Önsöz
Edebiyâtın bu en çok kullanılan ve en münbit dalında, ben de, hissettiklerimi zaman zaman kaleme aldım. Serbestle birlikte, arûzu ve heceyi de denedim.
Bu kitabımda hece ile tanzîm ettiğim eserlerimi bulacaksınız. Bu vâdîde söylenmiş o kadar güzel şiir, o kadar heyecanlı ifâdelerin yanında yazdıklarıma ancak manzûme adını verebilirim.
Bâzen musıkîsi, bazen mânâsı ağır basarak, belki, bir kısmını okunabilir hâle getirmiştir. Hepsi için aynı şeyleri söylemeyi ne kadar isterdim...
Belirli anma günlerinde okunmak üzere, istekte bulunan öğrencilerin ihtiyâclarını karşılamak için, yazmak zorunda kaldığım manzûmeleri de kitaba aldım. Zâten daha baştan, şiir konusunda bir iddiam olmadığını belirttiğimden, bunlara burada yer vermemi garip bulmayacağınızı umuyorum.
Pek çok güzel eserlerden meydana gelen şiir cennetinde, bir köşede sun’î çiçeklerden bir demet olsa, elbette tuhaf görülecektir. Fakat, benim san’atım ancak bu kadarına yetiyordu. Gerçeklerine benzemese de, bahçenin dışına atmağa gönlüm râzı olmadı.
Saygılarımla.
Ekrem Kılıç
Hayat
Rabb’im, ne güzeldir şu yaz günleri!
Çınlar çobanların kavallarında;
Ilık bir su gibi akşam üzeri.
Yoğunlaşır hayat, çam dallarında.
Gecenin o sesi, kuşun türküsü
Çınlar biteviye ufuklarında;
Çekirge, kurbağa, cırcır ötüşü:
Pastoral senfoni, göl kenarında.
Yıldızlar göz kırpar, sular parıldar.
Hafif de bir rüzgâr eserse eğer,
Söğüt boyun eğer; kavak el çırpar.
O bir yaz gecesi bin yıla değer.
Havada asılır verilen nefes;
Beden uçar gibi, denizde gibi...
Daha hafif, rüzgâr, daha hafif es!
Ürpertme sevgiyle çarpan kalbimi...
Ayın etrâfını çevirmiş hâle;
Gülümser kâinât, bir güzel ağız.
En parlak lâcivert asılmış göğe.
Bir gün göklere de kavuşacağız...
Bu güzel gecede canımı vermek,
Bir melek yanında semâda koşmak,
Bir yıldızdan bakıp dünyâyı görmek,
Rabb’im, dileğimdir Sana kavuşmak!