Meşgul olduğunuz işe, ilgi gösterdiğiniz insanlara nazar edin. O zaman anlarsınız kimlere
destek verdiğinizi. Müjdeler olsun denilecek bir faydalı hizmetin ucundan bucağından mı tutuyorsunuz, yoksa eyvahlar olsun dedirtecek bir ilgisizlik ve bilgisizlik içinde mi tüketiyorsunuz günlerinizi?..



Ne ile meşgulsünüz? Hayır kapılarını açmakla mı, şer kapılarını zorlamakla mı?
‘Bu soru da nereden geldi?’ diyebilirsiniz. Hemen arz edeyim nereden geldiğini. Okuduğum Tenbihül’gafilin kitabında bir hadisin izahı yapılırken böyle bir soru sorulmakta ve şöyle de bir tasnif yapılmaktadır:
“İnsanlar iki sınıftırlar: Ya hayır kapılarını aralayanlardan olurlar ya da şer kapılarını zorlayanlardan... Müjdeler olsun o kimseye ki, hayır kapılarını aralayanlardan olur, yahut da onların arasında bulunur, onlara yardım edip, destek verir.”
Eyvahlar olsun o kimseye ki, şer kapılarını zorlayanlardan olur ya da onların içinde bulunur, onlara yardım edip destek verir!
İşte bunun için soruyorum ben de size bu soruyu:
- Hayır kapılarını açanlardan mısınız, onlara yardım edip destek mi veriyorsunuz? Yoksa şer kapılarını açanlardan, yahut da onlara yardım edip destek olanlardan mısınız?
Birine hadiste, müjdeler olsun denilirken, ötekine eyvahlar olsun diye acınmakta, ikaz edilmektedir. Denilebilir ki:
Ne bileceğiz hayır kapılarını açanların arasında mıyız, yoksa şer kapılarını zorlayanların içinde mi?
Bunu anlamak kolay. Meşgul olduğunuz işe bakın, yakınlık duyup ilgi gösterdiğiniz insanlara nazar edin. İşte o zaman anlarsınız kimlere yardım edip, destek verdiğinizi. Müjdeler olsun denilecek bir faydalı hizmetin ucundan bucağından mı tutuyorsunuz, yoksa eyvahlar olsun dedirtecek bir ilgisizlik ve bilgisizlik içinde mi tüketiyorsunuz günlerinizi, hayatınızı?..
Kendi kendinize yapacağınız bu nefis muhasebesini basite alıp da dudak büküp geçemezsiniz. Ciddiye almalı, üzerinde durmalı, hayatınızı şöyle bir gözden geçirmelisiniz. Zira hayatınızın değeri, günlerinizin kıymeti, meşgul olduğunuz işle anlaşılır. Hayırla meşgulseniz hayatınız değerini buluyor, hedefine varıyor demektir. Hayırla ilginiz yoksa, meşgul olmuyor, hizmete değer vermiyorsanız hayatınızı ne ile değerlendiriyor, hayatınızın ne ile hedefine vardığını kabul ediyorsunuz? Bunun da izahını yapacaksınız! Kalbinizi, gönlünüzü, vicdanınızı susturamazsınız. İçinizdeki müftü sizi ikaz eder:
- Hayatın boşuna gidiyor, hedefini bulmuyor, bir hayırlı işin ucundan bucağından tutmuyor, Hakk’a yarar bir işin sahibi olmuyorsun! Sadece nefsini düşünüyor, yalnızca kendin için yaşıyorsun. Allah için, Allah’ın kullarına bir hizmetin yoktur. Yarın mahşerde ne cevap vereceksin? Evet kalbindeki bu ikazcıyı günahlarla boğup da sesini çıkaramaz hale getirmeyen her insanın içinden böyle sesler gelir, gönlünü dinleyen her insan da bu sesleri kalb kulağıyla dinler ve nefs muhasebesi yapar...
Şimdi bir nefis muhasebesi yapmak zamanıdır belki de.
Ne dersiniz, ne halde, ne durumdasınız?
Hayatınızı hayırlı hizmetlerle değerlendiriyor musunuz? Yoksa sizin işiniz gücünüz mü var? Böyle angaryalarla başkaları mı meşgul olsun? Siz de hep geriden seyirci mi kalasınız? Size düşen bu mudur? Bir dinleyin lütfen, kalbinizden gelen ses ne diyor?