Sýrat Köprüsü
Dünya misafirhane, konulur ve göçülür.
Takdir edilen kadar yenilir ve içilir.
Misafirlik bitince yalnýz düþülür yola.
Sýrat Köprüsü salih amel ile geçilir.
Abdulkadir MENEK
Sýrat Köprüsü
Dünya misafirhane, konulur ve göçülür.
Takdir edilen kadar yenilir ve içilir.
Misafirlik bitince yalnýz düþülür yola.
Sýrat Köprüsü salih amel ile geçilir.
Abdulkadir MENEK
Konu Meyvenin Zeyli tarafýndan (30.08.07 Saat 00:18 ) deðiþtirilmiþtir.
Sýrat köprüsü, Cehennemin karanlýk ve dev alevleri üzerinde kurulmuþ, dehþetli, kýldan ince, kýlýçtan keskin bir köprüdür. Çok hassas bir ayar içindedir.Buraya kadar herkesin yaptýðý ve kabul ettiði tanýmdýr.
Hem denmiþ;Meselâ mahþerdeki terazi elbette bakkal terazisi þeklinde olmayacak. Kaldý ki dünyada bile þekil itibariyle biri diðerine benzemeyen çok farklý biçimlerde teraziler söz konusu. Hatta ayný bakkal dükkânýnda, o eski bildiðimiz klasik teraziden tutun, farklý boy ve ebatlarda ve farklý ölçeklerle çok sayýda elektronik terazi örnekleri de görmek mümkün. Öyleyse mahþerde sevap ve günahýmýzý tartan bir teraziden söz edildiðinde, çok hassas ölçüleriyle sonsuz duyarlýklý bir tartý âletinin bulunduðunu anlarýz, gerçek þeklini görmeyi âhirete býrakýrýz.
Ben de gerçek þeklini anlamayý ahirete býrakýlmasý gerektiðine kaniyim.Ancak Sýrat Köprüsü gibi çok önemli bir meselenin –bence- Kur’an Hadis ve Risalelerde daha belirgin bir resmi vardýr. Ýþte ben bunu avlamaya çalýþýyorum.
Nasýl Allah’ýn esmasýnýn manasý müteþabihtir, yani; gerçek manasýný bizim idrak etmemiz imkansýzdýr. Yalnýz manalarý teþbihlerle veyahut dar tanýmlarla akla yaklaþtýrabiliriz. Mesela Adl ismindeki gerçek manayý hiç bir zaman bilemeyiz. Sadece ;na kadar iyi olursa olsun eksik bir kaç tanýmla anlayabiliriz.Hukuk,matematik,nizam, ölçü ,temizlik gibi. Yada Rahman ismini tanýmlarken merhamet,þefkat,baðýþlayýcýlýk gibi kelimeleri kullanýrýz. Oysa bunlar kalp inceliðinden tevellüd eden bir kusurdur. Bu kusurlu ifadeleri biz Rahman isminin manasýný aklýmýza yaklaþtýrmak maksadýyla kullanýrýz. Yoksa gerçek mana budur, diye hiç bir zaman anlamayýz. Ýþte Sýrat Köprüsünü de ben bu þekilde düþünüyorum. Þeklini dünyadaki bazý teþbihlerle çözmeye çalýþýyorum.
Okuduðum bir yazýda þu söylenmiþ,“Mahþerde sevap ve günahýmýzý tartan bir teraziden söz edildiðinde, çok hassas ölçüleriyle sonsuz duyarlýklý bir tartý âletinin bulunduðunu anlarýz,”
Herþeyden önce incelik,ölçüde duyarlýlýk; Adl isminin bir tecellisi olduðunu gösterir. Yani Sýrat Köprüsü Allah’ýn Adaletinin gösteriliþ ve geçiþ yeridir.
...
Karanlýðýn, aydýnlýkla ölçeriz. Karanlýk aydýnlýktan ince bir çizgi ile ayrýlýr. Karanlýðýn kesafeti ýþýðýn þiddeti ile ölçülür. Kötü iyilikle ayýrt edilebilir. Mesela, bir toplumda ne kadar çok çeþit kötülük varsa ve ne kadar çoklukta ise ve niteliði nasýl olduðu , karþýsýna iyilik konulunca anlaþýlýr. Eski kavimler genelde kötülüðü bir iki çeþidine tutulmuþtur. Buna karþýlýk karþýsýna dikilen iyilik, bu kötülüðü iþlememekle ortaya çýkan durumun güzelliðini göstermiþtir. Hem de ayný metodu uygulamýþtýr. Mesela; bir sapkýnlýðýn kaynaðý týpsa, karþýsýnda duran iyilikte kaynaðýný týptan alýr. Eðer sapkýn olan topluluk terazide hile yapýyorsa karþýsýna terazide tam adil bir þahsý çýkarýr. Eðer bir toplumda güven duyulan insan yoksa karþýsýna Emin ismine layýk bir zat konulur. Böylece o iyiliðin deðeri anlaþýlýr. Ýrþad kolaylaþýr. Çünkü insanlarýn önüne bir ölçü birimi konulmuþtur.
Gerçekten gerek toplumsal bazda gerek kiþisel anlamda bu zýtlýklar insan hayatýný oluþturur.
Bu zýtlýklar genelde birbiri ile çok ince bir çizgiden ayrýlmaya baþlar insanýn imanýna ve kötülüðün þiddetine göre kalýnlaþýr,incelir. Ama; bu kalýnlaþma beraberinde yeni bir inceliði getirir.
Mesela; cömertlik ile savurganlýk. Taným itibariyle ilk bakýþta çok kalýn bir ayýrým vardýr. Ancak iþ fiile gelince insan bunu pek ayýrt edemez. Bir savurgan insan arkadaþlarýný eðlence yerlerine götürüp içki ýsmarlar, sürekli sigara ikram eder. Üç beþ liranýn hesabýný sevdiklerine asla yapmaz. Hep ýsmarlýyandýr. Çevresi eðlenceyi çok seven insanlardan ibaret olduðundan bir uyarýcýyada sahip deðildir. Yaþadýðý dünyanýn dýþýndan birisinin uyarýsý kýskançlýk, ne dediðini bilmeme olarak yorumlanýr. Bu zat kendini cömert görmekte çevresi de böyle kabul etmektedir.Dini açýdan çok ince nazik bir çizgidedir. Ancak;kendisi bu inceliði farkedemediðinden veyahut cehlinden savurganlýðýna cömertlik adý takmýþtýr.Çok kalýn bir çizgide yürüdüðünü zanneder. Ýþte sýrat köprüsü ile karþýlaþtýðýnda bu hatasý, yani kalýn çizgide yürüme zanný gerçekte kýlýçtan keskin, kýldan ince o çizgiyi farkedememesine sebebiyet verir.Sýrat köprüsünde sendelemeler yavaþlýklar da hep bu sebeptendir.Bunu simgeler.
Bu mesele pek çok örnekle incelenebilir. Cimrilik ile tutumluluk, keremet ile istidrac, ilham ile vesvese, hak ile batýl, küfür ile iman,kýskançlýkla imrenme, aþk ile nefret, aþk ile þefkat, yalan ile takiye, benim kalbim temiz, dilencilik ile fakirliðini bilme, isyan ile teslimiyet,vakurlukla gurur, hýrs ile azim; daha yüzlerce binlerce örnek...
Burda ince ayýrýmý yapamamaya hep bilgisizlik sebebiyet verir. Ýþte ilk emrin “oku!” olmasýnýn bir hikmetide burdadýr. Çünkü insan okuyarak kendini geliþtirir amel ederek bilgisini pekiþtirir. Burda ihlas en büyük sýrat köprüsüdür ve ihlas kelimelerin üstüne bina edilir.
Biraz bilgili biri baþýna gelen bir musibetin Allah’tan olduðunu bilir. Ama ,bu sýrat köprüsü için yetmez. Zira musibetteki ameli ve ihlaslý duruþu onu kurtarýr. Çünkü biri itirazalud der “Bu musibet Allah’tan ,peki benim suçum ne?” , bir diðeri “Bu musibet Allah’tan acaba ne suç iþledim.”. Ýþte burda akýl sahipleri için çok kalýn olmakla beraber amel eden açýsýndan keskin bir köprü mevcuttur. Birisinde isyan birisinde, teslimiyet mevcuttur. Çok ince bir ayýrýmdýr. Çoðu kiþi bu tip kelimelerdeki ince ayýrýmý yapamayýp gümleyip gider. Bu keskin,ince ayýrýmlarý yapabilme þekline göre köprü incelir, kalýnlaþýr. Geçmek buna göre rahat ve zor olur.Yada hýzlý ve yavaþ olur.
“ Mü’minlerin kimi göz kýrpacak kadar zaman içinde, kimi þimþek gibi, kimi rüzgâr gibi, kimi kuþ gibi, kimi ala-yörük cinsi bir at gibi, kimi deve gibi süratle geçerler. Nihayet nuru yalnýz ayaklarýnýn baþparmaðýnda olarak verilen kimse yüzü koyun yürüyerek elleri ve ayaklarýyla emekler ve bir kolunu çekse öteki kolu, bir ayaðýný çekse öteki ayaðý takýlýr ve kurtuluncaya kadar ateþ yanlarýna çarpar durur. Kimi yürüyerek, kimi karný üstünde sürünerek geçer de: Ya Rab! Beni neden bu kadar geç býraktýn? der. Cenâb-ý Rabbü’l-âlemin: Seni geç býrakan kendi amelindir! buyurur. “
Ýþte sýrat Köprüsü için yapýlan bu tariflerin bir mahiyetini yukarda anlatmaya çalýþtým.
Evet! Sýrat Köprüsünde bizi geç býrakan kendi amalimizdir. Bilgisizliketen okumamaktan neþet eden, amelimizdir. Yani; amelimizin hak veyahut batýl olmasýný ayýrt edebilme yeteneðimize göre geçiþimiz þekillenir bazýsý da hiç geçemez.
Vesselam
Konu Meyvenin Zeyli tarafýndan (30.08.07 Saat 00:20 ) deðiþtirilmiþtir.
Sakýn, sakýn, sakýn! Çabuk, bu þimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz.
yazýma bir ilavedir.
Akýl ile his en keskin,en önemli Sýrat Köprüsüdür.
Ýnsan çok kez hisleriyle hareket eder,hissiyatý ile karar verir.Hatasý
da bunu akletme ve mantýk zannetmektir.Düþünerek yaptýðýna kanidir.
Bu yüzden Kur’an kesretle “Akletmez misiniz?”, “Akledin”,”Düþünmez
misiniz?” ,diye buyurmuþtur.Çünkü;Allah Sýrat Köprüsünü oluþturan ince
meselelerde Akýl ile ölçü birimi geliþtirmemizi ister.Hatta his ve akýl
ile arasýndaki ince ve keskin çizgiyi akýlla ayýt etmemizi emreder.
Mesela; adamýn öz evladý bir araba altýnda kalýr.Karþý tarafýn hiç bir
suçu olmamasýna raðmen, þahitlere raðmen adaletsizce davranýr. Buda
hissiyatýn akýlý maðlup etmesine bir örnektir.Daha çok örnek
verilebilir...(Bu þahit olduðum bir örnekti. Bana “Sen gördün.Suçlu
kim,dendi. Bende “Ben hakim-i adil deðilim.Ancak þahit-i adilim,
diyerek sadece gördüklerimi anlattým.Ýnþaallah Sýrat Köprüsünü
geçmiþimdir.Neyse.)
Akýl olaylar ve meseleler arasýnda bað kurma ve ayýrt edebilme
yeteneðidir.Aklýn kendisi dahi bir Sýrat Köprüsüdür.Zira;Allah
akletmemizi isterken bir taraftan aklýmýza güvenmememizide ister. Nice
akýllýlar bu yüzden gümleyip gitmiþtir.Çünkü;aklýna güvenen cehlini
bilmez.Fazla güven onu tembel etmiþtir.Belkide hiç okumaz.Ameli az
olduðu gibi ihlasýda zayýftýr. Ýnsan bir þey öðrendikçe bilmedikleri
artar. Zaten;bu da tevazunun en has tanýmýdýr. Bildikleriyle yetinen
aklýna güvenmiþ bir cahildir.Fakat;bilmediðini bilmeyen bir cahildir.
Okumayýnca bilgiler hep yarým ve yüzeysel kalýr. Kulaktan
dolmadýr. Ýnsan bu kýt kaynaklarý aklýnla yoðurur türlü
kombinasyonlarla geliþtirir. Doðrulara az olmasýna raðmen çoðu
yanlýþtýr. Hisleri çok kez iþe karýþýr.Bilgi yüzeysel kalýnca amel
sakat olur.Bilgi ve ameli sakat olanýn ihlasýda noksandýr.Bu üç unsurun
eksikliði Sýrat Köprüsünü oluþturan meselelerin arasýnda ki baðýn veya
ayýrýmýn iyi yapýlmamasýna sebep olur. :Hep yanýlmaya mahkumdur. Sýrat
Köprüsü de çok incedir.
Ýhlasla hakikati arayana Allah Sýrat Köprüsünü kalýnlaþtýrýr. Dalalet
fýrkalarýna , küfre tabi olanlarýn tamamýna yakýný samimiyetsizlikten
batmýþ ve samimiyetsizlikten batýlý hak görmeye devam ediyor. "Baþýnýza
ne iyilik gelirse Allah'tandýr. Her ne kötülük gelirse sizin
hatanýzdýr" ayeti tahakku ediyor
Vesselam</span>
Sakýn, sakýn, sakýn! Çabuk, bu þimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz.
Burasý þiir kýsmý imiþ. Ben yeni baþlýk açmamak için Sýrat Köprüsü ile
ilgili eski açýlmýþ bir baþlýk varmý, diye aradým. bunu buldum. Þiir
bölümü olduðunu gözden kaçýrsým. Özür dilerim.
Ama madem yazmýþým yeni þeyler ekleye bilirim.[img]smileys/smiley17.gif[/img]
Sakýn, sakýn, sakýn! Çabuk, bu þimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz.
Peygamber Efendimiz Sahabelere buyurmuþ;”Siz öyle bir zamanda geldiniz ki Ýslam’ýn yüz emrinden doksandokuzunu yapýp birini terk etseniz kurtuluþa eremezsiiniz –yada eremiyebilirsiniz.Ama; öyle bir zaman gelecek ki biri Ýslam’ýn yüzde birini yapýp doksandokuzunu terketse kurtuluþa erer-yada erebilir.”
Bir gün bu Hadisin Sýrat Köprüsüne iþaretini düþünüyordum. Tevafuk Risale okumamda kaldýðým yer 27. Söz’ün Zeyli Sahabeler bahsiydi.Bazý iþaretler gördüm.Þöyle yazýyordu;
“Sahabeler ekseriyet-i mutlaka itibâriyle kemâlât-ý insaniyenin en âlâ derecesindedirler. Çünkü, o zamanda, o inkýlâb-ý azîm-i Ýslâmîde hayýr ve hak bütün güzelliðiyle, þer ve bâtýl bütün çirkinliðiyle görülmüþ ve maddeten hissedilmiþ. Þer ve hayýr ortasýnda öyle bir ayrýlýk ve kizb ve sýdk mâbeyninde öyle bir mesafe açýlmýþtý ki, küfür ve Ýmân kadar, belki Cehennem ve Cennet kadar beynleri uzaklaþtý…
Halbuki, o zamandan sonra, git gide ve gele gele sýdk ve kizb ortasýndaki mesafe azala azala, omuz omuza geldi; bir dükkânda ikisi beraber satýlmaya baþladýðý gibi, ahlâk-ý içtimâiye bozuldu. Propaganda-i siyâset, yalana fazla revaç verdi.”
Tam metni okumak isterseniz , diye linkinin yazdým
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=441&a=&t=2&b=2&k=&s=10&l=2&p=10
Evet,Sahabe Sýrat Köprüsü gibi olan ince manalarý çok iyi ayýrt etmiþ.Ýnce ve keskin olan bu yol onlar için kalýnlaþmýþtýr.Artýk berk gibi Sýrat Köprüsünü geçebilirler.Sendelemeleri takýlmalarý söz konusu deðildir.Çünkü; yol,belirgin,düz ve geniþtir.Tabiki böyle ayýrýmý tam yapabilen zatlarýn, Ýslam’ýn hiç bir emrinde ve þartýnda terk söz konusu olamaz.
Ama;bu zamanýn insanlarý için durum böyle deðldir. Manalar birbirine karýþmýþ,zýtlýklar içiçe girmiþ; “Ayný Dükkanda satýlýr” tabirine uygun hale gelmiþtir. Sýrat Köprüsü o kadar incelmiþtir ki yürümek zorlaþmýþtýr. Eðrilmiþ,büðrülmüþ,belirsizleþmiþtir.Bazý alimler dahi zýdlýklarý ayýt edemez hale gelmiþtir. Bu yüzden sanki denmiþtir ki “Haklýsýnýz,en azýndan yüzde birini yap,belki kurtuluþa erersin.Allah,Adil hem merhametlidir.
Zaten Peygamber Efendimizin bu Hadisindeki murad;Sahabeyi korkutmaktan ziyade, ahir zamanda fitnelere giriftar olmuþ, Ehl-i Ýman’a teselli vermektir,diye düþünüyorum
Muhabbetle
Konu Meyvenin Zeyli tarafýndan (30.08.07 Saat 00:19 ) deðiþtirilmiþtir.
Sakýn, sakýn, sakýn! Çabuk, bu þimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz.
Þu an 1 kullanýcý var. (0 üye ve 1 konuk)