+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 7 ve 7

Konu: Bir Tebessüm Hikayesi...

  1. #1
    Ehil Üye serab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    1.529

    Standart Bir Tebessüm Hikayesi...



    Bir sinyal gelir minik bir bebeğin kafatasının içinden. Sodyum ve potasyum iyonları yer değiştirir. Elektrik akımı hızla yayılır. Yüz siniri, mesajı alır. Yedi bin sinir hattından oluşan ağın, sadece belli bölgelerine iletir sinyali. Belirli hatlar, belirli kaslara mesajı aktarır. Ağzın etrafında, yanaklarda, gözlerin çevresinde kaslar oynaşır. Kaslarla beraber deri harekete geçer. Ve bebek gülümser.
    Uyuyan bir bebeğin dudaklarında beliren gülücüğün nereden doğduğunu bilen var mı?
    Evet. Derler ki, dağılmakta olan bir sonbahar bulutunun kenarına, yeni hilâlden hafif bir ışık hüzmesi değivermiş. İşte o gülücük, orada, çiyle yıkanmış bir güz sabahının rüyasına doğmuş.


    Rabindranath Tagore

    ***


    Bir bebek, doğumundan sonraki birkaç saat içinde, görünürde herhangi bir neden olmaksızın, güler. Bu süre yarım saate kadar kısalabilir; on iki saati bulduğu ise pek seyrektir. Bebek güler. Bu, meme emmekten daha da zahmetsizce ve “ustalıkla” yaptığı bir iştir. Ve besbelli, başka bir âlemden, anne ile babaya getirdiği bir armağandır bu gülücük.
    Bebek güler. Anne ona bakar, güler. Baba ona bakar, güler. Ablalar, teyzeler, halalar, dayılar, amcalar, ağabeyler, nineler, dedeler ona bakar, güler. İlk saatlerde, bir gülücük, ebedî bir bağ kurar bu yabancı varlıkla yeni geldiği dünya arasında.
    Hayatımızın ilk saatlerinden itibaren bizimle beraber olan tebessümle o kadar iç içeyizdir ki, buna otomatik olarak cevap veririz. Yüzümüze gülen birisi, bazan biz farkında olmadan, yüzümüzden bu tebessümün cevabını alıverir. Hattâ çoğu zaman, gülenin bir “kişi” olması da gerekmez. Mütebessim bir resme bakarken, bizim yüzümüzde de kendiliğinden bir tebessüm beliriverir. Ve hiç kuşkusuz, bütün yüz ifadeleri içinde hergün en fazla kullandığımız yüz ifadesidir tebessüm.

    Somurtkan Sue’ya gülmek nasip olmadı
    Bizim için gülmek ne kadar “sıradan” bir mucizeyse Amerikalı Sue için o kadar “imkânsız”dı.
    Somurtkan Sue 1908 yılında New York’ta sahneye çıktığı zaman, devrin en ünlü komedyenleri onu güldürmek için sıraya girdi. Kim bunu başarırsa 1000 doları cebine indirecekti.
    Somurtkan Sue’nun menajeri, bu bayan sayesinde binlerce doları cebine indirdi; fakat onu güldürecek kimse için ortaya konan ödüle el uzatan olmadı. Sanki çimentoyla birbirine kenetlenmiş bir çift çeneyi birbirinden ayırıp da onlar üzerinde bir ufacık tebessüm resmetmek, benim diyen güldürü ustalarının tümünü birden âciz bırakan bir iş olup çıkmıştı. Ancak bu işin bir sırrı vardı ve bunu sadece Sue ile menajeri Oscar Hammerstein biliyordu:
    Somurtkan Sue’nun yüz kasları felçliydi!

    "birimiz şarkta,birimiz garbda,birimiz cenubda,birimiz şimalde,birimiz ahirette,birimiz dünyada da olsak biz yine birbirimizle beraberiz"

  2. #2
    Ehil Üye serab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    1.529

    Standart

    ?ki buçuk y?l süren kahkaha salg?n?
    Felçli bir yüzle Sue’yu güldürmek ne kadar imkâns?z ise, 1962 y?l?n?n 30 Ocak’?nda gülmeye başlayan Tanganikal? (şimdiki Tanzanya) k?zlar? susturmak da bir o kadar imkâns?z gibiydi.
    O gün, Kaşaşa kentindeki bir okulda, herhangi bir neden olmaks?z?n, üç k?z k?k?rdamaya başlad?. Kahkahalar h?zla diğer öğrencilere yay?ld?. Gülmeye başlayan durmay? beceremiyordu. Birkaç saat içinde, kahkaha krizine tutulan k?zlar?n say?s? 95’e ç?k?vermişti. Çaresiz, k?zlar? evlerine gönderdiler. Bu defa da kahkahalar bir mahalleden diğerine s?çrayan bir yang?n gibi yay?ld?. Bu, düpedüz bir kahkaha salg?n?yd?. Krize yakalanan, bazan dakikalarca, bazan da saatlerce gülmekten kendisini alam?yordu.
    Salg?n yüzünden okullar tatil edildi ve alt? ay süreyle kapal? kald?. Salg?n?n bütünüyle etkisini yitirmesi ise iki buçuk y?l sürdü.
    Somurtkan Sue’nun bir türlü beceremediği, Tanzanyal? k?zlar?n ise durduramad?ğ? şeyi, hepimiz, günde ortalama 18 defa yap?yoruz. Kahkahalar?m?z?n da pek az?n? nükteler tahrik ediyor. Çoğunlukla biz, güldüğümüz zaman, gülünç bir şeye tepki vermekten ziyade, başka insanlara mesaj gönderiyoruz: neşeli bir ruh halinin veya beraber olmaktan duyduğumuz mutluluğun bildirimi gibi. Kahkaha düzeyine varmayan gülümsemelerimiz ise, kişiden kişiye değişmekle beraber, genellikle, nefes al?p vermek gibi son derece doğal şekilde her an yapt?ğ?m?z “s?radan” işler aras?nda yer al?yor. Üstelik bunlardan bir k?sm?n?n fark?na bile varm?yoruz: gülen bir insan?n resmine bakarken, yüzümüzde kendiliğinden beliriveren tebessüm gibi.
    Bir kahkahan?n hikâyesi
    ?ster kahkaha olsun, ister tebessüm, gülüşün her seviyesi, vücudumuzda kapsaml? ve eşgüdümlü bir şekilde cereyan eden bir harekât?n sonucunda ortaya ç?kar. Özellikle kahkaha, sadece yüzümüzü değil, bütün bir vücudu ve birçok sistemi etkileyen bir eylem, daha doğrusu, bir egzersizdir.
    Biz kahkaha atmaya başlad?ğ?m?zda, saniyenin beşte biri kadar aral?klarla, herbiri saniyenin 13’te biri kadar süren ve k?sa ünlüye benzeyen notalardan oluşan bir dizi ses ç?kar?r?z. Bu s?rada gözlerimiz k?r?ş?r, ağz?m?z?n etraf?nda 17 kastan oluşan bir koleksiyon harekete geçer, dolaş?m sistemi h?zlan?r, kalp at?ş? ve kan bas?nc? yükselir. Sonra damarlar sulan?r, bas?nç düşer. Göğüs kaslar?m?z?n, diyafram ve karn?m?z?n k?sa ve güçlü kas?lmalar?, iç organlara giden kan miktar?n? artt?r?r. Ha ha ha’larla zorlanan solunum, kan?n oksijene iyice doymas?n? sağlar.
    ?yice uzayan bir kahkaha seans?nda ise, kaslar?m?z?n üzerindeki kontrolümüzü kaybedebiliriz; bu, “Gülmekten halim kalmad?” dediğimiz noktad?r. Kahkahalar?m?z s?ras?nda endorfin salg?lanabilir. Bu da ac?ya karş? duyarl?l?ğ? azalt?r, dayan?kl?l?k ve haz duyumlar?n? güçlendirir. Baz? araşt?rmalar, stresle beraber görülen hormonlar?n üretimini azaltmak suretiyle, kahkahalar?n savunma sistemini güçlendirdiğini gösteriyor.
    "birimiz şarkta,birimiz garbda,birimiz cenubda,birimiz şimalde,birimiz ahirette,birimiz dünyada da olsak biz yine birbirimizle beraberiz"

  3. #3
    Ehil Üye serab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    1.529

    Standart

    18 çeşit tebessüm var
    Tebessüm ise, kahkahaya oranla çok daha sessiz şekilde cereyan eden bir olayd?r; fakat bu onun basitliği anlam?na gelmez. Beyinden yüz sinirine bir tebessüm inşa etme emri geldiği zaman, bir yandan ağz?n, diğer yandan gözlerin çevresinde yer alan farkl? kaslar, farkl? yönlerde, farkl? şekillerde ve farkl? seviyelerde hareketlerle, birbirinden o kadar farkl? tebessümler meydana getirir ki, bunlar? saymak, kelimenin gerçek anlam?yla imkâns?zd?r. Bilim adamlar?, bu konuda ancak genel baz? s?n?fland?rmalar yap?yorlar. Ünlü psikolog Paul Ekman’?n s?n?fland?rmas?nda 18 tebessüm çeşidi tasvir ediliyor. Bunlar?n çeşitli düzeylerdeki bileşimleri ise, say?y? çok daha yukar?lara ç?kar?yor.
    Bir tebessümün vücuda gelişinde rol alan kaslar?n hareketlerine çok genel seviyede bir göz atmak bile bu işin karmaş?kl?ğ?—ve olağanüstülüğü—hakk?nda fikir verecektir.
    Tebessüm kaslar?n?n temelinde, zygomaticus (çene) kaslar? yatar. Bunlar bir ucu elmac?k kemiğine, diğer ucu da ağ?z kenar?na bağl? kaslard?r. Biz gülümserken, zygomaticus major ağz?m?z?n kenar?n?, zygomaticus minor ise üst dudağ?m?z? kald?r?r. Bu arada, ağz?m?z? çevreleyen ve hiçbir yerle bağlant?l? olmayan daire biçimindeki orbicularis oris kas? bunlardan bağ?ms?z şekilde işlevini görmekte, belki de konuşmam?za uygun şekilde, ağz?m?za kendisine göre bir şekil vermektedir. Eğer gülüşümüz zoraki bir gülüş ise, buccinator ile risorius veya platysma kaslar? devreye girecek ve bu gülüş, bir s?r?tma veya diş g?c?rdatma şeklini alabilecektir.
    "birimiz şarkta,birimiz garbda,birimiz cenubda,birimiz şimalde,birimiz ahirette,birimiz dünyada da olsak biz yine birbirimizle beraberiz"

  4. #4
    Ehil Üye serab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    1.529

    Standart

    ?çten bir tebessüme gözler de kat?l?r
    ?çten bir gülüşün ise hiç değişmez bir kural? vard?r:
    Ağ?zla beraber gözler de güler.
    Gerçek bir tebessümün gözleri de içerdiğini, 1862 y?l?nda, Frans?z nörolog Guillaume Duchenne (1806-1875) keşfetti. Duchenne, düşük seviyede elektrik ak?mlar?n? kullanarak, insan yüzündeki kaslar?n haritas?n? ç?kar?rken, içten bir gülümsemenin, ağ?z çevresindeki kaslarla birlikte, gözlerin çevresindeki kaslar? da harekete geçirdiğini buldu. Sahte gülüşlerde ise sadece ağ?z kaslar? kullan?l?yordu.
    “?çten bir sevinç ifadesi, dudak ve göz kaslar?n?n birlikte kas?lmas?yla dile getirilir” diyordu Duchenne. “Bunlardan birincisi iradeye tâbidir; ikincisi ise sadece ruhun tatl? duyuşlar?yla devreye girer.”
    Çoğu insan, yüzün alt k?sm?ndaki kaslar üzerinde daha fazla kontrol sahibi olduğu için, yalanc? bir gülümseme kimsenin gücünü zorlamaz; ancak gözleri de bilinçli bir şekilde tebessümün içine katmak kolay kolay kimsenin akl?na gelmez. Bu yüzden, “gülünce gözlerinin içi gülmeyen” insanlar?n gülüşündeki içtenliği sorgulamak için yeterince sebep olduğunu düşünebilirsiniz.
    "birimiz şarkta,birimiz garbda,birimiz cenubda,birimiz şimalde,birimiz ahirette,birimiz dünyada da olsak biz yine birbirimizle beraberiz"

  5. #5
    Ehil Üye serab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    1.529

    Standart

    En çok dudaklar konuşur
    Ağ?z ve dudaklar, yüzün en hareketli ve konuşkan bölümüdür. Sağl? sollu en az alt? çift kas, çeşitli kombinasyonlar içinde ağ?z ve dudaklarla ilişkiye girerek onlara hem konuşma ve çiğneme gibi çeşitli fonksiyonlar? yerine getirme imkân?n? sağlar, hem de yüzlerce, hattâ binlerce yüz ifadesini beraberce resmeder. Daha önce sözü geçen kahkaha ve tebessümden başka, ağz?m?z?n dile getirdiği duygu ve işlevler aras?nda iç çekmek, esnemek, şaşk?nl?ktan aç?lmak, titremek, büzülmek, dudak bükmek de vard?r. Ayr?ca konuşurken de ağ?z ve dudaklar şekilden şekle girer. ?fadelere, bazan dil ve dişler de eşlik eder. Kaş ve göz gibi organlarla birlikte dile getirilen tebessüm, küçümseme, hayret gibi duygulara ise dudaklar ayr?ca güç katar.
    Münhal bir bölge gibi görünmesine rağmen, yanaklar da yüz kaslar?m?z?n faaliyet alan?ndad?r ve d?ş dünyaya sürekli olarak mesajlar göndermektedir. Özellikle utanma ve heyecan duygular?m?z, neredeyse saklamas? imkâns?z bir biçimde, yanaklar taraf?ndan hemen aç?ğa vuruluverir.
    Yine münhal bir alan olarak görünen çenenin alt?ndaki mentalis kaslar?, somurtma kas? olarak da an?l?rlar; bunlar alt dudağ? ileri iterek çene derisini yukar? çeker ve as?lm?ş bir surat görüntüsünü tamamlarlar. Yüzümüzün diğer boşluk alan? olan aln?m?z ise, en fazla çal?şan kaslar?n faaliyet gösterdiği bir meydand?r. Bu bölge, entellektüel mahal olarak da an?l?r. Düşünce, dikkat, konsantrasyon gibi zihnî faaliyetlerin işaretleri, en belirgin şekilde, bu bölgeden verilir.
    "birimiz şarkta,birimiz garbda,birimiz cenubda,birimiz şimalde,birimiz ahirette,birimiz dünyada da olsak biz yine birbirimizle beraberiz"

  6. #6
    Ehil Üye serab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    1.529

    Standart

    Duygusal gözyaş? stresi azalt?yor
    ?nsan yüzü, diğer canl?lardan farkl? olarak dile getirebildiği binlerce duygunun yan? s?ra, yine diğer canl?lardan farkl? olarak, bir de ağlama yeteneğine sahiptir. ?nsan bazan soğan soyar ağlar, bazan da ac?kl? bir film seyrederken ağlar. Özellikle ikinci türden ağlaman?n, yani duygusal gözyaşlar?n?n anlam ve amac? hakk?nda bilim adamlar?n?n ortaya att?ğ? teoriler, birer zihin egzersizi olmaktan öteye geçememektedir.
    Bu hadisenin evrimle bağdaşt?r?lmas? ve genel evrim amaçlar? doğrultusunda aç?klamas? ise, spekülasyon seviyesinde de kalsa, henüz hiçbir bilim adam?na nasip olamam?şt?r. Asl?nda bu konuda en kestirme yolu Darwin izlemiş ve 1872’de yay?nlad?ğ? “?nsan ve Hayvanlarda Duygu ?fadesi” adl? kitab?nda, duygusal gözyaşlar?n?n bir amac? olabileceği düşüncesini kökünden reddetmiştir!
    Amerikal? araşt?rmac? William Frey, uzun y?llar ağlama ve gözyaşlar? üzerinde araşt?rma ve deneyler yapt?ktan sonra, duygusal gözyaşlar?n?n stres atmada bir rolü olabileceği sonucuna varm?şt?r. Soğan soyma gibi nedenlerle akan gözyaşlar?n? toplayan Frey, bunlar?, ac?kl? film seyrettirdiği deneklerinin gözyaşlar?yla karş?laşt?rd?ğ?nda, duygusal yaşlar?n daha çok protein içerdiğini tespit etmiştir. Bu sonuca göre, duygusal gözyaşlar?, çekilen s?k?nt? s?ras?nda vücutta biriken stres hormonlar?n? atarak bir rahatlama sağlamaktad?r.
    Nitekim uzun uzad?ya yap?lan anketlerde, kad?nlar?n yüzde 85’i, erkeklerin ise yüzde 73’ü, ağlad?ktan sonra kendilerini daha rahat hissettiklerini söylemişlerdir. Bu tabloya bakarak, kad?nlar?n stres atmada erkeklerden birkaç ad?m daha önde olduklar?n? söyleyebiliriz; çünkü araşt?rmalar kad?nlar?n erkeklere göre beş kat daha fazla ağlad?klar?n? göstermektedir. Üstelik, kad?nlar ağlarken gözyaşlar?n? rahatça yanaklar?ndan aşağ?ya ak?tt?klar? halde, erkeklerin ağlamas?, yüzde 70 oran?nda, gözlerin yaşla dolmas? düzeyinde kalmaktad?r.
    "birimiz şarkta,birimiz garbda,birimiz cenubda,birimiz şimalde,birimiz ahirette,birimiz dünyada da olsak biz yine birbirimizle beraberiz"

  7. #7
    Ehil Üye serab - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    1.529

    Standart

    ?nsan yüzü her zaman anlaml?d?r
    Herhangi bir ifadeyi meydana getirmek için insan yüzünde cereyan eden olaylar ne kadar karmaş?k ise, o kadar da kolay ve doğal bir şekilde gerçekleştirilir. Karmaş?kl?k ve kolayl?k gibi, bir arada kolay kolay bar?namayacak olan iki kavram, her ikisi de en üst düzeyde cereyan edecek biçimde, yüz ifadesi ile karş?m?za ç?karlar. Biz, herhangi bir anlam? yüzümüzle dile getireceğimiz zaman, bunu hiç düşünmeksizin, “kendiliğinden” yap?veririz. Oysa, o anda, on parmağ?na tak?l? iplerle kukla oynatan bir adam?n maharetinden çok daha ileri bir beceriyle, en az bir düzine kas?m?za çeşitli şekillerde, çeşitli yönlerde, çeşitli seviyelerde hareketler vermekteyizdir.
    Bizim için as?l zorluk, yüz ifadesini değil, yüz ifadesizliğini gerçekleştirmekte ortaya ç?kar. “Yüzümde hiçbir anlam olmas?n” diye ne kadar çabalarsan?z çabalay?n, bunu başarma şans?n?z yok gibidir. Psikolog Paul Ekman, anlams?z bir yüz ifadesi yakalayabilmek için y?llar?n deneyimini ortaya döktükten sonra, ancak bir tane yakalayabilmiştir. Ekman’?n tespitine göre, kalk?k kaşlar, kapal? gözler ve sönmüş yanaklar bir arada bulunduğunda, böyle bir ifadeye bir anlam verilememektedir. Fakat bunda da bir ifade bulunmamakla beraber, hareket yine vard?r. Sadece hareketlerin kar?ş?m?ndan bir anlam ç?kar?lamamaktad?r
    .

    Bir insan yüzünden kaç anlam ç?kar?
    Yeryüzündeki elementlerin veya Samanyolu’ndaki y?ld?zlar?n say?s?n? hesaplar gibi, bir insan?n yüzünden kaç çeşit anlam ç?kabileceğine dair objektif ve evrensel ölçütlere uygun bir rakam ortaya koymak kolay değildir. Bununla birlikte, Ekman, yüz ifadelerini temelde alt? gruba ay?rmaktad?r: neşe, öfke, korku, hayret, tiksinti, üzüntü. Başka uzmanlar, bu gruplara daha başkalar?n? da eklemektedir. Temel say? ne kabul edilirse edilsin, bunlar?n çeşitli düzeylerde ve çeşitli kombinasyonlar halinde dile getirilmesi, yüz ifadesi say?s?n? binlere ç?kar?r ki, uzmanlar bu konuda 5-6 bin gibi rakamlardan söz etmektedirler.
    Yüz ifadelerinin birçoğu saniyenin alt?ndaki bir zaman dilimi içinde ortaya ç?k?p kaybolduğu için, bunlar? tek tek sayabilmek, video kay?tlar? üzerinde uzun uzad?ya çal?şmalarla mümkün olabilmektedir. Psikiyatri hastalar?yla mülâkat bantlar?n? inceleyen uzmanlar, beş saatlik bir kay?t süresi içinde 6 bin kadar ifade ay?rt etmişlerdir. Bu ise, her üç saniyede ayr? bir yüz ifadesi demektir.
    Neşe veya üzüntüden tek baş?na söz edecek olursak, bir yüz ifadesinin zenginliği yeterince anlaş?lmayabilir—gerçi bu duygular?n da pek çok farkl? düzeyde ve farkl? renklerde alg?lanmas? ve ifadesi mümkündür. Fakat üzüntüye biraz hayret kat?n. Ortaya ç?kan kar?ş?m? da öfkeyle harmanlay?n. Bu üç duygudan her birinin çeşitli düzeylerde ve çeşitli renklerde hissedilmesi halinde, bunun bir insan yüzüne nas?l

    bir zenginlik içinde yans?yacağ?n? tahmin etmek hiç de zor olmaz.
    Ayn? şekilde, bir şaka ve sonras?ndaki duygular?m?z? önce hayret ve korku, sonra rahatlama ve neş’e gibi ifadeler kar?ş?m?yla dile getirmenin de yüzlerce yolu bulunabilir. Ne olursa olsun, bütün bunlar, hiç zorlanmaks?z?n, hattâ hiç düşünmeden, son derece seri bir şekilde yapt?ğ?m?z işlerdir. Oysa o anda, evrenin en görkemli sanat eseri, bir dizi ak?l almaz faaliyeti içeren bir harekât ile konuşturulmaktad?r!


    Fakat bu harekât?n da, t?pk? farkl? simalar?n yarat?lmas?nda ve ay?rt edilmesinde olduğu gibi, başka bir yönü daha var:
    Dile gelen yüzün dilinin çözülmesi ve anlaş?lmas?.
    "birimiz şarkta,birimiz garbda,birimiz cenubda,birimiz şimalde,birimiz ahirette,birimiz dünyada da olsak biz yine birbirimizle beraberiz"

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Bir Tebessüm Hikayesi
    By 1kul in forum Kıssadan Hisseler, İbretli Öyküler
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 31.01.09, 23:04
  2. Tebessüm...
    By HüZnÜ HaZan in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 19
    Son Mesaj: 08.09.08, 14:44
  3. Bir Parça Tebessüm
    By canan** in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.08.08, 19:26
  4. Biraz tebessüm :)
    By Özgürlük in forum Mizah
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 13.02.08, 10:51
  5. Bir Tebessüm..
    By sulecim in forum Mizah
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 08.11.06, 14:22

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0