Aziz Sıdık Kardeşlerim!
Evvela:Cevşen’in teksiri gayet büyük bir sevaptır.Ruh-u canımla sizi tebrik ederim.
Fakat sizin tercüme ettiğiniz sevabına dair olan parçanın aynını yazmayınız.
Çünkü böyle sevaplar hakkındaki rivayetler müteşabih nev’indendir.Hakiki mahiyetleri bilinmez.
Dinsizlerin veya muteriz feylesofların; ya mübalağadır veya neuzubillah hurafedir diye tevehhüme düşerler.
Onun için yirmi dördüncü sözün üçüncü dalında onuncu aslı dikkatle okuyunuz ve bir kısmı da size leffen gönderildi.
Onun için, ben sizin tercüme ettiğinizin bir kısmını çizgiler çektiğim miktar yazılmasın.
haşiye( Çünkü bu, Peygamber Aleyhisselam’ın makamına ait esrardır.Cevşenin en yüksek hakikatına bakan harika feyizlerdir.Bu makama mazhar olmak pek çok şerait var, pek çok derecat var.Hem cevşen’in kıratında böyle harika fazilet mümkindir,bulunabilir.Yoksa külli ve daimi değildir.)
Ve o büyük hayrınıza bir zarar gelmesin..Ve onunla Nurcuların mutedilane demir gibi mes’elelerine, mesleklerine tenkid parmağı uzatılmasın.
Evet, sevabına dair o rivayet müteşabihattandır.Hakikat-i Muhammediyenin (A.s.m.) bin bir esma-i ilahiyenin yüksek hakikatlarına mazhariyeti noktasından bir harika feyizlerin tecellisine dairdir.
Güneşin deniz yüzünde ve ve katrenin gözbebeğinde temessülü gibi, o acib sevap her ferde imkanı var.Fakat derecesine göre ve istidat katresine nisbeten var.
Bu külliyet, kaziye-i mümkinedir. İmkan itibariyledir.Bu acib mana, tam ihlas ile ve o bin bir esmanın hakikatlerine imanla aşina olanın, Peygamberin arkasında ona mazhar olabilir.Fakat çok mühim şartları var ve esbab ve derecatı var.
Onun için her ders herkese verilmez.Birine nisbeten hakikat olur, diğeri o şeraiti görmediği ve makamatı bulamadığı için, ya hurafe telakki eder veya inkara düşer.
Hatta 35 seneden beri cevşeni hergün okuduğum halde ve tavsiyemle çok nurcuların vird gibi okudukları halde, sevabına dair o parçayı üç dört defa okumamışım.
Çünkü sevab noktasında o mümkin ferde mazhar olmak kendimden gayet yüksek gördüğümden, o hadsiz derece haddimden yüksek makama elimi uzatamadım.
Zaten nurun mesleğinde bu nevi netaici uhreviyeyi amel vaktinde ille-i gaye ve maksad-ı asli yapmamak gerektir.Belki ihsan-ı ilahi olarak bir kayd-ı intizarla bakar. Yoksa niyet nazarıyla baksa, ihlas-ı hakiki zedelenir.
Umuma binler selam.
Elbaki Hüvelbaki
Said Nursi