ÂYET-? KER?ME MEÂL?
?lyas: "Herşeyi en güzel şekilde yaratan Allah'? b?rak?p da Baal ismindeki puta m? tap?yorsunuz? Sizin Rabbiniz de, evvelce gelip geçen atalar?n?z?n Rabbi de Allah't?r."
Sâffât Sûresi: 125-126
HAD?S-? ŞER?F MEÂL?
Güvenilirliği olmayan?n kâmil imân? yoktur. Temizliği olmayan?n namaz? yoktur. Namaz? olmayan?n dine bağl?l?ğ? yoktur. Dinde namaz?n yeri, bedende baş?n yeri gibidir.
Câmi'ü's-Sağîr, c: 3, 3848
Kurbanl?k hayvan, sahibine S?ratta binektir
Hâl?k-? Rahîm ve Rezzâk-? Kerîm ve Sâni-i Hakîm şu dünyay?, âlem-i ervah ve rûhâniyat için bir bayram, bir şehrâyin sûretinde yap?p, bütün esmâs?n?n garâib-i nukuşuyla süslendirip, küçük büyük, ulvî süflî herbir ruha, ona münasip ve o bayramdaki ayr? ayr? hesaps?z mehâsin ve in’âmattan istifade etmeye muvâf?k ve havas ile mücehhez bir ceset giydirir, bir vücud-u cismanî verir, bir defa o temâşâgâha gönderir.
Hem zaman ve mekân cihetiyle pek geniş olan o bayram? as?rlara, senelere, mevsimlere, hattâ günlere, k?t’alara taksim ederek herbir asr?, herbir seneyi, herbir mevsimi, hattâ bir cihette herbir günü, herbir k?t’ay?, birer taife ruhlu mahlûkat?na ve nebatî masnuat?na birer resm-i geçit tarz?nda bir ulvî bayram yapm?şt?r. Ve bilhassa rû-yi zemin, hususan bahar ve yaz zaman?nda, masnûât-? sağîrenin taifelerine öyle şâşaal? ve birbiri arkas?nda bayramlard?r ki, tabakât-? âliyede olan rûhâniyât? ve melâikeleri ve sekene-i semâvât? seyre celb edecek bir câzibedarl?k görünüyor. Ve ehl-i tefekkür için öyle şirin bir mütâlâagâh oluyor ki, ak?l tarifinden âcizdir.
Fakat bu ziyâfet-i ?lâhiye ve bayram-? Rabbâniyedeki ism-i Rahmân ve Muhyî’nin tecellîlerine mukabil, ism-i Kahhar ve Mümît, firak ve mevtle karş?lar?na ç?k?yorlar. Şu ise, “Rahmetim herşeyi kaplam?şt?r” (A’râf Sûresi, 7:156.) rahmetinin vüs’at-i şümûlüne zahiren muvâf?k düşmüyor. Fakat hakikatte birkaç cihet-i muvâfakati vard?r. Bir ciheti şudur ki:
Sâni-i Kerîm, Fât?r-? Rahîm, herbir tâifenin resm-i geçit nöbeti bittikten ve o resm-i geçitten maksut olan neticeler al?nd?ktan sonra, ekseriyet îtibar?yla, dünyadan merhametkârâne bir tarzla tenfîr edip usand?r?yor, istirahate bir meyil ve başka bir âleme göçmeye bir şevk ihsan ediyor; ve vazife-i hayattan terhis edildikleri zaman, vatan-? aslîlerine bir meyelân-? şevkengîz, ruhlar?nda uyand?r?yor.
Hem o Rahmân’?n nihayetsiz rahmetinden uzak değil ki, nas?l vazife uğrunda, mücahede işinde telef olan bir nefere şehâdet rütbesini veriyor ve kurban olarak kesilen bir koyuna, âhirette cismanî bir vücud-u bâkî vererek S?rat üstünde, sahibine burak gibi bir bineklik mertebesini vermekle mükâfatland?r?yor. Öyle de, sair zîruh ve hayvanat?n dahi, kendilerine mahsus vazife-i f?triye-i Rabbâniyelerinde ve evâmir-i Sübhâniyenin itaatlerinde telef olan ve şiddetli meşakkat çeken zîruhlar?n, onlara göre bir çeşit mükâfat-? rûhâniye ve onlar?n istidatlar?na göre bir nevî ücret-i mâneviye, o tükenmez hazine-i rahmetinde baîd değil ki bulunmas?n; dünyadan gitmelerinden pek çok incinmesinler, belki memnun olsunlar. Lâ ya’lemu’l-ğaybe illâllah.
Sözler, 17. Söz, s. 185