Zeynep Binti Cahş
Hz. Zeynep'in doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, ?slâmiyet'in doğuşundan yirmi y?l evvel Mekke'de doğduğu nakledilmektedir. Bu nakil esas al?nd?ğ?nda doğum tarihi için 590 y?l? verilebilir. Peygamber Efendimizin (asm) halas?n?n k?z? olup, yine tahminen Efendimizden yirmi yaş küçüktür. ?slâmiyet'i kabul eden ilkler aras?nda yer ald?. As?l ad? Berre olmakla birlikte, Peygamber Efendimiz taraf?ndan Zeynep olarak değiştirildi ve bu isimle tan?n?p meşhur oldu.
Peygamberliğin ilân?, Müslümanlar?n çektiği işkence ve gördükleri zulümlerden sonra, Mekke'den göç eden kafile içinde Hazret-i Zeynep de yer alm?şt?. Mekke'den Medine'ye göç etti. Bu s?ralarda henüz evli değildi. Peygamber Efendimiz (asm), zaman içinde cahiliyeden kalma gelenek ve anlay?şlar? bir bir ortadan kald?rmakta idi. Bu gelenek ve anlay?şlardan bir tanesi de; hürriyetine kavuşmuş olsa bile, daha önce köle olan bir kimsenin hür biriyle evlenmesi hoş karş?lanmamas? ve kabul edilmemesi idi. ?nsanlar aras?nda eşitliği sağlay?p bu yanl?ş anlay?ş? ortadan kald?rmak isteyen Peygamber Efendimiz, azatl? kölesi ve evlâtl?ğ? olan Zeyd bin Harise'yi (ra) Hazret-i Zeynep ile evlendirmek istedi. Böylece, insanlar? hür ve köle diye ikiye ay?ran anlay?şa büyük bir darbe vurulacakt?.
Evlâtl?ğ? Zeyd için, Hazret-i Zeynep'e dünür giden Peygamber Efendimiz, hala çocuklar?na teklifini aç?klad?. Ancak, bu evliliğe ne Zeynep, ne de kardeşleri s?cak bakmad?lar. O zamana kadar süregelen ve adeta yaz?l? olmayan kanun hükmünde olan örfe ayk?r? bu teklifi kabullenmek kolay değildi. Diğer taraftan Peygamber Efendimizin talebini geri çevirmek, isteğine karş? gelmek veya kabul etmemek hiçbir Müslüman'?n yapacağ? bir iş değildi. Hazret-i Zeynep de hiç istemediği bu evliliğe, Peygamber Efendimizi k?rmamak ve teklifini reddetmemek için, r?za gösterdi ve kabul etti.
Hazret-i Zeynep ve Hazret-i Zeyd'in evliliği arzu edilen mânâda yürümedi. Aralar?nda s?cak bir sevgi ve muhabbet oluşmad?. Zamanla geçimsizlikleri de artt?. Evliliklerinin uzun süre yürümeyeceğini anlayan ve kendini Hazret-i Zeynep ile denk görmeyen Zeyd, boşanma isteğini Peygamber Efendimize bildirdi. Evlenmelerini sağlayan Peygamber Efendimiz bu duruma çok üzüldü ve evliliklerini sürdürmeleri hususunda nasihatte bulundu. Eşini hoş tutmas?n? tembihledi. Ancak, iki cihan saadetine vesile olacak s?cak bir yuva ortam? oluşmad? ve evlilikleri boşanma ile neticelendi.
Hazret-i Zeynep ve Hazret-i Zeyd'in evlilikleri her ne kadar boşanma ile neticelense de, çok önemli icraata vesile olmuş ve cahiliye döneminin önemli bir adeti ve anlay?ş? ortadan kald?r?lm?şt?. Daha sonra bu şah?slar yine önemli yanl?ş ve uygulamalara sebep olan başka bir geleneğin kald?r?lmas?na da konu olacaklard?. Yine o zamanki anlay?şa göre; kurumlaşan evlâtl?k sisteminde, evlât edinen edinilenin adeta öz babas? gibi telâkki edilir ve bu şekilde hükme var?l?rd?. Evlâtl?k öz babas? yerine kendisini evlât edinenin ismiyle çağr?l?rd?. Oysa ki, evlâtl?k ile öz evlât aras?nda çok büyük bir fark olup hiçbir zaman öz baba yerine ikame edilemezdi. Bu anlay?ş da âyet-i kerime ile ortadan kald?r?ld?. Nazil olan Ahzab Sûresi'nin 4 ve 5. ayetlerinde Cenâb-? Hakk mealen şöyle buyurdu:
" Allah, hiçbir adam?n içine iki kalp koymam?şt?r. Kendilerine z?hâr ("Z?hâr", bir kimsenin eşine, "Sen bana anam?n s?rt? gibisin" demek sûretiyle onu kendisine haram k?lmas? demektir. http://www.diyanet.gov.tr/turkish/default.asp) yapt?ğ?n?z eşlerinizi de anneleriniz yapmam?şt?r. Yine evlâtl?klar?n?z? da öz çocuklar?n?z (gibi) k?lmam?şt?r. Bu sizin ağ?zlar?n?zla söylediğiniz (fakat gerçekliği olmayan) sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola iletir. Onlar? babalar?na nispet ederek çağ?r?n. Bu Allah kat?nda daha (doğru ve) adaletlidir. Eğer babalar?n? bilmiyorsan?z, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlar?n?zd?r. Hata ile yapt?ğ?n?z bir işte size hiçbir günah yoktur. Fakat kasten yapt?ğ?n?z şeylerde size günah vard?r. Allah çok bağ?şlayand?r, çok merhamet edendir."
Bu âyetlerin nazil olmas?ndan sonra evlâtl?klar kendi öz babalar?n?n ismiyle an?lmaya başland?lar. Bir süre sonra nazil olan ayn? sûrenin 37. âyetinde de söz konusu anlay?ş? tamamen ortadan kald?racak emir geldi; "Hani sen Allah'?n kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, 'Eşini nikâh?nda tut (onu boşama) ve Allah'tan sak?n.' diyordun. ?çinde, Allah'?n ortaya ç?karacağ? bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lây?kt?. Zeyd eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşay?nca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onlar? boşad?klar?nda), evlâtl?klar?n?n eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmas?n. Allah'?n emri mutlaka yerine getirilmiştir."
Âyetlerin nazil olmas? ve ?lâhî emre itaat eden Peygamber Efendimizin Hazret-i Zeynep ile evlenmesi, ?slâm düşmanlar? için yeni bir propaganda arac? oldu. Münaf?klar ve müşrikler bu durumu Peygamber Efendimizi karalamak için kullanmaya başlad?lar. Oysa ki, bu evlilikte Peygamber Efendimizin hiçbir dahli olmad?ğ? gibi, Zeyd'in han?m?n? boşamamas? için nasihatte bulunmuştu.
Risâle-i Nurda bu konu; "Zeyd (r.a.), rivayet-i sahiha ile itiraf?na binaen, izzetli zevcesini kendine mânen küfüv (denk) bulmad?ğ? için tatlik etmiş. Yani, Hazret-i Zeyneb, başka yüksek bir ahlâkta yarat?lm?ş ve bir peygambere zevce olacak f?tratta olduğunu, Zeyd ferâsetle hissetmiş. Ve kendisini ona zevc olacak f?tratta kendine küfüv bulmad?ğ?ndan, mânevî imtizaçs?zl?ğa sebebiyet verdiği için tatlik etmiştir. Allah'?n emriyle Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm alm?ş. Yani, (âyetin) işaretiyle, o nikâh bir akd-i semâvî olduğuna delâletiyle, harikulâde ve örf ve muâmelât-? zâhiriye fevkinde, s?rf kaderin hükmüyledir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o hükm-i kadere ink?yad göstermiştir ve mecbur olmuştur; nefis arzusuyla değildir." şeklinde ifade edilmektedir. "…büyüklerin küçüklere 'oğlum' demeleri, z?har meseleleri gibi, yani kar?s?na 'Anam gibisin' dese haram olduğu gibi değildir ki, ahkâm onunla değişsin. Hem büyüklerin raiyetlerine ve peygamberlerin ümmetlerine pederâne nazar ve hitaplar?, vazife-i risalet itibar?ylad?r; şahsiyet-i insaniye itibar?yla değildir ki, onlardan zevce almak uygun düşmesin." (Mektubat, s. 32). ?fadelerinden de âyetin işaretiyle umumu ilgilendiren bir hüküm getirildiği anlaş?lmaktad?r.
Hazret-i Zeynep, Peygamber Efendimiz ile Hicret'in beşinci senesinde evlendi. ?badete düşkünlüğü ve takvas?yla ön plana ç?kt?. Dürüstlükten hiç ayr?lmad?. Münaf?klar Hazret-i Aişe'ye (ra) iftira att?klar?nda, onu savundu ve dürüstlüğüne şahitlik etti. Hazret-i Aişe de Zeynep için; dini yaşama konusunda ondan daha hay?rl?, ondan daha çok Allah'tan korkan, akrabalar?n? gözeten, fakirlere sadaka veren bir kad?n görmediğini söyledi. Hazret-i Zeynep, Hazret-i Ömer (ra) taraf?ndan kendisine verilen maaş? olduğu gibi fakirlere dağ?tt?. Kâinat?n Efendisinin vefat?ndan sonra kendisine kavuşan ilk han?m? oldu. 53 yaş?nda Medine'de vefat etti. Akabinde Cennetü'l-Bâkî mezarl?ğ?na defnedildi.
Risale-i Nur Enstitüsü/Yeni Asya Gazetesi
http://www.yeniasya.com.tr/2006/10/06/enstitu/h2.htm