SANA İBRET GEREKİRSE
Sana ibret gerekirse gel göresin bu sinleri
Ger taşısan eriyesin bakup göricek bunları
Eğer dünyada ibret almak istiyorsan, git gör kabristandaki o kabirleri; taş olsan erirsin, bakıp görünce sen onları.
Şunlar ki çokdur malları gör nice oldı halleri
Sonucı bir gönlek beymiş anun da yokdur yenleri
Onların dünyadayken ne kadar çoktu malları, hepsini bırakıp gittiler, gör nasıl oldu hâlleri! Sonuçta yakasız beyaz bir gömlek giyindiler, onun da yoktur kolları.
Kanı mülke benüm diyen köşk ü saray beğenmeyen
Şimdi bir evde yaturlar taşlar olmış üstünleri
Hani mala-mülke benim diyen, köşkü sarayları beğenmeyen? Şimdi toprak mezarda yatar, taşla dolmuş üstleri.
Bunlar eve girmeyeler zühd ü tâat kılmayalar
Bu beğliği bulmayalar zîrâ geçdi devranları
Onlar gece-gündüz eğlenenler, eve-ocağa girmeyip hiç ibadet etmeyenler, o saltanatı bulamazlar, geçti artık devranları.
Kanı ol şîrin sözlüler kanı ol güneş yüzlüler
Şöyle gayib olmış bunlar hiç belürmez nişanları
Hani o şirin sözlüler, hani o güneş yüzlü güzeller? Toprakta çürüyüp kaybolmuşlar, hiç kalmamış güzellikten belirtileri.
Bunlar bir vakt beğler idi kapucılar korlar idi
Gel şimdi gör bilmeyesin beğ kangıdur ya kulları
Bu kabirdekiler bir zaman beyler idi, kapıcılar tutarlar idi, gel gör şimdi ne hâle geldiler! Ne bey bellidir, ne de hizmetçileri.
Ne kapu vardur giresi ne yimek vardur yiyesi
Ne ışık vardur göresi dün olmışdur gündüzleri
Kabirde ne kapı vardır girilecek, ne yemek vardır yenecek, ne de ışık vardır görülecek; gece olmuştur gündüzleri.
Birgün senün dahi Yunus benven didüklerün kala
Seni dahi böyle ide nitekim itdi bunları
Bir gün senin de, benim dediklerin kalır ölünce geride, Yunus! Sen de öyle olursun, nasıl olduysa diğerleri.