Nutkunda bir hududu var
Sözlerin de
Kelimelerinde
Başı buyruk değil yani
Hah bu deyip yaramıyorsun kalbini nar’ın
Bazı öyle bir hicabı olur ki
Öyle edalanır ki
Alın bakın diyemezsin
Bazen de mahbubun yüzünde güzel olur cananın ateşi
Al oku,gel sende yan diyemezsin
Köşeye kalem kırmıştır beyan
Urbası yamalı bir hüzün
Bir dilim kuru ekmek
Bir boş şişe
Her ne ise her ne
Aha budur diyemezsin
Söyleyemezsin yani
Sonra bir erbabı hal gözlersin yolda
Çocuklar dağıldıktan sonra
Elinde bir saz o gelir
Ne çalabilir
Ne o da söyleyebilir
Berbat bu duruma sadece bitmek tükenmez bilmeyen kefaretler ödersin…
Bir ara efkarın cumbasından başını uzatır bir güzel
Birkaç saksı çiçeği vardır yaşı yaşına dek
Ellerini gizlersin
Bunu ne o bilir ne ellerin…
Susarsın sadece..
Deli sensin
Mecnunda
Divane de
Serseride olursun sermestinden badenin
Kovulmuş lainide
Yinede susarsın
Yanına uzanmış bir yaşlı sopa
Başına üşüşmüş bir sürü gölgeyle
Aşk olsun sana dersin ışığa doğru
Ama söyleyemezsin
Herkes bir yere gider
Sen ağlamaya başlarsın
İşte böyle bir şey
Zehirlendik gitti….


m.safitürk