+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 2 ve 2

Konu: Ey Nebi

  1. #1
    utku
    Guest utku - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart



    Ey Nebi !
    ‘Sen gitmiþtin.’
    . . .
    Ardýndan, Ebubekir gitti. Aþk sadakatýný yitirdi. Ebubekirler gitti.
    Sonra, adaleti sessizce gömüp topraða Ömer gitti.
    Ardýndan haya gitti , edep gitti. Zarafet gidince güzellik kýymetini yitirdi. Osman gitti.
    Edebin olmadýðý yerde ilme yer yoktu. Ali gitti. Aliler gitti. Kan gölünde boðuldu Kerbela...
    Ardýndan, atýna binen gitti. Ýzini sürmek için yola çýkanlardan sað salim varanlar; þimdi senin yanýnda ...
    . . .
    Ey Nebi!
    Büyük laflar ettik Sen’den sonra.. Sonu Sana varmayan sözler söyledik. Sen, her þeyi söyleyip gitmiþken bize, biz söylenmemiþi aradýk. En yakýnýmýz bile itibar etmedi bunlara... ‘Sen’ i çýkararak söylenen her söz, yanlýþ bir makamdaydý çünkü...
    Önce ‘dünya’ dedik. Olmadý. Sonra ‘coðrafya’ dedik. Olmadý. ‘Þehir’ dedik, ‘mahalle’ dedik, ‘ev’ dedik. Olmadý. Bari ‘kendimiz’ dedik. Dedik lakin büyük savaþý kaybetmiþtik ki küçüklerine mecal mi kalsýn!
    . . .
    Ey Nebi!
    Senin yokluðunda ; acý ve çileyi koydular mataramýza... Ki biz her susayýþýmýzda onu yudumluyorduk.
    Senden sonra ;ne senin aþkýna ‘anasýný babasýný feda edecek’ evlatlar kaldý, ne de yoluna feda edilecek ‘ana, baba’...
    Sözünü, senin sesinden daha fazla yükselterek söyleyenler vardý aramýzda. Ýtibar ettik onlara. Ses çýkarmadýk. Ne alnýndaki secde izlerinden tanýnan müslüman kaldý, ne de onu tanýyacak basirette mü’min.
    Besmele çekip, söze ‘Ebuzer’le baþlayanlarýn düþlerini, ucu göðe varan gökdelenler süslüyor þimdi.
    . . .
    Bizim çaðýmýzda ey Nebi, münafýðýn itibarý mü’minden fazlaydý. Onlarý tac edip koyduk baþýmýza ve kaldýk mý bir baþýmýza !...
    Sen bize nemli gözlerle yaþamayý öðretmiþken, gözlerimiz dünyalýk sevinçlerin telaþýndaydý oysa...
    Oryantalistler artýk hikayemizi biliyordu. Tüm güvercin yumurtalarýný kýrýp elektrik verdiler damarlarýmýza...
    Fellek fellek aradýðýmýz düþmanlar ; birimizin gözünden çýktý, birimizin elinden, birimizin dilinden.. Bir diðerimizin ise tam içinden...

    “Ey sevgili, en sevgili ” dedik. “Yokluðunda ” dedik. “Sen gidince efendim..” dedik.. Firakýn uzadýkça, vuslata dair yazýlar çoðaldý çoðaldýkça... Tanrýlarýný helva yapýp yiyenlerin ununu þekerini biz ürettik. Yetmedi. Sen Bedir’de kuyularýný kuruturken, biz sularýmýzý verdik.
    Düþmanlarin eliyle besleniyor þimdi müslüman coðrafya....
    Ey Nebi!
    Ümmetin baþka baþka yollara sapti Sen’den sonra... ‘Izm’ lerle avutuldu ümmetin. Erkeklerimiz hümanist oldu, kadinlarimiz iyi bir feminist...
    Bini bir paradan bin parçaya bölündü coðrafyan...
    Senden sonra ; Afganistan vuruldu. Keþmir kavruldu. Çeçenistan unutuldu. Bosna duruldu. Bagdat satildi... Mescidinin alti oyuldu. Haya, örtüsünden soyundu. Dinin, gözlerimizin içine baka baka soyuldu. Toprak, ‘iyilerimiz’i almaya koyuldu. Müslüman mahallesine salyangoz pazari kuruldu. Ümmet, yoklugunda yoruldu, yoruldu....
    Anlam, renk, tat, koku, büyü, ahenk, fýtrat, aþk , muhabbet, zaman ve düzen... Ne varsa bozuldu. Hangi birini saysak ey Nebi ! Yüzümüz yok ki þikayete... Söylenmeye hakkýmýz yok !..
    1400 yýldýr ilk söylendiði gibi gelen - öyle saf, öyle duru gelen - bir tek ‘söz’ vardý, ‘sözlerin’ vardý. Onu da biz bozduk.
    ‘Binlerce kere tövbe’ dedik, yeminler ettik. Zaman geçti. Tövbeyi de yeminlerimizi de bozduk.
    Bildiðimiz, iman ettiðimiz ‘Bir’di. Ýki oldu. On oldu. Yüz oldu. Bin oldu...
    . . .
    Ey Nebi !
    Senin ardýndan, ritmini kaybetmiþtik hayatýn ve tüm tellerimiz bozuk çalýyordu.
    Ebreheler þehirlerimize demir fillerle saldýrýrken, artýk ellerinde kurþunlarla þehri koruyacak ebabillerin yoktu. Zaman devrini tamamliyordu ve bizim ‘Kitap’a ayiracak vaktimiz dahi yoktu.
    Kuþ tüyü yataklara gömerken kafamýzý, sadece komþumuza deðil, ‘komþuyu bize mirasçý kýlan’ sana da kapalýydýk aslýnda...
    . . .
    Ey Nebi !
    Taif yollarý hala dikenli. Hala taþlý... Taif’te seni taþlayanlarýn çaðdaþlarý, bugün camdan evlerimizde bizleri taþlýyor.
    Araf’takilerin sayýsý gün be gün artýyordu; yeryüzü coðrafyasýna düþen her bir bombadan sonra...
    ‘Teblið’ ; sadece ‘belaðat’ olarak karþýlýk buldu sözlüklerimizde. ‘Her kuyunun dibinde bir Yusuf yatar’ gerçeði yaný baþýmýzda duruyorken, gerisin geri gittik yanlarýna Yusuflarýn...
    Kaburga kemiklerimiz kýrýlmýþtý düþtüðümüz yerden doðrulduðumuzda... Yüzyýllar boyu köle gibi boynu bükük gezdirildik meydanlarda...
    Hançerelerimizden aþagi inebilseydi Kur’an, bu kadar yamuðun arasýnda bir doðru çizebilecektik elbet!
    . . .
    Baðrý taþlaþanýn baðrýna taþ basmasýna ne gerekti! Karnýmýz hiç aç kalmadý ve soframýzdan hiç aç kalkmadýk ki Sen’den sonra...
    O kadar geri kaldýk ve beceriksizdik ki ashabýný filmlerde dahi canlandýranlar yine ‘Sana inanmayanlar’ oldu.
    Ýçimizden Salebe’nin yolunda, Salebe gibi binlercesi helak oldu. Ardýndan, “Muhammed ölmedi!” diye haykýran Ömerlerin yankýsý kayboldu.
    . . .
    Sen yanýmýzda olmayýnca ey nebi!
    Medine sokaklarýnda bize ‘Hoþ geldin!’ diyen olmadý. ‘Talealbedru’ lar hoþ bir seda olarak kaldý kulaklarýmýzda.. Sen yanýmýzda olmayýnca bize acýyan da olmadý.
    . . .
    Ey Nebi!
    Beraber Uhut’a çýkacaktýk oysa... Geri dönmek üzere þehre þöyle bir bakacaktýk.
    Birlikte dünyayý dolaþacaktýk. Yanýmýzda Sen ve elimizde Kitap, bütün putlarý asamýzla bir hamlede devirip sancaðýmýzý dalgalandýracaktýk. Sonra Sen, davetini okuyacaktýn insanlara. Kurtuluþa ve esenliðe çaðýracaktýn. Krallara ve sultanlara ulaþmak üzere mektuplar yazýp postalayacaktýk. Ardýndan biz varacaktýk yanlarýna... Hakk’ýn silahý yanýmýzda, eðilip bükülmeden dimdik duracaktýk karþýlarýnda. “Ya ol, ya öl !” diyecektik.
    Dizimiz, dizinin dibinde günlerce maðarada saklanacaktýk. Sen gizli týlsýmlar fýsýldayacaktýn kulaklarýmýza. Biz, Sen’i kollayan güvencin olacaktýk. Ýncecik aðlarýmýzý örüp kapýna, seni koruyan örümcek olacaktýk.
    Safa’yla Merve arasýnda gidip gelirken binlerce kere, içimizdeki ve dýþýmýzdaki þeytanlarý taþlayacaktýk. Yol verecektik ümmete. Yol olacaktýk.
    Ýçimizden Ali olanlar, yataðýndaki sýcaklýðý hissedenlerden olacaktý.
    Senin biricik Haticen olacaktýk. Biricik Ayþen... Hepimiz evladýn Fatýma olacaktýk. Hasan Hüseyin olup Sen’in omuzlarýndan temaþa edecektik alemleri..
    Birimiz Ömer olup; Sana inanmayanýn, hükmüne razý olmaylarnýn boynunu vuracaktý. Bir diðerimiz Kaab bin Züheyr olacak ve küfre saplanan ok mesabesinde hikmet dolu mýsralar okuyacaktý.
    Daha seni evimizde aðýrlayacaktýk. Utana sýkýla bir kuru ekmekle bir parça tuz koyacaktýk sofrana. Ve sen yüzünde tebessüm, müjdeler yaðdýracaktýn yuvamýza...
    Erkam’ýn penceresinden gün ýþýdýðýnda ve güneþ secdeye kapanýrcasýna yüzüne vurduðunda; tekbir sesleriyle inleyen yine Mekke olacaktý.
    Birimiz ‘kýrk’ ve kýrkýmýz ‘bir’ olduðunda , kýrk halka bir zincire vurulduðunda ; zaman ve mekan yeni baþtan yaratýlacak ve tarih yeniden yoruma muhtaç olacaktý.
    Ey Nebi !
    Sýrtýndaki hýrka, belindeki kýlýç, elindeki asa, baþ koyduðun hasýr parçasý olacaktýk. Alemlerin efendisini taþýyor olmanýn tarif edilemez kývancýyla, ‘Kusva’ olup diyar diyar taþýyacaktýk seni. Bizi terkeder olduðunda, kütükleþmiþ gözlerimizden yaþlar dolup taþacaktý. Ve Sen bizi þefkatli ellerinle okþayacak, caným kurban ellerinle okþayacaktýn...
    Sen bizi korkutacak, bizi ümitlendirecek, Sen bize kýzacak, acýyacak, bize merhamet edip müjdeler verecek, bizi haberdar edecektin.
    Yüzünde küçük bir tebessüm yakalayýp bir ömür mutlu olmak için peþin sýra koþacaktýk ardýndan. Sen neredeysen biz orada olacaktýk.
    Sen nereliysen biz oralý olacaktýk.
    . . .
    Sen... Alemlerin biricik efendisi!
    Sen... Ýki cihan serveri...
    Sen... “Falanca kabileden kurutulmuþ et yiyen bir kadinin oglu...”
    Biz, seni kor bir ateþ gibi ellerinde tutan ve etrafinda dönüp duran pervaneler!
    Biz, sevgine aç / rahmetine muhtaç bilmem kaçýncý yüzyýlýn inanmýþlarý!
    Bizler senin biricik ümmetin...
    Biz... Filanca kabileden taze et yiyen kadýnlarýn evlatlarý...
    . . .
    Bizi terk ediþinin üzerinden yüzyýllar geçti ey Nebi!
    Çaðlar açýlýp çaðlar kapandý. Milyarlarca insan gelip geçti bu topraklardan .. Lakin ne senin çaðýn gibi bir çaðý, ne de mübarek yüzünde beliren o sýcaklýðý bu dünya görmedi. Bir daha da görmeyecek.
    Þefaat et Ey Nebi!
    Þefaat et Ey Rasul !

  2. #2
    Gayyur aShuRe - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2006
    Bulunduðu yer
    Ankara
    Mesajlar
    110

    Standart

    Allah razý olsun...
    Bilmezler, Bilmezsin, Bir Ben Bilirim Bende Türkçeye Çeviremem Seni...

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Þu an 1 kullanýcý var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Ya Nebi!...
    By Garip_Maznun in forum Hz. Muhammed (S.A.V)
    Cevaplar: 24
    Son Mesaj: 04.10.09, 15:27
  2. Ya Nebi !
    By esra aktürk in forum Ýslami Nitelikli Yazýlar
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 08.10.08, 19:18
  3. Ey Nebi ! (s.a.s)
    By gül_bahçesi in forum Hz. Muhammed (S.A.V)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.07.08, 21:35
  4. Ey Nebi
    By abbabe in forum Klip, Video, Film ve Animasyon
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 15.02.08, 13:14
  5. Ya Nebi
    By _MerHeM_ in forum Þiirler
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 20.12.07, 17:08

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
Google Gruplarý
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0