Gün geçmiyor ki gazetelere, televizyonlara, internete at eti, eşek eti, domuz
eti vs ile ilgili bir haber düşmesin.
Domuz etli pidelerden, içinde başka maddeler çıkan sucuklara, salamlara;
sahte ballardan hormonlu ürünlere kadar yelpaze oldukça geniş. Benzer haberleri
okuduğumuzda pek çoğumuz "Biz almış mıyız bu üründen" diye etrafımıza bakıyoruz.
'Cezâ amelin cinsindendir' kaidesince başımıza gelen bunca şey, inanan insanlar
olarak haram helal noktasında bir kısım hassasiyetlerimizi kaybetmemizden
kaynaklanıyor. Haram lokma, sadece haram parayla satın alınan lokma değildir.
Paramız helal da olsa, içeriği helal olmayan lokma, haramdır.
İnsanın yediğine ve içtiğine dikkat etmesi gerektiğiyle alakalı çokça irşad
ve ikaz yapılmıştır. Haram lokma mevzuunda başta Ashab-ı kiram olmak üzere bütün
Allah dostları azami derecede hassasiyet göstermişlerdir.
Hazreti Ebû Bekir, kendisine her gün yemeğini getiren hizmetçisine, her
defasında yemeği nereden getirdiğini, hangi yolla tedarik ettiğini sorardı. Bir
defasında sormayı unuttu. Muhtemelen uzun zamandır açtı. Lokmayı ağzına
koyduktan sonra hizmetçisine yemeği nereden temin ettiğini sordu. Hizmetçisi
şöyle cevap verdi: "Ey Allah'ın peygamberinin halifesi! Ben cahiliye devrinde
arraflık (gaipten haber veren, kâhinlik, falcılık) yapıyordum. Halk bunun
karşılığında bana para veriyordu. O dönemlerde yaptığım arraflıktan dolayı
birisinden alacağım vardı. Onu aldım ve bu yemeği onunla yaptım." Bunu duyan
Hazreti Ebû Bekir'in birden rengi attı. Elini gırtlağına kadar götürdü,
yediklerinin tamamını istifra etti. Onun bu hassasiyetini gören bir sahabi, "Ey
Allah'ın Peygamberinin halifesi! Bu kadarı fazla değil mi? Ne diye kendine bu
kadar ızdırap veriyorsun?" diye sordu. Bunun üzerine Hazreti Ebû Bekir şöyle
cevap verdi: "Ben Allah Resûlü'nden işittim. O (sallallâhu aleyhi ve sellem)
vücudunda bir tek haram lokma bulunan bir insanın ancak cehennemle
temizleneceğini buyurmuştu."
Doktorlar, hamile kadınlara rahatlatıcı ilaçların verilmemesini öneriyorlar.
Bu tür ilaçların gelişmekte olan ceninin maddi yapısına tesir ettiğini, az bir
nisbette de olsa bir kısım uzuvlarının bozulmasına yol açabileceğini
belirtiyorlar. Bu risk ihtimaline binaen hamile kadınlar çocuklarının sağlığı
için o ilaçları almıyorlar. Aynen bunun gibi Abdülkadir Geylâni, İmam Şazeli,
Şah-ı Nakşibendi gibi mana âleminin sultanları, tecrübeleriyle haram lokmanın
insanlar üzerinde olumsuz etkileri bulunduğunu ifade buyuruyorlar. Onlar bu
sahanın hekimleri olarak bize, yenilen haram lokmaların doğacak çocukta bir
kısım manevi zararlara yol açtığını net olarak söylüyorlar.
İmam-ı A'zam Ebû Hanife Hazretleri'nin babası Sabit'in harama karşı tavrı da
çok dikkat çekicidir. Onunla alakalı şöyle bir menkıbe anlatılır: Sabit, bir gün
abdest almak için bir dere kenarına gelir. Suda bir elma gözüne çarpar.
Abdestten sonra, suda çürüyüp gidecek olan bu elmayı alıp yer. Fakat tükrüğünde
kan görür. Şimdiye kadar böyle bir hal görmediği için tükrükteki kanın bu
elmadan ileri geldiğini tahmin eder. Yediğine pişman olur. Elmanın sahibini
bulup helalleşmek için dere boyunca gider. Adamı bulur. Adam hakkını helal
etmesi için bir şart koşar ve "Benim kör, sağır, dilsiz ve kötürüm bir kızım
var. Bununla evlenmeye razı olursan o zaman elmayı sana helal edebilirim." der.
Sabit Hazretleri ahirete kul hakkıyla gitmektense, dünyada böyle bir evliliğe
katlanmaya razı olur. Düğün hazırlığı yapılır. Sabit Hazretleri'nin ilk gece
odaya girmesiyle çıkması bir olur. Hemen kayınpederine koşup, "Bir yanlışlık var
galiba, içeride sizin bahsettiğiniz vasıflarda bir kız yok" der. Kayınpederi
tebessüm ederek, "Evladım, o benim kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kör
dediysem, o hiç haram görmemiştir. Sağır dediysem, o hiç haram duymamıştır.
Dilsiz dediysem, o hiç haram konuşmamıştır. Kötürüm dediysem, o hiç harama
gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allahu Teâlâ mübarek ve mesud etsin."
der. İşte bu evlilikten, yani böyle bir anne ve babadan İmam Azam Ebû Hanife
Hazretleri dünyaya gelir.
Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde şöyle
buyuruyorlar: "Helal ve haram açıkça belirtilmiştir. İkisinin ortasında hükmü
beyan edilmeyen bir kısım şüpheli şeyler vardır. Kim bu şüphelilerden uzak
durursa ırzını ve dinini koruma altına almış olur." Helal olup olmadığından emin
bulunmadığımız şeylerden bile dinimiz ve ırzımız adına çekinmemiz, uzak durmamız
gerektiği bu hadiste net olarak ifade ediliyor.
Acıktığında önüne çıkan ilk lokantaya giren, piyasaya çıkan her yeni ürünü
hemen tüketme gayretinde olan insanların nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya
bulundukları açık. Haram lokma çok can yakacak.
Yazarlar Süleyman Sargın Haram lokma ne demek? ZAMAN
|