H.Gökhan Karaçivi, İrfan Mektebi Dergisi
HATIRLI-YORUM
Hatırlamak, yaşanmış ânı, edinilmiş malûmatı tekrar hafızaya çağırmak, ilgili
hatıranın görmek, duymak, koklamak, dokunmak, tatmak gibi hislerimizle
bizde bıraktığı izlerin derinliği ile tekrar yaşanmasıdır. Ancak yaşanan tecrübenin
hissî yoğunluğu derecesinde, yeniden hatırlama gerçekleşebiliyor.
Hatırlamak, çoğu zaman ihtiyaç duyduğumuz bir durum; öğrenci için,
ev hanımları için, cari hesap takibi yapan bir müşteri temsilcisi için, hemen
herkes için hatırlamak çoğu kez ihtiyacını duyduğumuz bir şey.
Bazen hatırladığımız için kazandığımız halde aksine hatırlamaktan yaşanmış
olumsuz tecrübeleri bize hatırlatan durumlar neticesinde inciniyor, acı tecrübelerin
baskısıyla mutsuz da olabiliryoruz. Bazen hatırlayamamak bizler için
âdeta rahmet oluyor. Öncelikle hatırlamakla maddî manevî kazançlı olacağımız, hatırlamayı
arzu ettiğimiz halde başarılı olamadığımız durumlar için birkaç noktaya işaret
etmek istiyorum. Daha sonra hatırlamak istemediğimiz
durumlar için de neler yapabileceğimize kısaca değinmek istiyorum.
BEYNİMİZ NASIL ÇALIŞIYOR?
Beynin çalışırken ihtiyaç duyduğuenerji: Beynin ihtiyaç duyduğu en temel
iki kaynak oksijen ve glikozdur. Bu demektir ki bol oksijen beynin etkili
çalışmasını sağlar ve beyin etkili çalışmaya devam ederse faaliyet derecesi sürekli
artar. Oksijeni beynimize kan taşır. Hemoglobin ve alyuvarların oluşumu
için de demire ihtiyaç vardır. Aldığımız besinlerin, hafıza zeka ve
konsantrasyon gücü üzerinde çok büyük etkileri vardır. Beynimiz günlük
kalorimizin ortalama %30’nu harcamaktadır. Glikoz ise doğru beslenme
ile karşılanır. Doğru beslenme vücudun ihtiyaç duyduğu besinleri yeterli oranda
almakla mümkündür. Beyinde bilgi akışını sağlayan nörotransmitter
maddelerdir. Nörotransmitterler küçük kimyevi maddelerdir. Bir
nörondan aldıkları bilgiyi sinir ağları aracılığı ile diğer nörona iletirler. Bir
ismi hatırlamak, bir cümle ezberlemek, bir duygu yaşamak gibi binlerce ruhî ve
fizikî fonksiyon beyin içindeki ve dışındaki bölgelere bu kimyevî maddeler
aracılığıyla iletilir ve işlem tamamlanır. Beyinde nörotransmitterlerin çok azalması
beyin fonksiyonlarını azaltır. Başta serotonin olmak üzere binlerce madde
nörotransmitter olarak görev yapar. Nörotaransmitterlerin azalmasına yol
açan en önemli faktör sürekli strestir. Alkol ve oksijensizlik de bu kimyevî
maddelerin azalmasına yol açan diğer faktörlerdendir.
Nöronlar arasındaki bağlantılar, beynimizde bulunan nöronların tamamı
birbirlerine bağlı değildir. Bu bağların bir kısmı anne karnında iken oluşur.
Neredeyse tüm bağlar ise dünyadaki faaliyetlerimizde oluşur. Bu bağların
sayısı arttıkça zekamız yani beynimizle yapabileceğimiz iş gelişir. Biz bu bağları
bilinçli ya da bilinç dışı geliştiririz. Bu bağların gelişmesinin tek yolu bilgilerin
birbirleriyle ilişkilendirilmesidir. Kim daha çok öğrenir daha çok düşünürse var olan potansiyelini o oranda geliştirerek daha kapasiteli bir beyne sahip olur.
HATIRLAMA NASIL GERÇEKLEŞİYOR?
Okumakla, dinlemekle, yapmakla vs. edindiğimiz bilgilerin anlamı ne kadar
açıksa, zihinde kalma ve hatırlama ihtimali o kadar yüksek oluyor. Özellikle ilgi
duyulan şeyler daha çok hatırlanır. Geçici hafızamız bilinçli bir zorlama olmadan,
neyi alıp saklayacağını bizim özel ilgimiz belirliyor. Birbirine bağlı, eş anlamlı ve istisnalı
şeyleri daha iyi hatırlıyoruz. O halde, bir şeyi yeniden hatırlamak istiyorsak,
her şeyden önce onu doğru biçimde yerli yerine yerleştirmeyi öğrenmeliyiz.
İki çeşit hafıza (bellek) vardır. Uzun dönemli hafıza ve kısa dönemli hafıza.
Kısa dönemli hafızada hiç bir şey birkaç dakikadan fazla kalmaz. Bundan daha
uzun bir süre sonra hatırlayacağınız her şey, uzun dönemli hafızamızdır. Gerektiğinde
her zaman hatırlanabilir.
Hafızamız aşağıdaki üç temel
ilkeye göre çalışır:
1- İrtibatlandırmak
2- Hayal gücü
3- Düzen ve yapı
Bilgiyi çok kanallı hislerimizle (Görme, İşitme, Tatma, Koklama, Dokunma)
alıp tasnif etmek ve odaklanarak kaydetmemiz ancak yüksek seviyede
bir idrak geliştirmekle olur. Bu nedenle irtibatlandırmak hafızanın
en önemli dayanaklarından biridir. Son birkaç yüzyıldır beynimizin sol
yarım küre becerileri üzerine yoğunlaştık. Hayal kurma, tasvir, müzik ve
san’at gibi faaliyetlere önem vermedik. Böylece hafızanın en önemli özelliklerinden
birini ihmal edip, tüm yapının dengesini bozmuş olduk.
Neyi, niçin öğrendiğimizi belirlemediğimizden, gerektiğinde kullanabileceğimiz
düzen ve yapıyı oluşturamadık. Hergün evine aldığı eşyaları herhangi
bir yere koyan dağınık bir insan gibi bilgileri düzensiz, sırasız ve gelişigüzel
kaydederek kaliteli bir kayıt için beynin düzen ve irtibatlarını bozduk.
Hatırlamak için kullanma alışkanlığı kazanmamız gereken bazı hafıza
araçları şunlardır:
Sessizce ve içten tekrar etme: Bu en sık kullanılan ve etkisi en az olan hafıza
aracıdır; ancak sınırlı da olsa kullanımı vardır. Tekrar etme, buna bazen ezber
öğrenme de denir, bilginin iyice yerleşene kadar tekrar tekrar sesli ya da içten
yinelenmesidir.
Kodlama: Kodlama anahtar sözcüğün, hatırlanmak istenen sözcük ya da
sözcüklerle irtibatlandırılması anlamına gelir. Misal olması için söylüyorum,
iştirak ettiğim derslerde tesirli cümle veya konuyu özetleyebilecek kelimeyio anki hissi durumumla irtibatlandırıyor ve tekrarında dersteki konuları o sözcük etrafında birleştiriyorum. Hatta
ders sonunda bunu, dersi yapan kişiye geribildirim verip onun da fikrini soruyorum
ve aldıklarımla kodlama 4 / 4 gerçekleşmiş oluyor. Tavsiye ederim.
Kodlama yaparken, hatırlamak istediğiniz cümlenin baş harflarinden kod
geliştirebiliriz, misal “annem benden domates istedi” a b d i gibi. Diğer bir
kodlama örneği rakam grupları için misal 100101110 (elektrik, su, doğalgaz
abone numarası, banka hesap numarası gibi) numarasını hatırlamak için 100
101 110 olarak bölerek hatırlamayı kolaylaştırabiliriz.
Resimli irtibatlama (Görsel imgeleme):
Araştırmalar insanların genel olarak resimleri hatırlamayı kelime hatırlamaktan
daha kolay bulduğunu tespit ediyor. Kelimeleri resimler ile irtibatlandırarak
daha kolay hatırlayabilirsiniz. Misal “uçak”, “ağaç”, “zarf” kelimelerini hatırlamak istiyorsanız, zihninizde kanatlarında ağaçlar çıkan ve dallarında
yaprak gibi zarflar olan bir uçak resmi hayal edin.
Yerleştirme Metodu: Bu hafıza aracı, hatırlanması gereken şeyi zihnen mekan
içinde biryere yerleştirmeyi hitiva eder. Bir alışveriş listesi, listedekiler maddeyi
zihnen mutfakta farklı bir yere koyarak –süt buzdolabına, bir kutu çorba ocağa,
baharatlar kavanozlara vs.- hatırlanabilir.
Anlam çıkarma: Anlamı olan bilgi, anlamı olmayandan daha kolay hatırlanır.
Bir pasaj okuduğunuzda veya dinlediğiniz derste altında yatan anlama
bakın. Sözcüklerin kendisinden çok sözcüklerin verdiği mesajı hatırlamaya
çalışın. Şayet mesajı kendi sözcüklerinize dökebilirseniz hatırlamanız daha
kolay olacaktır. Şüphesiz bu hafıza araçlarını kullanma
becerisini öğrenmek birkaç gün içerisine sıkıştırılmamlıdır. Yeri geldiğinde hafıza geliştirme
araçlarını kullanmanız; zekanızı, okuma hızınızı, not alma becerinizi, düşünme becerilerinizi, hedeflerinizi
belirleme y e t e n e ğ i n i z i , espri gücünüzü, genel iletişim becerilerinizi ve öğrenme potansiyelinizi
de arttıracaktır. Hafıza sisteminin güçlenmesi birden fazla etkilerin doğru kullanılmasına bağlıdır. Zincirin
gücünün en zayıf halkası kadar olduğunu her zaman hatırlayın.
HATIRLAMAK VE HAREKETE GEÇMEK
İSTERKEN, ZOR DURUMLARDA
YENİDEN ÇERÇEVELEYİN!
Yapmak zorunda olduğunuz görevden hoşlanmadığınızda: Kendinizi o işi bitirmiş olarak kabul edin. Bu bakış açınızı gelecek zamana yöneltir. Görevinizi bitirmiş olmanın hazzını hissedersiniz
ve şevkiniz artar.
Yaptığınız işi sıkıcı bulduğunuzda: İşi sıkıcı bulmanın nedeni bize heyecan
veren bir yönü olmamasındandır. O zaman işi daha çabuk tamamlama yolarını
bulabilirsiniz. Bitiminde kendimizi bir şekilde ödüllendirebiliriz.
Nereden başlayacağınızı bilmediğinizde:
Böyle durumlarda “küçültmek” çerçevesini kullanabilirsiniz. İşin herhangi bir yerinden başladığınızda bir
süre sonra her şeyin yerli yerine oturmaya başladığını da görürsünüz. İlk adımı atın. Her şey ilk adımı atmakla başlar.
Başa çıkamayacağınızı düşündüğünüzde:
Bu kişinin özgüveni ile ilgili bir durumdur. İç seslerimiz ile kendimize olumlu telkinler yapmanın yanı sıra geçmişteki başarılarımızı düşünerek ve tabi yaratmak üzere istememizi bekleyen
Halık-ı Kerimimize duâmızla ruh enerjimizi uyanık tutabiliriz. Başardığımız
birçok iş de bir zamanlar başa çıkamayacağımızı düşündüğümüz işlerdi.
Beceremeyeceğimiz konusunda endişe duyduğumuzda: Ne yapabileceğimize değil de ne yapamayacağımıza odaklandığımızda böyle bir endişe duyarız. Hemen çerçeveyi değiştirmeniz gerekir.
KELİMELERİN GÜCÜ
Düşüncelerimiz, iç konuşmalarımızdır. İç konuşmalarımızdaki seçtiğimiz kelimeler, düşünce kanallarının yönünü belirler. Her zaman olumlu ifadelerle düşünmeliyiz. Dikkat etmemiz gereken bir ifade,
unutmaktır. “Bunu ya da şunu unutma!” demeye alışmışızdır. Sonunda ne olur? Unutursunuz. Aslında hatırlamak isteriz ama unuturuz. Bu yüzden, unutma kelimesi yerine “lütfen hatırla!” ifadesini kullanmayı öğrenmemiz önemlidir. Birkaç ay önce İrfan Mektebi Editörümüz Sn. Cihangir İşbilir telefon ile bana “unutmak ve unutkanlık ile ilgili” bir yazı yazmamı istedi. Zihnim “Unutmak” ile meşgul olduğundan yazmaya başlayamadığımı fark ettim ve konuyu “Hatırlamak” olarak tekrar çerçeveledim. Yazacaklarımı tek tek hatırlıyorum, “Unutmamak” yerine “Hatırlamayı” tercih ediyorum.
DİKKAT VE HAFIZANIN BİR BAŞKA AÇIDAN İPTALİ
“Yapan bilir; bilen konuşur” düsturunu hatırlatarak dikkat ve hafıza için kısa bir açıklama yapmaya ihtiyaç duyuyorum; Varoluşumuzun sahibi, Hâlik-ı Hakîmimizin “yasak” ve “çirkin” olarak
ifade ettiği niyet, nazar ve fiilerin bir çok kötülüğe sebep oluşu dikkat dağınıklığı ve unutkanlıkla başlıyor. Haramlar zihindeki tüm irtibatlandırmaları tek başına menfî menfaatlara odakladığından faydaya odaklı, üretken irtibatlandırmaları iptal eder. Bu konuda Üstad Bedîüzzaman Hazretleri de yaşadığımız asırda oldukça yaygınlaşan açık saçıklığın unutkanlık hastalığını daha da azgınlaştırdığını
dile getirmiştir. Harama nazardan sakınmayan insanların Kur’an’dan öğrendiklerini de unutacaklarını ve
“Âhir zamanda, hâfızların göğsünden Kur’an nez’edilecek” mealindeki hadis-i şerifin te’vilinin bu hastalığın dehşetli neticelerinde aranması gerektiğini belirtmiştir. Sözün özü; öğrenilen malumâtı depolama ve gerektiğinde hatırlama istidadı olan hâfıza Cenâb-ı Allah’ın insana bahşettiği en büyük lütuflardan biridir. Bu harika kabiliyet, doğru kullanıldığı sürece adeta arşivler dolusu bilgiyi saklayacak kadar büyük bir kapasitede yaratılmıştır. Hâfıza nimetinin şükrünü eda edebilmek ve onu yaratılışına
uygun olarak en güzel şekilde kullanabilmek için öncelikle zihinlerin berraklığına, gözlerin helâl olana bakmasına, faydasız meşguliyetin terk edilmesine, sistemli düşünceye, ihtiyaç miktarınca düzenli yeme içmeye, sadece yetecek kadar uyumaya, tefekkür ile dimağı sürekli işletip geliştirmeye, dağarcıktakileri
hatırlayamamayı istiğfar ve zikir sayesinde açmaya, hâfızayı istidadını gelişimi için Hafîz-i Zülcelâl’e ilticaya ve bir de en bereketli zaman dilimlerinde misal, seher vakitlerini kollayarak fiilî duâ adına intizamlı çalışmaya her zaman ihityacımız var. Her zaman “hatırlamayı” tercih ediyorum,
... hatırlıyorum.