Kapanıyor kapımın ağaran yanı
Susuz bir cam kaplıyor yüreğimi
Öper gibi ölümü
Bir asinin gözyaşlarına
Takılıyorum şiirlere
Umutsuz bir aşkı anlatan
Elde kalmış bildiriler gibi
Yalnız başlıyorum yolculuğuna
Çünkü beyaz bir sayfadır şiir
Yanık otların dumanında
Diline dolanan vebal gibi
Ağırım, ağrımdan yankılanan feryat
Gözlerimi karartan bir kana döner
Biliyorum, sabaha uyanırken
Geceye susuyorum.
Kalbimde, çekilen bir alevin bayrağı
Sesine kurulan çanların en ağırına
Sonsuz bir cam kırıyorum
Öper gibi düşlerini son defa
Ölümüne atılıyorum.
Bir asinin gözyaşları dirilirken gözlerimde
Kocaman deniz sarıyor umutsuz rüzgârlarımı
Kâğıt parçalarımı şiirlere katlederken
Uzun bir yalnızlığa uzanıyorum.
Al işte, ellerime alırken başımı
Batık bir geminin sönmüş yıldızlarıyım
Yanık otların şiiri, sen ki leylağısın hâlbuki
Neden şehir terk ediyor beni
Neden savruluyor dağılmış sözlerim.
Çünkü ölümdür beyaz olan
Siyah denizlerin çağırdığı
Sönmüş adreslerin solukluğunda
Tunca benzeyen tasvirinin
Hangi seste tuttuğumu
Anlayamadan
Ölümdür.
Kaçar gibi atılıyorum şimdi
Elimde adresiz bir sohbetin sanal sözleri
Kanı bulaşıyor kolumu kestiğim sabahların
Susamış alevin odun parçasına
Çekiyorum körelmiş bir umudun sesini
Örtüyorum, sonsuz bir rüya uyanıyor alnımdan
Öper gibi sesini, gözlerine boğuluyorum
Kaldır beni içimde tutuşan şiirin
Sabahsız kaldırdı beni geceye
Sana, sahibinden satılık hüzünler getirdim
Armağan olsun diye yeni gün dönümüne
Bir kan sızımlığında, susamış alev…
Çekilsin öptüğüm gecelerin matemi
Ölüm gibi atıl uykusuzluğuma.
Bilal Can