KİBRİT KUTUSU KADAR EVİMİZ OLACAKTI
Kibrit Kutusu Kadar Evimiz Olacaktı
Evin içi on tane çocukla dolacaktı
Kızların adını anne, oğlanların adını baba koyacaktı
Komşular, misafirler çocukların adını karıştıracaktı.
* * * *
Kibrit kutusu kadar evimiz olacaktı
Gökkuşağı mutluluk olup evimizi saracaktı
Güneş soba olup evimizi ısıtacaktı
Pencereleri açtık mı, rüzgar evimizi süpürecekti.
* * * *
Hayallerimi sakladığım kibrit kutusu sol göğüs cebimde
Uzun zaman var ki, onu açıp bakmadım
Halımız, koltuğumuz daha yoktu ama evlendikten sonra alacaktık
Ben edi, sen büdü kilim üstünde kıvrılıp yatacaktık.
* * * *
Kapıda arabam olmayacaktı ama ben de adamdım
Daha iyi bir iş bulur, çalışır, evime bakardım
Serde askerlik vardı ama boş ver aldırma
Sayılı günler çabuk geçermiş, bilmez misin?
* * * *
Evlenince bakkal, kasap borcu derler, ev kirası
Ev kirası olmayacak, onu düşünme
Bir bakkal borcu ne tutacak ki?
Kasap mı, et yemeyiz, olur biter.
* * * *
Sevdalar saldım yalnızlığıma
Ümitler saldım umuduma
Nikah defteri diye hayal edip
İmzalar attım boş kağıtlara.
* * * *
Daha nişanlıydık, ben yalnız kaldım
Sen trafik kazasında ölmesen, ben yalnız gezmezdim
Yollarda avare dolaşıp geleceği ezmezdim
Bu şiiri yazdığım kalemi kırmazdım.
* * * *
Nikâhımız on haziran bilmem kaç yılındaydı
O güne ayarlıydı, zaman saati kuruluydu
Kiraladığımız gelinliğin evin duvarında asılıydı
Pek çok on haziran geldi geçti, sen dönmedin.

Yazan: Serdar Yıldırım