+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 4 Sayfa var 1 2 3 ... SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 39

Konu: Hz Ali ve Hz Muaviye Meselesine Necip Fazıl Bakışı

  1. #1
    Ehil Üye Ehl-i telvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.269

    Standart Hz Ali ve Hz Muaviye Meselesine Necip Fazıl Bakışı

    Hadîs meali:
    "Sahabîlerim üzerinde bir fikir ortaya atılınca bilenler hakikati belirtsin! Belirtmeyenlere Allah ve melekleri lânet eder!"
    İşte şimdi bu satırların yazarı da bu hükme girmiş oluyor.
    Hiçbir zümre ve telakkinin hatırı için olmaksızın, yalnız hak adına ve "Sünnet ve Cemaat Ehli" ölçüsüyle bildirelim ki, Peygamber damadı, Nur Neslinin yürütücüsü ve mâna âleminin Hazret-i Ebu Bekr'den sonra ikinci sultanı Hazret-i Ali, sırada dördüncü olduğu gibi kıymet derecesinde de dördüncüdür; ve dört büyük sahabî arasında, akıl ve hikmet yönünden baştadır. Birincisinde rikkat ve rahmet, ikincisinde şiddet ve celâdet, üçüncüsünde hayâ ve edep, dördüncüsündeyse akıl ve hikmet.
    Hazret-i Muaviye ile arasındaki nispete gelince, sahabîlik derecesinde ondan çok yüksek ve dâvasında mutlak surette haklı...
    Fakat burada bir incelik var:
    Mutlak surette haklı olan Hazret-i Ali'ye mukabil Hazret-i Muaviye haksız değil...
    Tezat gibi görünen bu hükmün inceliğini ancak sır idrakine mâlik bir vicdan sahibi anlar. İçindeki su yarı yarıya dolu bir bardağa bakınca, iyimser, "yarı yarıya dolu", kötümser de "yarı yarıya boş" der. Aynı incelik...
    Büyük harflerle yazıyoruz:
    MALUM DAVADA HAZRET-İ ALİ MUTLAKA HAKLI, HAZRET-i MUAVİYE DE HAKSIZ DEĞİLDİR!!!...
    Allah Resulünün sır kâtipliğini yapmış, İslâmı denizlere çıkarmış ve ölürken Kâinatın Efendisi'nin mübarek tırnaklarını dudaklarına koydurmuş olan Muaviye büyük sahabîlerdendir. Ali ile ihtilâfı da bir içtihat meselesinden ibaret... Nur Neslinin iki kol başısına edilen, gök kubbeyi devirici zulüm ise Muaviye'nin eseri değil...
    Konu Meyvenin Zeyli tarafından (02.06.07 Saat 12:36 ) değiştirilmiştir.


  2. #2
    Yasaklı Üye yoyocemil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Mesajlar
    2

    Standart

    Hz. Resulullah'a, O'nun Ehl-i Beyt'ine ve mübarek sahabilere ve müslüman müminlere babası, annesi, kardeşleri ve dostlarıyla beraber yapmadığı zulüm olmayan, Mekke'nin fethinde ailesiyle beraber kılıç korkusuyla ve Hz. Ömer'in pençesinden kendini kurtarmak için sözde müslüman olan, Hz. Fahr-i Alem'in alem-i cemale teşriflerinden sonra da türlü türlü entrikalar çeviren, hilafetin Hanedan-ı Ehl-i Beyt'te olduğunu gördüğü vakit yüzündeki maskeyi atığ bütün zamirini ortaya atan ve bir dk. bile düşünmeden Hanedan-ı Ehl-i Beyt'e ve Hak sahibi İmam'a huruc eden ve türlü türlü fitne ve karışıklıklarla kendine iktidar yolu açmaya çalışan, Hz. İmam-ı Ali k.v.'nin alem-i cemale teşrifinden sonra hilafet makamında bulunan Hz. İmam-ı Hasan'a da isyan bayrağını açan, en sonunda Hz. İmam-ı Hasan'ı karısına türlü vaadlerle zehirleten, iktidarı döneminde yapmadık zulüm bırakmayan, yalan hadisler uydurtan, İslamı özünden uzaklaştırmak için türlü entrikalar çeviren, Hz. İmam-ı Ali k.v. ve onun pak Ehl-i Beyt'i hakkında türlü yalan hadisler ve bilgiler uydurtup İslama sokan ve onlara lanet okutturan, oğlu olacak mel'un Yezid'i kendi makamına tehdit ve kanla oturtan ve böylece İslamiyetteki demokratik seçim ilkesini parçalayıp diktatörlük yolunu açan, oğlu Yezid'e de Hz. İmam Hüseyin efendimizi ortadan kaldırma emrini veren İslam, Kuran ve Ehl-i Beyt düşmanı Muaviye'yi medhetmek ona haşa sahabi demek en hafif tabiriyle Hz. Resul-i Zişan'a, Kuran'a, İslamiyete ve pak Ehl-i Beyt'e "saygısızlık"tır. Böyle bir kişiden sahabi filan olmaz ve olamaz. Şam valisi Muaviye asla sahabi değildir; o münafıkların en önde gidenidir.

  3. #3
    Dost arat04 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2009
    Mesajlar
    1

    Standart

    avazelal_04@mynet.com[PHP][/PHP]
    Alıntı Ehl-i telvin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hadîs meali:
    "Sahabîlerim üzerinde bir fikir ortaya atılınca bilenler hakikati belirtsin! Belirtmeyenlere Allah ve melekleri lânet eder!"
    İşte şimdi bu satırların yazarı da bu hükme girmiş oluyor.
    Hiçbir zümre ve telakkinin hatırı için olmaksızın, yalnız hak adına ve "Sünnet ve Cemaat Ehli" ölçüsüyle bildirelim ki, Peygamber damadı, Nur Neslinin yürütücüsü ve mâna âleminin Hazret-i Ebu Bekr'den sonra ikinci sultanı Hazret-i Ali, sırada dördüncü olduğu gibi kıymet derecesinde de dördüncüdür; ve dört büyük sahabî arasında, akıl ve hikmet yönünden baştadır. Birincisinde rikkat ve rahmet, ikincisinde şiddet ve celâdet, üçüncüsünde hayâ ve edep, dördüncüsündeyse akıl ve hikmet.
    Hazret-i Muaviye ile arasındaki nispete gelince, sahabîlik derecesinde ondan çok yüksek ve dâvasında mutlak surette haklı...
    Fakat burada bir incelik var:
    Mutlak surette haklı olan Hazret-i Ali'ye mukabil Hazret-i Muaviye haksız değil...
    Tezat gibi görünen bu hükmün inceliğini ancak sır idrakine mâlik bir vicdan sahibi anlar. İçindeki su yarı yarıya dolu bir bardağa bakınca, iyimser, "yarı yarıya dolu", kötümser de "yarı yarıya boş" der. Aynı incelik...
    Büyük harflerle yazıyoruz:
    MALUM DAVADA HAZRET-İ ALİ MUTLAKA HAKLI, HAZRET-i MUAVİYE DE HAKSIZ DEĞİLDİR!!!...
    Allah Resulünün sır kâtipliğini yapmış, İslâmı denizlere çıkarmış ve ölürken Kâinatın Efendisi'nin mübarek tırnaklarını dudaklarına koydurmuş olan Muaviye büyük sahabîlerdendir. Ali ile ihtilâfı da bir içtihat meselesinden ibaret... Nur Neslinin iki kol başısına edilen, gök kubbeyi devirici zulüm ise Muaviye'nin eseri değil...

  4. #4
    Müdakkik Üye !bR@h!M - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2006
    Bulunduğu yer
    Orta dünya'da ayrıkvadi
    Mesajlar
    748

    Standart

    Alıntı Ehl-i telvin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hadîs meali:
    "Sahabîlerim üzerinde bir fikir ortaya atılınca bilenler hakikati belirtsin! Belirtmeyenlere Allah ve melekleri lânet eder!"
    İşte şimdi bu satırların yazarı da bu hükme girmiş oluyor.
    Hiçbir zümre ve telakkinin hatırı için olmaksızın, yalnız hak adına ve "Sünnet ve Cemaat Ehli" ölçüsüyle bildirelim ki, Peygamber damadı, Nur Neslinin yürütücüsü ve mâna âleminin Hazret-i Ebu Bekr'den sonra ikinci sultanı Hazret-i Ali, sırada dördüncü olduğu gibi kıymet derecesinde de dördüncüdür; ve dört büyük sahabî arasında, akıl ve hikmet yönünden baştadır. Birincisinde rikkat ve rahmet, ikincisinde şiddet ve celâdet, üçüncüsünde hayâ ve edep, dördüncüsündeyse akıl ve hikmet.
    Hazret-i Muaviye ile arasındaki nispete gelince, sahabîlik derecesinde ondan çok yüksek ve dâvasında mutlak surette haklı...
    Fakat burada bir incelik var:
    Mutlak surette haklı olan Hazret-i Ali'ye mukabil Hazret-i Muaviye haksız değil...
    Tezat gibi görünen bu hükmün inceliğini ancak sır idrakine mâlik bir vicdan sahibi anlar. İçindeki su yarı yarıya dolu bir bardağa bakınca, iyimser, "yarı yarıya dolu", kötümser de "yarı yarıya boş" der. Aynı incelik...
    Büyük harflerle yazıyoruz:
    MALUM DAVADA HAZRET-İ ALİ MUTLAKA HAKLI, HAZRET-i MUAVİYE DE HAKSIZ DEĞİLDİR!!!...
    Allah Resulünün sır kâtipliğini yapmış, İslâmı denizlere çıkarmış ve ölürken Kâinatın Efendisi'nin mübarek tırnaklarını dudaklarına koydurmuş olan Muaviye büyük sahabîlerdendir. Ali ile ihtilâfı da bir içtihat meselesinden ibaret... Nur Neslinin iki kol başısına edilen, gök kubbeyi devirici zulüm ise Muaviye'nin eseri değil...

    Allah razı olsun.
    Bana sen niçin şuna buna sataştın diyorlar farkında değilim.Karşımda müthiş bir yangın var,alevleri göklere yükseliyor içinde evladım yanıyor,imanım tutuşmuş yanıyor.O yangını söndürmeye,imanımı kurtarmaya koşuyorum.Yolda biri beni kösteklemek istemişte ayağım ona çarpmış,ne ehemmiyeti var?O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi?Dar düşünceler,dar görüşler...

    BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ

  5. #5
    Müdakkik Üye !bR@h!M - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2006
    Bulunduğu yer
    Orta dünya'da ayrıkvadi
    Mesajlar
    748

    Standart

    Sonuçta hakem olayında iki taraftada cennetle müjdelenmiş sahabeler vardır ve iki tarafından vefat eden sahabelerde şehit mertebesindedir.Zaten sahabeler hakkında olumsuz konuşmak hiç kimsenin haddi değildir.
    Bana sen niçin şuna buna sataştın diyorlar farkında değilim.Karşımda müthiş bir yangın var,alevleri göklere yükseliyor içinde evladım yanıyor,imanım tutuşmuş yanıyor.O yangını söndürmeye,imanımı kurtarmaya koşuyorum.Yolda biri beni kösteklemek istemişte ayağım ona çarpmış,ne ehemmiyeti var?O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi?Dar düşünceler,dar görüşler...

    BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ

  6. #6
    Vefakar Üye mabedin hizmetkarı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Bulunduğu yer
    ...
    Yaş
    31
    Mesajlar
    544

    Standart

    Alıntı !bR@h!M Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Sonuçta hakem olayında iki taraftada cennetle müjdelenmiş sahabeler vardır ve iki tarafından vefat eden sahabelerde şehit mertebesindedir.Zaten sahabeler hakkında olumsuz konuşmak hiç kimsenin haddi değildir.
    Sınırı aşmayalım di mi?
    Yorulduk. . .
    Yıprandık. . .
    Ama her bahar umut demek biliyorum.
    Tut ki bu bahar da diğer baharlar gibi bitsin. . . Ne çıkar?
    " KAÇ BAHAR KALDIYSA ÖMRÜMDE BENİM O KADAR ÜMİDİM VAR"

  7. #7
    Vefakar Üye Ninja Kedi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Mesajlar
    491

    Standart

    Bismillah...

    Yukarıda yazılanlar akaid-i ehl-i sünnete muhalefet ve cehalettir. Hz.Muaviye sahabedendir.

    vesselam

  8. #8
    Vefakar Üye hatice78 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Feb 2008
    Bulunduğu yer
    İSTANBUL/ERZURUM
    Mesajlar
    342

    Standart

    Alıntı Ninja Kedi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bismillah...

    Yukarıda yazılanlar akaid-i ehl-i sünnete muhalefet ve cehalettir. Hz.Muaviye sahabedendir.

    vesselam
    ve hatırladığım bir cümlede şöyle deniyordu.hakem olayında.onlar kılıçlarını kanla kirlettiler ama biz kalemimizi ve ağzımızı bu sözlerle kirletmeyelim.geçmişte kalmış ve o dönemi ve şahısları ilgilendiren bir olayda neden günümüzde suçlu aranıyor.ki hocaefendi sahabeler hakkındaki bir sohbetinde sahabenin küçüğü olmaz ama en küçüğüne canlarımız feda diyor...bizler kimizki ahkam kesiyoruz...
    SUKUT GİBİ MÜNZEVİ,ÇIĞLIK GİBİ HÜRÜM...

  9. #9
    Dost alseloz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2009
    Mesajlar
    18

    Standart

    konuya girmeyi istemiyordum ama bazı seyleri belirtmeden gecemeyecektim
    bakınız her olayı hemen kişilerin imanına vermek dogru olmaz kura-ı kerim de kalbi sevindirilecek olanlar vardır hepimizin de cok iyi bildigi konu bu ayetin ebu sufyan vb için indigidir bahsi gecen kişinin vayih katipligini bir de bu acıdan incelersek peygamber efendimizin (s.a.v) islamın birligi için bazı olaylarda farklı yollar izledigi gercegiyle butunlersek olayı daha iyi kavrayabiliriz
    kaldı ki bazı sorular sormak biraz daha aydınlatıcı olabilir
    1) neden muaviye ismi muslumanlar tarafından cocuklarına isim olarak verilmiyor ?
    2) hz ömer gibi buyuk sahabe adaletin timsali sahabe neden muaviyeyi suriye valisi yapmsıtır ?
    3)Bir insanın peygamber damadını,allahın arslanı sıfatlı bir kahramanı karsısına alması nasıl bir cesaretdir ki peygamberimizin (s.a.v) kendisine damat olarak sectigi ve kızımla hz ali nin nikahı allah latında gercekleştirmiştir dedigi ve hz Ali'ye dunyanın en kotu insanı seni öldüren dir demesine ragmen hangi müslüman hangi cesaretle bu vaade talip olmaktadır ?
    4)velhasıl her seyi gecelim muaviye hz Hüseyin gibi peygamber torunu muslumanların gozbebegi gibi biri varken hilafeti ogluna devreder

    bakınız cok iyi bildgimiz bir sey var ki hz peygamber (s.a.v) öz kızına velilerin anası Hz Fatma ya; kızım namazlarını aksatma aksi takdirde ben bile ahiretde sana yardımcı olamam demesine ragmen biz nasıl ve hangi sıfatla hangi hakla kişiyi sahabe olmasından dolayı yaptıklarını kucuk bir olaya indirgeyip bir içtihat meselesi haline getirebiliyoruz

    bugun bu ummet bu kadar dagınık sa ,bir birine bu kadar uzaksa bunda bizim payımız yok mu
    kimse kusura bakmasın ben sahsım adıma hz sıfatını kullanmak istemiyorum apacık bir gercek ki herkes hesabını ahiret gunu verecek o yuzden herhangi birini munafıklıkla suclamakda haddim degil ama muaviyenin savunmasıda bu kadar basit degildir ve kalbimde ebu sufyanın kendisine ogluna torununa torununun ogluna zerre kadar sevgi beslemiyorum
    buyuk islam alimlerinin dusuncelerini fikirlerini saygıyla karsılıyorum itirazda etmiyorum ama biliyorum ki ;
    muhakkak hukum allahındır ve bu fakirin boynu O'na kıldan incedir
    mahser gununde elbetde herkes yaptıgından savundugundan korudugundan hesaba cekilecektir
    selam ve dua ile

  10. #10
    Ehil Üye Şahide - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    9.193

    Standart

    Namazda ilk defa "Rabbena lekel hamd" diyen ilk kişi hazreti Muaviye r.a.dır.Kendisi aynı zamanda ashabı kiramdan olup Peygamber Efendimizi görme hatta coğu kez Resulullahın arkasına dahi binme şerefine nail olmuştur.Öyleki ikinci Hazreti Ömer diye adlandırılan Ömer ibni Abdulazizden daha mubarek bir zattır şöyleki: imamı Rabbanı muceddi elfi sani Ahmedi Faruki serhendi hazretleri kitabında şöyle buyurur:

    Ashabı kiramdan hazreti Muaviyenin atının burnuna giden toz dahi Ömer ibni Abdulazizden daha büyüktür.Neden peki, cünki Resulullahı görmüştür onun sohbetinde bulunmuş o Nur Peygamberin arkasında saf tutmuştur.
    Sahabe-i Kiram'ın derece bakımından üstünlüğünü görüyor musun? Değil sahabe gibi olmak, atının burnuna giren toz olabilse, yine de büyük rütbe.

    Yine yetmişbin evliyanın reisi İmam-ı Rabbani Kuddise Sirruhû 'ya sordular:

    -"Hazreti Vahşi Radîyallahû Anh'mi üstün, yoksa Veysel Karani Kuddise Sirruhû mu?"

    Niçin bunları soruyorlar?

    Hazreti Vahşi, Resulûllah Sâllâllahû Aleyhi Vesellem'in en sevdiği amcası, Hazreti Hamza Radîyallahû Anh'ı şehid etti. Lâkin sonradan iman etti, sahabe oldu.

    Veysel Karani Kuddise Sirruhû ise, o asırda yaşamış olmasına rağmen Resulûllah Sâllâllahû Aleyhi Vesellem'i göremedi, sahabe olamadı. O da çok büyük zat. Selefin sultanı, evliyanın piri.

    İmam-ı Rabbani Kuddise Sirruhû buyurdu ki:

    -"Veysel Karani bütün manevi makamları aşsa, aşsa ve gelebileceği son noktaya gelse... İşte bu makam; Hazreti Vahşi'nin Radîyallahû Anh, Resulûllah Sâllâllahû Aleyhi Vesellem'i iman ederek, gördüğü anda ilk ayak bastığı makamdır."

    O Sahabe-i Kiram, her birerleri saadet asrının mimarlarıdır. Hangi birine uyarsak hidayet bulacağımız zevat-ı kiramdır.

    Bize düşen onları hürmetle anmak, coşkuyla sevmektir.

    Rabbim bizleri onların şefaatine nail eylesin. Amin!

    Alıntı

    http://www.sorularlaislamiyet.com/su...ow_qna&id=2979





    Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
    Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!

    Mehmed Akif Ersoy


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Necip Fazıl Solcuydu?
    By recbisen in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 05.01.17, 12:47
  2. İnanmaz.. (Necip Fazıl)
    By naz in forum Şiirler
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 14.11.08, 10:36
  3. Necip Fazıl'ın Bir Sözü
    By Hanedan19 in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 29.04.08, 18:17
  4. Mektup (Necip Fazıl'dan)
    By hafiz-ul_esrar in forum Kıssadan Hisseler, İbretli Öyküler
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 25.10.07, 18:51

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0