Tarihin En Çok Çekiştirilip En Az Bilinen Konusu: Harem
Osmanlı Devleti hakkında en çok söz sarf edildiği hâlde en fazla yanlış bilgi sahibi olunan konuların başında, şüphesiz ki, padişahların âile hayatı ve Harem konuları gelmektedir.
Cinsî düşkünlük ve sapkınlıkların tarih boyunca revaçta olduğu Batı dünyası, kendi sakat ve hastalıklı muhayyilesinin mahsûlü olan birçok tasvir ve hikâyeyi Osmanlı Sarayı’nın nezâhet ve iffet sahibi sâkinlerine nispet etmekten çekinmemiştir. Bu gerçek, bizzat batılı yazarlar tarafından da itiraf edilmiş bir durumdur. Harem hakkında en mevsuk ve en şümullü çalışmalardan birisini yapmış olan Amerikalı araştırmacı Leslie Pierce, Türkçe’ye “Harem-i Hümâyûn” ismiyle çevrilmiş kitabında bu konuyla ilgili olarak şunları söylemektedir:
“Biz Batılılar, İslâm toplumunda cinselliği saplantı hâline getirmek gibi eski, ama güçlü bir geleneğin mirasçılarıyız. Harem, Müslüman cinsî hassâsiyeti üzerine kurulu Batı efsanelerinin kuşkusuz en yaygın sembolüdür.” (Leslie Pierce, The Imperial Harem, New York: Oxford Univ. Press, 1993)
Gerçi ALLAH Teâlâ’ya bile -hâşâ- eş ve evlât nispet edecek derecede muvâzenesini kaybetmiş bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuz düşünülürse, nihayetinde birer insandan ibaret olan Osmanlı Hânedânı hakkındaki bu tür iftiraların, bütün ağırlığına rağmen bir hiç mesabesinde kalacağı aşikârdır. Bu sebepten ecnebî yazarları, Osmanlı Hânedânı’na yönelik bu tür iftiralarından dolayı hesaba çekmeye yeltenmek, ilk bakışta, meselâ milyonlarca insanın katliâmından mesul olan II. Dünya Savaşı’nın baş aktörlerini komşunun bahçesinden elma çalmak suçlamasıyla mahkemeye vermekten farksız bir garâbet arz edebilir. Ancak unutmamalıdır ki, her fiilin hesabı, kendi miktarıncadır ve büyük bir cürme sahip olmak, küçük suçlardan dolayı itham edilmemeyi mazur göstermez. Bizim üzerimize düşen, hiç şüphesiz ki, insanî hudutlar dâiresine girdiği kadarıyla dinî ve millî şahsiyetimizi müdafaa etmek, iftiralara en güzel bir şekilde cevap vermektir. “Kâbe’nin sahibi ise, Allâh’tır.” ve “O, kendi hakkını en güzel bir şekilde alacaktır.”