+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 3 Sayfa var 1 2 3 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 21

Konu: Stalin Atatürkten Korkuyor muydu?

  1. #1
    Yasaklı Üye semerat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    120

    Standart Stalin Atatürkten Korkuyor muydu?

    Atatürk ve Stalin
    12 Kasım Çarşamba 2008

    BUGÜN başka bir konuyu yazacaktım. Atatürk Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Sadık Kemal Tural'ın konuşmasını okuyunca fikrimi değiştirdim.

    Dostum Prof. Tural'ın konuşmasında açıkladığı belgenin özü şu: 29 Ekim 1936 akşamı Ankara'daki Sovyet Büyükelçiliği'nde bir kutlama düzenleniyor. Atatürk, kalabalık bir grupla katılıyor. Cumhuriyetin yıldönümü için kendisini Stalin'in değil de Sovyet Cumhurbaşkanı Kalinin'in kutlamış olmasına sitem ediyor. Kendisinin "hem önder, hem cumhurbaşkanı" olduğunu belirterek, Sovyet önderi Stalin'in de kutlaması gerektiğini vurguluyor. Kızıl Ordu'dan çekinmediği anlamında, "Benim arkamda 18 milyon halkım var" diyor.

    Gazi'nin bu tavrında, onun "milletler ailesinin eşit üyesi olma" fikrini ve kendisine duyduğu saygıyı görüyoruz.

    Stalin, bu belgeye şu notu düşmüş:
    "Dostumuz Atatürk'ün sözleri dikkatle, ilgiyle okunsun."
    Şimdi bunu nasıl yorumlamalı?
    İki zıt yorum


    Prof. Tural'ın "yorum"u şöyle:
    "O tarihlerde dünyanın yüreğini hoplatan Stalin'in, Mustafa Kemal Paşa konusunda daima dikkatli olduğu, Atatürk ölünceye kadar Türkiye üzerinde açıktan söz etmediği bu ifadeden de anlaşılıyor."
    Evvela şunu belirteyim, Prof. Tural'ın bahsettiği belgenin tam metnini Mehmet Perinçek 3 yıl önce, yayımlamıştı. (Atatürk'ün Sovyetler'le Görüşmeleri, Kaynak Yay. sf. 431-434)


    Tural'ın açıklamasındaki yenilik, Stalin'in düştüğü nottur.
    Cumhuriyetin ilanını Sovyetler'in böyle kutlaması ve bu kutlamaya Başbakan İsmet Paşa ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'ın, onlar ayrıldıktan sonra da gece yarısı saat 01.30'da Atatürk'ün katılmış olması, karşılıklı olarak iki ülkenin birbirine verdiği önemi gösterir.


    Bu karşılıklı yakınlık, dönemin diplomatik şartlarından kaynaklandığı halde, Perinçek, kitabındaki bu tür belgelerden hareketle, Lenin ve Stalin dostu, "sosyalist" bir Atatürk kurgulayacak şekilde "yorum"lar yapıyor.
    Tural ise, bu yakınlığı Stalin'in Atatürk konusunda "daima dikkatli olmasına" bağlıyor.

    Önce, Lenin ve Stalin Batı'nın hemen bütün değerlerine düşman totaliter diktatörlerdir. Atatürk ise otoriter bir Batılılaşmacı liderdir; sadece Kurtuluş Savaşı'nda yardım almak amacıyla 'Bolşevizan' konuşmalar yapmıştı, o kadar...
    Perinçek'in yorumları "tarihsel" sürece oturmuyor.
    Prof. Tural'ın yorumuna gelince... Evvela, "Stalin'in dünyanın yüreğini hoplattığı" dönem, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonradır. 1930'larda "dünyanın yüreğini hoplatan" tehdit, Mussolini ve Hitler'in saldırgan politikalarıdır. Mussolini, üstelik, elindeki Ege adaları üzerinden Türkiye'yi doğrudan tehdit etmektedir.



    Böylece, Hitler ve Mussolini'ye karşı, Türkiye, Batı Avrupa ve Sovyetler arasında doğal bir 'ittifak' konumu oluşmuştu. Bunu gören Kemalist diplomasi, 1936'da, İngiltere'nin de Rusya'nın da desteğini alarak Montrö Sözleşmesi'ni başarmış, Boğazlar'da tam egemenliğimizi sağlamıştır.
    1945 sonrasında ise başta Atatürk olsaydı bile Stalin bütün Avrupa'yla birlikte Türkiye'yi de tehdit edecekti.


    Bu tarihi akışa bakmadan; Stalin'in bile Atatürk'ten çekindiği ya da Hasan Rıza Soyak'ın yazdığı, Atatürk yaşasaydı İkinci Cihan Harbi'ni bile önlerdi gibi yorumlar tarihsel gerçekliğe uygun değildir.
    Onun içindir ki, doğru yorum metodu, "Atatürk'ten olaylara değil, olaylardan Atatürk'e gitmek" ve onu "tarih içinde" değerlendirmekti

    Taha akyol Milliyet

  2. #2
    Yasaklı Üye semerat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    120

    Standart

    29 Ekim 1936 akşamı Ankara'daki Sovyet Büyükelçiliği'nde bir kutlama düzenleniyor. Atatürk, kalabalık bir grupla katılıyor. Cumhuriyetin yıldönümü için kendisini Stalin'in değil de Sovyet Cumhurbaşkanı Kalinin'in kutlamış olmasına sitem ediyor. Kendisinin "hem önder, hem cumhurbaşkanı" olduğunu belirterek, Sovyet önderi Stalin'in de kutlaması gerektiğini vurguluyor. Kızıl Ordu'dan çekinmediği anlamında, "Benim arkamda 18 milyon halkım var" diyor
    Halkın ardına saklanarak sergilenen müthiş ego

  3. #3
    Dost EDİBE - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Yaş
    40
    Mesajlar
    47

    Standart

    Alıntı semerat Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Halkın ardına saklanarak sergilenen müthiş ego

    Belki de Stalin'in kibirinden dolayı Atatürk'ü karşılamamış olmasına, bu duruma Atatürk'ün, Stalin'in egosunu yere çalarak, karşılık vermesi olarak da görebilmeliyiz bunu...Ne dersiniz? Ben bu fikirdeyim;Su-i zan etmemek için...
    'Kahrolası hanede evladı ıyal var' derler... Kahrolsun o hane, kahrolsun o evlat demedikçe bu dava muvaffak olmaz... (N-F-K)

  4. #4
    Pürheves Ararat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    191

    Standart

    Stalin ve
    Atatürk.......
    Yarığırlarmıydı acaba ?
    Bana göre yarışırlardı, kibir yada başka kulvarlarda..

    Bence tarşılmayacak bir yarış kulvarı... yani faide vermiyecek yarışları palaşıma da sunmamak gerek diye düşünüyorum.
    Tabiki
    Kardeşlerimin emekleri ve görüşlerine saygısızlık gafletine düşmeden....

    Saygılar...
    Ustasız bir iğne göreniniz varmi ???

  5. #5
    Ehil Üye Şahide - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    9.193

    Standart

    Al birini vur ötekine..
    5816 olmasaydı burda veya başka yerlerde onun hakkında daha rahat fikirler beyan edilebilirdi ama..
    Ağzımıza su doluyor ne yazık ki..





    Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
    Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!

    Mehmed Akif Ersoy


  6. #6
    Dost EDİBE - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Yaş
    40
    Mesajlar
    47

    Standart

    Alıntı Şahide Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Al birini vur ötekine..
    5816 olmasaydı burda veya başka yerlerde onun hakkında daha rahat fikirler beyan edilebilirdi ama..
    Ağzımıza su doluyor ne yazık ki..

    Biz bilmeliyiz ki; Yapılan iyi şeyler örnek teşkil etmeli...Yapılan kötü şeyler, bizim de aynı hataları yapmamamız gerektiğine işaret etmeli...Ağzımıza,dilimize nur dolmalı..nur konuşmalıyız.

    Atatürk'ü,kurtuluş mücadelesinin komutanı sıfatında olduğundan, bir Stalin ile kıyas edilmesi bilmem ki ne derece doğrudur?
    'Kahrolası hanede evladı ıyal var' derler... Kahrolsun o hane, kahrolsun o evlat demedikçe bu dava muvaffak olmaz... (N-F-K)

  7. #7
    Ehil Üye Şahide - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    9.193

    Standart

    Alıntı EDİBE Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Biz bilmeliyiz ki; Yapılan iyi şeyler örnek teşkil etmeli...Yapılan kötü şeyler, bizim de aynı hataları yapmamamız gerektiğine işaret etmeli...Ağzımıza,dilimize nur dolmalı..nur konuşmalıyız.

    Atatürk'ü,kurtuluş mücadelesinin komutanı sıfatında olduğundan, bir Stalin ile kıyas edilmesi bilmem ki ne derece doğrudur?
    Bu makamda bir müddei umumînin, Mustafa Kemal'e dostluğu taassubuyla, kanunsuz ve lüzumsuz ve yanlış itiraz ve sualleri beni bu sadet harici gibi izahatı vermeye mecbur eyledi. Ben onun, adliye kanunu namına tamamen şahsî ve kanunsuz bir sözünü misal olarak beyan ediyorum.

    Dedi: "Beşinci Şuada sen hiç kalben nedamet etmedin mi ki, onu rakıdan ve şaraptan su tulumbası gibi tâbirlerle tezyif etmişsin?"

    Ben onun bütün bütün mânâsız ve yanlış ve dostluk taassubuna mukabil derim:

    Kahraman ordunun zaferi ve şerefi ona verilmez, yalnız onun bir hissesi olabilir. Nasıl ki ordunun ganimeti, malları, erzakları bir kumandana verilse zulümdür, dehşetli bir haksızlıktır.

    Evet nasıl o insafsız, o çok kusurlu adamı sevmemekle beni itham etti, âdeta vatan hâini yaptı. Ben de onu, orduyu sevmemekle itham ediyorum. Çünkü bütün şerefi ve mânevî ganimeti o dostuna verip, orduyu şerefsz bırakıyor.

    Hakikat ise, müsbet şeyler, haseneler, iyilikler cemaate, orduya tevzi edilir ve menfîler ve tahribat ve kusurlar başa verilir.

    Çünkü birşeyin vücudu, bütün şeraitin ve erkânının vücudu ile olur ki, kumandan yalnız bir şarttır. Ve o şeyin ademi ve bozulması ise, bir şartın ademiyle ve bir rüknün bozulmasıyle olur, mahvolur, bozulur. O fenalık başa ve reise verilebilir.

    İyilikler ve haseneler, ekseriyetle müsbet ve vücudîdir. Başlar sahip çıkamazlar.

    Fenalıklar ve kusurlar, ademîdir ve tahribîdir. Reisler mes'ul olurlar.


    Hak ve hakikat böyle iken, nasıl ki bir aşiret fütuhat yapsa, "Aferin Hasan Ağa"; mağlûp olsa "Aşirete Tuh" diye aşiret tezyif edilse, bütün bütün hakikatin aksine hükmedilir. Aynen öyle de, beni itham eden o müddeî bütün bütün hak ve hakikatin aksine bir hatâsıyla, güya adliye namına hükmetti.

    Şualar | On Dördüncü Şuâ | 315





    Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
    Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!

    Mehmed Akif Ersoy


  8. #8
    Vefakar Üye Teenni - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    486

    Standart

    Arkadaş! Tabiat ve esbab, bazı insanlara şükür kapısını kapatıp şirk ve küfür kapısını açmıştır. Halbuki, şirkin temeli sayısız muhalâttan kurulmuş olduğundan haberleri yok. O muhalattan bir taneyi beyan edeyim ki, şirkin ne kadar fena bulunduğunu kör gözleriyle görsünler. Şöyle ki:
    Şirk sahibi, cehalet sarhoşluğunu terk ve ilim gözüyle küfrüne baktığı zaman, o küfrü İmân ve iz'an edebilmek için, bir zerre-i vahideye bir ton ağırlığında bir yük yükletmeye ve her zerrede sayısız matbaaları icad edip tabiat ve esbabın eline vermeye ve bütün masnuatta bütün san'at inceliklerini tabiata ders vermeye muztar ve mecbur olur. Zîra, hava unsurundan, meselâ, herbir zerre, bütün nebatlar, çiçekler, semereler üstünde konup bünyelerinde vazifesini yapmak salâhiyetindedir. Eğer bu zerreler, yaptıkları vazifelerde memur olup Cenab-ı Hakkın emir ve iradesine tâbi oldukları kâfirâne inkâr edilirse, o zerre herhangi bir bünyeye girse, o bünyenin bütün cihazatını, keyfiyetiyle teşekkülünü bilmesi lâzımdır. Bu bilginin o zerrede bulunmasını ancak o kâfir itikad edebilir.
    Maahaza, bir semere, bir şecerenin bir misal-i musağğarıdır. Ve o semeredeki çekirdek, o şecerenin defter-i a'mâlidir. O ağacın tarih-i hayatı o çekirdekte yazılıdır. Bu itibarla, bir semere şecerenin tamamına, belki o şecerenin nev'ine, belki küre-i arza nâzırdır. Öyleyse, bir semerenin san'atındaki azamet-i mâneviyesi, arzın cesameti nisbetindedir. O zerreyi, san'atça hâvi olduğu o azamet-i mâneviyeyle bina eden, arzı haml ve bina etmekten âciz olmayacaktır. Acaba o kâfir münkir, kalbinde böyle bir küfrü taşımakla, akıl ve zekâ iddiasında bulunması kadar bir ahmaklık var mıdır?

    Mesnevi-i Nuriye...
    Ey uykuda iken kendilerini ayık zannedenler! Umûr-u diniyede müsamaha veya teşebbühle medenîlere yanaşmayın. Çünkü, aramızdaki dere pek derindir; doldurup hatt-ı muvasalayı temin edemezsiniz. Ya siz de onlara iltihak edersiniz, veya dalâlete düşer, boğulursunuz.

    Bediüzzaman Said Nursi

  9. #9
    Dost EDİBE - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Yaş
    40
    Mesajlar
    47

    Standart

    Kahraman ordunun zaferi ve şerefi ona verilmez, yalnız onun bir hissesi olabilir

    Bu hisseye hürmeten derim ki; Stalin böyle bir hisseden dahi mahrum iken, Atatürk ile mukayese edilmesi yanlış olur.Yoksa mevzubahis olan, Atatürk'ü onaylamak ya da onaylamamak değil.
    Ve nitekim; ALLAH HERŞEYİ EN İYİ BİLENDİR. En iyiyi bilmeden konuşmak , en kötü sonucun sebebi olacaktır.
    'Kahrolası hanede evladı ıyal var' derler... Kahrolsun o hane, kahrolsun o evlat demedikçe bu dava muvaffak olmaz... (N-F-K)

  10. #10
    Ehil Üye Şahide - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    9.193

    Standart

    Alıntı EDİBE Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bu hisseye hürmeten derim ki; Stalin böyle bir hisseden dahi mahrum iken, Atatürk ile mukayese edilmesi yanlış olur.Yoksa mevzubahis olan, Atatürk'ü onaylamak ya da onaylamamak değil.
    Ve nitekim; ALLAH HERŞEYİ EN İYİ BİLENDİR. En iyiyi bilmeden konuşmak , en kötü sonucun sebebi olacaktır.
    Edibe bacım şu yazıyı istersen bir oku..

    http://www.risaleforum.com/showthread.php?t=28125





    Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
    Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!

    Mehmed Akif Ersoy


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Ölümden Korkuyor musunuz?
    By SeRDeNGeCTi in forum Anketler
    Cevaplar: 339
    Son Mesaj: 22.05.14, 16:38
  2. Anadoluda Eğitim Yok muydu?
    By Asrisaadete-Hasret in forum Tarih
    Cevaplar: 11
    Son Mesaj: 14.08.08, 11:49
  3. ERKE, Ergenekon’un Motoru muydu?
    By Manâ in forum Gündem
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.07.08, 18:09
  4. Said Nursi, Papa ile Kıyama Durur muydu?
    By Ebu Hasan in forum Gündem
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 11.12.06, 09:08
  5. Gençler Allah'tan Çok ÖSS'den Korkuyor
    By sliha87 in forum Gündem
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 23.09.06, 22:14

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0