+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var 1 2 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 11

Konu: Dünyada Esbab Dairesi, Ahirette İtikad Dairesi Galiptir

  1. #1
    Ehil Üye elff - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Kocaeli
    Mesajlar
    4.016

    Standart Dünyada Esbab Dairesi, Ahirette İtikad Dairesi Galiptir

    Evet, Cenab-ı Hak, müsebbebatı esbaba bağlamakla, intizamı temin eden bir nizamı kainatta vaz etmiş.

    Ve herşeyi, o nizama müraat etmeye ve o nizamla kalmaya tevcih etmiştir.

    Ve bilhassa insanı da, o daire-i esbaba müraat ve merbutiyet etmeye mükellef kılmıştır.

    Her ne kadar dünyada, daire-i esbab daire-i itikada galip ise de, ahirette hakaik-i itikadiye tamamen tecelli etmekle, daire-i esbaba galebe edecektir.

    Buna binaen, bu dairelerin herbirisi için ayrı ayrı makamlar, ayrı ayrı hükümler vardır.

    Ve her makamın iktiza ettiği hükme göre hareket lazımdır.

    Aksi takdirde, daire-i esbabda iken tabiatıyla, vehmiyle, hayaliyle daire-i itikada bakan Mutezile olur ki, tesiri esbaba verir.

    Ve keza, daire-i itikadda iken, ruhuyla, imaniyle daire-i esbaba bakan da, esbaba kıymet vermeyerek Cebriye mezhebi gibi tembelcesine bir tevekkülle nizam-ı aleme muhalefet eder.

    İşaratül İcaz 26
    İmân, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi İmân ve duâdır.

    ***


    ....Sevgili Üstâdım, evvelce arz ettiğim vech ile, ben artık birşey için yaşadığımı zannediyorum.


    O da, üstâdım olan dellâl-ı Kur'ân'ın vazife-i memuriye-i mânevîsini îfâ etmekle kendilerine pek cüz'î bir yardım ve Kur'ân hesâbına cüz'î bir hizmetkârlıktan ibârettir....



    ***


  2. #2
    Ehil Üye elff - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Kocaeli
    Mesajlar
    4.016

    Standart

    ....

    Zira ibadet, abdin Allah'a karşı bir hizmetidir.

    İane de, o hizmete karşı bir ücret gibidir. Veya mukaddeme ile maksud arasındaki alakadır.
    Çünkü iane ve tevfik, ibadete mukaddemedir.
    kelimesinin takdiminden doğan hasr, abdin, Cenab-ı Hakka karşı yaptığı ibadet ve hizmetle, vesait ve esbaba olan tezellülden kurtuluşuna işarettir.


    Lakin, esbabı tamamen ihmal ve terk etmek iyi değildir.

    Çünkü, o zaman Cenab-ı Hakkın hikmet ve meşietiyle kainatta vaz edilen nizama karşı bir temerrüd çıkar.


    Evet, daire-i esbabda iken tevekkül etmek, bir nevi tembellik ve atalettir.

    İşaratül İcaz 27 - 28

    İmân, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi İmân ve duâdır.

    ***


    ....Sevgili Üstâdım, evvelce arz ettiğim vech ile, ben artık birşey için yaşadığımı zannediyorum.


    O da, üstâdım olan dellâl-ı Kur'ân'ın vazife-i memuriye-i mânevîsini îfâ etmekle kendilerine pek cüz'î bir yardım ve Kur'ân hesâbına cüz'î bir hizmetkârlıktan ibârettir....



    ***


  3. #3
    Ehil Üye Meyvenin Zeyli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Mesajlar
    3.341

    Standart

    Cenab-? Hak dilese sebepler olmadan da icad edebilirdi. Fakat O, dünyada hikmeti iktizas?nca böyle irade etmiş, böyle dilemiş. Bize düşen sebeplere müracaat ederken itikad dairemizde sebeplerinin hakiki tesirinin olmad?ğ?n? bilmek, bunun şuurunda olarak teslim olup ve tevekkül etmek...

    Daire-i esbab ile daire-i itikad aras?nda kurmam?z gereken dengeyi mükemmel surette ve son derece veciz anlatm?ş Üstad Hazretleri burada... Allah raz? olsun...

    Ve sen yine denendiğinde.. Ve yine kalbin daraldığında.. Ve yine bütün kapılar kapandığında.. Ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde.. Uzun uzun düşün.. Ve hatırla yaratanını!.. "ALLAH kuluna kafi değil mi?" [Zümer Suresi - 36]


  4. #4
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    "Aksi takdirde, daire-i esbabda iken tabiatıyla, vehmiyle, hayaliyle daire-i itikada bakan Mutezile olur ki, tesiri esbaba verir.

    Ve keza, daire-i itikadda iken, ruhuyla, imaniyle daire-i esbaba bakan da, esbaba kıymet vermeyerek Cebriye mezhebi gibi tembelcesine bir tevekkülle nizam-ı aleme muhalefet eder."


    "Evet, izzet ve azamet ister ki, esbâb perdedâr-ı dest-i kudret ola aklın nazarında; tevhid ve celâl ister ki, esbâb ellerini çeksinler tesir-i hakikiden."

  5. #5
    Ehil Üye Meyvenin Zeyli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Mesajlar
    3.341

    Standart

    Alıntı acizizfakiriz Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

    "Evet, izzet ve azamet ister ki, esbâb perdedâr-ı dest-i kudret ola aklın nazarında; tevhid ve celâl ister ki, esbâb ellerini çeksinler tesir-i hakikiden."
    Bunu biraz açar mısınız?

    Ve sen yine denendiğinde.. Ve yine kalbin daraldığında.. Ve yine bütün kapılar kapandığında.. Ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde.. Uzun uzun düşün.. Ve hatırla yaratanını!.. "ALLAH kuluna kafi değil mi?" [Zümer Suresi - 36]


  6. #6
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Alıntı Meyvenin Zeyli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bunu biraz açar mısınız?
    Cebriye üzere inanç boyutundan kurtulmak için, sebebleri icraat-ı ilahiyenin bir kanunu bileceğiz.

    Mutezile itikad boyutundan da kurtulmak için de; sebeblerin sadece dünyanın kanunu olduğunu, iş görenin sadece ve sadece perde arkasında Rabbimin isimleri olduğunu tevhid boyutunda düşüneceğiz..

  7. #7
    Ehil Üye Meyvenin Zeyli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Mesajlar
    3.341

    Standart

    Ben mezheplere girmeden soruyorum. Üstad?n yukar?daki sözü...

    ?zzet ve Azamet sebeplerin perde olmas?n? istiyor akl?n nazar?nda...
    Tevhid ve Celal ise tesir-i hakikiden ellerini çeksinler istiyor sebepler...

    esbab ve itikat daireleri çerçevesinde düşünürsek?

    Ve sen yine denendiğinde.. Ve yine kalbin daraldığında.. Ve yine bütün kapılar kapandığında.. Ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde.. Uzun uzun düşün.. Ve hatırla yaratanını!.. "ALLAH kuluna kafi değil mi?" [Zümer Suresi - 36]


  8. #8
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Bu dünya dar-ul hikmet olduğu, hadsiz sebeblerle de Esma-i Hüsnasını tecelli ettirdiği gibi; imtihan olan insanın, iradesini elden almamak için sebeleri halk etmiş. Bakalım sebebleri benim icraatımın bir gereği mi bilecekler ve ona göre üzerlerine düşen vazifelerini yapacaklar mı? yoksa da bütün bütün her şeyi sebeblere verip de tevhid şıkkını imtihanda eleyecekler mi?

    Bu durumda netice olarak diyoruz ki bu dünyada sebeblerle Rabbimiz icraatını yapıyor ve bizden de o kanunlara uymamızı bekliyor..İcraatının bir tecelligahı olarak tevekkülümüzü tam yapmalıyız..Ama o sebeblerin sadece Esma-i ilahiyenin bir cezbedicisi olduğunu aklımızla düşünürken icraat-ı ilahiyenin gerekirse de sebebleri devre dışı tutacağını yada onların özelliklerinin neticeleri meydana getirmekten aciz olduğunu da bilmemiz gerekir. Sebelerin bir araya gelmesi demek illa o işin olacağı mantığını da çıkarmamamız gerekir..Rabbimizin hikmeti iktiza ederse o iş olur demeliyiz..

  9. #9
    Ehil Üye elff - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Kocaeli
    Mesajlar
    4.016

    Standart

    Ey esbâbperest gâfil!

    Esbâb, bir perdedir.

    Çünkü, izzet ve azamet öyle ister.

    Fakat, iş gören kudret-i Samedâniyedir. Çünkü, tevhid ve celâl öyle ister ve istiklâli iktizâ eder.

    Sultan-ı Ezelinin memurları, saltanat-ı rubûbiyetin icraatçıları değillerdir. Belki o saltanatın dellâllarıdırlar ve o rubûbiyetin temâşâger nâzırlarıdırlar.

    Ve o memurlar, o vâsıtalar; kudretin izzetini, Rubûbiyetin haşmetini izhâr içindir; tâ umûr-u hasîse ile kudretin mübâşereti görünmesin.

    Aczâlûd, fakrpîşe olan insanî bir sultan gibi, acz ve ihtiyaç için memurları şerik ittihaz etmiş değildir.

    Demek esbâb vaz' edilmiş, tâ aklın nazar-ı zâhirîsine karşı kudretin izzeti muhâfaza edilsin.

    Zîrâ aynanın iki vechi gibi, her şeyin bir mülk ciheti var ki, aynanın mülevven yüzüne benzer, muhtelif renklere ve hâlâta medâr olabilir; biri melekûttur ki, aynanın parlak yüzüne benzer.

    Mülk ve zâhir vechinde, Kudret-i Samedâniyenin izzetine ve kemâline münâfi hâlât vardır; esbâb, o hâlâta hem mercî, hem medâr olmak için vaz' edilmişler.

    Fakat, melekûtiyet ve hakikat cânibinde, her şey şeffaftır, güzeldir, kudretin bizzat mübâşeretine münâsiptir, izzetine münâfi değildir.

    Onun için, esbâb sırf zâhirîdir, melekûtiyette ve hakikatte tesir-i hakikileri yoktur.


    Hem, esbâb-ı zâhiriyenin diğer bir hikmeti şudur ki:

    Haksız şekvâları ve bâtıl itirazları âdil-i Mutlaka tevcih etmemek için, o şekvâlara, o itirazlara hedef olacak esbâb vaz' edilmiştir. Çünkü, kusur onlardan çıkıyor, onların kabiliyetsizliğinden ileri geliyor. Bu sırra bir misâl-i latîf sûretinde bir temsil-i mânevî rivâyet ediliyor ki:
    Hazret-i Azrâil Aleyhisselâm, Cenâb-ı Hakka demiş ki: "Kabz-ı ervâh vazifesinde Senin ibâdın benden şekvâ edecekler, benden küsecekler."
    Cenâb-ı Hak lisân-ı hikmetle ona demiş ki, "Seninle ibâdımın ortasında musîbetler, hastalıklar perdesini bırakacağım; tâ şekvâları onlara gidip, senden küsmesinler."

    İşte bak: Nasıl hastalıklar perdedir, ecelde tevehhüm olunan fenâlıklara mercîdirler ve kabz-ı ervâhta hakikat olarak olan güzellik, Azrâil Aleyhisselâmın vazifesine mütealliktir; öyle de, Hazret-i Azrâil dahi bir perdedir, kabz-ı ervâhta zâhiren merhametsiz görünen ve rahmetin kemâline münâsip düşmeyen bâzı hâlâta mercî olmak için, o memuriyete bir nâzır ve kudret-i İlâhiyeye bir perdedir. Evet, izzet ve azamet ister ki, esbâb perdedâr-ı dest-i kudret ola aklın nazarında; tevhid ve celâl ister ki, esbâb ellerini çeksinler tesir-i hakikiden.
    İmân, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi İmân ve duâdır.

    ***


    ....Sevgili Üstâdım, evvelce arz ettiğim vech ile, ben artık birşey için yaşadığımı zannediyorum.


    O da, üstâdım olan dellâl-ı Kur'ân'ın vazife-i memuriye-i mânevîsini îfâ etmekle kendilerine pek cüz'î bir yardım ve Kur'ân hesâbına cüz'î bir hizmetkârlıktan ibârettir....



    ***


  10. #10
    Müdakkik Üye lasiyyema - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Bulunduğu yer
    Konya
    Mesajlar
    631

    Standart

    Allah raz? olsun.Anlamam?za vesile oluyorsunuz.
    “Ey Risale-i Nur! (…) Bütün eller ve dillerde kemâl-i iştiha ve iştiyakla dinlenip okunacak ve yazılıp yayılacak en tatlı ve en halâvetli, en câzibedar ve enrevnekdar yegâne eser-i metin ve nûr-u mübîn ancak sensin!


    Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Helal Dairesi Keyfe Kafidir
    By haciahmetaltiner in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 17.03.09, 11:25
  2. Hayal Dairesi Ne Kadar Geniştir?
    By BiKeS_ in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 28.12.08, 19:33
  3. Helal Dairesi Keyfe Kafi midir?
    By katrenur21 in forum İslam'a Göre Kadın ve Aile
    Cevaplar: 15
    Son Mesaj: 18.05.08, 20:56
  4. Cismaniyat,Kalp Dairesi ve Ruhu Genişletmek
    By insirah in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 24
    Son Mesaj: 15.05.08, 10:41
  5. Helal Dairesi Keyfe Kafidir
    By murathonazlı in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 04.12.07, 18:21

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0