+ Konu Cevaplama Paneli
2. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var BirinciBirinci 1 2
Gösterilen sonuçlar: 11 ile 15 ve 15
Like Tree9Beğeni

Konu: "El-emel". Yani rahmet-i İlahiyeden kuvvetle ümid beslemek.

  1. #11
    Ehil Üye Ararad - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2013
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    4.030

    Standart

    El aman elaman !
    Ya Hannan! Ya Mennan !!
    Beni çirkin günahlarımın arkadaşlıklarından halas eyle......
    Hak ile iştigal etmezsen
    batıl seni istila eder...

    İ. Şafii.

  2. #12
    Müdakkik Üye ercanahmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2020
    Mesajlar
    847

    Standart

    RAHMÂNİYYET: Cenâb-ı Hakkın RAHMÂN oluşu: (Yâni: Gözümüzle görüyoruz, birisi var ki, bize zemin yüzünü Rahmetin binler nevî hediyeleri ile doldurmuş, bir ziyâretgâh yapmış ve Rahmâniyetin yüz binlerce ayrı ayrı lezzetli taamlar içinde dizilmiş bir sofra ve zemin içini Rahîmiyyet ve Hâkimiyetin binlerce kıymettar insanların câmi bir mahzen yapılmış * Ve zemin devr-i senevîsinde bir ticâret gemisi hükmünde her sene âlem-i gaybdan levâzımat-ı insaniyye ve hayatiyyenin yüz bin çeşitlerinden en güzellerini içine alarak yüklenmiş bir nevî sefîne veya şimendifer gibi ve her bahar ise, erzak ve elbisemizi taşıyan bir vagon hükmünde bizlere gönderir. Bizi gayet rahîmâne beslettirir. Ve bütün o hediyelerden o nîmetlerden istifade etmemiz için bize de yüz binlerce iştihâlar, ihtiyaçlar, duygular, hissiyatlar, hisler vermiş. Evet, bize öyle bir mîde vermiş ki, hadsiz taamlardan lezzet alır. Ve öyle bir hayat ihsan etmiş ki, duyguları ile bir sofra-i nîmet gibi koca cismânî âlemde hadsiz nîmetlerden istifade eder. Ve öyle bir insaniyet bize vermiş ki, akıl ve kalb çok âletleri ile hem maddî hem mânevî âlemin nihâyetsiz hediyelerinden zevk alır. Ve öyle bir İslâmiyyet bize bildirmiş ki; âlem-i gayb ve âlem-i şehâdetin nihâyetsiz hazînelerinden nûr alır. Ve öyle bir îmâna hidâyet etmiş ki, dünyâ ve Âhiret âlemlerinin hasra gelmez envarından ve hediyelerinden tenevvür edip müstefîd eder. Güyâ Rahmet tarafından bu kâinat hadsiz antika ve acib ve kıymetli şeylerle tezyin edilmiş bir saraydır. Ve insan ile, bütün o saraydaki hadsiz sandıkları ve menzilleri açacak olan anahtarlar ellerine ve bütün onlardan istifade ettirecek olan ihtiyaçlar, hissiyatlar fıtratına verilmiş. İşte böyle, dünyayı ve âhireti ve her şey'i kaplamış bir rahmet elbette o rahmet, Vahidiyyet içinde bir Ehadiyyetin cilvesidir.. Yani, nasıl ki; güneşin ziyası mukabilindeki umum eşyayı ihâta etmesi ile Vahidiyyete bir misal olmasından ve parlak, şeffaf her bir şey dahi kabiliyetine göre güneşin her ziyasını, hararetini, hem ziyasındaki yedi rengi, hem aks-i misâlini alarak Ehadiyete bir misal olduğundan elbette o ihâtalı ziyayı gören adam, arzın güneşi vâhiddir, bir tektir, hükmeder. Ve her parlak şeyde hatta katrelerde güneşin ışıklı harâretli aksini müşâhede eden o adam, güneşin Ehadiyyetini, Yâni; Bizzat güneşi sıfatları ile her şeyin yanındadır ve âyine-i kalbindedir; diyebilir. Aynen öyle de Rahmân-ı Zül-Cemâlin geniş rahmeti dahi ziya gibi umum eşyaya ihatası o Rahmânın Vahdâniyyetini ve hiç bir cihette şeriki bulunmadığını gösterdiği gibi, her şeyde hususan her bir zi-hayatta ve bilhassa insanda o cemiyyetli Rahmetin perdesi altında O Rahmânın ekser isimlerinin ışıkları ve bir nevi cilve-i zâtiyyesi bulunarak, her ferdde bütün kâinata bakdıracak ve münâsebettarlık verecek bir Cem'iyyet-i hayatiye vermesi dahi, O Rahmânın Ehaddiyyetini ve herşeyin yanında hâzır ve her şey'in her şey'ini yapan o olduğunu isbat eder. Evet; nasıl ki; O Râhmân o rahmetin Vahidiyyetiyle ve ihatası ile kâinatın mecmûunda ve zemînin yüzünde Celâlinin haşmetini gösteriyor. Öyle de Ehadiyyetin cilvesi ile her bir zi-hayatta, hususan insanda bütün nimetlerin nümûnelerini o ferdde toplayıp o zî-hayatın âlât ve cihâzâtına geçirip tanzîm ederek mecmû kâinatı parçalanmadan o tek ferde bir cihette aynı hânesi gibi verdirmesi ile dahi Cemâlinin hususî şefkatini ilân eder ve insanda enva-ı ihsanatının temerküzünü bildirir. Hem nasıl ki, bir kavunun meselâ; her bir çekirdeğinde o kavun temerküz ediyor. Ve o bir çekirdeği yapan zat, elbette odur, o kavunu yapar. Sonra ilminin hususî mizanı ile ve hikmetinin ona mahsus kanunu ile o çekirdeği ondan sağar toplar, tecessüm ettirir ve o tek kavunun tek ve Vâhid ustasından başka hiç bir şey o çekirdeği yapamaz. Ve yapması muhaldir. Aynen öyle de rahmâniyyetin tecellisi ile kâinat bir ağaç, bir bostan ve zemin bir meyve, bir kavun ve zî-hayat ve insan bir çekirdek hükmünde olduğundan elbette en küçük bir zî-hayatın Hâlıkı ve Rabbi bütün zemînin ve Kâinatın Hâlıkı olmak lâzım gelir. El-Hâsıl; nasıl ki, ihâtalı olan Fettâhiyet hakikatı ile bütün mevcûdatın muntazam sûretlerini basit maddeden yapmak ve açmak Vahdeti bedâhetle isbat eder. Öyle de, her şeyi ihâta eden rahmâniyyet hakikatı dahi vücûda gelen ve dünya hayatına giren bütün zî-hayatları ve bilhassa yeni gelenleri kemâl-i intizamla beslemesi ve levazımatını yetiştirmesi ve hiç birini unutmaması ve aynı rahmet her yerde her anda her ferde yetişmesi ile bedahetle hem Vahdeti hem vahdet içinde Ehadiyyeti gösterir. Şûâ).
    Ararad bunu beğendi.

  3. #13
    Müdakkik Üye ercanahmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2020
    Mesajlar
    847

    Standart

    HÂSIL-I BİLMASDAR: Hakiki müessirden hâsıl olan fiildir. Kendi sebeb ve şartlarından meydana gelen şey. Meselâ: Bir şeye vurmak masdardır, o vurmaktan hâsıl olan "ses çıkmak" hâsıl-ı bil masdar'dır. Tüfek atarak bir adamı öldürmekte tüfek atmak fiili masdar, adamın ölmesi ve tüfeğin sesi çıkması da hâsıl-ı bil masdar'dır.
    Ararad bunu beğendi.

  4. #14
    Ehil Üye Ararad - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2013
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    4.030

    Standart

    Evet, bize öyle bir mîde vermiş ki, hadsiz taamlardan lezzet alır.

    Ve öyle bir hayat ihsan etmiş ki, duyguları ile bir sofra-i nîmet gibi koca cismânî âlemde hadsiz nîmetlerden istifade eder.

    Ve öyle bir insaniyet bize vermiş ki, akıl ve kalb çok âletleri ile hem maddî hem mânevî âlemin nihâyetsiz hediyelerinden zevk alır.

    Ve öyle bir İslâmiyyet bize bildirmiş ki; âlem-i gayb ve âlem-i şehâdetin nihâyetsiz hazînelerinden nûr alır.

    Ve öyle bir îmâna hidâyet etmiş ki, dünyâ ve Âhiret âlemlerinin hasra gelmez envarından ve hediyelerinden tenevvür edip müstefîd eder.

    Güyâ Rahmet tarafından bu kâinat hadsiz antika ve acib ve kıymetli şeylerle tezyin edilmiş bir saraydır. Ve insan ile,
    bütün o saraydaki hadsiz sandıkları ve menzilleri açacak olan anahtarlar ellerine ve bütün onlardan istifade ettirecek olan ihtiyaçlar, hissiyatlar fıtratına verilmiş.

    İşte böyle, dünyayı ve âhireti ve her şey'i kaplamış bir rahmet elbette o rahmet, Vahidiyyet içinde bir Ehadiyyetin cilvesidir
    ercanahmet ve AhmetRercan bunu beğendi.
    Hak ile iştigal etmezsen
    batıl seni istila eder...

    İ. Şafii.

  5. #15
    Gayyur AhmetRercan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2023
    Mesajlar
    146

    Standart

    Ümidvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sadâ, İslâm'ın sadâsı olacaktır! Tarihçe-i Hayat
    Ararad bunu beğendi.

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Allah'ın "kün" yani "ol" emrini nasıl anlamalıyız?
    By fanidünya... in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 04.04.21, 18:08
  2. Yani: "Ey insanlar! Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var."
    By gerceklervebiz in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 14.01.21, 11:11
  3. "El-emel". Yani rahmet-i İlahiyeden kuvvetle ümid beslemek.
    By gerceklervebiz in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 06.06.20, 21:05
  4. "El-emel". Yani rahmet-i İlahiyeden kuvvetle ümid beslemek.
    By fanidünya... in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 13
    Son Mesaj: 02.09.15, 12:04
  5. "El-emel". Yani rahmet-i İlahiyeden kuvvetle ümid beslemek.
    By fanidünya... in forum Bediüzzaman'ın Hayatı (Eski, Yeni ve Üçüncü Said Dönemleri)
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 14.04.14, 12:41

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0