Zaman, insana verilmiş en büyük fırsattır. Eline emanet olarak verilmiş olan cihazları işlettirip, en mükemmeli yakalayabilme fırsatıdır.

Şu dünya misafirhanesinde bulunma nasibini elde eden insan Sahibini, Malikini memnun edecek bir hayat bırakmalıdır geride. Dünya hanında iken, mazi defterine yazacağı günlüğünde hep güzellikler olmalıdır. Zamanın akıp gittiğini bilmemek, elinden nice fırsatların kaçtığından habersiz olmak, gafletlerin en büyüğüdür. Zaman fırsatımızı elimizden alan her şeyi, bir kenara itip, itibar etmemeliyiz.

Şu anda hayatta olmayı en büyük nimet bilip, durmayıp, elimize geçen fırsatları kullanalım. Çok büyük kârlara ulaşabilmemiz an meselesi. “An”lara dikkat edelim. Kur’ân’ın ışığıyla, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) nuruyla nurlandıralım zamanlarımızı. Gaflet yol bulup bize gelmesin, ayağımızı çelmesin. Fırsatlar tükenmeden, pişmanlıklar yaşamadan evvel uyanalım. Neden yaratıldığımızın gayelerini hatırlayalım. Boşa geçen zamanlarımıza ağlayıp tövbe edelim.

İlerde, “Keşke dünyada iken çok daha fazla ibadet ve iyilik yapıp, günah işlemeseydim” dememek için “şu an”ın kıymetini bilelim. Vakit, hayattaki en kıymetli varlığımızdır. Çünkü geçtikten sonra geri getirmemiz mümkün değildir. Altınlarımızı kaybetsek, çalışarak yenilerini kazanabiliriz. Fakat geçen zamanı geri getiremeyiz.

Unutmayalım, zamanı ahiret hesabına nasıl verimli geçirebilirsek, yanımıza kâr kalan da o olacaktır.