Ey nefsim!
Yine gizli gizli hesapçılıga başladın. Sagına
soluna göz atıp etrafindakilerden hareketle kendine
galibiyetler biçiyorsun.
Falancaya göre daha güzelim, filancadan daha zekiyim, bizim muhitte en çok sevilen benim diyorsun. Eşini dostunu, arkadaşını komşunu
kendine rakip bilip onlarla boy ölçüşüyorsun.
Kendi başına gizli gizli zaferler kazanıyorsun.
Bilir misin bu halinle neye benziyorsun?
Degnekler üzerine yaslanarak ayakta kalan sakat bir bedene.
Aman dikkat et! Degneklerini altından çeken olmasın!
Benim gafil nefsim! Talihinde hep güzellikler, iyilikler olsun istiyorsun. Sana ait herşeyin güzel oldugunu düşünüyorsun.
Yaptıgın hiç bir işte yanlış görmüyor, hele ufak
bir kusur bulunsa, onu muhakkak başkalarından
biliyorsun.
Hep dogruyu buldugunu, apaçık yanlışın dahi sana
ugradıgında bir şekilde bir hayır ve güzellik
taşıdıgını düşünüyorsun. Ey nefsim gel, kendini
kandırma! Yanlış yanlıştır boşuna uzatma! Kendini
daha fazla savunup ta maskara olma! Mert ol! İzzetli
ol!
Yanlışını itiraf edip dogruyu bul! Karaya ak
demekle bir şey degişmiyor; yanlış senden zuhur edince
dogru olmuyor! Günahı işleyen sen olunca, ona sevap
denmiyor!
Ey kendini bilmez nefsim!
Sen bütün insanlığın merkezinde kendin var
zannediyorsun.
Bütün alem seni kâbe bilmiş te
herkes seni tavaf ediyor sanıyorsun.
İçinde sen olmadın mı hiç bir iş olmaz;
sana iltifat edilmedi mi hayra
ulaşılmaz; seni yüceltmeyen agızlar bereket
bulmaz; sana sorulmadan mümkünü yok netice alınmaz
diyorsun.
Kendini bütün insanlıgın kalbi kabul ediyorsun.
Lakin bu ne iştir ki, şu an dünya üzerinde yaşayan
milyarlarca insanın böyle bir kalpten haberi dahi
bulunmuyor! Bir dünya dolusu insan, sen var
mısın, yok musun; aç mısın, tok musun hiç bilmeksizin
hayatlarını sürdürüp gidiyor, ve hiç kimse de böyle bir
cehaletten rahatsızlık duymuyor.
Ey cahil nefsim!
Kendini allâme sanıyorsun. Hayat serüveninde
kader rahlesinden ders almışım diyorsun. Konuştugun
zaman gerdanını büke büke hikmet akçelerini etrafina
saçıyorsun. Eh bunca ilim ve tecrübeden sonra da
kimi dinlersem dinleyeyim, önce aklımla tartar,
tecrübelerimle hesaba vurur öyle kabul ederim
diyorsun.
Ey cahil nefsim!
Bu sözü sana söyleten ilmin degil, cehaletindir;
aklın degil enaniyetindir;
tecrübelerin degil toylugundur.
Ey nefsim!
Hafizta şey’en ve gâbet anke eşya’: Bir şeyi ezberinde
tuttun, lakin bu tarafta nice şeyler senden kayboldu!
Ey nefsim!
Yeter üzerime gelme diyorsun! Hayatımı zindan
ettin, deyip bagırıyorsun! Bu kadarı da agır geldi;
kaldıramam diyorsun. Artık ben de bırakıyorum..
seninle ugraşmaktan ben de yoruldum