Bütün müzikleri kapattým. Ne çok müzik varmýþ kalbime inat ama kapattým susturdum hepsini... Þimdi sadece kalbimi dinlemeliyim! Göklere uçan bütün korkularý gülünç bularak, her türlü yeteneðimin olduðunu görüyorum kötüye meyilli. Kendimi hiç kötü hissetmiyorum ve!
Ey ruhum söyle!
Ey saflýk! Ey saflýk!
Ey üzerimden çýkmayan yasemin kokusu!
Ve iþte hala bu dünya!
Ey Meryem, Kutsal Bakire!
Ah bu! Coþku, kâbus! Bunu ancak sen anlarsýn. Gel ve beni anla!
Üzüntülerimi anlatsam sana kalbim, acaba susturduðum tüm müziklerden daha iyi anlar mýsýn beni?
Soðuðu hissettim bu gün. Soðuðun, elimden girerek, usulca sýzarak içime, evet ellerimden, sýzýp da içime delerek omuzlarýmý, seni titrettiðine þahit oldum. Neden? Ah... Ne bitimsiz ve þýmarýk bir soru bu! Söyle, kendime ödev verdiðim ateþ, gülünç ve þaþkýn olmayan ateþ, hangi cehennemden? Ahhh inancým! Beni ancak sen tutarsýn! Ve selam sana! –Selam vermesini öðrendim artýk tüm güzelliklere...-
Hiçbir kadýn gönlümü hoþ tutamaz, göðün güzelliðiyle hoþ tuttuðu kadar, biliyorum. Ve baþka, bambaþka öngörülerim var aþka dair!
Ey Meryem, kutsal bakire!
Tüm besteleri susturan, kalbime bilmem hangi cehennemden gelen bu ateþi koyan kadýnýn, belinin kývrýmýný, kývrýma dökülen saçlarýný, bütün duruluðunu, ellerini ve parmaklarýný, bir kadýnýn cömertçe özleten bütün sýrlarýný; lal renkli sürmelerle onu gören þu gözlerime çeksem ve fakat bir dans ustasýyken ben; yeniden hatýrlar mýyým göðün güzelliðiyle olan mistik dansýný...
Ruhum düzensizleþiyor yine, yine kelimeler seyrinden çýktý! Yazý çirkinleþti, okunmuyor bile bu karalamalar...
O kadýn benim Meryem!
Bana unuttur bu ateþi, kutsal...
(alýntý)