anlamak için okumak laz?m.başka anlaş?lmaz...
okumak için ise ihtiyac?n? hissetmek laz?m.başka okunmaz...
anlamak için okumak laz?m.başka anlaş?lmaz...
okumak için ise ihtiyac?n? hissetmek laz?m.başka okunmaz...
Güzel değil batmakla gâib olan bir mahbub.. Çünkü zevâle mahkûm, hakiki güzel olamaz; aşk-ı ebedî için yaratılan ve âyine-i Samed olan kalb ile sevilmez ve sevilmemeli!..
okuyorum anlamak istiyrum ama olmuyor
ben kelimelerin yarısını anlayamıyorum keşke anlasaydım çok meraklıyım
Dil kılıncım her an bu şekeri kesmekle meşgul olsun. Muhammed'in(sav) eşsiz güzellikteki endamına salavat olsun.
Hz. Peygamber'(sav)in gül yüzüne zaman zaman salavat getirmek, ölünceye kadar bana farz-ı ayn olsun.
Güzel değil batmakla gâib olan bir mahbub.. Çünkü zevâle mahkûm, hakiki güzel olamaz; aşk-ı ebedî için yaratılan ve âyine-i Samed olan kalb ile sevilmez ve sevilmemeli!..
Güzel değil batmakla gâib olan bir mahbub.. Çünkü zevâle mahkûm, hakiki güzel olamaz; aşk-ı ebedî için yaratılan ve âyine-i Samed olan kalb ile sevilmez ve sevilmemeli!..
ve bihi nesteinu
Bir ilmin tahsilinden evvel o ilmin usulunu tahsil gerkir yani usulu ile talim edilmesi en kamil manada istifade için gereklidir.
yoksa okuyan herkes derecesine göre istifade edebilir.
Hadis ilmi usûl-i hadise,
fıkıh ilmi usul-î fıkha muhtaç olduğu gibi,
usûl-i hadisle fıkıh ilmi,
usûl-i fıkıhla da hadis ilmi kâmil mânâda anlaşılmayacağı gibi,
Usûl:
Bir ilmin asıl mevzuundan önce öğrenilmesi lazım gelen esaslar.
Bir hedefe ulaşmak için tutulan düzenli yol, tavır, metod, tertip.
Usûl-i dinin tarifi:
Kendisinde itikad edilmesi vacip olan kanunların bahsedildiği bir ilimdir.
Risale-i Nur'un ilmi ne şarkın ulûmundan nede garbın felsefesinden alınmış bir ilim olmayıp;nev-i şahsına münhasır bir ilimdir.
Kur'an-ıHakîm'den muktebes olup, âhirzaman hadisatı içerisinde ehl-i imânın küfürle mücadelesinde
yegâne düsturlar mecmuasıdır.
Risale-i Nur, bir hareketin adı veya cihan şumul bir kıyamın bütün düsturlarını hâvi, ilhâm-ı Rabbani bir eserdir.Barla'da, zalim bir kaymakamın ve vicdansız bir muallimin zulümleri altında te'lif edilen Risale-i Nur, İttihâd-ı İslâm ile Cihanda islâmı tekrar layık olduğu mevki-i muallasına oturtacağı mes'ud güne gelinceye kadar, hareketini üç merhalede tahakkuk ettirecektir.
1) İmân-ı tahkikinin neşri ve ehl-i imânı dalâletten kurtarmak.
2) Hilâfet-i Muhammedi unvanıyla şeriatı icra ve tatbik etmek.
3) Hilâfet-i Muhammediyeyi ittihâd-ı İslâm'a bina ederek din-i mübîni İslâm'a hizmet etmektir.
Bu üç merhalede takınılacak hareket tarzını bütün teferruatıyla ve umumiyetle icmâlî olarak risaleler beyan etmişlerdir.
Evet, tarihte emsali asla vuku bulmamış azîm ve acîb inkilâblar bu İslâm beldesini kasıp kavurdu.
Meselâ bir harf inkilâbının emsalini tarihte görmek mümkün değildir.
Meselâ kıyafet inkilâbının bir eşine tarihte rastlamak mümkün değildir. Allâmeler, müctehidler, âlimler bir sabah kalksınlar ki, ilim namına bildikleri herşey yasak olmuş, yeniden A, B, C öğrenmeye icbar edilmişler ve .................................................. ..........emsali na-mesbuk bu dehşetli tahribatlara karşı, elbette tarihte emsali görülmeyen metodlarla mukabele edilmesi zarurîdir. Zira ceza cins-i ameldir.
O halde gayet rahatlıkla diyebiliriz ki;Risale-i Nur okumamış bir kimse, ne kadar âlim bir zat da olsa, onun muhteviyatını malum olan ilimlerle bilmesi mümkün değildir.
Zira Risale-i Nur hareketi ilim ve cihad sahasında yeni bir iştir.Emsali sebkat etmemiştir. O halde bu emsalsiz eserlerden tam istifade edebilmek için, bazı usûllerin bilinmesinde zaruretler ortaya çıkmaktadır.
Hadis ilmi usûl-i hadise,
fıkıh ilmi usul-î fıkha muhtaç olduğu gibi,
usûl-i hadisle fıkıh ilmi,
usûl-i fıkıhla da hadis ilmi kâmil mânâda anlaşılmayacağı gibi,
bilinen usûllerin hiç birisiyle de Risale-i Nur tam manasıyla anlaşılmaz.
Zira dediğimiz gibi; Risale-i Nur, İslâmî ilim ve İslâmî harekette yeni bir iştir.
Netice-i Kelam: Risale-i Nur hareketi, ilimde ve kıyamda Kur'an-ı Azimüşşan'm, irtidad hareketlerine karşı çektiği bir elmas kılınçtır.
Bu kılıncı tam ve kâmil mânâda kullanmak için usûl bilmek lazımdır.
hulasa; Üstad r.a.hın çocukluğunda ilim tahsilinde iken ders aldığı hazrete hitaben ''bu eserlerin her birisi bir hazinedir ve anahtarlarıda sizdedir,siz bana şimdilik anahtarlarını veriniz ben ilerde müsaid oldukça okuyup tahsil ederim'' demesi..
Risale-i Nur'da her dersin bir hazine olması,her hazineninde naehillerden muhafaza edilmesi için saklandığı ,muhafaza edildiği bir yerin olması,o yerinde bir kapısı, her kapının bir kilidi,her kilidinde bir ANAHTARı vardır.
bazan olurki anahtar hazineden daha kıymettar olur.
Yani Üstad r.a Risale-i Nur'un içine Resail-i nur'ların usûl'unu (anahtarlarını)(yani her dersin anahtarını o dersin) ve programını ehlinin ve ehillerinin açıp alabileceği bir şekilde hikmetle bırakmıştır.
Bunuda üstad r.a şöyle ifade etmiştir,
Risale-i Nur'un kerametindendirki;
ARSLANA ET, ATA OT ATAR.
Bunların tümü Risale-i nur'un içinde mevcuddur denilse isabet edilmiş olur.
Konu aczmendi reşha tarafından (06.05.09 Saat 13:10 ) değiştirilmiştir.
اِهْدِنَاالصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ صِرَاطَ الَّذِينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ
aczmendi reşha
insan kendini verince Risale aciliyor...
Ve herzaman aklimda bulundurdugum bir sey var... Elma agac bacesi misali.. Her agactaki elmaya elin yetismez, fakat yetisenlerin tadini alirsin Allahin izniyle.. Risalede oyle, herseyi anlamazsin belki ama anladigin seyler muthis zevk veriyor.
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)