1453'te İstanbul'u fethederek Türk ve dünya tarihinde yeni bir çığır açan II. Mehmet fethin hemen ardından İstanbul halkından altı temsilciyi şehrin durumunu öğrenmek için huzuruna çağırmıştı. Temsilcilerle görüştükten sonra şehirde boşanan çiftlerin ve intihar eden kadınların oranını öğrenen Fatih, Bizans'ın Kostantinapolis Valisi Takilitipos'dan bu konuyla ilgili resmi rakamları kendisine getirmesini istemişti. Yapılan tespitin sonucunda intihar eden evli kadınların sayısının şehrin üçte birine yakın olması genç padişahı ürkütmüş, bunun üzerine Fatih, 13 Haziran 1453 de “Zevce-i Taalluk”isimli fermanla Osmanlı ve Türk tarihindeki ilk kadın haklarını savunan belgeyi yayınlamıştı. Çağına göre devrim niteliği taşıyan bu fermanı nedeniyle, ünlü tarihçiler Abdi, Avnizade Mahmut Efendi, Nikola Yorga, Phillips Marko, James Michelle “Zamanının ilk feminist hükümdarı” olarak tanımlıyor.
HER KİM ZEVCİNE EL KALDIRIRSA…
Fatih Sultan Mehmet fermanında kadınların haklarını şu cümlelerle savunacağını bildiriyor: “Hane-i mülkümde kimse zevcesine el kaldırmaya… Her kim ki nesne-i saadetimde zevcesini incitir; onun kadrine mülkümde yer yoktur. Ta ki zevcesi zevcini sine-i hakikatinde affeder. Zinhar ben yaşadıkça kimse kimsenin hakkını gasp etmeye… El şeriat ki, göze (kadının iffetine) yapılanı görmeye ancak Allah (c.c) kafidir.”
Bu sözleriyle günümüzde sosyal toplumun kanayan en büyük yarası olan kadınlara yönelik şiddete karşı şiddetli bir tavır alan Fatih, sadece tavır almakla yetinmiyor, eşine şiddet uygulayan erkeğe eşi affedene kadar sürgün cezası vermesiyle kendisine atfedilen unvanının hakkını veriyor.
Bu fermanın ardından başta Bizans ahalisi olmak üzere İstanbul'daki kadınların büyük bir feraha kavuştuğu da yine tarihçiler tarafından kaydediliyor. Kadınların haklarını böylesine koruyan fermanın peşinden çeşitli uygulamalar da gündeme gelmiş. Fatih Sultan Mehmet Fatih Medresesi müderrisi Numan Efendi'nin eşine şiddet uygulaması üzerine tarihte ilk kez Beşiktaş 'ın Kabataş semtinde “İhsaniye” isimli bugünkü anlamda ilk rehabilitasyon ve kadın sığınma evi kurulmuş.. Bu merkeze Padişah tarafından bugünkü anlamda bir uzman hekim (Sururizade Abdurrahman Efendi), ve “Psikolog” diye adlandırabilecek 1 hekim (Tayyibe Kalfa) tayin edilmiş. Numan Efendi'nin eşi Nefise Hatun bu eve sığınan ilk muhtaç kadın olarak tarihe geçerken, Numan Efendi bu olayın ardından Rodos Adası'na daimi ikâmetle sürgüne gönderilerek kadın hakları konusunda tarihte bir ilke imza atılmış.
Fatih Sultan Mehmet ölümünden birkaç ay önce 1481 yılında batılı hükümdarlara örnek teşkil etmesi için Latince yazmaya başladığı “Şeriat-ı Manâ” isimli eserinde Eski Yunan tarihinde, Bizans tarihinde ve İslam Tarihinde Kadının teşkil ettiği yeri dini, sosyolojik, psikolojik hem de analitik felsefeyle açıklamaya çalışsa da; eserini bitirmeye muvaffak olamadan vefat etti. Hastalığı sırasında tamamlayamadığı bu eserini tamamlaması için Müderris Ali Molla'ya emanet etmesine rağmen, eserin günümüze sadece adı ulaşıyor.
Murat Kiremitci
Yeni Şafak