+ Konu Cevaplama Paneli
2. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var BirinciBirinci 1 2
Gösterilen sonuçlar: 11 ile 12 ve 12

Konu: Tenkit ve Suçlamalara Karşı Tavrımız Ne Olmalıdır?

  1. #11
    Ehil Üye Meyvenin Zeyli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Mesajlar
    3.341

    Standart

    Eleştiri, soru-cevap, niyet ve ikna olmak!


    Mevlânâ, Mesnevî’de tenkitle ilgili şu hikâyeyi anlat?r:

    Bir zamanlar her konuda derin bilgisi olan, herkesi kendisine hayran b?rakan ve yaln?zca ?shak ismindeki bir adam?n onun her dediğini kabul etmez, yanl?ş bulduğu hususlar? cesurca tenkit ettiği bir âlim yaşard?. Adam öldü, âlim üzüldü. Ona, “Neden bu kadar üzüldünüz, neredeyse her söylediğinizi eleştiriyordu?”

    “Şu anda cennete doğru kanat ç?rpan arkadaş için değil, kendim için üzülüyorum. Herkes beni hayran hayran dinlerken o mertçe hatalar?m? söylüyordu, beni gelişmeye zorluyordu. Şimdi gelişememekten korkuyor ve üzülüyorum.”

    Nezaket kaidelerine uyarak eleştirisini yapan Y. A, isimli okuyucumuz, baz? sorular sordu ve ilâve etti:

    “Bana lütfen kemiyet-keyfiyet meselesi ile cevap vermeyin!”

    Eleştiri bir san'at olduğu gibi, soru sormak da bir san'att?r. “?lmin baş? soru sormakt?r” denmiştir. Büyük bir zata sormuşlar:

    “Bu ilmi nas?l elde ettin?”

    “Bilmediğimi sorarak!”

    ?lim, bilgi haddini aşmadan sorulan sorularla öğrenilir. Bunun şart? da şudur: S?rf öğrenmek için, uzman?na sormak gerekir. Bilmediğini sormak ve öğrenmek insan? küçültmez, bilâkis yüceltir, âlim yapar..

    Karadenizliye sormuşlar:

    “Yahu niye hep soru soruyorsunuz, iki cümlenizden biri soru?”

    “Niye sormayal?m ki?” diye cevap vermiş.

    **

    “Keyfiyet-kemmiyet” meselesine gelince:Verilen bir cevab?n doğru olup olmamas? ayr?d?r; beğenilip, beğenilmemesi veya ikna olup olmama ayr?d?r. Önemli olan ölçü ve prensiplere uymas?, isabetli, aklî ve mant?kî olmas?d?r.

    Sail soru sorma, muhatap ise cevap verme makam?ndad?r! Nas?l cevap verileceğine soru soran karar verirse, sualin ne anlam? var?

    Prensip şöyle olmal?: Sail sorar, muhatap cevap verir veya vermez.

    Değerlendirmeyi, soran yapar! Tatmin olur veya olmaz! O da ilgi alan?m?z?n d?ş?nda.

    Asl?nda tatmin olmak veya olmamak; cevab?n yetersizliği yan?nda, biraz da soru soran?n niyetine de bağl?. Eğer niyeti gerçekten öğrenmek ise, mesele yok. Fakat,muhatab? s?k?şt?rmak, kendi düşüncelerini tasdik ile kabul ettirmek, inat ve önyarg?yla yaklaşmak ise; dünyan?n bütün delilleriyle cevap verilse bile tatmin olunmaz.

    Zira,-Üstad?n tabiriyle-“Niyet bir kimyad?r, bir mayad?r!” Nas?l kimya reaksiyona uğrat?r; maya sütü yoğurda, yağa; hamuru ekmeğe, sular? çeşitli içeceklere çevirirse; niyetler de, düşüncelerimizi, fiillerimizi, sorular?m?z? ve cevaplar?n? reaksiyona uğrat?r ve mayalar… Niyet halis ise olumlu; halis değilse olumsuz sonuçlar doğurabilir!

    Yemeğin midemize inmesi için ağz?m?z? açmam?z ve dört işlemden geçirmemiz gerekir. Bilginin, cevab?n da ak?l midesine inmesi için beynimizi ve gönlümüzü açmam?z ve zihnin merhalelerinden geçirmemiz gerekir.

    Değerlendirmelerimizi Risâle-i Nur’a göre yapmal?, sorular?m?z?n cevab?n? da ondan almal?y?z! Zira, biz yanl?ş düşünebilir, hissî olabilir, aldanabiliriz. Üstad, Alt?nc? Risâle olan Alt?nc? K?s?m’da, “Kur’ân-? Hakîmin tilmizlerini-talebelerini ve hâdimlerini ikaz etmek ve aldanmamak için yaz?lm?şt?r.”1 diyerek, alt? müthiş desise-i şeytaniyeye dikkat çekmez mi?
    Demek ki, Kur’ân talebeleri ve hizmetkârlar? da aldanabilir! Hatta, nice ?slam alimi “ifsat komiteler”nin oyununa geliyor, niceleri deccale destekçi, duac? oldu, niceleri halen de etmeye devam ediyor!

    Tecrübeler gösterdi ki, Risâle-i Nur’un ortaya koyduğu Kur’ân’î-Sünnet’î ölçüler, prensipler, şablonlar?n isabetli, doğru ve hissiyattan uzakt?r. Öyle ise, “aldanmamak için” ve “mü'mince feraset” kazanmak için özellikle Alt?nc? Risâle olan Alt?nc? K?s?m’?, Lâhikalar?, Hizmet Rehberi ile Beyanat ve Tenvirleri, Münazarat?, tekrar tekrar okumal?, müzakere etmeli; meselelere o perspektiften bakmal?y?z.

    Öyle değil mi? 6000 küsür sayfal?k muhteşem bir Risâle-i Nur Külliyat? telif eden Bediüzzaman gibi bir dahi varken; neden ehl-i iman, Bat? felsefesinin, “ifsat komiteleri”nin muvakkat cereyanlar?na; veya oyunlar?na alet olan baz? politikac?lar?n, siyasetçilerin menfaat, heva ve hevesleri üzerine bina ettikleri oluşumlara kap?ls?n ki? Kur’ân ve Sünneti, Asr-? Saadet modelini çağ?m?za taş?yan Risâle-i Nur cereyan?nda kalmak daha yeğ değil mi?

    Mesele uzad?; ancak, şikâyete hakk?n yok; zira sen sordun, ben cevapland?rd?m! Yine de uyar?n için teşekkür ederim. Diğer sorular?n?z?n birçoğunun cevab?n? bu köşede vermiştim. Selâmlar.


    Dipnot:
    1. Mektubat, s. 401.

    Ali Ferşadoğlu

    Ve sen yine denendiğinde.. Ve yine kalbin daraldığında.. Ve yine bütün kapılar kapandığında.. Ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde.. Uzun uzun düşün.. Ve hatırla yaratanını!.. "ALLAH kuluna kafi değil mi?" [Zümer Suresi - 36]


  2. #12
    Ehil Üye elff - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Kocaeli
    Mesajlar
    4.016

    Standart

    Risale-i Nur'a, Bediüzzaman'a, mesleğimize, meşrebimize, hizmette önemsediğimiz abilerimize vs. gelen -özellikle de ehl-i imandan- tenkitleri nasıl anlamalı, onlara nasıl cevap vermeliyiz? Karşıdakine aynı surette mi cevap vermeliyiz? Onu günaha girmekle mi itham etmeliyiz? Kendi düşüncemizi savunurken karşımızdaki insanın düşüncesine mi saldırmalıyız? Doğrudan savunmaya mı geçmeliyiz? Ne yapmalıyız?


    Üstadımızın ehemmiyetli bir mektubudur.

    Gayet ciddi bir ihtarla bir hakikati beyan etmeye lüzum var. Şöyle ki:
    "Gaybı Allah'tan başkası bilemez" sırrıyla, ehl-i velayet, gaybî olan şeyleri, bildirilmezse bilmezler. En büyük bir velî dahi, hasmının hakikî halini bilmedikleri için, haksız olarak mübareze etmesini Aşere-i Mübeşşerenin mabeynindeki muharebe gösteriyor. Demek, iki veli, iki ehl-i hakikat birbirini inkâr etmekle makamlarından sukut etmezler. Meğer, bütün bütün zahir-i şeriate muhalif ve hatası zahir bir içtihadla hareket edilmiş ola.
    Bu sırra binaen "Öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenler..." Âl-i İmrân Sûresi: 3:134. 'deki ulüvv-ü cenab düsturuna ittibaen ve avâm-ı müminînin şeyhlerine karşı hüsnüzanlarını kırmamakla, imanlarını sarsılmadan muhafaza etmek ve Risale-i Nur'un erkânlarının haksız itirazlara karşı haklı, fakat zararlı hiddetlerinden kurtarmak lüzumuna binaen ve ehl-i ilhadın iki taife-i ehl-i hakkın mabeynindeki husumetten istifade ederek, birinin silâhıyla, itirazıyla ötekini cerh edip ve ötekinin delilleriyle berikini çürütüp ikisini de yere vurmak ve çürütmekten içtinaben,

    Risale-i Nur şakirtleri, bu mezkûr dört esasa binaen,

    muarızlara hiddet ve tehevvürle ve mukabele-i bilmisille karşılamamalı.


    Yalnız kendilerini müdafaa için musalahakârâne, medâr-ı itiraz noktaları izah etmek ve cevap vermek gerektir.

    Çünkü bu zamanda enaniyet çok ileri gitmiş. Herkes, kameti miktarında bir buz parçası olan enaniyetini eritmeyip bozmuyor, kendini mazur biliyor; ondan nizâ çıkıyor. Ehl-i hak zarar eder; ehl-i dalâlet istifade ediyor.

    İstanbul'da malûm itiraz hadisesi ima ediyor ki, ileride, meşrebini çok beğenen bazı zatlar ve hodgâm bazı sofi-meşrepler ve nefs-i emmaresini tam öldürmeyen ve hubb-u cah vartasından kurtulmayan bazı ehl-i irşad ve ehl-i hak, Risale-i Nur'a ve şakirtlerine karşı kendi meşreplerini ve mesleklerinin revacını ve etbâlarının hüsn-ü teveccühlerini muhafaza niyetiyle itiraz edecekler; belki dehşetli mukabele etmek ihtimali var. Böyle hadiselerin vukuunda, bizlere, itidâl-i dem ve sarsılmamak ve adavete girmemek ve o muarız taifenin de rüesalarını çürütmemek gerektir.

    İmân, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi İmân ve duâdır.

    ***


    ....Sevgili Üstâdım, evvelce arz ettiğim vech ile, ben artık birşey için yaşadığımı zannediyorum.


    O da, üstâdım olan dellâl-ı Kur'ân'ın vazife-i memuriye-i mânevîsini îfâ etmekle kendilerine pek cüz'î bir yardım ve Kur'ân hesâbına cüz'î bir hizmetkârlıktan ibârettir....



    ***


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 09.10.16, 21:56
  2. Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 21.03.13, 18:00
  3. Tenkit
    By karatopirak1975 in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 10.01.13, 00:24
  4. Örtünmeyi Bilmeyenlere Karşı Tavrımız Ne Olmalı?
    By EbEd-YoLcUsU in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.08.08, 13:07
  5. Tenkit Etmek...
    By PirMuhammed in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 12.02.07, 11:01

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0