+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var 1 2 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 13

Konu: Ayasofya

  1. #1
    Pürheves mirza-bey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2006
    Bulunduğu yer
    Mersin
    Mesajlar
    187

    Standart

    Ayasofya hakk?nda bir çok söylenti var.. tamam hepsi biribirine yak?n.. ama bana geçmişten günümüze ayasofyay? yazacak olan bikardeş ar?yorum.. aran?zda tarif ettiim kişi warm?

  2. #2
    Pürheves mirza-bey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2006
    Bulunduğu yer
    Mersin
    Mesajlar
    187

    Standart

    Ayasofya CamiiMimarisi, ihtişam?, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden ilk ve son ünik uygulama olarak görülen Ayasofya; Osmanl? camilerine fikir baz?nda da olsa esin kaynağ? olan, doğu-bat? sentezinin bir ürünüdür. Bu eser dünya mimarl?k tarihinin günümüze kadar ayakta kalm?ş en önemli an?tlar? aras?nda yer almaktad?r. Bu nedenle, Ayasofya, tarihi geçmişinin yan? s?ra, mimarisi, mozaikleri ve Türk çağ? yap?lar? ile yüzy?llar boyunca tüm insanl?ğ?n ilgisini çekmiştir. Ayasofya 916 y?l kilise, 481 y?l cami olmuştur; 1935`ten bu yana müze olarak tarihi işlevini sürdürmektedir. Bizans tarihçileri (Theophanes, Nikephoros, Gramerci Leon) ilk Ayasofya`n?n ?mparator I. Konstantinos (324-337) zaman?nda yap?ld?ğ?n? ileri sürmüşlerdir. Bazilika planl?, ahşap çat?l? bu yap?, bir ayaklanma sonunda yanm?şt?r. Bu yap?dan hiçbir kal?nt? günümüze gelmemiştir. ?mparator II. Theodosius, Ayasofya`y? ikinci defa yapt?rm?ş ve 415`te ibadete açm?şt?r. Yine bazilika planl? bu yap? 532`de Nika ihtilali s?ras?nda yanm?şt?r. 1936 y?l?nda yap?lan kaz?larda bununla ilgili baz? kal?nt?lar ortaya ç?km?şt?r. Bunlar mabede girişi gösteren basamaklar, sütunlar, başl?klar, çeşitli mimari parçalard?r. ?mparator Iustinianus (527-565) ilk iki Ayasofya`dan daha büyük bir kilise yapt?rmak istemiş, çağ?n ünlü mimarlar?ndan Miletos`lu ?sidoros ve Tralles`i Anthemios`a günümüze ulaşan Ayasofya`y? yapt?rm?şt?r. Anadolu`nun antik şehir kal?nt?lar?ndan sütunlar, başl?klar, mermerler ve renkli taşlar Ayasofya`da kullan?lmak üzere ?stanbul`a getirilmiştir. Ayasofya`n?n yap?m?na 23 Aral?k 532`de başlanm?ş, 27 Aral?k 537`de tamamlanm?şt?r. Mimari yönden incelendiğinde büyük bir orta mekân, iki yan mekân (nef), absis, iç ve d?ş nartekslerden meydana gelmiştir. ?ç mekân, 100 x 70 m. ölçüsünde olup, üzeri dört büyük ayağ?n taş?d?ğ? 55 m. yüksekliğinde, 30.31 m. çap?nda kubbe ile örtülmüştür. Ayasofya`n?n mimarisinin yan? s?ra mozaikleri de büyük önem taş?maktad?r. En eski mozaikler iç narteks ve yan neflerde alt?n yald?zl? geometrik ve bitkisel motifli olan mozaiklerdir. Figürlü mozaikler IX.-XII. yüzy?llarda yap?lm?şt?r. Bunlar ?mparator kap?s? üzerinde, absiste, ç?k?ş kap?s? üzerinde ve üst kat galeride görülmektedir. Ayasofya ?stanbul`un fethiyle başlayan Osmanl? döneminde çeşitli onar?mlar görmüştür. Mihrap çevresi, Türk çini sanat? ve Türk yaz? sanat?n?n en güzel örneklerini içerir. Bunlardan kubbedeki ünlü Türk Hattat? Kazasker Mustafa ?zzet Efendi`nin Kuran`dan al?nma bir suresi ile 7.50 m. çap?ndaki yuvarlak levhalar en ilgi çekici olan?d?r. Sultan II. Selim, Sultan III. Mehmet, Sultan III. Murat ve şehzadelerin türbeleri, Sultan I. Mahmut`un şad?rvan?, s?byan mektebi, imareti, kütüphanesi, Sultan Abdülmecid`in hünkar mahfeli, muvakkithanesi, Ayasofya`daki Türk çağ? örnekleri olup türbeler, iç donan?m?, çinileri ve mimarisiyle klasik Osmanl? türbe geleneğinin en güzel örneklerini oluşturmaktad?r.
    ?stanbul’un Fethi Ve Ayasofya’n?n Camiye Çevrilişi
    Doç. Dr. Said Öztürk

    Müslümanlar?n ?stanbul’u fetih arzular? çok erken tarihlerde başlam?ş idi. Hicri 52, miladi 672 y?l?nda Hz. Muhammed’in mihmandar? olan Ebu Eyyub el- Ensari ile ile başlayan fetih hareketi, ancak onuncusunda yani Fatih Sultan Mehmed’in Bizans’a giriştiği son hamle ile neticelenecek, ?stanbul Müslüman ordular?na, Osmanl? askerine kap?lar?n? açacakt?r[1][1]. Bir k?s?m kaynaklar Emevilerle Abbasiler’in H.34/655-H.169/785 tarihleri aras?nda ?stanbul’a beş sefer düzenledikleri, Osmanl?lar?n ise, ?stanbul’u yedi kere muhasara ettikleri ve yedincisinde fethettikleri kay?tl?d?r[1][2]. Fatih’in Ayasofya ile ilgili en eski vakfiyelerinden birinde “nice melikler bu işe el uzatt?lar. Her birinin zafere ulaşamadan geri döndükleri rivayet olunmaktad?r. Kuvvet ve azamet sahibi eski sultanlar ve meliklerden 63 kişi bu beldeyi feth için çok miktarda asker toplad?lar. Muhkem ve büyük kuvvetlerle geldiler. Kuşat?p zorla ele geçirmek ve halk?n? esir etmek isteğiyle harb ettiler ise de ..verdikleri zayiatla birlikte geri çekildiler”. Kayd? ile vu konuya işaret edilir [1][3].
    Son Bizans imparatorunun (XI. Konstantinos) ne cesareti, ne de enerjisi devleti y?k?lmaktan kurtaramayacakt?. Fatih Sultan Mehmet, babas? II. Murad’?n vefat?ndan sonra (Şubat 1451) Bizans’?n son saatleri de yaklaşm?ş idi. Zira Bizans’a ait olan ?stanbul, Osmanl? arazisinin tam kalbinde yer al?yor, Osmanl?lar?n Anadolu ve Avrupa’daki topraklar?n? birbirinden ay?r?yordu. Bu yabanc? unsuru ortadan kald?rmak ve teşekkül etmekte olan Osmanl? ?mparatorluğu’na ?stanbul ile sağlam bir devlet merkezi hediye etmek genç sultan?n ilk hedefi idi. Tükenmez bir enerji ve büyük bir ihtiyat ve itina ile Bizans ?mparatorluğu’nun başşehrinin fethi için haz?rland?. Boğaziçi’nde, şehrin hemen dibinde Rumeli Hisar?’n? inşa etti[1][4].
    O devirde Bizans mezhep kavgalar? ile meşgul idi. ?stanbul’un sukut edeceği bilindiği halde, mezhep ihtilaf? sönmemişti. Bizans Tarihi yazar? Dukas, söz konusu mücadele hakk?nda şu çarp?c? beyanlarda bulunuyor;
    “Mezhep kavgalar? da nihayet bulmad?. Salâhiyetli ruhanilerin bu hususta tak?nd?klar? tav?r zikre değer. Mesela günahlar?n? itiraf için bunlara müracaat eden hristiyanlar?, daha evvel katolik papazlar?ndan Hz. ?sa’n?n kan?n? ve cesedini temsil eden ekmek ve şarab? al?p almad?klar?n?, birleşme taraftar? bir papaz?n icra eylediği ruhani ayinde bulunup bulunmad?klar?n? soruyorlard?. Şayet böyle bir hal vaki olmuş ise, bu husustaki kilise kanunlar? şiddetli ve manevi cezas? ağ?r idi. Adet olduğu üzere kilise kanunlar?na uyarak mukaddes ekmek ve şarab? almağa hak kazanan kimse, birleşme taraftar? papazlara müracaat etmezse, onlar taraf?ndan ağ?r manevi cezaya müstahak olurdu. Birleşme taraftar? papazlar Ortodoksluk taraftar? olan papazlar hakk?nda bunlar?n papaz olmad?klar?n?, takdim ettikleri şeylerin sahih ve hakiki olmad?klar?n? söylüyorlard?. Ortodoks papazlar, bir cenazeye veya bir ölünün ruhunun istirahat? için yap?lan ayine davet olunduğu zaman, bu merasimlerde birleşme taraftar? bir papaz görününce, Ortodoks papaz hemen ruhani elbisesini ç?kar?r ve yang?ndan kaçar gibi oradan uzaklaş?rd?. Büyük kilise (Ayasofya) şeytanlar?n ilticagah? ve putperestlerin mabedi telakki ediliyordu. Nerede o mumlar, nerede o kandillerdeki yağlar ? Her şey zulmet içinde, hiç müteessir olmuyordu, mukaddes mâbed viran bir hal alm?şt?. Bu hal, şehir halk?n?n dini hükümlere muhalefet ve tecavüzleri dolay?s?yla, bir müddet sonra mâbedin düşeceği harap vaziyeti daha evvelden gösteriyordu. Genadios ise, hücresinde va’z ediyor ve birleşmeğe taraftar olanlar? tel’in ediyordu”[1][5].
    Dukas devamla diyor ki; Genadios her gün birleşme taraftarlar? aleyhine vaz etmekten ve yaz?lar yazmaktan geri kalm?yordu….Senatodan baş amiral büyük duka, Genadios ile hem fikirdi ve işbirliği yap?yorlard?. ?stanbul’un aleyhine toplanm?ş olan say?s?z Türk askerlerini gören halka hitaben bu büyük duka Latinler aleyhine şunlar? söylemeğe cesaret etti; ?stanbul’un içinde Türk sar?ğ?n? görmek, Latin serpuşunu görmekten daha iyidir[1][6]. Dukas’?n büyük duka dediği şah?s Bizans Devleti’nin en sayg?n kişilerinden Leon Notaras idi[1][7].
    Ayasofya’ya mağara ve rafizilerin mezbah? ad? veriliyor, içinde kiliselerin birleşmesi taraftarlar? olanlar taraf?ndan ruhani ayin icra olunduğundan kirlenmemek için Dukas’a göre hiçbir Bizansl? bu mâbede girmiyordu[1][8].
    Bizans, ahlaki bak?mdan da tamamen çökmüştü. Bu durum karş?s?nda ?stanbul’un müdafaas? doğudaki ticari menfaatlerini kaybetme korkusu içinde bulunan Latinlere b?rak?lm?şt?.
    Tahta ç?k?nca ilk işinin ?stanbul’un fethi olacağ? şayias? daha şehzadeliği zaman?ndan beri duyulan Fatih tahta ç?k?nca Bizansl?lar derin bir teessüre kap?lm?şlar, son Bizans imparatoru Konstantinos Dragasis, hristiyanl?k nam?na Papa Beşinci Nicolas (Nikola)’dan imdat dilemiş, hatta as?rlard?r birbirine düşman olan ?stanbul ve Roma kiliselerinin birleştirilmesine bile raz? olmuştur. Bat?l? kaynaklarda göre papa ?stanbul’a yard?m kuvvetleri yerine iki mezhebi birleştirecek bir kardinalden başka bir şey göndermemiş olmakla tenkit edilir. Aslen Selanikli veyahut Moral? bir Rum olduğu rivayet edilen kardinal ?sidore (?zidor) büyük bir gemiye iki yüz ?talyan askeri doldurarak ?stanbul’a gelmiş, 30 Zilkade 856 /12 Ocak 1452 (12 Aral?k 1452 bk Ostrogorsky, s. 523) günü Ayasofya kilisesinde imparatorla devlet erkan? da haz?r bulunduğu halde büyük bir ayin yaparak Rum patriği Grigorios Mammas’la beraber Ortodoks ve Katolik mezheplerinin birleştirildiğini ilan etmiştir. Mezheplerine vatanlar?ndan çok fazla bağl? olan Bizansl?lar imparatorun bu faaliyetini küfür saym?şlar ve ?stanbul sokaklar?nda Türk sar?ğ? görmeyi kardinal şapkas? görmeye tercih ettiklerini konuşmaya başlam?şlard?r. Bizans imparatoru Avrupa katolikliğine gösterdiği fedakarl?ğ?n karş?l?ğ?n? görememiş, hemen hiçbir yard?m alamam?ş, netice itibariyle kendi tebaas? aras?na bir tefrika sokmuş ya da mevcut olan bir tefrikay? alevlendirmiştir. ?mparator bu buhran içinde yapabildiği tek şey surlar? onarmak, Adalar? tahkim etmek ve şehre erzak y?ğmak olmuştur[1][9].
    Dukas’?n anlatt?klar?na bak?l?rsa, ?stanbul’un fethinin yaklaşt?ğ?n? ve şehrin düşeceğini anlayan yerli halk, bütün kad?n ve erkekler, rahip ve rahibeler Büyük Kilise’ye yani Ayasofya’ya s?ğ?nm?şlar, iltica etmişlerdi. Bunun sebebi şu idi; Çok seneden beri şehir halk?na baz? yalanc? falc?lar istikbalde şehrin Türklere teslim olunacağ?n?, bu Türklerin askeri kuvvetle şehre gireceklerini, Bizansl?lar? keseceklerini ve Türklerin bu yürüyüşlerinin büyük Konstantin’in sütununa (Çemberlitaş) kadar varacağ?n?, ondan sonra gökten bir meleğin elinde k?l?ç olarak ineceğini ve bu melek, sütunun yan?nda bulunacak olan ismi meçhul sadedil ve fakir bir adama imparatorluğu ve k?l?c? vererek ona; Bu k?l?c? al ve Allah’?n kavminin intikam?n? al diyeceğini, o zaman Türklerin geri gideceklerini, Bizansl?lar?n bunlar? takip ve telef edeceklerini, bunlar?n şehirden, garptan ve şark yerlerinden ?ran hudutlar?nda bulunan bir yere kadar kovulacaklar?n? söylüyorlard?. Baz? kimseler yukar?da bahsedilenlere inanarak bunlar?n vaki olacağ? kanaatiyle koşuyorlar ve başkalar?n? da koşmağa teşvik ediyorlard?. Bunlar?n kanaati böyleydi ve bugün vuku bulmakta olan hadiseler, esasen çok seneden beri kafalar?nda yer etmişti. Yani Stavros (Çemberlitaş) sütununu geçecek olursak, gelecek felaketi atlat?r?z diyorlard?. ?şte bu sebepten halk Ayasofya’ya s?ğ?n?yordu. Bir saat içinde o muazzam mâbed tamam?yla erkek ve kad?nlarla dolmuş idi. Mâbedin alt ve üst katlar?, avlular? ve her bir yeri say?s?z halk taraf?ndan işgal edilmişti. Mâbed dolduktan sonra, içerdekiler kap?lar? kapad?lar; kurtuluşlar?n? mâbedin kerametinden bekliyorlard?[1][10].
    ?stanbul’un fethinden bir gün önce Ayasofya’da imparatorun, bütün devlet ve saray erkan?n?n göz yaşlar?yla kat?ld?ğ? büyük bir ayin yap?l?r. Bu Ayasofya’da yap?lan son ayindir. Ayr?ca sokaklardan papazlar?n idare ettiği ayin alaylar? geçirilmiş, bütün halk bu alaylara kat?lm?ş, ?stanbul’un içi “Kyrie eleison” yani Ya Rabbi bize merhamet et dualar?yla ç?nlam?ş, kad?n ve çocuklar?n vaveylalar? içinde yoluna devam eden alay surlara kadar ilerleyerek Bizans’?n son tahkimat?n? takdis etmişlerdir. ?mparator, Bizansl?lar? mukavemete teşvik eden son nutkunda Şarki Roma’n?n uzun bir inhitat ahlaks?zl?ğ?ndan sonra bu ak?bete lay?k olduğunu belirten “eğer bu tavsiyelerime riayet edecek olursan?z Allah’?n bize yollad?ğ? hakl? cezadan belki kurtuluruz” sözünü ifade etmiştir[1][11].
    Türkler ?stanbul’u zaptettikleri zaman (29 may?s 1453) müdafaas?z halk kiliseye s?ğ?nm?şt?. Halk şu inanc? taş?yordu; Türkler Büyük Konstantin sütununun yan?na kadar geldiklerinde gökte bir melek zuhur edecek ve bunu gören Türkler bir daha dönmemek üzere Asya’da ki vatanlar?na (?ran s?n?r?) çekileceklerdi. Fakat Türkler gelmişler mabedin kap?lar?n? açarak içeri girmişler ve orada korkudan birbiri üstüne y?ğ?lm?ş olan erkek ve kad?nlar? esir etmişlerdir[1][12]. Burada cebren içeri girmek mecburiyetinde kalan Türk askerleri hiç kimsenin hayat?na dokunmam?ş ve yaln?z esir almakla yetinmişlerdir. Türk ordusu değil Ayasofya’ya s?ğ?nanlar? öldürmek, ?stanbul’a girdiği vakit Fernand Grenard’?n ifadesiyle yaln?z silahla mukavemet gösterenleri ve vaziyetleri şüpheli görülenleri öldürmüşler, mütebakisini esir etmişlerdir. Bizans Rumlar? katliama maruz kalmam?şt?r[1][13]. Hayrullah Efendi tarihinde “şehir içine girildikten başka imparatorun ölümü haberi duyulunca asker ve halktan bir çoğu Venedik gemilerine binip kaçmak için Samatya, Ah?rkap? ve Kad?rga Liman? taraflar?na koştuklar?ndan diğer taraflarda az kimse kalm?şt?. Bundan başka ahalinin çoğu kiliselere kapand?ğ?ndan çok can kayb? olmad?ğ?n?, bir çoğunun da savaş esiri olarak sağ yakaland?klar?ndan iki bin kişiden fazla insan?n ölmediğini..” belirtir[1][14].
    Kap?lar?n? k?r?p Ayasofya’ya giren Fatih’in askerlerinin yapt?klar?n? abart?l? bir şekilde anlatan Dukas, mâbedin içinde hiçbir şey b?rakmad?lar der[1][15]. Daha sonra Hammer, Lamartine, Kont Segür, Dimitri Kantemir ve benzeri Avrupa tarihçileri ve yazarlar? da taassuba dayanan, gerçek d?ş? sald?r?larda bulunmuşlar, okuyucular?n? yan?ltm?şlard?r[1][16]. Ayasofya da dahil sanat ve kültür eserlerini tahrip edenler Türkler değil, bir k?s?m bat?l? kaynaklar?n da teslim ettiği gibi, Türklerden iki buçuk as?r önce ?stanbul’u Bizansl?lardan zaptetmiş olan Avrupa Haçl?lar?d?r. Şuras? unutulmamal?d?r ki, Osmanl?lar Ayasofya’n?n çan kulesini bile y?kmam?şlard?r[1][17]. 1847-1849 y?llar? aras?nda gerçekleşen tamirde ?sviçreli mimarlar Bizans devri mozayiklerinin hâlâ çok iyi durumda olduğunu görmüşlerdi. Eğer Türkler tahripkar davransayd? mozayiklerden eser bile kalmazd?[1][18]. Rus müelliflerinden Uspenski sanat ve kültür eserlerine karş? Müslüman Türklerin 1204 Haçl?lar?ndan bin kat insafl? ve insanca davranm?ş olduklar?n? söyler. Bir çok bat?l? tarihçi de Müslümanlar?n Kudüs’e girdiklerinde orada ki Hristiyanlara, kendilerini ?sa’n?n askerleri sayan ?stanbul’u talan eden bu adamlardan daha bir insanca davrand?klar?n? yazarlar. Ortaçağda yaşam?ş Frans?z tarihçi Villehardouin 1204 Haçl? yağmas?n? “Dünya yarat?ld? yarat?lal? bir kentten bu kadar çok ganimet kazan?lmam?şt?r” diye anlat?r. Zaten harap ve perişan bir halde olan ?stanbul’u alan Fatih, derhal imar faaliyetlerine başlam?şt?r. Türk fethi Bizans? y?km?ş ama ?stanbul’u kurtarm?şt?r[1][19]. Tarih-i Ebu’l-Feth yazar? Tursun Bey eserinde ?stanbul daru’l-eman oldu, Fatih Ayasofya’ya geldiğinde “bu binay-? hasînün tevabi ve levah?k?n harab u yebab gördi” der ve Ayasofya’y? ve surlar? onard?ğ?n? belirtir[1][20].
    Andre Clot, Fatih Sultan Mehmet adl? eserinde 1204 y?l?ndaki Latin yağmas?na değinirken barbarlar?nkinden çok daha korkunç katliâma ve yağmaya giriştiklerini, yüzy?llard?r biriktirilen defineler, hazineler yağmaland?ğ?n?; kiliseler, manast?rlar, evler, soyulup soğana çevrildiğini; Ayasofya’n?n tamamen soyulup boşalt?ld?ğ?n?; kutsal vazolar içki kadehleri olarak kullan?ld?ğ?n?, mihrab? yakt?klar?n?, kilisede değer taş?yan ne varsa parça parça edip aralar?nda paylaşt?klar?n?, ald?klar? bu değerli eşyay? yüklemek için atlar?n? ve kat?rlar?n? kilisenin içine kadar getridiklerini, hayvanlar gibi davran?p bütün kad?n ve k?zlar?n, rahibelerin ?rz?na geçtiklerini belirtir[1][21].
    Sadece Ayasofya’da bile her as?rda bir Türk eseri buluyoruz. Her devirde camiiye bir Türk eseri kat?lm?şt?r. Müştemilat?yla binay? bu zaviyeden değerlendirdiğimizde Türk eserleri yar?dan fazlay? bulur. Süheyl Ünver, Ayasofya’n?n pek çabuk olarak medresesi ile, türbeleri ile ve Mahmud I in kurduğu pek zarif kütüphanesi ile, mahfelleri ile, şad?rvan?yla, sebiliyle, ilk mektebi ile muvakk?thanesi ile en mühim ?slami sitelerimizden biri olmuştur der[1][22].
    Türklerin Ayasofya’ya girişlerine şahit olanlardan hiç biri sonralar? ç?kan rivayetlerde olduğu gibi, o vakit bir katl-i âmdan ve mabede karş? bir hürmetsizlik ve tecavüz yap?ld?ğ?ndan bahsetmezler[1][23]. Bu müfterilerden biri olan ve Ayasofya’n?n minarelerinin y?kt?r?lmas?n?, Ruslar?n ?stanbul’u al?p haç? dikmesini hararetle savunan muas?r tarihçilerden Schlumberger hiçbir kaynak göstermeden Ayasofya içinde bile katliam olduğunu belirtir[1][24].
    Andre Clot, Fatih Sultan Mehmet adl? eserinde, öyle görünüyor ki büyük kilisede çok az kan döküldü. Türkler orada bulunanlar? tutuklay?p sonradan köle yapmakla yetindiler der. Yine ayn? yazar Fatih’in akşam sivillerin tutuklanmas?n?n durdurulmas?n? ve yağmalamaya son verilmesini emrettiğini, orduya mensup her kişiye, her askere kent halk?n?, kad?nlar? ve çocuklar? öldürmeyi veya köle almay? da bunlara karş? kötü davran?lmas?n? yasakl?yorum. Bu emre karş? gelen herkes öldürülecektir dediğini nakleder[1][25]. Osmanl?lar merhametli davranmay? kan dökmeye tercih etmişlerdir. Ayasofya sahas?n? hiçbir katl veya idam lekesi kirletmemiştir[1][26]. Voltaire, ?stanbul’un zabt? s?ras?nda baz? tarihçiler taraf?ndan Osmanl?lar taraf?ndan ahaliye karş? yap?ld?ğ? belirtilen sald?r?lar? ve bu sald?r?lara karş? gösterildiği rivayet edilen salabet ve hoşgörüyü reddetmiştir[1][27]. Lamartine bütün sald?r?lar? ile beraber şu gerçeği aktarmadan geçememiştir. Ünlü tarihçi Phranzes’den naklen şöyle diyor; ...rahibelerin, annelerinden ayr? düşmüş çocuklar?n, kendi çocuklar?ndan ayr?lm?ş annelerin feryat ve figanlar?n? merhamet gözüyle gören Osmanl?lar bu hazin duruma üzülüyorlard?[1][28].
    Fatih, umumiyetle rivayet olunduğu gibi, at üzerinde değil, fakat yaya olarak kiliseye girmiş ve müezzine ezan okutarak maiyeti ile beraber namaz k?lm?şt?r[1][29]. Maalesef ünlü ressam Delacroix, Paris Louvre Müzesinde bulunan Fatih’in Ayasofya’ya girişini temsil eden tablosunda sultan? at?yla mabede girer gibi göstermiştir. Hata etmiştir. Fatih Ayasofya’ya girince secde-i şükrana kapanm?ş, iki rekat namaz k?lm?ş, ilk ezan?n da bu s?rada okunduğu rivayet edilmiştir[1][30].
    Fatih düzenlenen tören alay? ile şehre girince kuvvetli rivayete göre doğruca Ayasofya’ya gitmiştir. Tursun Bey, Ayasofya nam kiliseyi görmeye rağbet etti der. Müverrih Âlî, “Fatih’in hemen şehre girmesindeki isticali Ayasofya nam kenise-i azimeyi mâbed-i ehl-i ?slam etmeğe mütehâlik” olduğunu söylüyor ve devamla mâbed-i kadime doğru yöneldiklerini belirtiyor. Osmanl? Türklerinde bir gelenek olarak devam eden, as?rlard?r tatbik edilen bir kural vard?r. Bu kural bir memleket veya kale fethedildiği vakit ordu içeriye girip burçlara bayrak çekerken surlar?n üstünde ezan sesleri yükselir ve şehrin en büyük kilisesi derhal camiye tahvil edildikten sonra ilk Cuma namaz? bu ilk camiide k?l?n?rd?. Bu tarihi ve milli an’ane gereği Fatih vakit geçirmeden Ayasofya’y? camiiye tahvil etmek gayesiyle Ayasofya’ya yönelmiştir. Fatih buraya gelince at?ndan inerek yaya olarak içeriye girmiştir. Burada belirtmek gerekir ki Fatih at üzerinde değil yaya olarak mâbede girmiştir. Fatih mâbedin azametini görünce hayran kalm?şt?r. O s?rada bir Türk askerinin mabedin mermerlerinden birisini k?rmakta olduğunu görünce Fatih, bu tahribat? neden yapt?ğ?n? sormuş, o asker de din için yapt?ğ?n? söylemiştir. Fatih bu askerin tahribat?na mani olmuş, askeri yak?n koruma d?şar? ç?karm?şt?r. Fatih burada “servet ve esirler size yeter, şehrin binalar? bana aittir” der[1][31].
    Yan?nda bulunan baz? ?talyan ve Rumlar’?n rivayetine göre Fatih, mozaiklerin sökülmesi teşebbüsünde bulunan mimarlara hitaben; “Durunuz! Bu mozaik resimleri günaha sebep olmamalar? için bir kireç tabakas?yla örtmekle yetininiz! Fevkâlâde olan bu kakmalar? koparmay?n?z” demiştir[1][32]. 1930’l? y?llarda Amerikan Bizans Ensititüsü nam?na Ayasofya mozayiklerini araşt?rmakla görevli Thomas Whittemore “bu mozayiklerin hiç birinde insan taraf?ndan tahribat ika edildiğine ait bir iz görülmemiştir. Hatta binan?n her taraf?nda yüzlerce haçlar hiç bozulmadan kalm?ş olup binan?n uzun müddet Türkler taraf?ndan muhafaza edildiğine şehadet etmektedir”[1][33].
    Ayasofya ?stanbul’un fethinde usulden olduğu üzere şehrin büyük kilisesi olarak camiye çevrildi. Tursun Bey’in ifadesine göre kubbeye kadar ç?kan Fatih Sultan Mehmet binan?n ve çevresinin harap görüntüsü karş?s?nda meşhur Farsça beytini söylemiştir. Tursun Bey, Fatih Ayasofya’ya girdiğinde “vakta ki bu binay-? hasisün tevabi ve levahikin harab u yebab gördü” der ve Sadî’nin şu meşhur Farsça beytini söylediğini rivayet eder;

    Perde-dârî mî küned der tâk-? kisrâ ankebût
    Bûm-i nevbet mî zened der kal’a-? Efrâsiyâb

    Yani; Örümcek Kisrâ’n?n penceresinde perdedarl?k yap?yor/ Baykuş Efrasiyab’?n kalesinde nevbet vuruyor/bekliyor.
    Fatih Ayasofya’n?n tahribini önlemiş, burada müezzinlerinden birine ezan okumas?n? emretmiş, müezzin ezan okuduktan sonra maiyeti ile beraber ilk namaz? k?ld?ktan sonra camiyi kendi hayrat?n?n ilk eseri olarak vakfetmiştir[1][34].
    Bizans tarihçisi Dukas, Ayasofya’da ilk ezan?n okunmas?ndan ve ilk namaz?n k?l?nmas?ndan duyduğu ?zd?rab? şöyle dile getirir “adem-i meşruiyetin veledi, Deccal’?n mübeşşiri, mihraptaki mukaddes din taş?n?n üstüne ç?karak, namaz?n? k?ld?. Nedir bu nekbet ? Heyhat nedir bu dehşet veren acibe, eyvah ne olacağ?z? Vay vay, neler görüyoruz? Alt?nda havarilerin ve şehitlerin mübarek bakiyeleri medfun bulunan bu mukaddes mihrap üzerinde bir Türk, bu mihrab?n üzerinde bir dinsiz ? Ey güneş titre ! Allah’?n kuzusu nerededir? Bu mihrap üzerinde kurban olan, yenilen ve hiçbir zaman tükenmeyen Baban?n oğlu nerede ? Hakikaten fasit bir neticeye vard?k, günahlar?m?zdan dolay? bizim ibadetimiz, diğer milletlere nispetle, hiç nazar? itibara al?nmam?şt?r. Allah’?n hikmeti nam?na bina olunan, Ekânim-i Selâse kilisesi, Büyük Kilise ve Yeni Sion adlar?n? alm?ş olan bu mâbed, bu gün barbarlar?n ibadet yeri ve Muhammed’in evi ad?n? ald? ve öyle oldu. Ey Cenab-? Hak verdiğin hüküm adildir ![1][35]
    Fethin üçüncü günü Cuma günü Fatih, Ayasofya’ya gelip ilk Cuma namaz?n? askerleriyle beraber k?lm?şt?r. ?mamete ?stanbul’un fethinin manevi mimar? Akşemseddin geçmiş, ilk olarak Fatih nam?na hutbeyi de bu nurani zat okumuştur. Hutbenin Fatih taraf?ndan irad edildiği de yaz?lmaktad?r. Diğer bir rivayette ise Fatih Ayasofya’n?n camiye tahvil edildiği gün askerine bir hutbe irad etmiştir. Fatih’in iradesiyle bu Cuma gününden evvel Ayasofya’daki tasvirlerle heykeller ve putlar kald?r?l?p, k?ble taraf?na mihrab yap?ld?ğ? ve minber konulduğu, bütün haz?rl?klar?n Cuma gününe kadar ikmali için mimarlarla ustalar gece gündüz çal?şt?klar? rivayet olunur[1][36]. Bu arada üç gün zarf?nda bir de tahtadan minare yap?lm?şt?r. Yap?lan minber ve mihrap zaman?m?za ulaşmam?şt?r. (Şimdiki mihrap ve minber daha sonra yap?lm?ş olup Fatih’in yapt?rd?ğ? değildir. 16. yüzy?l?n izlerini taş?r. II. Bayezid devrinde mihrab, III. Murad devrinde minber ilave edildiği bilinmektedir. Tahta minare ise II. Selim zaman?nda yap?lan tamir s?ras?nda kald?r?lm?şt?r[1][37]). Solakzâde tarihinde Cuma namaz?ndan önce mihrab, minber ve mahfil haz?rland?ğ?, duvarlarda bulunan tasvirlerin kald?r?ld?ğ?, Cuma hutbesini Akşemseddin’in irad ettiği, imameti de yine bu zat?n yapt?ğ? belirtilir[1][38].
    Okunan bu hutbe Osmanl?lar içinde okunan hutbelerin belki de en mukaddesi, en sevinçlisi, en büyük şan ve şerefe sahip olan? idi. Çünkü o güne kadar sekiz buçuk as?rdan beri bütün müslümanlar?n ulaşmay? şiddetle arzu ettikleri bir fethi Cenab-? Hak taraf?ndan Osmanl? padişahlar?na ve onun tebas?na verildiğini ilan etmekte idi. Fethin komutan? ve gazileri, sahabe-i kiram?n bile şiddetle arzu ettikleri büyük bir saadete ve Hz. Peygamberin “ne güzel komutan ve ne güzel asker” övgüsüne mazhar olmuşlar idi[1][39].
    ?stanbul’un fethini müteakip şehirde bulunan yüzden fazla kilise ve manast?r cami ve ibadethane haline getirilmiş, bir çoğu da medrese ve hangah yap?larak ehli tarikata bar?nak olmuştur[1][40].

    [1][1] Gelibolulu Mustafa Âlî Efendi, Kitabu’t-Tarih-i Künhü’l-Ahbar, c. 1, s. 472 vd.
    [1][2] ?smail Hâmi Danişmend, ?zahl? Osmanl? Tarihi Kronolojisi, c. 1, ?stanbul ts., s. 239-240.
    [1][3] Vakfiyenin Arapça metni için bkz. Vak?flar Genel Müdürlüğü Arşivi, ?stanbul Salis 6. Vakfiye Defteri, nr. 575, s. 82-106, sr. 46; Ayn? nüshan?n latin harfleriyle Türkçe’ye tercüme edilmiş kayd? için ayn? arşivde, 2114 numaral? defter, s. 176.
    [1][4] Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, s. 523.
    [1][5] Dukas, Bizans Tarihi, çev. VL. Mirmiroğlu, s. 158-159.
    [1][6] Dukas, Bizans Tarihi, çev. VL. Mirmiroğlu, s. 16.
    [1][7] Andre Clot, Fatih Sultan Mehmet, çev. Necla Iş?k, ?stanbul 1991, s. 36.
    [1][8] Dukas, Bizans Tarihi, çev. VL. Mirmiroğlu, s. 179.
    [1][9] ?smail Hâmi Danişmend, ?zahl? Osmanl? Tarihi Kronolojisi, c. 1, ?stanbul ts., s. 240-241; Doğuştan Günümüze Büyük ?slam Tarihi, c. 10, s. 213.
    [1][10] Dukas, Bizans Tarihi, çev. VL. Mirmiroğlu, s. 178-179.
    [1][11] ?smail Hâmi Danişmend, ?zahl? Osmanl? Tarihi Kronolojisi, c. 1, ?stanbul ts., s. 252; ?lhan Akçay, Ayasofya Camii, s. 19.
    [1][12] K. Süssheim-Arif Müfid Mansel, “Ayasofya” , ?A, s. 49; Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celîl-i Kostant?niyye, ?stanbul ts, s. 335-336.
    [1][13] ?smail Hâmi Danişmend, ?zahl? Osmanl? Tarihi Kronolojisi, c. 1, ?stanbul ts., s. 257-258.
    [1][14] Aktaran; Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celîl-i Kostant?niyye, ?stanbul ts, s. 344.
    [1][15] Dukas, Bizans Tarihi, çev. VL. Mirmiroğlu, s. 178-180.
    [1][16] Bkz. Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celîl-i Kostant?niyye, ?stanbul ts, s. 336 vd.
    [1][17] Çan kulesini 1678 y?l?nda ziyaret eden Venedikli Doj O. P. Grelot’un verdiği bilgilere göre mevcuttu. Bu gün Askeri Müze’de Ayasofya çan? mevcuttur. Ne şekilde müzeye intikal ettiği bilinmiyor. ?lhan Akçay, Ayasofya Camii, s. 18
    [1][18] ?lhan Akçay, Ayasofya Camii, s. 59.
    [1][19] ?smail Hâmi Danişmend, ?zahl? Osmanl? Tarihi Kronolojisi, c. 1, ?stanbul ts., s. 258, Andre Clot, Fatih Sultan Mehmet, çev. Necla Iş?k, ?stanbul 1991, s. 88.
    [1][20] Tursun Bey, Tarih-i Ebu’l-Feth, Haz. Mertol Tulum, ?stanbul 1977, s. 64, 75.
    [1][21] Andre Clot, Fatih Sultan Mehmet, çev. Necla Iş?k, ?stanbul 1991, s. 87.
    [1][22] A. Süheyl Ünver, ?stanbul Risaleleri, c. 2, ?stanbul 1995, s. 60-61.
    [1][23] K. Süssheim-Arif Müfid Mansel, “Ayasofya” , ?A, s. 49.
    [1][24] ?lhan Akçay, Ayasofya Camii, s. 22- 23.
    [1][25] Andre Clot, Fatih Sultan Mehmet, çev. Necla Iş?k, ?stanbul 1991, s. 65, 67.
    [1][26] Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celîl-i Kostant?niyye, ?stanbul ts, s. 340-41.
    [1][27] Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celîl-i Kostant?niyye, ?stanbul ts, s. 338.
    [1][28] Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celîl-i Kostant?niyye, ?stanbul ts, s. 341.
    [1][29] K. Süssheim-Arif Müfid Mansel, “Ayasofya” , ?A, s. 49; Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celîl-i Kostant?niyye, ?stanbul ts, s. 352.
    [1][30] ?smail Hâmi Danişmend, ?zahl? Osmanl? Tarihi Kronolojisi, c. 1, ?stanbul ts., s. 260; ?lhan Akçay, Ayasofya Camii, s. 23.
    [1][31] Tursun Bey, Tarih-i Ebu’l-Feth, Haz. Mertol Tulum, ?stanbul 1977, s. 63; Dukas, Bizans Tarihi, çev. VL. Mirmiroğlu, s. 184; K. Süssheim-Arif Müfid Mansel, “Ayasofya” , ?A, s. 49; Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celîl-i Kostant?niyye, ?stanbul ts, s. 352- 359, ?lhan Akçay, Ayasofya Camii, s. 21- 22, 26.
    [1][32] Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celîl-i Kostant?niyye, ?stanbul ts, s. 358.
    [1][33] Thomas Whittemore, “Ayasofya Mozayikleri”, Halil Edhem Hat?ra Kitab?, TTK Yay?nlar?, Ankara 1947, s. 200.
    [1][34] Dukas, Bizans Tarihi, çev. VL. Mirmiroğlu, s. 184; Tursun Bey, Tarih-i Ebu’l-Feth, Haz. Mertol Tulum, ?stanbul 1977, s. 64; Semavi Eyice, “Ayasofya”, D?A, s. 207; ?smail Hâmi Danişmend, ?zahl? Osmanl? Tarihi Kronolojisi, c. 1, ?stanbul ts., s. 260.
    [1][35] Dukas, Bizans Tarihi, çev. VL. Mirmiroğlu, s. 184.
    [1][36] ?smail Hâmi Danişmend, ?zahl? Osmanl? Tarihi Kronolojisi, c. 1, ?stanbul ts., s. 262-263; Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celîl-i Kostant?niyye, ?stanbul ts, s. 387-390.
    [1][37] Ekrem Hakk? Ayverdi, Osmanl? Mimarisinde Fatih Devri, c. 3, ?stanbul 1989, s. 317-318; Semavi Eyice, “Ayasofya”, D?A, s. 208; ?lhan Akçay, Ayasofya Camii, s. 26, 40, 50.
    [1][38] Solakzade Mehmed Hemdemî Çelebi, Solakzade Tarihi, Haz. Vahid Çabuk, c. 1, s. 286-287.
    [1][39] Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celîl-i Kostant?niyye, ?stanbul ts, s. 389-390.
    [1][40] Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t-Tevarih, c. 2, ?stanbul 1992, sadeleştiren ?smet Parmaks?zoğlu, s. 293.

    benşm istediğim böyle değil... kapat?lmas?.. niçin kapat?ld?ğ? .. üstad ile ilgili olaylar.. ama yinede ilgilendiğiniz çin saolun

  3. #3
    Müdakkik Üye Eyüpşan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    894

    Standart

    Sana yeterli gelmez ama tek bildiğimbirşey söyleyeyim.

    Fatih Sultan Mehmet, rivayete göre ?stanbulu fethedip ayasofyay? cami yapt?ğ? vakit şöyle demiş.

    "Buray? ibadet d?ş?nda bir şey için kullananlara, Allah ve melekler lanet etsin. Ahiret günü de kendisine şefaat edecek olmas?n"

    Doğru mudur bilmem. Ama böyle duymuştum.

    Ama düşününce şu da var.

    Hz Muhammed s.a.v, yüzy?llar öncesinden AYASOFYA CAM? OLACAKTIR demiştir bildiğim kadar?yla. Onun isteğine veya emrine karş?n müze yapt?k.

    Malesef %100 konuşam?yor, günaha girmek istemiyorum.

    Ama benim ordan burdan duyduğum ve okuduğum şeyler bunlar.

  4. #4
    Ehil Üye hayırlısı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2007
    Bulunduğu yer
    İstanbul-Kilis
    Mesajlar
    1.194

    Standart

    Alıntı Yusufi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Fatih Sultan Mehmet, rivayete göre ?stanbulu fethedip ayasofyay? cami yapt?ğ? vakit şöyle demiş.

    "Buray? ibadet d?ş?nda bir şey için kullananlara, Allah ve melekler lanet etsin. Ahiret günü de kendisine şefaat edecek olmas?n"
    Evet Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri gibi , ?stanbul un fethi s?ras?nda Muhammed-i Arabi asm'? surlar?n üstünde gören bir Zat-? Muhterem bunlar? söylemiştir.

    Ayr?ca biliyoruz ki Üstad?m?z?n Menderesten üç önemli isteği olmuştur

    1-Ezan?n tekrar Arapçaya çevrilmesi (Elhamdulillah olmuştur)
    2-1971 de başlayacak ve 1980 darbesiyle bir nebze yavaşlayacak fitneyi Üstad Hazretleri Meyvenin 11.nci meselesinde bahsettiği üzere görmüş ve Menderese Nur lar?n okullarda okutulmas? tavsiyesini vermiştir.
    3-Ayasofya n?n tekrar Cami ye çevrilmesi ; fakat maalesef Menderes buna cesaret edememiştir (Çünkü komşumuz Yunanistan bizi Malum Şahs?n soyunu sopunu belgelerel ortaya koyacağ? tehdidini yapm?şt?r .....ilh.)
    Evet, hakiki imanı elde eden adam, kainata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre, hadisatın tazyikatından kurtulabilir. AMENNA

  5. #5
    Vefakar Üye Kur'aniyyun - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Bulunduğu yer
    Gaziantep
    Yaş
    52
    Mesajlar
    577

    Standart

    Ne zaman ki,manevi kalp-i millet eski zamanin eserlerini saklayan muze olmaktan cikip,islevsel bir camii olur, o zaman manevi kalp-i milletin mucessem bir timsali olan Ayasofya gercek islevine kavusur.

  6. #6
    Müdakkik Üye azize - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    815

    Standart

    Ayasofya 'n?n dili olsada konuşsa.Bu yaz gezdim tekrar.Çok ac? gerçekten camiyken müzeye çevrilmesi,hemde müslüman bir ülkede ve de bu kadar eski ve üzerinde durulan bir yap?n?n.

  7. #7
    Müdakkik Üye Eyüpşan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    894

    Standart

    Alıntı hayırlısı Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Evet Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri gibi , İstanbul un fethi sırasında Muhammed-i Arabi asm'ı surların üstünde gören bir Zat-ı Muhterem bunları söylemiştir.

    Ayrıca biliyoruz ki Üstadımızın Menderesten üç önemli isteği olmuştur

    1-Ezanın tekrar Arapçaya çevrilmesi (Elhamdulillah olmuştur)
    2-1971 de başlayacak ve 1980 darbesiyle bir nebze yavaşlayacak fitneyi Üstad Hazretleri Meyvenin 11.nci meselesinde bahsettiği üzere görmüş ve Menderese Nur ların okullarda okutulması tavsiyesini vermiştir.
    3-Ayasofya nın tekrar Cami ye çevrilmesi ; fakat maalesef Menderes buna cesaret edememiştir (Çünkü komşumuz Yunanistan bizi Malum Şahsın soyunu sopunu belgelerel ortaya koyacağı tehdidini yapmıştır .....ilh.)
    Malum şahısın soyu sopu ne ki?

    Ayrıca Fatih Sultan Mehmet'in bedduası tutar mı acep
    Evlerden ırak

  8. #8
    Vefakar Üye sultanhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    435

    Standart

    Ayasofya için O.Y.SERDENGEÇT? nin bir şiiri olacakt? bilen yok mu (Ben bilmiyorum)
    Ey derde derman isteyen, yetmez mi dert derman sana” diyen zat gibi bizde “Ey bu asrın manevi elemini nefsine çektiren ...kardeş; Yetmez mi Kur’an ve iman hizmeti sana?”diyoruz.
    Hulusi Ağabey


  9. #9
    Ehil Üye osmanoğlu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Uşak
    Mesajlar
    1.856

    Standart

    Alıntı sultanhani Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Ayasofya için O.Y.SERDENGEÇTİ nin bir şiiri olacaktı bilen yok mu (Ben bilmiyorum)
    http://www.risaleforum.com/vb/showth...2489#post92489
    "Ey Rabbimiz! Biz indirdiğin kitaba inandık ve peygambere uyduk. Sen de bizi, Senin birliğine ve peygamberinin doğruluğuna şahitlik edenlerle beraber yaz." Âl-i İmrân Sûresi: 3:53.

  10. #10
    Vefakar Üye sultanhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    435

    Standart

    Alıntı osmanoğlu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Abi sağolasın okudum
    Ey derde derman isteyen, yetmez mi dert derman sana” diyen zat gibi bizde “Ey bu asrın manevi elemini nefsine çektiren ...kardeş; Yetmez mi Kur’an ve iman hizmeti sana?”diyoruz.
    Hulusi Ağabey


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Ayasofya İbadete Açılsın
    By SeRDeNGeCTi in forum Gündem
    Cevaplar: 12
    Son Mesaj: 12.11.19, 19:45
  2. Misaldeki Ayasofya
    By tarik38 in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 24.11.09, 23:39
  3. Ayasofya'ya İmam Olmuş
    By Bîçare S.V. in forum Mizah
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 03.10.08, 00:14
  4. Ayasofya'nın Hiç Bilinmeyen Adı
    By elff in forum Tarih
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.04.07, 16:17
  5. Ayasofya
    By SeRDeNGeCTi in forum Şiirler
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 16.12.06, 20:24

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0