+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 5 ve 5

Konu: Halbuki, asıl söz sahibi Kur'andır. Risale-i Nur, Kur'anın hakikî bir tefsiri ..

  1. #1
    Ehil Üye olabilir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2017
    Mesajlar
    1.109

    Standart Halbuki, asıl söz sahibi Kur'andır. Risale-i Nur, Kur'anın hakikî bir tefsiri ..

    1. Şua 'dan

    Şiddetle ve âmirane denildi ki:
    "Sen Risale-i Nur'un makbuliyetine dair Hazret-i Ali (R.A.) ve Gavs-ı A'zam (R.A.) gibi zâtların kasidelerinden şahidler gösteriyorsun. Halbuki, asıl söz sahibi Kur'andır. Risale-i Nur, Kur'anın hakikî bir tefsiri ve hakikatının bir tercümanı ve mes'elelerinin bürhanıdır. Kur'an ise, sair kelâmlar gibi kışırlı, kemikli ve şuuru hususî ve cüz'î değildir. Belki Kur'an, umum işaratıyla ve eczasıyla ayn-ı şuurdur, kışırsızdır; fuzulî, lüzumsuz maddeleri yoktur. Âlem-i gaybın tercümanıdır. Sözler hakkında söz onundur, görelim o ne diyor?"

    Elcevab: Risale-i Nur doğrudan doğruya Kur'anın bahir bir bürhanı ve kuvvetli bir tefsiri ve parlak bir lem'a-i i'caz-ı manevîsi ve o bahrin bir reşhası ve o güneşin bir şuaı ve o maden-i ilm-i hakikattan mülhem ve feyzinden gelen bir tercüme-i maneviyesi olduğundan onun kıymetini ve ehemmiyetini beyan etmek Kur'anın şerefine ve hesabına ve senasına geçtiğinden, elbette Risale-i Nur'un meziyetini beyan etmekliği, hak iktiza eder ve hakikat ister, Kur'an izin verir. Benim gibi bir tercümanın hissesi yalnız şükürdür. Hiçbir cihetle fahre, temeddühe, gurura hakkı yoktur ve olamaz. Gelecek âyetlerin işaratına bu nokta-i nazarla bakmak gerektir. Yoksa beni hodbinlik ile ittiham edenlere hakkımı helâl etmem. Bu çok ehemmiyetli suale karşı iki-üç saat zarfında birden Kur'anın âyât-ı meşhuresinden "Sözler" adedince otuzüç âyetin hem manasıyla, hem cifr ile Risale-i Nur'a işaretleri uzaktan uzağa icmalen görüldü. Ayrı ayrı tarzlarda otuzüç âyet müttefikan Risale-i Nur'u remizleriyle gösterdiği hayal meyal görüldü.

    İHTAR: En evvel yirmidördüncü âyetin başında zikredilen ihtara dikkat etmek lâzımdır. O ihtarın yeri başta idi. Fakat orada hatıra geldi, oraya girdi.

    İKİNCİ BİR İHTAR: Tevafukla işaretler eğer münasebat-ı maneviyeye istinad etmezse, ehemmiyeti azdır. Eğer münasebet-i maneviyesi kuvvetli ise, bu onun bir ferdi, bir mâsadakı hükmünde olsa ve müstesna bir liyakatı bulunsa, o vakit tevafuk ehemmiyetlidir. Ve o kelâmdan bunun iradesine bir emare olur. Ve ondan o ferdin hususî bir surette dâhil olduğuna ya remz, ya işaret, ya delalet hükmünde onu gösterir. İşte gelecek âyât-ı Kur'aniyenin Risale-i Nur'a işaretleri ve tevafukları ekseriyet ile kuvvetli bir münasebet-i maneviyeye istinad ederler. Evet bu gelecek âyât-ı meşhure müttefikan onüçüncü asrın âhirine ve ondördüncü asrın evveline cifirce bakıyorlar ve Kur'an ve iman hesabına bir hakikata işaret ediyorlar. Ve medar-ı teselli bir "Nur"dan haber veriyorlar. Ve o zamanın dalalet fitnesinden gelen şübehatı izale edecek, Kur'anî bir bürhanı müjde veriyorlar.

    Ve o işaretlere ve remizlere tam mazhar ve o vazifeleri bihakkın görecek, Risale-i Nur gibi bir tefsir-i Kur'anî olacak. Halbuki Risale-i Nur bu mezkûr noktada ileri olduğu, onu okuyanlarca şübhesiz olmasıyla delalet eder ki; o âyetler bilhâssa Risale-i Nur'a bakıp ona işaret ediyorlar.

    Said Nursi


  2. #2
    Ehil Üye olabilir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2017
    Mesajlar
    1.109

    Standart

    Kur'an Nedir? Tarifi Nasıldır?

    Kur'an,

    *şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi..

    *ve âyât-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercüman-ı ebedîsi..

    *ve şu âlem-i gayb ve şehadet kitabının müfessiri..

    *ve zeminde ve gökte gizli esma-i İlahiyenin manevî hazinelerinin keşşafı.. ve sutûr-u hâdisatın altında muzmer hakaikin miftahı..

    *ve âlem-i şehadette âlem-i gaybın lisanı..

    *ve şu âlem-i şehadet perdesi arkasında olan ve âlem-i gayb cihetinden gelen iltifatat-ı ebediye-i Rahmaniye ve hitabat-ı ezeliye-i Sübhaniyenin hazinesi..

    *ve şu İslâmiyet âlem-i manevîsinin güneşi, temeli, hendesesi.. ve avalim-i uhreviyenin mukaddes haritası..

    *ve zât ve sıfât ve esma ve şuun-u İlahiyenin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhı, bürhan-ı katı'ı, tercüman-ı sâtı'ı..

    *ve şu âlem-i insaniyetin mürebbisi..

    *ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyetin mâ' ve ziyası..

    *ve nev'-i beşerin hikmet-i hakikiyesi..

    *ve insaniyeti saadete sevkeden hakikî mürşidi ve hâdîsi...

    *ve insanlara
    hem bir kitab-ı şeriat,
    hem bir kitab-ı dua,
    hem bir kitab-ı hikmet,
    hem bir kitab-ı ubudiyet,
    hem bir kitab-ı emr ü davet,
    hem bir kitab-ı zikir,
    hem bir kitab-ı fikir,
    hem insanın bütün hacat-ı maneviyesine merci' olacak çok kitabları tazammun eden tek, câmi' bir kitab-ı mukaddes.. hem bütün evliya ve sıddıkînin ve urefa ve muhakkikînin muhtelif meşreblerine ve ayrı ayrı mesleklerine, herbirindeki meşrebin mezâkına lâyık ve o meşrebi tenvir edecek ve herbir mesleğin mesâkına muvafık ve onu tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kütübhane hükmünde bir kitab-ı semavîdir.

    Kur'an arş-ı a'zamdan, ism-i a'zamdan, her ismin mertebe-i a'zamından geldiği için, Onikinci Söz'de beyan ve isbat edildiği gibi;

    Kur'an,

    *Bütün âlemlerin Rabbi itibariyle Allah'ın kelâmıdır.

    *Hem bütün mevcudatın İlahı ünvanıyla Allah'ın fermanıdır.

    *Hem bütün Semavat ve Arz'ın Hâlıkı namına bir hitabdır.

    *Hem rububiyet-i mutlaka cihetinde bir mükâlemedir.

    *Hem saltanat-ı âmme-i Sübhaniye hesabına bir hutbe-i ezeliyedir.

    *Hem rahmet-i vasia-i muhita nokta-i nazarında bir defter-i iltifatat-ı Rahmaniyedir.

    *Hem uluhiyetin azamet-i haşmeti haysiyetiyle, başlarında bazan şifre bulunan bir muhabere mecmuasıdır.

    *Hem ism-i a'zamın muhitinden nüzul ile arş-ı a'zamın bütün muhatına bakan ve teftiş eden hikmetfeşan bir Kitab-ı Mukaddes'tir.

    Ve şu sırdandır ki, "Kelâmullah" ünvanı kemal-i liyakatla Kur'ana verilmiş ve daima da veriliyor.

    Kur'andan sonra sair enbiyanın kütüb ve suhufları derecesi gelir.

    Sair nihayetsiz kelimat-ı İlahiyenin ise bir kısmı dahi has bir itibarla, cüz'î bir ünvan ile, hususî bir tecelli ile, cüz'î bir isim ile ve has bir rububiyet ile ve mahsus bir saltanat ile ve hususî bir rahmet ile zahir olan ilhamat suretinde bir mükâlemedir. Melek ve beşer ve hayvanatın ilhamları, külliyet ve hususiyet itibariyle çok muhteliftir.

    Kur'an,

    *asırları muhtelif bütün enbiyanın kitablarını ve meşrebleri muhtelif bütün evliyanın risalelerini ve meslekleri muhtelif bütün asfiyanın eserlerini icmalen tazammun eden

    *ve cihat-ı sittesi parlak ve evham u şübehatın zulümatından musaffa

    *ve nokta-i istinadı bilyakîn vahy-i semavî ve kelâm-ı ezelî..

    *ve hedefi ve gayesi, bilmüşahede saadet-i ebediye..

    *içi, bilbedahe hâlis hidayet..

    *üstü, bizzarure envâr-ı iman..

    *altı, biilmelyakîn delil ve bürhan..

    *sağı, bittecrübe teslim-i kalb ve vicdan..

    *solu, biaynelyakîn teshir-i akıl ve iz'an..

    *meyvesi, bihakkalyakîn rahmet-i Rahman ve dâr-ı cinan..

    *makamı ve revacı, bilhads-is sadık makbul-ü melek ve ins ü cânn bir kitab-ı semavîdir.

    Said Nursî


  3. #3
    Müdakkik Üye *ERCAN* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2019
    Mesajlar
    867

    Standart

    Kur'an, bitmez ve tükenmez bir hazinedir. - Mektubat

  4. #4
    Müdakkik Üye ercanahmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2020
    Mesajlar
    847

    Standart

    Yûnus, 37. Ayet: Bu Kur'an, Allah'tan (indirilmiş olup) başkası tarafından uydurulmamıştır. Fakat o, kendinden öncekileri doğrulayıcı ve Kitab'ı (Allah'ın Levh-i Mahfuz'daki yazısını) açıklayıcı olarak, indirilmiştir. Bunda hiçbir şüphe yoktur. (O) âlemlerin Rabbi tarafındandır.

  5. #5
    Gayyur AhmetRercan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2023
    Mesajlar
    146

    Standart

    KUR'ÂN-I MU'CİZ-ÜL-BEYAN: Beyan ve ifadesi mu'cize olan Kur'ân. (Kur'ân; Şu kitâb-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi.. ve âyât-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerin tercüman-ı ebedisi... ve şu âlem-i gayb ve şehâdet kitabının müfessiri.. Ve zeminde ve gökde gizli Esmâ-i İlâhiyenin mânevî hazinelerinin keşşâfı.. ve sutûr-u hâdisatın altında muzmer hakaikin miftahı.. ve âlem-i şehâdette âlem-i gaybın lisanı.) (S.) Kur'ân-ı Kerim, (Bütün mebâhis-i esâsiyeyi ve mühimmeyi öyle bir tarzda beyan eder ki, o beyan, bütün kâinatı bir saray gibi idâre eden ve dünyâyı ve âhireti iki oda gibi açıp kapayan; ve zemin bir bahçe ve semâ, misbahlarıyle süslendirilmiş bir dam gibi tasarruf eden; ve mâzi ve müstakbel bir gece ve gündüz gibi nazarına karşı hazır iki sahife hükmünde temâşa eden; ve ezel ve ebed, dün ve bugün gibi silsile-i şuûnatın iki tarafı birleşmiş, ittisal peydâ etmiş bir sûrette, bir zamân-ı hâzır gibi onlara bakan Bir Zât-ı Zülcelâle yakışır bir tarz-ı beyandır. Nasıl bir usta, binâ ettiği ve idâre ettiği iki haneden bahseder, programını ve işlerinin liste ve fihristesini yapar; Kur'ân dahi, şu kâinatı yapan ve idâre eden ve işlerinin listesini ve fihristesini tâbir câiz se; programını yazan, gösteren Bir Zâtın beyânına yakışır bir tarzdadır. Hiç bir cihetle eser-i tasannu ve tekellüf görünmüyor. Hiç bir şâibe-i taklîd veyâ başkasının hesâbına ve onun yerinde kendini farzedip konuşmuş gibi bir hud'anın emâresi olmadığı gibi, bütün ciddiyetiyle, bütün safvetiyle, bütün hulûsiyle sâfî, parlak beyânı, nasıl gündüzün zıyâsı "Güneşten geldim" der. Kur'ân dahi, (Ben Hâlık-ı Âlemin beyânıyım ve kelâmıyım" der. Evet şu dünyâyı antika san'atlarla süslendiren ve lezzetli nîmetlerle dolduran ve san'atperverâne ve nimetperverâne şu derece san'atının acîbeleriyle şu derece kıymettar nîmetlerini dünyânın yüzüne serpen, sıravâri tanzim eden, ve zemînin yüzünde seren, güzelce dizen bir Sâni', bir Mün'imden başka şu velvele-i takdir ve istihsanla, ve zemzeme-i hamd ve şükranla dünyâyı dolduran, ve zemîni bir zikirhâne, bir mescid, bir temâşâgâh-ı san'at-ı İlâhiyeye çeviren Kur'ân-ı Mu'ciz-ül-Beyan kime yakışır ve kimin kelamı olabilir? Ondan başka kim ona sâhib çıkabilir? Ondan başka kimin sözü olabilir? Dünyayı ışıklandıran, ziyâ, güneşten başka hangi şeye yakışır?.. Tılsım-ı kâinatı keşfedip âlemi ışıklandıran beyân-ı Kur'ân, Şems-i Ezelîden başka kimin nûru olabilir? Kimin haddine düşmüş ki ona nazire getirsin? Onun taklidini yapsın? Elhak, bu dünyâyı san'atlarıyla zinetlendiren bir san'atkârın, san'atını istihsan eden insanla konuşmaması muhaldir. Mâdem ki, yapar ve bilir, elbette, konuşur.. Mâdem konuşur, elbette konuşmasına yakışan Kur'ândır. Bir çiçeğin tanziminden lâkayd kalmayan bir Mâlik-ül-Mülk, bütün mülkünü velveleye veren bir kelâma karşı nasıl lâkayd kalır.? Hiç başkasına mal edip hiçe indirir mi?). (S.) .. Kur'ân-ı Hakim yirmi üç sene mütemadiyen damarlara dokunduracak ve inadı tahrik edecek bir tarzda meydan okudu ve der idi ki: "Şu Kur'ânın Muhammed-ül Emîn gibi bir Ümmîden nazirini yapınız ve gösteriniz, haydi bunu yapamıyorsunuz, o zât ümmî olmasın. Gayet âlim ve kâtip olsun, haydi bunu da getiremiyorsunuz; bir tek zât olmasın, bütün âlimleriniz, beliğleriniz toplansın, birbirine yardım etsin, hattâ güvendiğiniz âliheleriniz size yardım etsin. Haydi bununla da yapamıyacaksınız, eskiden yazılmış beliğ eserlerden de istifade edip, hattâ gelecekleri de yardıma çağırıp, Kur'ânın nazîrini gösteriniz. Yapınız. Haydi bunu da yapamıyorsunuz; Kur'ânın mecmu'una olmasın da, yalnız On Sûresinin nazirini getiriniz. Haydi On Sûresine mukabil hakiki doğru olarak bir nazire getiremiyorsunuz; haydi hikâyelerden asılsız kıssalardan terkib ediniz. Yalnız nazmına ve belâgatına nazire olsun getiriniz. Haydi bunu da yapamıyorsunuz, bir tek sûresinin nazîrini getiriniz. Haydi Sûre uzun olmasın, kısa bir Sûre olsun, nazîrini getiriniz. Yoksa, din, mal, can, iyalleriniz, dünyada da âhirette de tehlikeye düşecektir.". (Mek). Amerikalı Filozof Karlyle şöyle demektedir: Kur'ân-ı bir kerre dikkatle okursanız, O'nun hususiyetlerini izhara başladığını görürsünüz. Kur'ân-ı güzelliği diğer bütün edebî eserlerin güzelliklerinden kabil-i temyizdir. Kur'ânın başlıca hususiyyetlerinden biri, o'nun asliyyetidir. Benim fikir ve kanaatıma göre Kur'ân serâpa samimiyyet ve hakkaniyyetle doludur. Hz. Muhammedin (A.S.M.) cihana tebliğ ettiği dâvet, hak ve hakikattır. (Bak: Kelâmullah.)

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Halbuki, asıl söz sahibi Kur'andır
    By fanidünya... in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 18.05.20, 15:21
  2. Acaba asıl mal sahibi olan Allah, ne fiat istiyor?
    By fanidünya... in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.04.14, 03:51
  3. Din, Dinsizlik ve Risâle-i Nur Tefsiri
    By 1kul in forum Bediüzzaman ve Risale-i Nur Çalışmaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04.05.09, 06:57
  4. Risale-i Nur'a Kur'an Tefsiri Hükmü?
    By micromalik in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 25.08.07, 22:41
  5. O Çok Yaralı Eski Said'in Kalbine Geldi ki, "Üstad-ı Hakiki Kur'andır"
    By elff in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 24
    Son Mesaj: 01.06.07, 08:30

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0