Risale-i Nur ve Tarikat

[esma-merve]

Tüm burda bulunan kardeşlerimize hayırlı Ramazanlar dilerim.Benim kafama takılan bir soru vardı..3yıldır nakşi tarikatının bir koluna mensubum.bizim üstadımızda Mahmud sami Ramazonoğlu(k.s) bilenler vardır.eserleri genelde Risalelere benzer.Edep timsali bir zat.hatta Bediüzzaman hz.ile tanışmışlar.Lakin niye bu görüş ayrılıkları olur anlam veremem tarikat ehli kişiler Risale okumaya sıcak bakmaz (gönlümüz kayarmış vs)cemaat mensubu bazı kişilerde tarikat üstadlarının eserlerini sıradan görür.Sonuçta hepsi Rabbimize ulaştıran bir yol diye düşünüyorum.eşim 20yıldır nurcu.fakat onunda bazı takva yönünden eksikleri yok değil..Yeni yeni risale okuyorum bana feyiz verdi açıkçası.Tarikat büyükleri bence risalei nurdan faydalanmışlardır..bilmem düşüncelerimi dile getirebildim mi..selametle kalınız.

[forumdayim]

kardesim, mensubu oldugunuz zat hakkinda fazla bir bilgim olmamakla beraber, kim ne derse desin...hic bir zaman - velevki - ehli sünnet bir cemaat olsun, ehlisünnet bir tarikatin seviyesine erisemez kiyas bile abesle istigaldir..

risaleler, genel itibari ile nurcularin!!! el kitabidir... onlari dahi birlestiremedigi gibi , itikadi yönden birbirini itham etmekteler... bu eserlerden!! istifade etmeye niyetlenen birinin cok dikkatli olmasini hararetle tavsiye ederim...

[Ninja Kedi]

Bismillah...

Birincisi tarikat-cemaat mukayesesi mantıksızdır. Tıp ile hendese mukayese edilebilir mi? Doktorun bir mühendis seviyesine erişmesinden bahsetmek ne kadar mantıksız ise cemaat veya tarikatı mukayese edip birini diğerinin fevkinde görmek o derece mantıksızdır.

İkincisi bir tek kitap var, Kur'an...Bütün müslümanların el kitabı....Lakin onları dahi birleştiremediği gibi itikadi yönden birbirlerini itham etmekteler....Şimdi Kur'andan istifade etmeye niyetlenenlere çok dikkatli olmalarını hararetle tavsiye eder misiniz?

Üstad hzleri merhum Esad Erbilli hzleri ile görüşmüştür. Mahmud Sami hzleri ile görüşüp görüşmediğini bilmiyoruz. Lakin ille de tarikat dersi isteyenleri "O vazife Mahmud Sami kardaşımzındır" diyip ona yönlendirdiğini duymuştuk.

Risale-i Nur'un müellifinin üstadım dediği kişiler Abdulkadir Geylani hzleri ve İmam Rabbani hzleridir. Bir Kadiri diğeri Nakşi...Kur'an ile birlikte yanından ayırmadığı evradı Gümüşahanevi hzlerinin Mecmuatul Ahzab'ıdır....Aynı şekilde Mahmud Sami hzleri gibi Şeyh İsmail Çetin hzleri gibi ve daha birçok meşayıh Nurlardan okumuş ve istifade etmiş olabilirler. Zira mevzu bahis olan ilimdir.

vesselam

[esma-merve]

Ninja kardeş elinize sağlık güzel dile getirmişiniz düşüncelerinizi fakat benim demek istediğim zaman tarikat zamanı değil diyenler neye dayanarak bunu söylüyor onu merak ediyorum.tabii ki risalei nurlarla kolay kolay hiç bir kitap kıyaslanamaz ehli tarikat olan kişilerde risale okuyarak,gönülleri taatlerin zevkiyle ihya olurken kafalarda ilimle tezyin edilmiş olur.zaten fıkıhsız bir tasavvufda dinde sapmalar oluşturmaktadır.Ama takvadan el etek çekip bildiklerinin hükmüyle amel etmeyenleri hz.mevlana tevrat yüklenmiş merkeplere benzetmiştir..uygulamak önemli.selametle

[Ninja Kedi]

Bismillah...

"Zaman tarikat zamanı değildir" sözü Üstad hzlerine aittir.Sarfedildiği zaman ve zeminin şeraiti ile mahduttur.

O devir ki ölen 40 kişiden belki biri imanla kabre giriyordu.Bilim ve fen adına dine itirazlar yükselmiş ve nice insan imansızlık ateşine düşmüştür.İşte böyle bir devirde tarikat yolu ile zaten müslüman olan insanları alıp velayet basamaklarını çıkarmak yerine imansızlık ateşine düşmüş insanların imanlarını kurtarmak daha mühim bir vazife idi.Takdir edersiniz ki tarikatsız cennete gidilir lakin imansız gidilmez.İşte bu nedenle o "zaman" tarikat zamanı değil iman kurtarma zamanı idi.

vesselam

[esma-merve]

Bismillah...

"Zaman tarikat zamanı değildir" sözü Üstad hzlerine aittir.Sarfedildiği zaman ve zeminin şeraiti ile mahduttur.

O devir ki ölen 40 kişiden belki biri imanla kabre giriyordu.Bilim ve fen adına dine itirazlar yükselmiş ve nice insan imansızlık ateşine düşmüştür.İşte böyle bir devirde tarikat yolu ile zaten müslüman olan insanları alıp velayet basamaklarını çıkarmak yerine imansızlık ateşine düşmüş insanların imanlarını kurtarmak daha mühim bir vazife idi.Takdir edersiniz ki tarikatsız cennete gidilir lakin imansız gidilmez.İşte bu nedenle o "zaman" tarikat zamanı değil iman kurtarma zamanı idi.

vesselam

Ninja kardeş üstadın o zamana göre sarfettiği bir söz lakin şimdiki cemaate mensup kişiler niye diyor.20.asır olmasına rağmen nice tarikat büyükleri çok güzel haller yaşıyorlar.o zaman kuranı kerimde kaç asırlar önce nazil olmuş ama bugünün ve yarının insanınada hitap ediyor.demek ki önemli olan ihlas ve takva üzere hayat sürmek.kusura bakmasın kimse ama nurcuyum diyen çok erkeği bayanlar pilajında düz üzere şortlarla biliyorum.istisnalar var tabbi.

[Ninja Kedi]

Bismillah...

Bahsettiğiniz anlayış farkından kaynaklanmaktadır. "Zaman" tagayyur eder.Zaman tagayyur ettikçe ahkamlarda tagayyur eder.Zira ezmanın tagayyuru ile şerait farklılık gösterir. Bazı muhteremler zamanın değişken bir parametre olduğunu fehmedemediklerinden "zaman" ile mahdut meseleleri mutlaklaştırabiliyorlar.

Yaklaşımınız doğru değildir.Siz "nurcuyum diyen çok erkeği bayanlar plajında diz üstü şartlarla biliyorum" şeklinde yaklaşırsanız başkalarına "lüks içerisinde yaşayan,müsait olmayan denizlere,havuzlara giren,villalarda yaşayan tarikat hocaları,şeyhleri biliyorum" deme hakkı doğar.Bu ise uhuvveti zedeleyici fasid bir dairedir. Kaldı ki mutlak zikir kemaline masruftur. Bir tarikat,cemaat vs değerlendirmeye tabi tutulacak ise nakısları ile değil kamilleri ile değerlendirilmelidir.

vesselam

[aczmendi reşha]

Ve Bihi Nesteinu

Tavsiyemiz bir kez olsun 29 mektubun 9 kısmı olan telvihat-ı tissanın okunması olur.Tarikatler hakkında ziyadesi açıklamalar mevcuddur.

Bediüzzaman r.a '' zaman tarikat zamanı değil imanı kurtarmak zamanıdır '' dediği zaman diliminde
camiler kapatılmıştır.
Ezanlar yasak edilmiştir.
Hem şeairin hem sünnetlerin imha edildiği ve bid'aların hayatlandırıldığı, bununda cebren yapıldığı zamandır o zamanlar.
Sarık sardı diye alimer daragaclarında şehid edilmiştir.İskilipli atıf efendi sadece biridir bunlardan
Bunun gibi ekle ekleye bildiğin kadar ..

Böylesi bir zamanda imanın erkanına taarruz olduğu gören asrın Müceddidi asrı uyarmış ve iman hakikatlerini neşr edip anadoluya dağıttırmıştır.


Bu ifadeler 1950 lerden öncesine aittir.
1950 lerden sonra ise Bediüzzaman şunları ve benzerlerini demiştir risale-i nur külliyatındada mevcuddur:''
Şimdiye kadar ben yalnız iman hakikatını düşünüp "Tarîkat zamanı değil, bid'alar mani' oluyor" dedim. Fakat şimdi Sünnet-i Peygamberî dairesinde bütün oniki büyük tarîkatın hülâsası olan ve tarîklerin en büyük dairesi bulunan Risale-i Nur dairesi içine, her tarîkat ehli kendi tarîkatı dairesi gibi görüp girmek lâzım ve elzem olduğunu bu zaman gösterdi. Hem ehl-i tarîkatın en günahkârı dahi çabuk dinsizliğe giremiyor; kalbi mağlub olamıyor. Onun için onlar tam sarsılmaz, hakikî Nurcu olabilirler. Yalnız mümkün olduğu kadar bid'atlara ve takvayı kıran büyük günahlara girmemek gerektir. (emirdağ lahikası 2 cilt.)

Risale-i nur külliyatında Tarikatlere zerre kadar halel verecek cümle olmadığı gibi tarikatlere tam destek ile Risale-i nur dairesine davet edildikleride yazılıdır.

Bediüzzaman r.a demiş:
Deracat-ı takdir deracat-ı fehim gibi müteaddid ve müteaffiftir , herkes derece-i fehmine göre takdir edebilir.
Nazar ile niyet mahiyeti eşyayı tağyir eder.

Ve Yine bediüzzaman r.a demiş 26.sözün zeylinde:
Zeyl

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

[Bu Küçücük Zeylin Büyük Bir Ehemmiyeti Var. Herkese Menfaatlidir.]

Cenab-ı Hakk'a vâsıl olacak tarîkler pek çoktur. Bütün hak tarîkler Kur'andan alınmıştır. Fakat tarîkatların bazısı, bazısından daha kısa, daha selâmetli, daha umumiyetli oluyor. O tarîkler içinde, kasır fehmimle Kur'andan istifade ettiğim "Acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür" tarîkıdır.

Bu ve emsali çok derste Risale-i nurlarda mevcuddur.



Risale-i Nur eserlerinde ehli sünnet vel cemaat itikadına ve ilmine ve ameline ters tek satır bulamazlar ve yoktur.Kur'an ve Sünnet mihengi ile ve hakim esması ile hikmetle herşey yerli yerinde ifade edilmiştir.
Ehli sünnette olmayan nurlarda yoktur.
Ehli sünnete ne varsa, anlatılmışsa, savunulmuşsa ve ayakta tutulmuşsa tutulmaya calışmışsa Risale-i Nurlar ve Nur talebeleri onları yapmuışlardır ve yapmaktadırlar ve yapacaklardır.

[nurhanali]

Evet nasıl mîrî malından kırk parayı çalan bir adam, bütün hazır arkadaşlarına birer dirhem almasını kabul ile hazmedebilir.
(Sözler - 538)


Bu yazdıklarınız tekellüflü tevildir indeAllah mesulsunuz.Risale-i nur dairesi ne demektir.Herhalde apartman dairesinden bahsedilmiyor.Altıbınkusür sahifede bir yerde geçen acz şefkat tariki ise yol usul metod manasındadır tarikat manasında değildir.

Ninjakedi kardeş demiş bu o zaman içindir üstadlamı görüştünüz de bunu yazabiliyorsunuz risale-i nur un dusturları kıyamete kadar sürekliliğini devam ettirecektir.Eğer risale-i nurdan bu dediklerinize bir tane delil getirebilseydiniz bunu yazmaya demeye hakkınız olabilirdi fakat zaten bulamadığınızdan şahsi yorumunuzu yazmışsınız.
Risale-i nuru kendi heveslerinize alet yapıyorsunuz.
Gözümüzle görüyoruz ki Mevcut nur cemaatleri içinde hiç birinde bir şeyh ve ona tebaiet eden bir cemaat şekli görünmemektedir.
Risale-i nur dairesi ise çok geniş alıntılar ile anlaşılabilecek bir mevzu toplaması gerektirmektedir.

Risale-i Nur bir daire değil, mütedâhil daireler gibi tabakatı var. Erkânlar ve sahibler ve haslar ve naşirler ve talebeler ve tarafdarlar gibi tabakatı var. Erkân dairesine liyakatı olmayan, Risale-i Nur'a muhalif cereyana tarafdar olmamak şartıyla daire haricine atılmaz. Hasların hasiyeti bulunmayan, zıd bir mesleğe girmemek şartıyla talebe olabilir. Bid'a ile amel eden, kalben tarafdar olmamak şartıyla dost olabilir. Onun için, az bir kusur ile düşman sınıfına iltihak etmemek için dışarıya atmayınız. Fakat Risale-i Nur'un erkânlarında ve sahiblerindeki esrar ve nazik tedbirlere, onları teşrik etmemek gerektir.

* * *
(Kastamonu Lahikası - 248)

biri cerbeze-i akıl diğeri cümle mühendisi sizler için yazmadım belki bilmeyenler vardır onların aldanmaması için yazdım.Gerçi bu forumda keyfiyetli pek çok nur talebesi var hamdolsun onlar zaten böyle konulara itibar etmiyorlar benim gibi kemalatsız değiller.

Sen nasıl dünya işlerinde hasları tevkil ettin, erkânların meşveretlerine bıraktın ve isabet ettin. Aynen öyle de; uhrevî ve Kur'anî ve imanî ve ilmî işlerinde dahi Risale-i Nur'u ve şakirdlerinin şahs-ı manevîlerini tevkil ile o hâlis, muhlis hasların şahs-ı manevîleri senden çok mükemmel o vazifeni kendi vazifeleriyle beraber yaparlar. Hem daima da şimdiye kadar yapıyorlar. Meselâ, seninle görüşen muvakkat bir dirhem ders ve nasihat alsa, Risale-i Nur'dan bir cüz'ünden yüz dirhem ders alabilir. Hem senin yerinde ondan nasihat alır, sohbet eder. Hem Nur şakirdlerinin hasları, bu vazifeni her vakit yapıyorlar. Ve inşâallah pek yüksek bir makamda bulunan ve duası makbul olan onların şahs-ı manevîleri, daimî beraberlerinde bir üstad ve yardımcıdır diye ruhuma hem teselli, hem müjde, hem istirahat verdi.
(Şualar - 493)

[zxcvbn]

Evet nasıl mîrî malından kırk parayı çalan bir adam, bütün hazır arkadaşlarına birer dirhem almasını kabul ile hazmedebilir.
(Sözler - 538)

Aynen öyle. Hala "ha hasan ha kel hasan" sazı.