alıntı:

---

sultanhani Nickli Üyeden Alıntı

Sonra meal yapanlar tahrif yapmışlar.

---

İlave etmişlerdir..mi desek acaba..?

Alıntı:

---

sultanhani Nickli Üyeden Alıntı

Hüsran Kardeş:59 - Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
bu meali elmalı mealinden aldığınızı söylemiştiniz ve bu doğrudur.
Ben Hak dini Kuran Dili tefsirine baktım parantez içindeki (dış elbiselerden) cümle kesinlikle yok. (6.Cilt 3928. sayfa Eser Neşriyat 1979 baskısı) Sonra meal yapanlar tahrif yapmışlar.

---

6. ciltte sayfa 3927'de ayetin içerisinde parentezde herhangi bir ifade yok. Yalnız o sayfanın en alt kısmında bunu tefsir ederken yazıyor. "Cilbab, baştan aşağı örten çarşaf, ferace, car gibi dış kisvesinin adıdır." diyor...

"?lave etmişlerdir..mi desek acaba..? "
Bir eserin metnine ilave etmeye ,ç?karmaya ve mevziisinden kayd?rmaya tahrif denir. ?lavede bir tahriftir.

Alıntı:

---

acizizfakiriz Nickli Üyeden Alıntı

İlave etmişlerdir..mi desek acaba..?

---

çok doğru olur...

Kelimatör Türkçe Sözlük

kisve
isim Arapça kisve

1 . K?l?k k?yafet:
"Lakin bir türlü ahaliye mahsus kisveyi üzerinden atamam?ş..."- R. H. Karay.2 . Hac?lar?n Kâbe'de giydikleri beyaz üstlük.

1.Elmal? Merhum meal ettiği yerde (d?ş elbise) cümlesini kullanmam?ş.
2."Cilbab, baştan aşağ? örten çarşaf, ferace, car gibi d?ş kisvesinin ad?d?r." diyor... Bunlar Elmal? merhumun ayetten anlad?klar?d?r ve doğrudur.
1.Cilbab,farace,car bugünkü tesettür şekilleriyle hiçbir alakas? yoktur. Ulema-i islam bu cümleleri bilerek kullanm?şlar ve sonradan ç?kan ve ç?kacak olan dar-geniş vb. elbiselerin testtür olmayacağ?n? ifade eylemişler.
2.Baştan aşağ? yani Başörtülerinide kaplayan bir örtünme şeklidir.Bunda da desenli, kollu, düğmeli, yakal? anlam? ç?kmayacağ?da doğald?r.
3.Omuzdan aşağ? asla değil ve bugünkü örtünme şekillerini onaylayacak bir anlam ç?kmaz. ulemam?z cümlelerini kurarken Sahabenin icma ettiği tarz?n d?ş?nda bir anlam ç?karmam?şlar, ozaman?n tesettür şeklini bugünün müslümanlar? anlas?nlar ona göre tesettür etsinler ve ulema-i su sahabenin icma ettiği tesettür şeklini bozmas?nlar diye aç?k aç?k anlatm?şlard?r. En son Üstad da tevillerin önüne geçmek için 3500 tefsirin icmas?n?n "Çarşaf" olduğunu ifade ederk son mührü vurmuştur.Üstad?n zaman?nda resmen aç?kl?k saç?kl?k yoktu,insanlar çarşaftan ç?k?p manto giymeye başlam?şlard? buna dur demek için o cümleyi oraya koymuştur.
4.Peygamberimizin han?mlar?n?,k?zlar?n?n,sahabelerin, tabinin,tebe-ittabinin,osmanl?n?n icmas?n? bozmak ciddi problem olsa gerek

Alıntı:

---

sultanhani Nickli Üyeden Alıntı

"?lave etmişlerdir..mi desek acaba..? "
Bir eserin metnine ilave etmeye ,ç?karmaya ve mevziisinden kayd?rmaya tahrif denir. ?lavede bir tahriftir.

---

Tefsirlerin hepsi o zaman Kur'an'? tahrif olmaz m? ki acaba? Ha üzerinde yapm?şs?n ha da başka bir yerde yorumunu eklemişsin ne ç?kar...

Tahrif:Bir şeyin aslını bozma, kalem oynatma, değiştirme.(TDK)sözlüğü

Alıntı:

---

sultanhani Nickli Üyeden Alıntı

Tahrif:Bir şeyin aslını bozma, kalem oynatma, değiştirme.(TDK)sözlüğü

---

eee Lütfen Netice.. Tefsirler tahrif mi yani...

Tefsirlerin hepsi o zaman Kur'an'? tahrif olmaz m? ki acaba? Ha üzerinde yapm?şs?n ha da başka bir yerde yorumunu eklemişsin ne ç?kar...
1.Elmal? merhumun mealinde (d?ş giyisi) ibaresi yok. Yani kalem oynat?lm?ş
2.Elmal?n?n d?ş kisve diye ifade ettiği mana bgünkü tesettür anlay?ş?m?zla alakas? yak?ndan ve uzaktan yoktur.
3.Tefsirler kişilerin Kurandan anlad?klar? manad?r.Buda ehli sünnet vel cemaat alimlerinin koyduklar? kurala uyarsa kabul edilir. yoksa reddedilir.Davas? mücerret kal?r.(Elmal? Merhum sözü nas?l kullan?rasa kullans?n manay? bozmam?ş)

Alıntı:

---

acizizfakiriz Nickli Üyeden Alıntı

eee Lütfen Netice.. Tefsirler tahrif mi yani...

---

Netice lütfen

Tefsirlerin özelliği:varolan hükmü değiştirmez,onu aç?klar şüphesi olan ikna olsun diye.
Tefsirler:Ayetin metnini değiştiremeyeceği gibi mahiyetinide değiştiremez.Ehli sünnet çizgisinde kalmak kayd?yla ve daha önceki anlamlar? bozmamak şart?yla yeni anlamlar ç?karabilirler bu doğald?r ama 27.sözdeki maniler kalkt?ktan sonra(tabiki kalkarsa) bugüne kadar kalkmam?ş adeti ecnebi müslümanklara mihenk olamaz

Alıntı:

---

sultanhani Nickli Üyeden Alıntı

Tefsirlerin özelliği:varolan hükmü değiştirmez,onu aç?klar şüphesi olan ikna olsun diye.
Tefsirler:Ayetin metnini değiştiremeyeceği gibi mahiyetinide değiştiremez.Ehli sünnet çizgisinde kalmak kayd?yla ve daha önceki anlamlar? bozmamak şart?yla yeni anlamlar ç?karabilirler bu doğald?r ama 27.sözdeki maniler kalkt?ktan sonra(tabiki kalkarsa) bugüne kadar kalkmam?ş adeti ecnebi müslümanklara mihenk olamaz

---

Kur'an?n tefsiri yap?l?yor da insan?n anlay?ş?n?n tefsiri niçin yap?lmas?n o zaman? Zira meal bir anlay?şd?r..değil mi?

?nsan anlay?ş?n?n tefsiri tabiki yap?l?r. ama onun metni gibi sunmak en az?ndan ahlakla bağdaşmaz.
Haydi Risale-i Nurlar? yeniden yazal?m anlşaş?lmayan manalar? metnidenmiş gibi yazal?m. "Iş?k Mektuplar?" hatta bu manaland?rma değil bire bir tercüme

Meal bir dilin başa bir dile tercümesidir Acizfakir kardeşim. Tefsir ise ayeti siyakü sibak, belağat, mana gibi hususlarda izah etmektir. Hem Rasulullah asm " men fesserel kur'an'e bi rey'ihi fekad kefera" buyurmuş. Yani kim Kur'an'? kendi reyi ile tefsir ederse kafirdir demiş. Selefin tefsirleri haşa hafife al?namaz, zira hepsi ümmetin müdakkik alimlerince tahlil edilmiştir, bu zman?n ulema-us su' lar?yla k?yas edilmesi bile zillettir.

Şimdi ben sana desem ki, it is a pencil cümlesi ingilizceden türkçeye çevrilirken bu bir kalemdir demektir. Ben bu it is a pencil cümlesini gel buraya olarak anl?yorum, sen ne dersin? Bu senin anlay?ş?n, sayg? duyar?m m? dersin?

Hem cilbab şeairdir, nassla sabittir, yukarda Sultanhani kardeşin verdiği bilgiler ?ş?ğ?nda da anl?yoruz ki;

?bn-i Abbas(ra) demiştir ki: “Mümünlerin kad?nlar?,hicap ayetinden sonra başlar?n? ve yüzlerini cilbablar?yla setretmekle emrolundular. Ancak tek bir gözlerini aç?k b?rakt?lar.” (Tefsir’ul Celaleyn)
(bk. Ebu’s-Suud,c.6,s.81; ?bni Kuddame, el-Muğni,Ebu Hayan,el Buhr’ul Muhit,Sabuni,rabvaiu’l Beyan, Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri. ,Tefsir’ul Celaleyn,

Said bin Cubeyr(ra) “Cilbablar?n? üzerlerini örtsünler” ayetini şöyle aç?kl?yor: “Yani Normal başörtüsünden başka çarşafla örtünürler.Müslüman bir kad?na,başörtüsünden başka cilbab(çarşaf)olmadan yabanc? birine bakmas? helal değildir.Normal başörtüsünden başka cilbabla örtünüp hem baş?n?,hem de göğsünü s?k?ca kapatt?ktan sonra ancak yapanc? erkeklere görünebilir.(Tefsiru ibn-i Ebi hatim,c.10,s3154)

?bn-iKayyim el-Cezvi:Ahzab 59 ayeti için: “Başlar?n? ve yüzlerini kapats?nlar” demiştir. ?bni Kuddame:Cilbabtan murat El erdiyat(Yani kaftan,çar demektir.” (Zaadü’l Mesir)

?bn-i Şirin diyor ki, Ubeyde es-semani’ye Cilbab?n nas?l örtüldüğünü sordum.Bir çarşaf alarak kuşand?.Baş?n?n tamam?n? kaşlar?na kadar örttü.Sol gözünü aç?k b?rakarak yüzünüde örttü “işte cilbab böyle kuşan?l?r.” Demiş oldu.

Bediüzzaman Said Nursi: “Kad?n?n kalas? ve siperi çarşaft?r.” (24.lema Tesettür risalesi)

Elmal?l? : "Cilbab, baştan aşağ? örten çarşaf, ferace, car gibi d?ş kisvesinin ad?d?r."

Cilbab kelime olarak tek parça dikişsiz örtü demektir, kollar? yoktur, giyilmez. Arapçadan türkçeye çevrilince manas? budur, başka mana verilemez, manto da cilbabt?r diyen ayetin manas?n? değiştirmiş olur, bu da itikad? bozar hafazanallah, zira ayet muhkemdir, te'vil, tağyir ve tebdili küfürdür.
Allah cc rahmetiyle cilbab kelimesini mutlak b?rakm?ş ki s?cak ve soğuk memleketlerde yaşayan mü'min kad?nlar? elbiselerinin üstünden örtecekleri cilbablar?n? yaşad?klar? yere göre ayarlayabilsinler.

Hem manto ve başörtüsü yani türban k?l?k k?yafet inkilab? ile memlekete girmiş, çarşaf kald?r?l?p yerine manto-türban konulmuştur.

Türban frans?z adetidir, onlarda son dönem osmanl? padişahlar?ndan olan çelebinin baş?ndaki kavuğundan esinlenerek yapm?şlar, Rasulullah "men teşebbehe bi kavmin fe hüve minhum " buyurmuştur, yani kim bir kavme benzerse o da onlardand?r demektir.

Ustad?m?z da kad?n?n kal'as? çarşaft?r dediği ve bunu 1350 y?l, 350 bin tefsir ile sabit olduğunu söylediği için hapis cezas? alm?şt?r.

Demekki bu manto-türban icad? dinimize sokulmuş bir bid'attir, kad?nlar? soyarak, cezbedici giydidirerek ahir zman?n en büyük fitnesini gayet güzel istimal ederek dinimizi kendi içimizden hançerlemektedirler, dikkat etmemiz ve bu bid'atlere taraftar olmamam?z elzemdir.

Selametle...