+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 2 ve 2

Konu: Vahdettin de Ayağa Kalkınca Sevr'i Kabul Etti Sanılmıştı.

  1. #1
    Ehil Üye akıncı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2008
    Bulunduğu yer
    Kırşehir- Kırıkkale
    Mesajlar
    1.013

    Standart Vahdettin de Ayağa Kalkınca Sevr'i Kabul Etti Sanılmıştı.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Anayasa Mahkemesi'nin 46. kuruluş yılı törenlerindeayağa kalkmasıyla ilgili haberi fotoğrafıyla veren Hürriyet gazetesi, olayı çarpıtarak Cumhurbaşkanı’nın bu hareketiyle AK Parti’yi kapatma davasını görüşmekte olan Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı’na hulus çakmak istediğini ima etti. Oysa ardından gelen açıklamada Gül’ün ‘nezaket’ gereği değil, salondan ayrılmak üzere ayağa kalktığını anlamış olduk. Hürriyet de düzeltmek zorunda kaldı. Dolayısıyla kasıt aramasak bile haberde en hafif deyimiyle bir yanlış anlama ve anlatma ile karşı karşıyaydık.
    Aslında benzer bir çarpıtma tarih kitaplarımızda da yapılıyor. Bundan 88 küsur yıl önce, 1920 yılının Temmuz’unda Sultan Vahdettin’in de başına aynı olay gelmiş ve birileri onun ayağa kalkışını işlerine geldiği gibi yorumlamışlardı.
    Bakın hikayesi nasıl?
    TBMM’ne uzanalım ve Gizli Zabıtlar’ın 1921 yılına ait cildini elimize alıp başlayalım karıştırmaya. 8 Şubat günü yapılan oturuma gelelim. Biraz önce Mehmed Âkif, Meclis kürsüsünden ilk ve son defa konuşmuş, sonra bazı milletvekilleri Akif’in Padişaha yazılacak mektubun taslağı üzerinde görüşlerini belirtmişlerdir. Nihayet kürsüye Mustafa Kemal Paşa çıkmış ve Milli Şairimizin Sevr konusunda işgal kuvvetlerinin süngüsü altındaki Halife-Sultan Vahdettin’in meşruiyetini kaybettiği için TBMM’ni tasdik ve kararlarını kabul etmesini isteyen ifadelerini eleştirmiştir. Ona göre Meclisin, meşruiyetini başka hiç bir merciye tasdik ettirmeye ihtiyacı yoktur. Kaldı ki, der, Mustafa Kemal, Hilafet makamı aslında “mühmel”dir, yani boştur.
    Neden peki? Çünkü, bu “çünkü” çok önemli, Mustafa Kemal’e göre Sultan Vahdettin, antlaşmanın imzası öncesinde, 22 Temmuz 1920’de toplanan Saltanat Şurası’nda “Sevr muahedesini... bizzat ayağa kalkmak suretiyle kabul etmiştir.” Dolayısıyla TBMM’nin, İngiliz süngüsü altındaki “esir padişah”ın onayına ihtiyacı yoktur.
    Peki olay hakikaten Mustafa Kemal’in açıkladığı gibi mi cereyan etmiştir? Yani Saltanat Şurası’nda ‘Sevr’i kabul edenler ayağa kalksın’ denilmiştir de, Vahdettin de ayağa kalkmak suretiyle onu kabul mü etmiştir? Yoksa...
    İşin esası şu: Hadise Mustafa Kemal’e yanlış aksettirilmiş ve onun Vahdettin hakkındaki kanaati, iletişim hatlarındaki “bir kısım” parazitlerden olumsuz yönde etkilenmiştir. O halde nedir olayın iç yüzü?
    Vahdettin’in Saray Başmabeyncisi, yani özel sekreteri Lütfi Simavi’nin Osmanlı Sarayının Son Günleri (Pegasus Yayınları, 2006, s. 328) adlı hatıralarında anlattıkları gerçekten de şaşırtıcıdır. Simavi’ye göre Vahdettin bırakın oylamada ayağa kalkmayı, açılış nutkunu okuduktan sonra başkanlığı Damat Ferit Paşa’ya bırakarak salonda durmamış, çıkıp gitmiştir.
    Siz gözlerinizi ovuşturmaya devam ederken ben Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı’ndaki silah arkadaşlarından ve aynı zamanda Vahdettin’in damadı olan, yani iki tarafa da eşit mesafede duran birinin, Son Sadrazam Tevfik Paşa’nın oğlu İsmail Hakkı Okday’ın Yanya’dan Ankara’ya (Sebil Yayinları, 1994, s. 385-386) adlı hatıralarını masama getirip okuyayım da dikkatle dinleyin:
    “Nihayet Sevr’i kabul edenler ayağa kalksın denildi. Damat Ferid Paşa bu sırada Padişah’ın salonu terk etmesi için işaret verdi. Vahdettin dışarı çıktı, yandaki odaya geçti. Padişah ayağa kalkınca da salondakiler Hünkâra bir saygı eseri olarak ayağa kalktılar. Kendisini bu suretle selamladılar. Öyle ki, bu ayağa kalkışın Sevr’in kabulü anlamına mı geldiği, yoksa Padişah’a hürmeten kıyam mı edilmiş olduğu açık olarak belirmedi. Hatta Ayandan Topçu Feriki Rıza Paşa, ‘Biz Padişaha hürmeten ayağa kalktık, Sevr’i kabul ettiğimizden değil’ diye haykırarak Damat Ferid’in oyununu açıkça protesto dahi etti.”
    Hadi diyebilirsiniz ki, İsmail Hakkı Okday bu toplantıya katılmamıştı, bilgileri kulaktan dolmadır. Peki şuraya bizzat katılan Sadrazam İzzet Paşa’nın hatıralarında anlattıklarına ne diyeceksiniz:
    “Müzakere garip bir tarzda geçti… Ayan’dan Topçu Rıza Paşa merhum, gür sesiyle itiraza kalkıştıysa da, Sadrazam onu çirkin bir şekilde susturdu ve mecliste düşünce ileri sürülemeyeceği, mesele oya konulacağı zaman kabul edenlerin ayağa kalkması, etmeyenlerin yerinde kalması gerekeceğini kahraman bir eda ile ihtar etti. Bunun üzerine Zât-ı Şahane [Vahdettin]: “Böyle müzakere olmaz. Fayda ve zararlarına dair burada bulunanların görüşleri dinlenmelidir” buyurdular. Ferit Paşa bunun üzerine galiba daha önce konuşup anlaştığı bazı kişilerin görüşlerini sormuş, bunlar da hep kabul tarafında görüş ortaya koymuşlardır. Kabul edenler ayağa kalksın denilmesi üzerine Zât-ı Şahane birdenbire kalkıp salondan çıkınca herkes de tabiî olarak ayağa kalkmış, komedya da bu şekilde sona ermiştir.”
    Görüldüğü gibi İzzet Paşa bizi olayın iç yüzüne götürüyor. Buna göre Vahdettin, Sevr’i onaylamak için değil, toplantının Sevr’i onaylatmak üzere taraflı bir tarzda yürütülmesini protesto mahiyetinde, belki de biraz öfkeli bir şekilde ayağa kalkmış ve çıkıp yan odaya geçmiştir.
    Şimdi o ayağa kalkma meselesinin içyüzü anlaşıldı mı acaba? Özetleyelim o halde:
    1) Bir kere bu tür şuralarda padişahın oy hakkı yoktur ki! O konuşulanları dinler, kararın kendisine bildirilmesini ister ve sonuçta onaylar veya onaylamaz.
    2) Ayağa kalkarak oylama yapılması çağrısı yapılınca padişah, konumu gereği dışarı çıkmış ve o çıkarken şura üyelerinin hepsi saygılarından ayaklanmış, bu da Damat Ferid tarafından Sevr’in onaylandığı şeklinde yorumlanmış, yani oylama tam anlamıyla bir oldu bittiye getirilmiştir.
    3) Topçu Rıza Paşa ise oyuna geldiğini anlayınca oylamayı protesto maksadıyla yerine oturmuş ve bu yüzden de aleyhte çıkan tek oy onunki sayılmıştır.
    Kuşkusuz 1921 Yazı gibi feslerin bir baştan öbürüne uçuştuğu bir ortamda meselenin içyüzünü bilebilecek durumda olmayan Mustafa Kemal ve Kâzım Karabekir gibi Milli Mücadele önderleri, ayağa kalkıp Sevr’in imzalanmasını onayladığı sonucunu çıkararak Vahdettin’in hainliğine hükmetmişler, bu da onun ihanetine yeterli delillerden biri sayılmıştır. Halbuki o toplantıyı protesto maksadıyla ayağa kalkmıştır.

    Anlayacağınız, bugün Gül’ün salondan ayrılmak üzere ayağa kalkmasını Anayasa Mahkemesi Başkanı’na hulus çakmak şeklinde yorumlayanlar, bir zamanlar aynı iftirayı Vahdettin’e de atmışlardı.
    Allah’tan şimdi hemen düzeltme imkânı bulunabiliyor. Buna da şükür!


    Ne harabi,ne harabatiyim,
    kökü mazide olan atiyim,ati.
    Yahya Kemal

    Bir Melek Olmak Değil Derdim Asla...Ben Şeytan Olmak İstemiyorum!!!


  2. #2
    Gayyur ayseguL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Mesajlar
    139

    Standart

    paylaşim için saol

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Mucize Gerçekleşti. Rabbİm Dualarimizi Kabul Etti
    By emel yıldız in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 9
    Son Mesaj: 05.10.16, 09:04
  2. Kabul-i Adem,Adem-i Kabul Meselesi İle İlgili Anladıklarımızı Paylaşabilir miyiz ?
    By *reşha* in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 12
    Son Mesaj: 09.03.09, 19:45
  3. Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 14.12.08, 13:01
  4. Vahdettin Hain miydi?
    By sliha87 in forum Tarih
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 11.02.08, 23:22
  5. Atatürk Vahdettin'i Nasıl Savundu?
    By Ömer Said in forum Tarih
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.12.06, 00:32

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0