Allah-u Teâlâ bir çıkış yolu gösterecektir
Amerikan, İngiliz kâfiri ve müttefikleri birlik vaziyette Irak’a, Afganistan’a çullandılar. Sadece Irak’ta bir milyon Müslüman öldürdüler. İsrail yıllardan beri planlı bir şekilde Filistinli Müslümanları boğuyor. Onları devâsa duvarlar arasına hapsediyor, kardeşi kardeşle, hatta kocasını karısıyla, anne-babayı çocuklarıyla görüştürmüyor.
Küfür tek millet olmuş, Müslümanları yeryüzünden silmek istiyor. Manzara görünüşte son derece karanlık, esbap Müslümanların aleyhine. İşte bu noktada gözümüzü Kur’anımıza çevirip, İlâhî fermanına bakıyoruz. Oradan kulağımıza gür bir sedâ geliyor:
“Umutsuz olmayın! Allah-u Azimüşşan mutlaka bir çıkış yolu gösterecektir. Müslümanları kurtaracak, kâfirleri hak ile yeksan edecektir.”
Şuâra Suresi’nin, 60-66 âyet-i kerimelerinde anlatılan hâdise çok ibret vericidir:
Hz. Musa Aleyhisselam, Cenab-ı Hak’tan almış olduğu emir üzerine Ben-i İsrail’i gizlice Mısır’dan çıkarmıştır. Bunu öğrenen Firavun ise büyük bir öfke ile ordularını toplamış ve peşlerine düşmüştür. Ben-i İsrail silahsız, yorgun, aç-susuz vaziyette deniz kenarına geldiğinde, Firavun’un ordusu da uzaktan gözükmüştür. İsrailoğulları telaş içerisinde iken, Hz. Musa (as) son derece sakindir. O Cenab-ı Hakk’a güvenmekte ve O’na sığınmaktadır. Ümitsizce konuşup, artık mahvolduklarını söyleyenlere şöyle demektedir:
“Rabbim şüphesiz benimle beraberdir, bana yol gösterecektir.”
Firavun’un ordusu iyice yaklaşınca Cenab-ı Hak, Hz. Musa’ya asasını denize vurmasını emreder. Asayı denize vurduğunda denizde on iki yol açılır. Her iki tarafında dev gibi dalgalar yükselmiş, ama zemini toprak bir yol. Hz. Musa ve etbâı bu açılan yollardan yürüyüp karşı sahile ulaştıklarında Firavun ve ordusu da deniz kenarına ulaşmıştır. Onlar da açılan yoldan yürürler. Ama tam da denizin ortasında iken o gökdelenler misali yükselmiş dalgalar birbirine kavuşur ve koca orduyu yutar. Mazlum taife sühuletle kurtulmuştur. Şimdi âyet-i kerimelerin meâline bakalım:
“...Derken, (Firavun ve askerleri) gündoğumuna ulaşan kimseler iken (erkenden) onların peşine düştüler.
“Nihayet iki topluluk birbirini görünce, Mûsâ’nın arkadaşları: ‘Muhakkak ki biz, elbet (kendilerine) yetişilmiş kimseleriz!’ dedi.
“(Musa): “Aslâ! Rabbim şüphesiz benimle beraberdir; bana yol gösterecektir’ dedi.
“Bunun üzerine Musâ’ya: ‘Asânla denize vur!’ diye vahyettik. (Vurunca deniz) hemen yarıldı (ve on iki yol açıldı) da her bir parça (pek) büyük dağ gibi oluverdi!
“Ötekileri (Firavun ve askerlerini) de buraya yaklaştırdık.
“Ve Musa ile beraberinde bulunanların hepsini kurtardık.
“Sonra ötekileri suda boğduk.” (Şuarâ/60-66)
Kur’an-ı Azimüşşan hem lafzıyla, hem mânâsıyla mucizedir. Hükmü ve dersi kıyamete kadar câridir. Cenab-ı Hak dilerse kâfirleri, bir odun parçasından ibaret olan bir asa ile de yok eder. İslam’ın amansız düşmanları çanak içindeki bala üşüşen sinekler gibi Ortadoğu’ya, Asya’ya, yani İslam beldelerine üşüşüverdi. Yahudiler İsrail’de toplandı. Tıpkı Firavun ordusunun toplanıp Hz. Musa’nın peşine düşmesinde olduğu gibi.
Umutsuz olmayalım. Cenab-ı Hak mutlaka bir çıkış yolu gösterecektir. Tıpkı Firavun’un ordusu gibi bütün küfür ordusu hak ile yeksan olacaktır, inşaallah...
Burhan Bozgeyik/Milli Gazete
Sualinize inşallah cevap olmuştur..
Selametle..